Benim kadar İstanbul Havalimanı üzerine olumsuz yazan olmasın, benim kadar yeri konusunda eleştiri yazısı yazan olmasın. Pistlerle ilgili konuyu gündeme getiren de benim. Gerçekleri dile getirmekle duyumlar üzerine yapılan algıya da yine benim doğrularla milleti bilgilendirme görevim olduğunu düşünürüm.
Bir milletvekilimiz DHMİ eski Genel Müdürü Funda Ocak üzerinden bazı açıklamalarda bulundu. Doğru yönleri var. Lakin hatalı yönleri daha fazla. Şimdi bu satırları okuyanlar “Hayırdır İGA’cı mı oldun” diyeceklerini adım gibi biliyorum.
Hayır. İGA’cı falan değilim. Doğrucuyum…
Funda Ocak bu ülkede Yap İşlet Devret modelinin anasıdır. Ta 1995-1996 yıllarında ilk Yap-İşlet-Devret modeli yanılmıyorsam Antalya Havalimanı için ihale edilmiş ve Bayındır Holding almıştı orayı ve başarılı olunca da devamına karar verilmişti.
Ve Funda Ocak dediğiniz, dediğimiz kadın o zamanlarda APK Daire Başkanlığı’nda çalışırdı.
Şimdi şunu sormak isterim, kimin oğlu, yakını, kızı, gelini hangi kurumlarda çalışmıyor ki?
Onlarca, yüzlerce, binlerce yazarım. Önemli olan o işe layık mı değil mi, torpile göre mi değil mi ona bakmak lazım.
Funda Ocak’ın oğlu ki yakından tanırım, bilgili-becerili, eğitimli-deneyimli bir kardeşimiz. Beni mahkemeye vermesine rağmen bu satırları yazıyorum. Ben ona kefilim. Ama kefil olamayacağım, o kadar çok kişinin çocuğu etkili yerlerde ki say say bitmez.
Bunu bir kenara koyduktan sonra, gelelim İstanbul Havalimanı kira ertelemesine. Bu kira ertelemesi sadece İstanbul Havalimanı özelinde bir şey değil. Yap-İşlet-Devret modeli her havalimanına uygulanan bir öteleme.
Üstelik daha da önemlisini söyleyeyim bu kirala ötelemesi Euro cinsinden ve de faiz uygulanacak.Bir başka bilinmesi gereken konu da şu; bu öteleme mücbir sebepten dolayı yapıldı. Aksi taktirde DHMİ, İGA’ya yolcu garantör parası ödemek zorunda kalacaktı. Kira ötelemesini faizle, yolcu garanti ücretini de işletme süresinden karşılamış oldu.
Bir kez daha söylemek gerekirse, tüm Yap-İşlet-Devret modellerinde bu uygulama yapıldı.
İstanbul Havalimanı kot farkı konusu da bilinmeyen bir konu. Başlangıçta bu havalimanındaki kot konusu Kanal İstanbul Projesi’ndeki hafriyat olayı ile çözülecekti. Ancak Kanal İstanbul projesi devreye giremeyince o bölgedeki çukurları dolduracak hafriyatın imkansızlığı için kodun düşürülmesi kararı verildi ve bu konu sayıştaya sorularak yapıldı. Bu konuda sayıştayın devlet lehine raporu da mevcut. Yani DHMİ’nin zararına olmadığı Sayıştay raporlarında var.
Keza bu durum DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal zamanında kaleme alınmış, imzalanmış bir konudur. Funda Ocak o dönem genel müdür yardımcısı idi. Eleştirilecekse önce Orhan Birdal eleştirilmeli.
Pist kısalığını benim yazmışlığım var. Bu doğru. Buna söylenecek söz yok.
Funda Ocak’ı savunmak gibi değil ama yılların havacılık duayeni, işletme duayeni ve bu işin piri diyebiliriz. Deneyim anlamında Funda Ocak kadar bu işi en ince ayrıntısına kadar bilen yoktur.
Sabiha Gökçen Havalimanı’na danışmanlık konusunda da bir yanılgı var. DHMİ’den bahsedip, ihaleden bahsedip Sabiha Gökçen Havalimanı danışmanlığının eleştirilmesindeki yanlış şudur. Sabiha Gökçen Havalimanı, Savunma Sanayi Başkanlığı’nın uhdesinde bir havalimanıdır.
İşletmecisi de Malezyalılar. İGA’ya danışmanlık yapıyor olsa eleştiri sonuna dek doğrudur. Lakin DHMİ ile alakası yok.
Bilinsin, doğrular bilinsin istedim.
Havacılık sektörünün devlet tarafında bulunan her yöneticinin aşağı yukarı sivil sektörde en az bir yakını çalışmakta. Hatta SHGM’den çok sayıda yönetici, pilot devletten ayrılıp özel sektöre geçmiştir.
Bütün bunlar ortada iken Funda Ocak özelinde eleştiri yapmak doğru değil.
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)