06 Temmuz 2020, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • Eğitimler ne olacak. Yılmadan yazacağım. Bize de bir açıklama yapılsın!!!
  • Bir şirkete parayı,prestiji,başarıyı çalışanlar getirir,yöneticiler değil. Ayrıca bir ülkenin gelişmişliği,kalkınma derecesi de insanına verdiği değer,refah düzeylerini yükseltmedeki başarısı,eğitim,adalet,spor,sanat,bilime gösterilen önemle ölçülür yapılan yollar,köprüler,saraylar,binalar,alınan uçaklar,arabalar ile değil. Saygılarımla.
  • Çetin Bey yazılarınız gerçekten çok analitik ve mantıklı. Keşke sizin gibi yöneticilerimiz olsaydı ama maalesef...
  • Mevkilerinde kaldıkları süre içerisinde ne kadar para kopartırım, nasıl çalarım, nasıl zarar veririm diye düşünen insanlar sizce; yanlış mı yönlendiriliyorlar yoksa dürüstler mi ya da alçakgönüllüler mi? Tabi ki hiçbiri! Bahsi geçen kişiler geldikleri tarihi bildikleri gibi gidecekleri tarihi de biliyorlar ve bu ikisi arasında kalan süre zarfında sadece be sadece kendilerini, geleceklerini düşündükleri için ne yapıyorlarsa yapsınlar sadece kendileri için yapıyorlar. Peki bu anlatılan insanlardan daha vahim olanı nedir diye sorarsanız, o da "padişahım çok yaşa" diyenlerdir.
  • Bu memlekette kamuda kim hak etmişte üst görevlere gelmiş. Hatta özel sektörde bile adamı, adama göre seçen yöntemleri duyuyoruz. Özel sektördede rant ve rüşvet yok değil. Cumhuriyeti kuranlar bile, 600 den fazla komutan arasından sıyrılıp, onları yok sayıp, adından ve zaferlerinden hiç bahsetmeyerek, kim vurduya, arkadan vurulmaya, iftiralara, zorunlu emekliliğe, küstürülmeye kurban gitmediler mi? Neyden bahsediyoruz. Biz babadan oğula geçen temsili bir saltanat kültüründen gelmemize rağmen yinede sadrazamlarla yönetimi işin ehline vermekle bir nebze olsun liyakati hepten heba etmeyen bir kültüre sahipken son 100 yıl maalesef yukarıda bahsedilen yüz kızartıcı yöntemlerle adam seçerek bu ülkeyi yinede batırmadık. Çetin beyin yazısı güzel, ama daha bir derine inip ciddi bir analiz yapsaydı daha da okumaktan keyif alırdık.
  • Gecmiste Dünya da adından sıkça sözedilen bir şirketin YK Baskanı söylemlerinden bu kadar tutarsız ise onun altindakileri özellikle de müdür unvanı almış şanslı çocukları konuşmaya bile gerek yok.Vah zavallı şirketim bu günleridemi gorecektin!...
  • Yönetici çalıştığı yeri taşeronların arka bahçesi degil çalıştığı şirkete kar ettirmeli,personelini taşeronun emrine verdirirse,taşeronların yaptığı kirli işlerin üsütünü kapatıp arkadaş dostluk yaparsa beraber İngiltere tatili yaparsa orada huzur olmaz..bunun yerine o firmaya gider aldığı maaaşı çalışarak alır,ama kurumu zarara uğratmaz varlığı ile..bu kim mi söylemem söylersem destanın kıymeti kalmaz :) :)
  • Cetin bey merhaba Thy muhabbeti bitmez ben farklı bir hususu dikkati nazarınıza getirmek isterim Yabancı kelimeler dile bir zaruret ve icap neticesi girer, Bu ifade 1932 senesi 1.Türk dili kurultayında Hüseyin Cahit beye aittir,fevkalade de doğrudur. Saglikli gunler temenni ederim Tarik Yazılarınızı keyifle okuyorum,Türkçeye oldukca hakim birisiniz lakin Pandemi kelimesini nicin kullandınız, bunun karşılığı salgın yada kiran olarak dilimizde mevcuttur.
  • Hayatında göremediği koltuklarda,şeytanla pazarlık yapıp,çakallarla dedikodu yapıp,bilgisizlerle yol alıp başarısız olduğunu bilip ama nereden kurtarırım diyerek yanlışa imza atıyorsa zaten yönetici denmez,iftira atıp an olarak kurtardığını sanıp ama mahşer hesapta veremeyeceği şeyleri kaybetmek yöneticiliğin adalet ile yapılmasına ispattır ama anlayana.baldızının havuzlu evinde şarapla gün kapatan ama iş yerinde muhafazakar görünen acizler ancak haksız koltuk bekçisi olur,yönetici adil Yöneticilik herkese nasip olmaz bilmek gerekir
  • Çok güzel bir yazı.yönetici yanlış yönlendiriliyorsa ve bunu yapan yardımcısını görevden almıyorsa araştırmıyorsa kulaktan dolma bilgilerle karar alıyorsa zaten yöneticilik vasfı düştükçe zarar verir çalıştığı yere,yönetici kiracılarını ayırt ediyorsa,başarısız genel müdür yardımcısını danışman yapıyorsa ve daha aciz bir durum olarak onu dinleyip başarılı personellerini dinlemiyorsa,zaten çoktan ileriye dönük başarısızlığı imzalamıştır..

Başkalarına yaramayan akıl er geç kendisine zarar verir.

Pandemi’nin ne yapacağı daha tam olarak anlaşılmadan dünyada ekonomik kriz sakızı çiğnenmeğe başlamıştı bile. Tabii ki herkes ne olacak bizim halimiz diye düşünüyordu. Evet, Corona sonrası gelen ekonomik kriz bağıra çağıra geliyordu. Ve de Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı ilk açıklamasını yaptı. Çalışanlar işinden olmayacak. Aynı konuda yaptığı ikinci açıklama daha akla yakındı. “ gücümüz yettiğince istihdamı koruyacağız. Aslında sırası önemli değil, bundan önce mi, sonra mı söyledi hatırlamıyorum ama bir miktar pilotu Hava Kuvvetlerine, kabin amirlerinden ise belirli bir miktarı Sağlık Bakanlığı emrine verileceğini söylemişti.  Bu sözü adı geçen kurumların tepe yetkililerinin mutabakatı ile söylediğini zannediyor insan. Tabii bunu diğer söyledikleri ile yan yana koyunca konuyu yörüngesine oturtmak mümkün olmuyor. Evet;  bu konuşmaları yapan THY’ nın sıradan bir Müdürü değil. Kriz dönemi sözcüsü gibi davranan Yönetim Kurulu Başkanı. Her ne ise bu gün öğreniyoruz ki, Hem Hava Kuvvetleri, hem de Sağlık Bakanlığı İlker beyin projesine sıcak bakmamışlar. Kibarlık olsun diye böyle ifade ediyorum. Başka bir deyişle öneriyi kabul etmemişler. Reddetmişler. Evet, Türk Hava Yollarına daha doğru, hesaplı kitaplı konuşacak bir sözcü gerek. THY çalışanlarının daha güvenilir bir sese ihtiyacının olduğu açık. Bu gereksinimi ortaya koyan ise bizzat kendileri.   Evet, başkalarına yaramayan akıl er geç kendisine zarar verir.

 

BİR KURULUŞUN SAHİP OLDUĞU EN BÜYÜK SERMAYE ÇALIŞANLARININ BİLGİ VE YETENEĞİDİR.

Evet, başarısızlığın son sığınağı hırs. Peki, başarı nerelerde? Dünyanın sayılı iş adamlarından, Çelik Kralı namı ile ünlenen 2500' den fazla kütüphane kurduğu ve yardım işlerine 350 milyon dolardan fazla katkıda bulunan ( günün parası ile 410 Milyar Dolar ) Andrew Carnegie’ nin ( 1835-1919) mezar taşında şu yazıyor.” Burada kendinden çok daha akıllı insanları etrafında toplayarak başarıya ulaşmış basit bir insan yatıyor.” Tek başına bir şey yapmak mümkün değil. Tüm yöneticiler için başarılı olmanın en basit kuralı bu. Hırs insanı en uca kadar götürüp bu arada bir de tek adam olma noktasına getirirse sonucun hüsran olacağını kestirebilmek zor olmasa gerek. Bu da tabii ki o insanın etrafındaki sözüm ona ekibin, takım mensuplarının hatasıdır. Evet, Bayrak taşıyıcı şirketlerimizin tepelerindekiler bir gün bunu anlayacaklar.” Lider, belirli bir özelliği dikkate alınarak önde yürümekle görevlendirilen insan değil, çalışanlarına yol gösteren insandır”

AĞAÇ YÜKSEK AMA YİNE DE YAPRAKLARI YERE DÖKÜLÜYOR

2004 yılında bir dostumdan bir mail gelmişti. Ekinde Ö. AKGÜÇ isimli bir kardeşimizin kaleme almış olduğu aşağıdaki yazı vardı. Kendisini tanımıyorum. Dolayısı ile sizlerle paylaşmak için de iznini alamadım. Ancak bilginin paylaşıldığı takdirde çoğalacağı ilkesinden hareketle bu haftaki yazımda bu köşemi bu yazıya ayırmakta mahzur görmüyorum. Saptamalar o kadar doğru ki hepimiz için bu metinden alınacak olan dersler var. Temennim bir yerlerde yönetici olanların ve lider olmak isteyenlerin,  bundan bu metinden bir kaç kelime de olsa bir şeyler kapabilmeleri. Bir de bu işe, yöneticiliğe soyunup başarılı olamayanların eksikliklerini bu küçük metin içerisinde bulabilmeleri ve bunu anlamaları. İlk okuduğumda o kadar şaşırmıştım ki. Belirtilen hususlar aynen tanıdığım ve çalıştığım şirketlerdeki yöneticilere uyuyordu. Dün gece baktım. Aynı şirket yöneticilerinin bu günkü durumuna halen uyuyor. Aradan 16 sene geçmiş. O zamana da, bu güne de uygun. Nedenler aynı. Nasıl bir iş ise. Kimse ileri doğru bir adım atamamış 16 senede.

Bunun daha öncesi de var. Bu yazıyı saklamamın nedeni de bu. 1997’ de de benzeri bir yazı yayınlanmıştı bir haftalık neşriyatta. Konu yine yöneticilerimizdi ve de Yöneticilerimizin eksiklikleri konu ediliyordu. 2004 tarihli yazıda yöneticilerimizin eksiklikleri 8 noktada toplanmıştı.1997 senesinde neşredilen yazıda ise bu eksiklikler 7 maddede şekillendirilmişti. Dikkatle bakınca 2 maddenin birleştirilmiş olduğunu görmüştüm. Alçak gönüllü davranmama ile İnsanları aşağılama, küçümseme konularını birleştirmiş ve bu eksikliği tek madde de toplamıştı yazar.  Tabii anlatılanlar aynıydı ama maddelerin başlıkları ayrıydı. Bir tek sıralamalar farklıydı. Evet, sene 1997- 2020 aynı hamam aynı tas.

Tabii ki yazı tüm yöneticilerimizi kapsamıyor. Konusuna vakıf olup yöneticiliği tüm prensiplerine uygun olarak icra edenlerin tümünü tenzih ediyorum.

 

Kabahat samur kurk olsa kimse giymezmiş ama beki omuzuna atacak biri çıkar: Başarılı üst düzey yöneticilik yapmış kişilerin iç ve dış gözlemlerini, deneyimlerini yansıtan anılarla da desteklemiş kitapları, yaşam öyküleri, yapılan araştırmalar, yaşanan olaylar, kalıcı başarı için, bir liderde bulunması gereken nitelikleri ortaya koyuyor. Bu nitelikleri taşımayan kişilerin, hangi koltuğu işgal ederse etsinler, hangi sıfatları, unvanları taşırsa taşısınlar, kalıcı başarı sağlamalarına olanak yoktur. Lütfen dikkat edin kalıcı başarı diyorum. Türkiye'de 1950 sonrasında özellikle politik liderlerin niçin başarısız oldukları, son örneklerde görüldüğü gibi başarısız olacakları, bu niteliklerin tümünden ya da büyük bir bölümünden yoksun olmalarıyla açıklanabilir.

Bir liderde, bir üst düzey yöneticide bulunması gereken kişisel nitelikleri, onları başarısızlığa götüren ayartıları, bu köşede olanak ölçüsünde ortaya koymaya çalışıyorum. Bu yazıda belki ufak bir yararı olur umuduyla gerekli nitelikleri toparlayarak sizlere seslenmek istedim.

LİDERLERİMİZİN - YÖNETİCİLERİMİZİN BAŞLICA EKSİKLİKLERİ;

Abartılı Övgülere kanma. Bizde lider geçinenlerin hemen tümü özsever (narsisist) olduklarından, abartılı övgülere, yalakalığa, kendilerine aşırı bağlılıklarıyla övünenlerin ayartılarına hemen kapılırlar. Yanları, çevreleri çıkarcılar, güçlerinden kısa bir süre için de olsa yararlanmaya kalkışan aferistler tarafından sarılır

 

Bir anlamda lider üst düzey yönetici artık kucağa düşmüştür. Abartılı övgülerle başı dönmüş bir kişinin gerçekleri görmesi, doğru kararlar alması zordur.

Yanlış yönlendirilmelere kapılma. Başarılı gözükmek isteyen alt kademe yöneticilerin, bürokratların verdiği

eksik, yanlı bilgilerle saklanan olumsuzluklarla çizilen pembe tablolarla, düzülen övgülerle liderin, üst düzey yöneticinin gerçeklerle ilgisi kesilir, yönlendirilir. Lider, üst düzey yönetici, gerçeklerden kopuk bir sanal âlemde yaşamaya başlar, sağlıklı kararlar alamaz. Nesnel (objektif) davranamaz, güvenilirliğini yitirir.

Dürüst davranmama: Mevlana'nın "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" sözü, Öğüdü sanki bizim

liderler için söylenmemiş gibidir. Ülkemizde şu son yarım yüzyılın liderleri ya oldukları gibi görünmemişler ya da göründükleri gibi olamamışlardır. Söylediklerine çoğu kez kendileri de inanmazlar, sürekli olarak neyi doğru söylüyor, neyi çarpıtıyor, neyi saklıyor kuşkusunu doğururlar. Dürüst olmayan bir davranış biçimi de içtenlikli olmama, ince hesaplarla herkese mavi boncuk dağıtmaktır.

Doğruluğu değil, yalakalığı, koşulsuz itaati ödüllendirme: İyi bir lider doğruluğu ödüllendirir, Ödüllendirmese bile doğru söyleyenleri en azından susturmaya, cezalandırmaya kalkışmaz. Bizde lider, doğru söyleyeni, işi en iyi yapacak olanı değil, itaat edecek, söz dinleyecek, yanlış da olsa emirleri yerine getirecek olanları yeğler, onları görevlendirir. Böylece gerçeklerden kaçınır. Gerçekleri söylemeye kalkışanlara olumsuz tutum takınır, kırıcı, nobran davranır.

Empati göstermeme. İyi bir yönetici, karşısındakiler düşüncelerini, duygularını, davranış biçimini anlamaya

çalışır, kendini onların yerine koyarak olaylara bakmaya çalışır. Özsever davranışlardan kaçınır.

Dikkatli, iyi bir dinleyici, gözlemci olmama: Bizde liderler sürekli konuşurlar; konuşmaktan, öğrenmeye, düşünmeye pek fazla zaman ayıramazlar. Dinlemek, görüş almak için bazı kişileri toplantıya çağırsalar bile kendileri konuştuktan sonra "Sizleri arkadaşlar dinlesin bana iletirler" diyerek toplantıyı terk ederler. Zaman ayırıp not alsalar bile, o notları sonra toplantı salonunda bırakarak çıkarlar.

Alçakgönüllü davranmama. İyi bir lider alçakgönüllüdür, herkese içten, nazik davranır, kırıcı olmamaya özen gösterir, sorumluluğu, başarısızlığı üstlenir, başarıyı paylaşır. Bizde, ise liderler yukarıdan bakarlar, nazik olmaya özen göstermezler ya da zoraki nezaket üstlerinden dökülür.



İnsanları aşağılama, küçümseme: Liderlerimiz davranışlarıyla kendi yakın çevrelerini, bakan arkadaşlarını, kendisini destekleyen milletvekillerini bile aşağılarlar. Milletvekilini kendisi atıyormuş gibi havaya girerler, bakanların görüşünü almadan onları görevden alırlar, atama yapacaklarının dahi onayını almak nezaketini göstermezler. Bürokratları kapıda bekletmekten, onları azarlamaktan hoşlanırlar. Hele hele vatandaş bir tepki gösterecek olsa Öfke seline kapılırlar. Böylece sadakatsizliğin, bölünmenin tohumlarını atarlar.

Övgülerle kandırılmış, yanlış bilgilerle yönlendirilmiş, çevresini aşağılayan, gücün kendinde olduğunu sanan, öfkelerinin, tutkularının esiri olmuş bir lider, bir üst düzey yönetici, er veya geç tarihin çöplüğünde yerini alır. Gelişleri görkemli olan bu tür liderlerin gidişleri yalnız ve yalın olur.

ŞİMDİ BİR BAKIN. AZ BİR ŞEYDE DÜŞÜNÜN. SİZİN YÖNETİCİLERİNİZ ANLATILANLAR GİBİ Mİ? YOKSA?

Başkalarına yaramayan akıl er geç kendisine zarar verir.

Yorumlar Tüm Yorumlar (16)

Cadet ~ 4 yıl önce
Eğitimler ne olacak. Yılmadan yazacağım. Bize de bir açıklama yapılsın!!!

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Kardeşim ~ 4 yıl önce
Her yerde sen ya. Bitti sizin hayaller en az 5 sene unutun. Sektöre hoş geldin karşılaması bu. Bide bu daha fragman öyle düşün
Cadetism ~ 4 yıl önce
Cevabı bu sitede bulamayacağınız kesin. Sesinizi buradan duyurmaya çalışmak yerine İK'daki ilgili kişilere duyurmaya çalışırsanız bir sonuç alabilirsiniz. O kişilerin görevi durumunuz hakkında sizlere bilgi vermek.
Çetin bey ~ 4 yıl önce
Bir şirkete parayı,prestiji,başarıyı çalışanlar getirir,yöneticiler değil. Ayrıca bir ülkenin gelişmişliği,kalkınma derecesi de insanına verdiği değer,refah düzeylerini yükseltmedeki başarısı,eğitim,adalet,spor,sanat,bilime gösterilen önemle ölçülür yapılan yollar,köprüler,saraylar,binalar,alınan uçaklar,arabalar ile değil. Saygılarımla.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Kpt ~ 4 yıl önce
Çetin Bey yazılarınız gerçekten çok analitik ve mantıklı. Keşke sizin gibi yöneticilerimiz olsaydı ama maalesef...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Km ~ 4 yıl önce
Mevkilerinde kaldıkları süre içerisinde ne kadar para kopartırım, nasıl çalarım, nasıl zarar veririm diye düşünen insanlar sizce; yanlış mı yönlendiriliyorlar yoksa dürüstler mi ya da alçakgönüllüler mi? Tabi ki hiçbiri! Bahsi geçen kişiler geldikleri tarihi bildikleri gibi gidecekleri tarihi de biliyorlar ve bu ikisi arasında kalan süre zarfında sadece be sadece kendilerini, geleceklerini düşündükleri için ne yapıyorlarsa yapsınlar sadece kendileri için yapıyorlar. Peki bu anlatılan insanlardan daha vahim olanı nedir diye sorarsanız, o da "padişahım çok yaşa" diyenlerdir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Sen Konuşma ~ 4 yıl önce
Fo'larla evleri ayirinca kira vermeye basladin heralde ondan bu sinir. Padişahım çok yaşaymis git başka yerde ağla. Thy bu ülkenin gururudur. Bu zor zamanlarda geçer. Siz felaket tellalari ortalığı karıştırmayı bırakın yeter. Hep mikserlik Allah devletimize zeval vermesin
Km ~ 4 yıl önce
Ben bir erkeğim arkadaşım sakin ol
Hayal alemindeyiz. ~ 4 yıl önce
Bu memlekette kamuda kim hak etmişte üst görevlere gelmiş. Hatta özel sektörde bile adamı, adama göre seçen yöntemleri duyuyoruz. Özel sektördede rant ve rüşvet yok değil. Cumhuriyeti kuranlar bile, 600 den fazla komutan arasından sıyrılıp, onları yok sayıp, adından ve zaferlerinden hiç bahsetmeyerek, kim vurduya, arkadan vurulmaya, iftiralara, zorunlu emekliliğe, küstürülmeye kurban gitmediler mi? Neyden bahsediyoruz. Biz babadan oğula geçen temsili bir saltanat kültüründen gelmemize rağmen yinede sadrazamlarla yönetimi işin ehline vermekle bir nebze olsun liyakati hepten heba etmeyen bir kültüre sahipken son 100 yıl maalesef yukarıda bahsedilen yüz kızartıcı yöntemlerle adam seçerek bu ülkeyi yinede batırmadık. Çetin beyin yazısı güzel, ama daha bir derine inip ciddi bir analiz yapsaydı daha da okumaktan keyif alırdık.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
AKP NIN ŞANSLI COCUKLARI ~ 4 yıl önce
Gecmiste Dünya da adından sıkça sözedilen bir şirketin YK Baskanı söylemlerinden bu kadar tutarsız ise onun altindakileri özellikle de müdür unvanı almış şanslı çocukları konuşmaya bile gerek yok.Vah zavallı şirketim bu günleridemi gorecektin!...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Heh heh ~ 4 yıl önce
Yanlis oldu bence Sansli degiller, sansli kelimesinde masumiyet var ve hak adalet -hukuk karsitligi yok, bu anlamda yetersiz
bunlarıkimkoruyor? ~ 4 yıl önce
ne akp si be inlerine girilemeyen çete artıkları var içerde akp ye en çok zararı bunlar veriyor istanbulu kaybetme sebebidir kim oldukları bas bas bağırıyorda çok sağlam korunuyorlar biryerden
Yönetici ~ 4 yıl önce
Yönetici çalıştığı yeri taşeronların arka bahçesi degil çalıştığı şirkete kar ettirmeli,personelini taşeronun emrine verdirirse,taşeronların yaptığı kirli işlerin üsütünü kapatıp arkadaş dostluk yaparsa beraber İngiltere tatili yaparsa orada huzur olmaz..bunun yerine o firmaya gider aldığı maaaşı çalışarak alır,ama kurumu zarara uğratmaz varlığı ile..bu kim mi söylemem söylersem destanın kıymeti kalmaz :) :)

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Pandemi,Salgın,kiran ~ 4 yıl önce
Cetin bey merhaba Thy muhabbeti bitmez ben farklı bir hususu dikkati nazarınıza getirmek isterim Yabancı kelimeler dile bir zaruret ve icap neticesi girer, Bu ifade 1932 senesi 1.Türk dili kurultayında Hüseyin Cahit beye aittir,fevkalade de doğrudur. Saglikli gunler temenni ederim Tarik Yazılarınızı keyifle okuyorum,Türkçeye oldukca hakim birisiniz lakin Pandemi kelimesini nicin kullandınız, bunun karşılığı salgın yada kiran olarak dilimizde mevcuttur.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Çok var iga da ~ 4 yıl önce
Hayatında göremediği koltuklarda,şeytanla pazarlık yapıp,çakallarla dedikodu yapıp,bilgisizlerle yol alıp başarısız olduğunu bilip ama nereden kurtarırım diyerek yanlışa imza atıyorsa zaten yönetici denmez,iftira atıp an olarak kurtardığını sanıp ama mahşer hesapta veremeyeceği şeyleri kaybetmek yöneticiliğin adalet ile yapılmasına ispattır ama anlayana.baldızının havuzlu evinde şarapla gün kapatan ama iş yerinde muhafazakar görünen acizler ancak haksız koltuk bekçisi olur,yönetici adil Yöneticilik herkese nasip olmaz bilmek gerekir

Yanıtla

Kalan karakter 1000
İga ceosu ~ 4 yıl önce
Çok güzel bir yazı.yönetici yanlış yönlendiriliyorsa ve bunu yapan yardımcısını görevden almıyorsa araştırmıyorsa kulaktan dolma bilgilerle karar alıyorsa zaten yöneticilik vasfı düştükçe zarar verir çalıştığı yere,yönetici kiracılarını ayırt ediyorsa,başarısız genel müdür yardımcısını danışman yapıyorsa ve daha aciz bir durum olarak onu dinleyip başarılı personellerini dinlemiyorsa,zaten çoktan ileriye dönük başarısızlığı imzalamıştır..

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000