17 Mart 2025, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

TÜBİTAK



“Bilimsel Tarafsızlık Tehlikede”

Değerli milletvekilleri önümüzde kanun maddeleri var teklifte görüştüğümüz kurumlardan biri TÜBİTAK bağış sistemi getiriliyor yönetim kuruluna geniş yetkiler tanınıyor ve Bu sistemin şeffaflıkla yönetileceğini bilimsel çalışmaların tarafsızlığına bağımsızlığını olumsuz etkileyeceğine dair endişeler kaplıyor Hemen herkesin zihnini bu düzenlemeden sonra da neler yaşayacağız Hep birlikte göreceğiz. Geçmiş dönemlerde Tübitak'ın Tırnak içinde söylüyorum yetersiz bulup reddettiği ama Uluslararası kuruluşlardan ödül edinen projelerimizden bahsetmek istiyorum

Göktuğ Altıparmak ve Seda Erol'un hastaneler toplu taşıma araçları okul gibi alanlarda Üst Solunum Yolu bulaşma riskini azaltma amacıyla geliştirdikleri melissa okaliptüs ve karanfil yağlarının havadaki bakterileri temizlemesine yönelik araştırmaları TÜBİTAK tarafından reddedildi ve dünyanın en köklü bilimsel araştırmalarına ev sahipliği yapan Harvard Üniversitesi tarafından kabul gördü.

Mehmet Can Dursun ve İrfan Boztepe'nin şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları için atık Yengeç ve karides kabuklarından ürettikleri Yara bandı projesi TÜBİTAK tarafından reddedildi ABD'de düzenlenen liseler arası ‘Genius’ olimpiyatlarında dünya birincisi seçildi ve New York Üniversitesi'nden burs aldı

Emir Aktaşçı ve Ege Özlem'in daha çevreci ve basit bir hale getirilmesi amacıyla soba külü Boraks kola volkaniti ve kül gibi atıkların geliştirdikleri çimento projesi TÜBİTAK tarafından reddedildi, Harvard Üniversitesi Montreal Üniversitesi ve Toronto üniversitelerinden davet aldı.

İlayda Şamlı, sıvılardaki su oranını mıknatısla ölçebilen ucuz hızlı ve taşınabilir bir sistem geliştirdi, TÜBİTAK reddetti. Polonya'da düzenlenen Nobel fizik ödülüne doğru ilk adım yarışmasına katıldı ve 80 ülkeden gelen rakipleri arasından sıyrılarak aynı projeyle tam puanla birinci oldu, Cornel Üniversitesi'nden davet aldı, NASA'nın roketleri projesine seçildi. Forbes dergisinin geçen yıl dünyayı değiştirebilir dediği 30 yaş altı 600 başarılı genç listesinde yer aldı.

3 yılda 1 milyon yazılımcı yetiştireceğim diye bir projemiz vardı. Hizmet ihracatı artacaktı. Milyonlarca yazılımcı yetişecek bu 1 milyon yazılımcı piyasadaki varlığını eğer siz hissediyorsanız istihdamına dair bir şey yapıldı mı? zira tarihi bir istihdam hamlesi demiştiniz. Nerede bu gençlerimiz?

Yazılım sektöründe eşi benzeri görülmemiş bir daralma yaşıyoruz. Yazılımda dünya liderliğine yürüyeceğimiz bir devrim niteliğindeydi. Bu adım için bunu öyle söylemiştiniz ama 2023 verilerine bakıyoruz, 8.7 milyar dolarlık üretimle yazılım sektöründe küresel pazarın sadece binde 1.7 isine sahibiz. Yazılım ihracatımız 3.44 milyar dolarla toplam ihracatımızın sadece % 1.1 karşılık geliyor. O Devrim nasıl bir devrimdi, bu devrim nasıl devrim arkadaşlar o Devrim?

Demek ki yapay zekanın yazılım üretebilme kapasitesini Hiç hesaba katmamış ki yazılımcı işsizliği diye bir kavram literatürü bize girdi, sorun tam olarak burada. İşte önü arkası bir adım sonrası düşünülmeden birtakım Furyalar başlatılıyor, sonu Nedir Bilen yok. İyi yazılımcıyım mutlu değiliz sadece üzülüyoruz, istiyoruz ki ayaklarınız yere bassın.

Sema Silkin Ün / Denizli Milletvekili - Gelecek Partisi.

Bundan 100 yıl önce neler yapılmıştı daha Tübitak kurulmadan önce;

1925 yılında Türkiye’nin ilk ve en büyük özel sektör savunma sanayi fabrikasının temelleri Şakir Zümre tarafından tamamı yerli sermaye ile İstanbul Haliç’te atılmıştı.

15 Ağustos 1925’de TOMTAŞ Kayseri Tayyare Otomobil ve Motor Türk AŞ kuruldu. Alman Junkers Flugzeugwerke A.G firması ve Türk Tayyare Cemiyeti (TTaC)'nin ortak girişimi ile kurulmuştu. 120 Alman ve 50 Türk’ten oluşan ekip, 1932 yılına kadar burada üç adet “Curtiss Hawk”, sekiz adet “Fledgling”, üç farklı tipte 50 adet planör, 15 adet Junkers A-20, 45 adet Alman Gotha 145, 27 adet Polonya lisanslı PZL tipi uçak ve İngiliz Miles-Magister gibi toplam 112 adet uçak üretti. Daha sonra Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi’ne dönüştürülmüş, Marshall yardımı sonrası hava ikmal bakım merkezi, traktör fabrikasına dönüştürülerek bu fabrikada aynı dönemde kapatılmıştı.

28 Ocak 1925’te Vecihi Hürkuş, 1923 yılında inşasına başlayıp 1924 yılında bitirdiği Vecihi K-VI uçağı, ilk ve tek uçuşunu, İzmir – Seydiköy’de yapmıştı.

Günümüze gelirsek;

Türkiye’den beyin göçü son 3 yılda (2019 için) çok arttı. 60’lı yıllardaki Avrupa’ya niteliksiz emek göçünden sonra şimdi de göç tarihinde ‘’nitelikli beyin göçü‘’ ile yer almaktayız. Yetişmiş beyinleri bile ayrıştırmaktan geri durmayan “Giderlerse gitsinler!” sözüne o doktorların Almanya’dan fotoğraflı mesaj göndermeleri fazla bir zaman almadı; “Giderlerse gittik..!”. Elbet konu sadece doktor konusu da değil.

Milletvekili İlhami Özcan Aygun, ASELSAN, TUSAŞ ve TÜBİTAK SAGE’de kritik projelerde çalışan 100’e yakın mühendisin son bir yılda Hollanda’daki teknoloji ve savunma şirketlerine transfer olduğunu söyledi.

Sanatın insan eğitimi üzerine olan etkisini anlatmaya hiç gerek yok. Bilen biliyor zaten.

Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Dursun Akçam, Yusuf Ziya Bahadınlı, Mehmet Başaran, Ümit Kaftancıoğlu, Osman Şahin, Hasan Kıyafet, Behzat Ay, Ali Yüce, Adnan Binyazar, Kemal Burkay, Emin Özdemir, Sami Gürel, Osman Bolulu, Mehmet Aydın, Abbas Cılga, Abdullah Özkucur, İsa Öztürk, Pakize Türkoğlu, H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Refet Özkan.

Prof. Dr. Ali Uçan, Prof. Dr. Feridun Büyükaksoy, Prof. Dr. Nezihe Şentürk, Prof. Dr. Ayfer Kocabaş, Prof. Dr. Selahattin Yaldız, Prof. Dr. Necati Gedikli, Emin Dedeköy.

Bilmem fark ettiniz mi? O dönemde vasıfsız işçi gönderilmekteydi yurt dışına. Bu isimler ise yetenek avcıları olmuş, parlak bir zekaya, bilimsel bilgiler ile berrak bir zihinle sanat üretebilmeleri için beyinde sonsuz bir alan yaratmakla meşguldüler. Ne konser yasaklanıyor ne gösteri. Bayramlar bayram olacak şekilde kutlanmakta, gösteriler ise her sene birbiri ile yarışarak hafızalarımızda yerlerini alıyordu.

Çocuklarımız 23 Nisan’ı, gençlerimiz 19 Mayıs’ı, biz yetişkinler de 30 Ağustos ve 29 Ekim’i hep birlikte doyasıya ve büyük bir coşkuyla kutluyorduk. Hem ülkemizde hem de yurt dışında.

Dışarıya göçenleri kınayamıyorum. Son 20 seneleri onların bilimsel ve zihinsel gelişmelerine etki yapmış olmalı. Yurt dışında bu travmayı çabuk atlatacaklarına eminim. Yurt dışında da olsalar, artık biliyoruz ki, hangi ülkenin vatandaşı olursa olsunlar, yine “Türk” diye anılacaklar ve göğüslerimizi kabartacaklar.

Reality doesn't bite, rather our perception of reality bites.

Anthony J. D'Angelo, The College Blue Book

Gerçek ısırmaz, ama gerçeklik algımızı gerçekten ısırır.

APH-2224.htm

Şimdi birlik ve beraberlikten bahsedenler, artık olmayan bir konudan bahsediyorlar ve bu birlik ve beraberliği bozan, zedeleyenler bu durumdan memnun ve mutmain gibiler. Sanki istedikleri olmuş gibi davranıyorlar ve hiçbir şeye aldırmıyorlar.

Nisa 107; Haksızlık yaparak kendilerine hainlik edenleri savunma!

Ne mutlu bana ki ne burada ne de başka yerde hesap verecek bir yaşantım olmadı.!

Bu cahiliye döneminde bile.!

https://servetbasol.com

TÜBİTAK

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000