Değerli okurlarım, bu hafta sivil havacılık, denetim vb. alanımdan farklı bir konuda yazdım. Daha doğrusu, üniversite öğrenciliğimde benim de yaşadığım barınma problemim özelinde, fakir öğrencilerin yurt sorununu daha önce yazmıştım.
ABD Güney New York Bölge Mahkemesi’nin kamuoyuna açıkladığı iddianameden, 2015 yılından beri New York Belediye Başkanı Eric Adams’a sağlanan seyahat avantajlarının, yurtdışı bağış yasağı kapsamına girdiği için dava konusu olduğunu öğrendik.
Geçen yıl, 08.09.1999 tarihi ve öncesinde, sistemine giren ve yeterli prim günü olan, kamuoyunda Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak adlandırılan sigortalıların, yaş koşulu olmaksızın emekli olmalarına imkân sağlanmıştı.
Geçen haftaki yazımızda, “uçağa zamanında müracaat etme konusu ayrıca detaylı olarak açıklanması gereken bir konu. Yani başka bir yazı konusu” demiştik. Bu haftaki yazımızda bu konuyu irdeleyeceğiz.
Geçtiğimiz hafta, yazar ve karikatürist Gani Müjde’nin X deki paylaşımı sivil havacılığın gündemini oluşturdu. Gani Müjde, kızının IST/NYC uçuşunda yaşadığı olumsuz tecrübeyi anlatarak, THY’nin “overbooking” ve otel hizmeti uygulamasını eleştirdi.
Sondan başlayarak anlatacağım. Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası (HTK-SEN) İAÇ (İnisiyatif almadan çalışma) eylemini 1 Ağustos itibarıyla durdurduğunu açıkladı. Yapılan açıklamada şöyle deniliyordu:
İlk ihalesi 2011'de gerçekleşen, temeli 2013'te atılan, inşası için 8 milyon metrekarelik tarım arazisi kamulaştırılan; alt yapısı (Pist ve PAT sahaları) ve üst yapısının (Terminal binaları ve diğer müştemilat) yapım işi 13 yıl süren, Uluslararası Çukurova Havalimanı nihayet hizmete girdi.
Geçtiğimiz günlerde haber sitelerinde okuduğum iki haber dikkatimi çekmiş ve başlıkta belirttiğim üzere verilen cezaları ibretlik bulmuştum. Birinci haber Arjantin’den. Birgün Gazetesinin haberinin başlığı şöyle: Arjantin’de enflasyonu çarpıtma cezası: TÜİK ibret almalı!
Önceki hafta THY’nin yüzde yüz hissesine sahip olduğu yeni bir şirketin daha, 24.07.2024 tarihli Ticari Sicil Gazetesinde tescil edildiğini okuduk, öğrendik. Ödenmiş kayıtlı sermayesi 2,5 milyar TL. THY’nin 1.380.000.000 TL lik sermayesinin neredeyse iki katı.
İsteyen okuyucu SHGM sayfasından, “mevzuat “sekmesine girerek bunları okuyabilir. Kuşkusuz havaalanı işletmecileri ve havayolu şirketlerinin kendi web sitelerinde yayınladıkları yolcuları önceden bilgilendirme amaçlı, kamuya açık prosedür ve talimatlar da bu konuda okunması gereken mevzuata dahildir.
Geçtiğimiz mayıs ayı sonunda gerçekleştirilen THY Genel KurulU’na hissedar ve sorumlu vatandaş bilinciyle katılmış ve biri şifahi olmak üzere toplam 12 soru sormuş; 11 sorudan oluşan imzalı soru belgesini divan başkanlığına bizzat sunmuştum.
Bulunduğu makamın gücüne, imkanlarına güvenerek gönül kıran, insanları rencide eden, vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz. Yolsuzluğu, haksızlığı, çalıp çırpmayı hiç saymıyorum bile. Bu tür vasıflardaki insanların kapımızdan içeri girmesi dahi bizim için züldür."
Genel Kurul sorularına verilen cevapların THY Yatırımcı İlişkileri Sayfasında yayınlandığını, yazılı olarak divana sunduğum bazı soruların sansürlenmiş olduğunu, verilen cevapların ise benim için hiç sürpriz olmadığını, geçen haftaki yazımda belirtmiştim.
Kişilere ve duruma göre ayrı tavır sergileme anlamına gelen çifte standart kavramının halk dilinde çok veciz bir karşılığı var: adamına göre muamele. Evet ve maalesef adamına göre muamele ülkemizde artık vasati bir durum ve herkes kendi mahallesinde bunu normalleştirmiş, hatta içselleştirmiş durumda.
Uluslararası turnuvalarda ülkemizi başarıyla temsil eden şampiyon A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncularının, Milletler Ligi maçları için ABD ye seyahatleri öncesinde, uçak içinden paylaştıkları fotoğraflar ve 13 saat boyunca ekonomi sınıfında seyahat edecek olmalarına ilişkin sitemkâr ifadeleriyle ifşa olan çifte standart, kamuoyunda infial uyandırdı.
Yapılan güvenilir bir ulaşım araştırmasına göre en güvenli seyahat aracı uçak. Bir yıl içinde ticari uçuşlarda taşınan toplam 2,84 milyar yolcunun sadece 373'ü bir kazada hayatını kaybetmiş. Buna göre uçakla seyahatte ölme riski 7,6 milyonda bir olarak hesaplanmış.
Yazıma başlamadan önce, dün 105. yıldönümünü idrak ettiğimiz “19 Mayıs 1919” vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
THY’nin istismar edilen imkanları, iki haftadır yazdığımız üst yönetim maaşlarından ve huzur haklarından ibaret değil elbette. Siyasi iktidarın emir ve direktifleri doğrultusunda yıllardır sürdürülen ve zaman zaman kamuoyunun tepkisine yol açan adam kayırmacılık eksenli siyasi kadrolaşma bunlardan çok daha büyük ve önemli bir sorun.
Konuya THY’nin yıllardır tartışılan ilginç statüsünü açıklayarak başlayalım. Böylece THY’yi Lufthansa vb. yabancı özel şirketlerle karşılaştıranlar da aradaki farkı, belki idrak ederler.
Bayramdan önceki yazımda, THY’deki keyfi yönetim anlayışını 3 somut konuda irdelemiş ve o yazıda, TİS görüşmelerinde çatır çatır virgül sonrası rakam pazarlığı yapan THY yönetiminin, ulufe dağıtmaya gelince, bonkörlüğünün tuttuğunu belirtmiştim.
THY de partizanlık konusunda çok şey yazıldı, konuşuldu. Amacım size THY de işe alımlarda ve terfilerdeki siyasi torpilleri bir kez daha tekrarlamak değil. Bu yazının konusu, THY yönetimlerinin yıllardır sürdürdükleri “artık bu kadarı da olmaz!” dedirten istihdam politikalarını, iktidar partisinin aynı zamanda İstanbul il yöneticisi de olan 2 THY personeli özelinde ortaya koymak.
Değerli okurlarım THY’ ye hâkim olan keyfi yönetim anlayışı, misyonuna tam gaz devam ediyor. Yapılan ikaz ve eleştirileri hiç dikkate almıyorlar, yanlış yapmaya ısrarla devam ediyorlar. Çünkü maksatlı olarak oluşturdukları özel şirket- kamu şirketi ikilemini yıllardır istismar ediyorlar.
Geçenlerde, Melbourne hat açılışı ile ilgili uzun paylaşımı dikkatimi çekti. Baştan sona okudum. “Bu hat açılışında eşim bana eşlik etti. Her zaman olduğu gibi pas biletini kullandı. Avustralya vizesi dahil tüm masrafları da cebimizden ödedik. Gerçi 4 günlük organizasyonun harcamalarının çoğunu Eyaletin resmî kurumu Viktorya Seyahat” yaptı. Cümlelerine takıldım, doğal olarak.
Önceki hafta sonuncusunu yazdığım teftiş konulu yazı dizisinin 3. Bölümünde THY Teftiş Kurulu’nu da örnek olarak yazmış olduğumu konuyu takip eden okurlarımız hatırlayacaklardır.
Bu hafta için yazacağım yazıda THY Teftiş Kurulundaki vahim gelişmeleri değerlendirecektim. Ancak, THY ve HAVA-İŞ sendikası arasındaki TİS Görüşmeleri daha güncel olduğu ve beklendiği üzere sendikanın teslimiyeti ile sonuçlanmak üzere olduğu için, o yazıyı yayınlamayı gelecek haftaya erteledim.