Evet insanın vakti çok olunca eskilere dönermiş. Sektör şirketlerini kapsayan konu ile ilgili yazdığım yazıların sistem de mevcut olanlarını ve özellikle bu yazılara gelen yorumları gözden geçirdim. Yorumlarınızı takip eden satırlarda yer alan metinlerin başka şekilde bir ifadesi olduğunu düşünmem ve ona göre şekillendirmem zor olmadı. Ayrımcılığın Bedeli: Çalışanların Yitip Giden İnancı- Adaletin Kaybolduğu Yerde Çalışanlar da Kaybolur- Liyakat Susturulunca, Şirketin Sesi de Kısılır- Kayırmacılığın Zehri: İşe Duyulan Sevgiyi Nasıl Yok Eder- Görülmeyen Emek, Sessizce Kapıya Yönelir- Çalışanı İşten Soğutmanın En Kolay Yolu: Ayrımcılıktır- Kayırmacılık: Sessiz İstifaların Görünmez Sebebidir. Bu durumda yazının başlığının da okurlara ait olduğunu söylemeliyim. “Kayırmacılığın Gölgesinde: Çalışanların İşine ve Şirketine Olan İnancının Çöküşü” Bu başlığın şekillenmesine esas olan yorum “Şirketimiz yöneticilerinin uyguladığı kayırmacılık ve fütursuzca yaptıkları insan ayrımı çalışanların kuruma ve yöneticilerine olan inancını sıfırladı. Vb. Aslında tüm bu cümleler yazının bütününün inceliğini ortaya koyuyor.
Bir şirketin başarısı, çalışanlarının motivasyonu ve memnuniyeti ile doğrudan ilişkilidir. Ancak, üst yönetim tarafından yapılan ayrımcılık ve kayırmacılık, çalışanların işine olan bağlılığını zayıflatabilir ve sonuç olarak şirketin genel verimliliğini olumsuz etkileyebilir. Bir kurumun en büyük gücü, insan kaynağıdır.
Çoğumuzun Muhatabı Olduğu Ayrımcılığın Tanımı: Ayrımcılık, belirli bir grup ya da bireye haksız muamele etme durumudur. Üst yönetim tarafından uygulanan ayrımcılık, çalışanlar arasında güvensizlik yaratır ve ekip ruhunu zedeler. Çalışanlar, kendilerini değersiz hissederek işten soğuyabilir ve bu durum, iş gücü devrinin artmasına neden olabilir.
Bununla birlikte kayırmacılık, bir anlamda belirli çalışanların diğerlerine kıyasla daha fazla avantaj sağlamasıdır. Bu durum, adalet duygusunu zedeler ve çalışanların motivasyonunu düşürür. Üst yönetimin kayırmacı tutumları, çalışanların şirkete olan bağlılıklarını azaltarak, verimliliğin düşmesine yol açabilir.
Kayırmacılığın Etkileri: Kayırmacılık, belirli çalışanların diğerlerine kıyasla daha fazla avantaj sağlamasıdır. Bu durum, adalet duygusunu zedeler ve çalışanların motivasyonunu düşürür. Üst yönetimin kayırmacı tutumları, çalışanların şirkete olan bağlılıklarını azaltarak, verimliliğin düşmesine yol açabilir.
Ayrımcılığın etkisi sadece bireysel düzeyde kalmaz; kurumsal iklimi de zehirler. Çalışanlar, terfi süreçlerinde liyakat yerine sadakatin öne çıkarıldığını gördüklerinde, motivasyonlarını kaybederler. “Ben ne kadar çabalarsam çabalayayım, fark edilmeyeceğim” düşüncesi, üretkenliği öldürür. Bir süre sonra çalışanlar, en basit görevleri bile isteksizce yerine getirir. Çünkü kurumun onları ödüllendirmeyeceğini, hatta görmeyeceğini düşünürler.
Daha da tehlikelisi, ayrımcılığın kurumdaki adalet duygusunu yok etmesidir. Çalışan, iş yerinde kendini güvenli hissetmez. Kimilerinin “ayrıcalıklı” olduğu bir düzende, diğerleri kendilerini potansiyel kaybeden olarak görür. Bu da öfke, küskünlük ve içten içe bir kopuş yaratır. İşten ayrılmaların artması, sessiz protestolar, hatta şirketin itibar kaybı bu sürecin kaçınılmaz sonuçlarıdır.
Çalışanların Duyduğu Öfke. İşyerinde biz çalışanları en çok kayırmacılık, bütün işi siz yaparken başkalarının hiçbir şey yapmadan yan gelip yatması öfkelendiriyor.
Bu öfkeyi hisseden çalışanlar kendilerini sıkıştırılmış hissediyor, aynı pozisyonda veya altımızda çalışanlara karşı öfke patlaması yaşarken, üstlerine duydukları yıpratıcı öfkelerini bastırmak için benliklerini yıpratan bir gayret sarf ediyorlar.
Aşırı öfkelendiklerinde öfke patlamaları yaşamak veya öfkeyi bastırıp hiçbir şekilde ifade edememenin sakıncalı sonuçlar doğurduğunu yaşanmışlardan görmekteyiz. Öfke patlamalarının saldırgan davranışlara yol açtığının önümüzde birçok örneği var. Kişilerin kendini ve kontrolünü kaybetmiş gibi hissettikleri açık.
Şirketin Geleceğini Sarsan Durumlar Şurası mutlaktır ki, çalışanların motivasyonu, bağlılığı ve güveni, şirketin geleceğini şekillendirir. Ancak bu değerler, üst yönetimde yapılan ayrımcılık ve kayırmacılıkla kolaylıkla sarsılır. Bir üst yöneticinin tarafsızlığını kaybetmesi, çalışanlar için sadece adaletin değil, işine olan inancın da çöküşünü beraberinde getirir. Kayırmacılık ilk bakışta birkaç kişinin önünü açmak, bazılarını daha fazla desteklemek gibi görünebilir. Oysa bu tutum, geri kalan çoğunluğun gönlünde derin yaralar açar. Çünkü iş hayatında en temel beklenti, emeğin karşılığının adil biçimde verilmesidir. Emek yerine “yakınlık” veya “kişisel tercih” ödüllendirildiğinde, çalışanlar kendilerini değersiz ve dışlanmış hisseder. Bu duygu, yavaş yavaş işten ve şirketten soğumaya yol açar. Bir üst yönetici, farkında olmadan kurumuna en büyük zararı kendi eliyle verebilir. Çünkü çalışanların işten ve şirketten soğuması, sadece performansı değil, kurumun uzun vadeli başarısını da tehdit eder. Oysa yönetici, adil bir duruş sergilediğinde tam tersi bir tablo ortaya çıkar: Çalışanlar, emeklerinin görüldüğünü bildikleri için daha büyük bir aidiyetle hareket eder.
Sonuç olarak; ayrımcılık ve kayırmacılık, bir yöneticinin elindeki en yıkıcı araçlardır. Kısa vadede bazılarını memnun etse de uzun vadede tüm kurumu çöküşe sürükler. Adalet, bir liderin en önemli sermayesidir. Bu sermaye kaybedildiğinde, geriye yalnızca küskün çalışanlar ve yavaş yavaş eriyen bir kurum kalır. Bu erimenin farkına ise maalesef geç varılır.
Ayrıştırma ve Kayırma İş yaşamının Tümünde Var. Evet, siz zannediyor musunuz ki, ayrıştırma, kayırma yalnız kamu da var. Özel sektörde çalışanlar bunun böyle olmadığını biliyorlar. Mutlak yaşanmış örnekleri vardır. Kamu da veya özel sektörde olsun her tepe yöneticiyi bulunduğu noktaya atayan daha üst bir yöneticinin olduğu malûm. Kurumlarda görev yapan çalışanlar üzerinde söz ve yetki sahibi tepe yöneticiler her konuda olduğu gibi bu hususta da yukarıdakilere biat ederken görevdeki devamını da bir anlamda sağlamış oluyor.
Yorumlar