Ulaştırma sektörü her ülke için hayati öneme sahiptir.
Havayolu taşımacılığı, ulaştırma sektörü içinde bambaşka bir değer ifade eder.
Akla ilk gelenler; dünya devlerinin yer aldığı küresel pazar ve teknolojik gelişmelerin öncelikli olarak hayata geçirildiği süper dinamik bir alan.
Havacılık sektörü, Türkiye gibi kadim medeniyetlerin diyarı olan, aynı zamanda medeniyetler arasında bir köprü niteliğinde bulunan bir ülke için büsbütün önemlidir.
Transit geçiş ve çıkış-varış noktası olarak son derece belirgin bir konumda olan Türkiye, ekonomik yapısı gittikçe güçlenen bir ülkedir.
Havacılık sektörünün güçlenmesi de Türkiye'ye güç katmaktadır.
Son 10-11 yıllık dönemde, yetkililerce atılan doğru adımlar sayesinde sektörün baş döndürücü bir hızla büyümesi sağlanırken, hem uluslararası hem de kıtalararası bütünleşme sürecinde önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Türk havacılığında yaşanan olumlu gelişmeler, dünya havacılığında önde gelen aktörlerin dikkatini çektiği gibi küresel dinamiklerin tekrardan gözden geçirilmesine de sebep olmuştur.
İş eskisi gibi değil
Bir zamanlar sektöre hakim olan dünya devleri nerede yanlış yaptıklarını düşünürken, Türk havacılık sektörü her geçen gün büyümeye devam etmektedir. Öyle ki, son 10 yıl içinde yıllık ortalama olarak %16 büyüyen yolcu trafiğinin yanında, taşınan kargo yükündeki artış da rakiplere kıyasla ezici büyüklüktedir.
Son dönemde IATA ve DHMİ bünyesinde açıklanan sektör verileri dikkate alındığında içinde bulunulan durum daha iyi bir şekilde görülmektedir. Öyle ki, Haziran (2013) dönemi içerisinde küresel çapta havayolu ile taşınan kargo yük hacminde %1,2'lik bir artış yaşanırken Türk hava kargo taşımacılığında ise %11,5'lik bir büyüme sağlanmıştır. Aynı şekilde, ilgili dönemdeki yolcu ve uçak trafiğindeki artış da %15,2 ve %11,1 seviyelerindedir.
Dünü ve bugünü...
Havacılık sektörü, büyüklüğü ve yapılan uluslararası anlaşmaların niteliği itibariyle devlet desteğine gerek duyulan bir alandır.
Havacılıkta 2000'li yıllara kadar kayda değer bir büyümenin sağlanamamış olmasının geçmiş dönem yetkililerinin benimsediği -yanlış- politikalardan kaynaklandığı görülmektedir.
Bugün çok farklı bir noktadayız; hedeflerimiz büyük, havacılıkta küresel krize rağmen büyük mesafeler katettik.
Hamlelerimiz sürüyor...
İstanbul'a yapılacak olan 3. havalimanı en önemli hamlelerden biri olarak öne çıkmakta.
Hava trafiğinin en yoğun olduğu Atatürk Havalimanı'ndaki kapasite yetersizliği ve slot problemi hem kargo trafiğinde hem de yolcu trafiğinde aksamalara yol açıyor.
Diğer taraftan, kapasite yetersizliğine rağmen %10'nun üzerinde bir büyümenin sağlandığı düşünüldüğünde, 3. havalimanın açılmasıyla birlikte sektördeki büyüme eğiliminin daha da hızlanacağı öngörülüyor.
Bu durum da Frankfurt ve Heathrow havalimanlarının bulunduğu Almanya ile İngiltere'yi ve başka birçok ülkeyi doğal olarak rahatsız ediyor.
Sonuç itibariyle; havacılık sektöründe işler artık eskisi gibi değildir.
Yapıları itibariyle rekabet yarışında hantal kalan ülkeler geride kalmıştır.
Sektöre çok hızlı bir giriş yapan Türkiye, hem yolcu ve kargo taşımacılığı açısından hem de transit geçiş ve çıkış-varış niteliğindeki uçak trafiği açısından pastadan her geçen gün daha büyük pay elde etmektedir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (8)