Hava trafik kontrolörleri, önemli ve acil işlerin sürekli iç içe geçtiği bir tempoda çalışır. Tüm görevler önemli olsa da acil ve hayati durumlarda konuya anında müdahale etmeleri kaçınılmazdır. Önemli bir işin acile dönüşme ihtimalini öngörüp, sezinleyip buna göre hareket etmek ve ilgilileri yönlendirmek kesinlikle mesleki yetkinlik gerektiren bir konudur
Evrende yaşanabilir tek gezegen olan dünyayı diğer yıldızlardan ayıran en önemli özellik, tüm canlılara ev sahipliği yapması. Dünyada geçirdiğimiz zaman boyunca çektiğimiz sıkıntı, acı ve mutlulukları da dünyanın bizlere yüklediği sorunlar olarak kabul ediyoruz. Oysa ki sorunlar insanlardan kaynaklanıyor. Bizler ağlarken, dünya da halimizi görüp ağlıyor
Neden paylaşımlarda VPN kullanıyoruz? Daha özgür ve güvenli bir çevrimiçi deneyim arayan herkes için uygulamanın birçok avantajı var. VPN, kullanıcıların verilerini şifreleyerek ve IP adreslerini maskeleyerek izlenemez kılar ve kullanıcıyı koruyarak ve ona daha fazla özgürlük sağlar. Peki biz VPN’ i kimden korunmak için kullanıyoruz. Yakışmayan işte budur
Hava sahaları ülkeler açısından ulusal güvenlik, ekonomi ve uluslararası ilişkiler açısından büyük hayati öneme sahiptir. Bu alan, sivil ve askeri uçuşlar için güvenli bir ortam sağlar, sınırları korur ve ülkenin egemenliğini temsil ederken bu sahasının etkin yönetimi, yalnızca güvenliği değil, uluslararası ilişkilerde caydırıcı bir güç olmayı da sağlar.
Olmaz demeyin, üstlerinizin sizi takdir ettiğini ve işinizin çalıştığınız noktada size ihtiyaç duyduğunu ise hiç düşünmeyin. İş yaşamında olmaz olmaz’ mış. Ben bu sözde ifade edilenleri yaşadım. Ve doğruluğuna daha sonra inandım. Hintli düşünürde bu sözü birçok örnek gördükten ve benzerini yaşadıktan sonra söylemiştir mutlak. Evet bu söz hepimiz için geçerli
AJet ülkemiz sivil havacılık endüstrisinde stratejik bir öneme sahip olup yerel hava taşımacılığı pazarında önemli bir oyuncu olarak, hızla büyüyen seyahat taleplerine cevap vermektedir. Düşük maliyetli ve yüksek verimlilik anlayışıyla, geniş bir müşteri kitlesine hitap ederken aynı zamanda ülke ekonomik kalkınmasına da katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.
Ayrımcılık, insan haklarına aykırı bir eylem olup birçok ülkede suç teşkil eder. Irk, cinsiyet, din, siyasi görüş gibi farklılıklar genelde bireyleri ayrıştırmak, insan haklarını kısıtlamak sureti ile toplumsal eşitliği zedeler. Bu tür davranışların, bireylerin psikolojik ve sosyal açıdan zarar görmesine ve toplumsal barış ve huzurun bozulmasına yol açar.
Yetenek yöneticilerin bir numaralı önceliğidir. Size göre önde gelen vizyon ve strateji olabilir ancak her şeyden önce iş için doğru insanları bulmak zorundasınız. Başarılı olmak için, bir dahi ya da bir hayalci, hatta bir üniversite mezunu, profesör olmak gerekmez. İhtiyaç duyulması gereken tek şey doğru bir planlama ve işin konusuna, samimiyetle inanmaktır.
İnsan yaşamında talihli olmak, onun sunduğu olanaklardan yararlanmak ister. Hiçbir şey yapmadan talih kuşunun gelip başımıza konmasını beklemek, akıllı işi değil. Bilgi ve becerimizi ortaya koyamazsak o kuş bizi ne kadar taşır ki? Geldi, kondu başımıza diyelim. Yaşamın küçük bir sarsıntısında ürküp uçup kaçacaktır. Onu hep başta tutmak için acaba ne yapmalı?
Herhangi bir konuda tenkit aldığımız zaman eleştirinin doğru olup olmadığını araştırmadan hemen savunmaya geçeriz. Oysaki zayıf taraflarımızı belirleyerek bunları ölçümleyip konularla ile ilgili farkındalığını artırma gayreti içinde olsak yaşanması olası birçok menfiliklerle ilgili tedbirleri olumsuzluğu yaşamadan önce alabilmemiz mümkün olabilir.
Hiç kimse onu bulandırmadığı, ihlal etmediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi, görünmez ve tutulmaz en hayati yaşam unsuru olarak etrafımızı kaplar. Ancak onu kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir. Ve de yaşamdaki tüm iyiliğin kaynağı adalet olup, kuvvet adalete dayanmalıdır ki saygın olsun.
Bir zamanlar Avrupa Birliğine girmek amacımızdı. AB insanların her türlü faaliyetine, borsa dahil kurallar getiriyordu. SERMAYE PİYASASI DA BUNLARIN İÇİNDEYDİ. İhale mevzuatını düzenlerken, muhasebe ve vergi konularında gelişigüzel hükümleri engellemek için prensipler vazediyordu. Şeffaflık, hesap verilebilirlik AB’ nin olmaz ise olmazıydı.
Her işi yapabilme yeteneğiniz varsa birçok fırsat ile karşılaşabilirsiniz. Becerilerinizi göz önünde bulundurun. Farklı meslekler, serbest işler veya girişimcilik fırsatlarını değerlendirin. Sakın futbolcu veya orkestra şefi olmayı denemeye kalkmayın. Beceriksizliğiniz sırıtır. En iyisi destekli bir memuriyet. Sıfır hata ile oynarsınız. Meydan sizin.
Vicdanınız yaptığınız her kötü işin şahididir. Ve de vicdanınız hatırladığı müddetçe, hiçbir hatanız unutulmuş değildir. Esasen insanın yattığı yastık değil, kafası rahat olmalı. İnsan yorgana değil, iç huzuruna sarılıp uyuyabilmeli. Vicdan sürekli kalp penceresinden dışarı bakar, akıl gözünü kapatsa da siz uyusanız bile vicdanınızın gözü, daima açıktır.
Şaşırtıcıdır ki, bizde faulleri, sahada oyunu yöneten, oyuncuların hareketlerinin kurallara uygunluğunu kontrol eden yetkili ve sorumlu kişinin, yani hakemlik görevini üstlenmiş sahadaki 23 ncü insanın yapması ve onun iki yardımcısı ile seyircilerin çoğunluğunun da aynı renk tişört giydikleri hakemin her kararına mutlak alkışları ile iştirak etmeleri.
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Olamayız da. Yalnız ve yalnız kişilere düşmanca davrananlara karşıyız. Dikkat edelim, kimsenin çay bardağına şeker olmayalım, çünkü şeker eridikten sonra işiniz bitecek ve o insan veya o zümre gözündeki popülaritemiz sıfırlanacaktır. Ve de anlayacağız ki fazla böbürlenmememiz gerek. Yaşamda her zaman bizden daha iyileri var.
Adıyaman'da bulunan 2100 yıllık yazıtta "Kanunlara saygılı olun" mesajı var. Yazıtlarda Kommagene Kralı l. Antiochos'un özellikle halka verdiği demeçler yer alıyor. Birileri 'Kanunlara son derece itaat edin ve saygılı olun’ diyor. Yazıtların arkasında da l. Antiochos ile I. Mithridates rölyefi var. 2100 sene sonra bizler halen ne konuşuyoruz? Bir bakın hele.
Haddini bilmek, aynı zamanda kişinin kendine yönelik bir öz eleştiri yapmasını ve gerçekçi bir bakış açısına sahip olmasını sağlar. Haddini bilen insanlar, başkalarına karşı daha saygılı, anlayışlı olurlar, Kul hakkı yemezler ve ayrımcılık yapmazlar. Olumlu ve yapıcıdırlar. Bu da bugün iş yerlerimizde neden bu durumdayızın (?) en önemli cevaplarından biri.
Geçmişin ve geleceğin kopmaz bir bağı vardır. Unutmayın ki bizi biz yapan geçmişte yaşadıklarımızdır. Geçmiş, bir anlamda geleceğimizin pusulasıdır. Geçmişe dönüp bakmak, geleceği daha net görmemizi temin ederken onun izleri, geleceğin yol haritasını çizecektir. Geçmiş ve gelecek, hayatın dengede kalmasını
Sağlarken biri olmadan diğeri eksik kalacaktır.
Küçük insanların büyük gölgesi varsa bir yerde kaçınılmaz son yakındır. Geleceğe ışık tutanlar, geceyi aydınlatanlar, sizi yarına çıkaracak olanlar bir kenarda bekletilir, bu hasletlere sahip olmayanlar en yetkili yerlere getiriliyorsa o toplumun işi zordur, geleceği karanlıktır. Bu ne zaman gelir bilinmez ama bu durum kaçınılmaz sonun bir göstergesidir.
Kibir, kişinin büyüklük duygusunu yoğunlukla yaşamasıdır. Narsistik kişilik yapısındaki kişilerin hayatlarının en büyük teması, büyüklük duygularının yüksek olmasıdır. Kendilerini özel, üstün, seçilmiş ve ayrıcalıklı görürler. Bu ayrıcalığın her yerde kendilerine sürekli tanınmasını beklerler. Kibir’ in kendini ne denli küçük düşürdüğünü bilmezler.
Allaha şükür, bizim yöneticiler insan ayrıştırmazlar, yalan dolan bilmezler, liyakat dışında hiçbir değerlendirme kıstasları yoktur. Çalışanların siyasi görüşleri ile ilgilendirmezler. İspiyona kapalıdırlar, dinlemezler. Dürüst ve ahlaki değerlere bağlıdırlar. Çalışanların hak ve hukukuna, kanunlara saygılıdırlar. Güvenilirdirler, insandırlar.
Ne demiş ünlü düşünür. Düşmanları, sinsi insanlardan daha çok sev. Evet, her zaman kurnazlığa başvurmak, dar kafalıların harcıdır. Bir tarafını örtmek için onu kullanan fark etmeden başka bir yanını, açıkta bıraktığı çok görülmüştür. Bunun birçok örneğini göreceksiniz. Bir de tilkiye çok kurnaz derler. Ama Kapalıçarşı onun kürküyle dolu
Fırtınalarda ağaçları izleyin! Onlar nasıl da fırtınaya direnirler, nasıl da köklerinden koparılıp meçhulün içine savrulmamak için çok zor bir mücadele verirler. Unutmayın ki, İçi toz toprak, balçık ve taş dolu kalpsiz fırtınalar istiyor diye asil ağaçlar köklerini terk edip başka yerlere göç etmezler. Evet, tüm çalışanları da şirketi dik tutan ağaçlarıdır.
Büyük ağaçlar gölge vermekten başka işe yaramaz derlerse de siz onlara inanmayın. Bir şirketin tepesindeki en büyük ağacın nelere yaradığını hepimiz gördük. Bazı çalışanlar ona baba, şimdiye kadar şirketin gördüğü en iyi yönetici diyorlar. Sektörün bu kısmı halen ne yaptığının farkında değil. Anlayacaklardır. Öküzün yalakası kasabın keskin bıçağını övermiş