BİR HAVAYOLUNDA HAZİNE MÜDÜRÜ NE İŞ YAPAR Kİ? Türk Hava Yollarında zaman zaman enteresan unvanlar ortaya çıkıyor. Hani İcra Kurulunun yaptığı atamalar şirket yönetimince bülten yapılıyor ya, bu duyurularda zikredilen unvanların bir bölümünü nedense anlayamıyor ve Sivil Havacılık Sektörü ile ilişkilendiremiyorum. Tabii ki bu benim güncelliği takip eksikliğimden de olabilir. Yanılıyor muyum bilmiyorum? THY halka açık bir kuruluş olması nedeni ile organizasyon şemasını eksiksiz yayınlamak mecburiyetinde olan bir kuruluş. Nedense bunu hiçbir zaman yapmadılar. Ne eskiden ne de şimdi. Şema belli bir seviyeye kadar yayınlanıyor. Başkanlardan sonrası yok. Şema o noktada bitiyor Oysaki at tarafı daha yoğun şemanın. Bir sayfaya sığmaz. Ne enden ne de boydan. THY’ de hangi unvanlarda kaç Müdür var? Bilen var mı? Eminim ki THY’ de çalışanlar dahi bilmiyordur.
Memuriyet hayatımda bir kaç kez yaşadığım üzere yine açığa alınmıştım. Yöneticiler çalıştığım yerde, İstanbul İstasyonunda bana görev vermemek konusunda kararlıydılar. Benim gibi işe yaramaz bir adamı ( ? ) nereye koyacaklarını aradılar, taradılar ve de sonuçta beni “ Durum Merkezi Müdürü” yapacaklarını söylediler. Şaka zannettim. Meğer doğruymuş. Bildiğim kadarı ile öyle bir kadro yoktu sistemde. Dolayısı ile daha önce bu unvanı taşıyan kimse de olmamıştı. Her halde kadro ihdas edildi. Durum fişim düzenlendi ve bana da verildi. Bendeki nüshada bir tek Genel Müdürün imzası eksikti. Herhalde bu adamın en az zararlı olabileceği yer bu ünitedir diye düşünmüşlerdi belki, kim bilir? Bu Müdürlük ne iş yapar merak ettim ve araştırdım. Öğrendim ki askeriyede bu unvan mevcutmuş. Bu unvanlı birini istihdam etmenin askeriye için önemini, bir havayolu için ise gereksizliğini anladım. Bu görevden de alınmak için ortaya koyduğum tüm uygunsuz davranışlarıma rağmen iki üç ay gibi bir süre o unvanı taşımıştım.. Bir farkla ben bu göreve atandığım zaman galiba THY’ da 17 sene üzerinde bir çalışmam vardı. Herhalde kaldırıp atmak istememişlerdi. Başka nasıl izah edebilirim ki? Her ne kadar hafiften farklı ise de demek ki bu tür işler her dönemde olabiliyormuş Neyse ki kısa sürede kurtulabildim o unvandan.
Geçen gün Airporthaber de dolaşırken Türk Hava Yollarına Yurt İçi Hazine Müdürü atandığını okudum bilmiyordum. . Bu da demek oluyor ki şirkette Yurt Dışı Hazine Müdürü de var. Var ki 02 Temmuz 2018’ de bu kadroya atama yapılmış. Yanılmıyorsam aynı yılın aynı ayı içerisinde Maliye Bakanlığımızın unvanı da Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak değiştirilmişti.
Ondan mı esinlenmişlerdi yoksa?
Aslında bu önemli iki Müdürlüğün hangi tarihte ihdas edildiğini bilemiyorum. Birine 02 Temmuz 2018’ de atama yapılıp diğeri için Nisan 2019’da dışarıdan istihdam sağlanması kadronun Türk Hava Yolları açısından ne denli elzem olduğunu (?) ortaya koyuyor. İhdas edildikten sonra 10 ay boş kalan bir kadro.(?)
Benim anlayışıma göre, bir kadroyu ihdas edip uzun süre onu atama yapmadan boş tutmak o unvanın gereksizliğinin en somut göstergesi. Tabii eğer boş tutulduysa. Evet; bu tür unvanlar insanlarda kişiye özgü olarak uydurulmuş intibaı uyandırıyor. Bilmem yanılıyor muyum? İmkanım olsa görev tariflerini okuyup cehaletimi gidermeyi isterim tabii ki.
Yurt içi, yurt dışı Hazine Müdürlüğü / Başkanlığı ülkemizde hangi sistemin organizasyonunda mevcut? Emin olun ki bilmiyorum? Sivil Havacılık Sektörünün her hangi bir şirketinde böyle bir unvan var mı? İhtimal vermiyorum. Sordum, soruşturdum yok. İhtiyaten ihtimal vermiyorum diyorum. Ama her ne olursa olsun Türk Hava Yollarının organizasyonunda bu önemli unvan artık mevcut.
Hani derler ya. Bilerek bir hata yapacaksanız bile yine de aklınızı kullanın. Birini işe alırken onu uydurma ve ilgisiz bir unvana mahkûm edip daha işe başlamadan küçük düşürmeyin. Evet, mevcut bilmem kaç müdür kadrosuna 2 Müdür daha ilave edilmiş ne gam. Konum o değil. Evet, onunla meşgul değilim. Atanan beyefendi kimdir tanımam. Hiçbir özelliliğini de bilmem. Yazdığım konu kendilerinden tamamen bağımsız olup salt kendisine verilen unvanla ilgilidir.
Eğer amiyane tabir ile torpilli biri ise THY’ NİN TEPESİNDE OTURAN KİRACILAR kaş yapayım derken göz çıkartıyorlar haberleri yok. Torpili talep eden yukarılardan biri ise atadıkları insan bir tarafa onu da onu da küçük düşürüyorlar.
Benimle çok dalga geçmişlerdi. Her önüme gelen “ Durumun vaziyeti nasıl diye sorar ve gülerdi ” Bunun çaresini bana yöneltilen suali “ xxxxx Paşanın Ülkesinde asayiş berkemal, vaziyetin durumunda kelek yok “ şeklinde cevap vermekte bulmuştum. Cevapta asker kökenli olan Genel Müdür Yardımcımızın adının geçtiğini görenler ne olur ne olmaz bu tür cevapların verilmesine çanak tutmayalım düşüncesi ile bu konuda bana bulaşmaktan vazgeçerlerdi. Muhtemelen şimdiki çalışanlar THY’ NİN TEPESİNDEKİ İKİ KİRACIDAN çekinip Yurt İçi Hazine Müdürümüze bir kulp takma nezaketsizliğinde bulunmazlar.
Her ne ise en önemli hususu unuttum. Sahi Hazine Müdürlerinin ne yaptıkları önemli değil. İsterseniz önce Orta Doğu İstasyonlarınıza, daha doğrusu mahrumiyet bölgesi denilebilecek noktalara muhasebeci atayın. Bir muhasebecinin 3 -4 noktaya bakmasının önüne geçin. Tabii ki atamak için önce onları bulmak gerek. Büyük Veri ve İş Zekası Uzmanı aranması hususunda hazırladığınız personel arama ilanınız çok güzel. Görev tarifi dahil isteklilerin arayacakları her türlü bilgi var içinde. Mutlak benzerini Hazine Müdürleri ile ilgili de hazırlamışsınızdır. Okumak isterdim doğrusu.
TEPEDEKİLERE NEDEN KİRACI DİYORUM. Evet, ev sahibi değiller. Her ne kadar mal sahibi ile kontratları yoksa da kiracı olduklarını ifade etmek hatalı değil. Bizim evdeki kiracıyı çıkartmak zor iş. Ben taşınacağım desem bile olmuyor. Kiracı dişliyse, mahkeme vb. işlemler var. Uğraş dur. Hukuk düzeni ev sahipleri kadar hatta belki de daha fazla kiracıları da koruyor.
Malum; kiracıyı evden çıkarmak için söz konusu dairenin özenle kullanılmaması ve apartman sakinleri ile geçimsizlik geçerli nedenlerdir. . Yeni borçlar kanunun ilgili maddesi Kiracıyı, kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlü tutmaktadır. Apartmanın en üst dairesinde kiracı olanlar acaba bu yükümlülükleri yerine getirmişler midir? Hayır. İkametleri süresince özellikle komşulara saygı gösterme, onları ayrıştırma ve saygı gösterme vb... konularda çok kötü bir tavır sergilediler. Bilindiği üzere; kiracının bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda ev sahibi en az otuz gün süre vererek, aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceği konusunda yazılı bir ihtarda bulunması esastır. Bizim örneğimizde ev sahibi ile tepe daire kiracısın mevcut yakınlığı bu ikazın sözlü yapılmasını geçerli kılar. Hele hele kiracının bu ikazı yazılı yapın demeye yüzü yoksa.
Tepede oturan bu tür kiracıları evden çıkartmak için ise zorluk yaşamaya gerek yok. Kim gel sen bu evde otur dediyse, aynı kişi sen bu evden çık artık dediği anda, mecbur ev boşaltılacaktır. Bir şey söylemeden gitmekte fayda var. Zira çık diyen ona yeni bir kiralık ev bile bulma imkânına sahiptir. Bu olası. Ümit dünyası. Ha, tabii ki bunları yapan kiracının kendisini de ne saçma olaylarla ne denli yıprattığını göz önünde tutarak ümitlenmesi gerekir.
Perde kapanınca, filmin başında ölen karakteri kimse hatırlamaz. Bu kiracıların da aynı filmdeki o figüran gibi unutulacakları kesin. Yine de bazen öyle bir kiracı gelir ki, geçmişte seni en fazla üzenleri bile şu veya bu şekilde anarsın. Aslında şimdikilerin anılmak için tek ümidi de bu. Ancak; Apartmanın en üst katında ikamet eden bu kiracılara sitenin hizmet kadrosunda çalışmalarını sağlamış olmaları nedeni ile borçlu hissedenler onları haliyle minnetle anacaktır.
Kiracılıkları süresince arkalarındaki itici güç’e dayanarak apartmanın hatta tüm sitenin sahibiymişçesine hareket edip insanların bir bölümüne eziyet ederek ayrıştıran ve dışlayanlar var ya. İşte onları ve davranışlarını haksızlığa uğramış olan tüm apartman, site ve semt sakinleri bir şekilde şükranla ( ? ) hatırlayacakları da açık.
Her ne ise inşallah daireye bu kez iyi, komşularını da düşünen insani duyguları gelişmiş evi, apartmanı ve hattan siteyi fazla yıpratıp, yıkıp dökmeyecek bir kiracı bulurlar.
TERÖR ETKİSİ İLE YOLCU SAYISI ÇOK DÜŞERSE, HV. LİMANI BÜYÜK GELİR. Evet; bu yazıyı okuyunca hemen bizim İstanbul Havalimanı ile ilişki kurulacağını biliyorum. İlgisi yok ve de tabii ki bizim bu duruma düşmemiz için şu anda bir neden de yok. Ve de hiçbir zaman da olmamasını temenni ediyorum. Allah Saklasın. Sn. Nergis’in yazısının başlığı “ BİR HAVALİMANI GEREĞİNDEN BÜYÜK YAPILIRSA NE OLUR? “ Ben Yazının başına ilave ettiğim bu paragrafa TERÖR ETKİSİ İLE YOLCU SAYISI ÇOK DÜŞERSE, HV. LİMANI BÜYÜK GELİR başlığını koymayı uygun buldum. Sn.Nergiz mazur görürü umarım. Sonuçta kendi yazdığım paragrafımın başına koyuyorum bu başlığı. Evet, bunu uygun gördüm. Zira menfur bir olaydan sonra 11 Eylül sonrası Amerika Sivil Havacılığında yaşanan buhran nedeni ile Havalimanının bu hale dönüştüğünü yazarın kendisi anlatıyor. Başlıktaki Büyük Yapılırsa kelimeleri ise insanı başka türlü düşünmeye itiyor.
Kayıtlardan gördüğüm kadarı ile 2016 yılı verilerine göre dünyada mevcut 41.820 havalimanı içerisinde aşağıda hikâyesi anlatılan Pittsburgh, bu durumda olan tek havalimanı. Başka bir iki havalimanı mevcutsa da ben bulamadım. Yukarıda da ifade ettiğim üzere söz konusu havalimanı elde olmayan nedenlerden ötürü bu konumda. Ama düşününce insan bu yaşamda her şey mümkün diye düşünüyor. Hiçbir şeye olmaz dememek gerek. Ve aynı neden Pittsburg Havalimanını gelirinden fazla gideri olan bir kuruluş haline getirdi. Tabii ki konuda havalimanının eski ve demode olması da önemli bir faktör. Gelelim yazıya.
“ EVET; BİR HAVALİMANI GEREĞİNDEN BÜYÜK YAPILIRSA NE OLUR? Hava trafiğinin hızlı bir biçimde artacağı tahmini ile inşa edilen bir havalimanı, aradan geçen yıllar sonrasında gereğinden çok daha büyük kalırsa? Böyle bir durumda ne yapılması gerekir? ABD’deki Pittsburgh Havalimanı (IATA: PIT, ICAO: KPIT), işte bu dertten muzdarip.
İlk olarak 1952 yılında açılan Pittsburgh Havalimanı, burayı hub olarak kullanan US Airways’in talebi üzerine 1987 yılında büyük bir yenileme projesine girişti. Bir milyar Dolar’a yaklaşan proje tamamlanıp yeni terminal binası ve pistler hizmete açıldığında, diğer havalimanlarına örnek gösterildi. Geniş alışveriş alanları, gelişmiş bagaj sistemi ve modern terminal binalarıyla Pittsburgh, geleceğin havalimanı olarak tanımlanıyordu. Yolcuların check-in işlemini yaptığı ana terminalde biniş kapısı bulunmuyordu. Uçaklar, havalimanın ortasında büyükçe bir X harfi şeklinde tasarlanan ikinci terminale yanaşıyordu. Ana terminal ile biniş kapılarının bulunduğu terminal arasındaki bağlantıyı, yer altından giden bir raylı sistem sağlıyordu.
Aslına bakacak olursak, Pittsburgh Havalimanı daha ziyade, burayı bir aktarma noktası olarak kullanacak yolcular düşünülerek planlanmıştı. Ancak 11 Eylül saldırılarının ardından Amerikan havayolu sektörünün içerisine girdiği kriz, US Airways’i de derinden etkiledi. Şirket birçok havalimanında operasyonunu küçültmeye başladı. Bu havalimanlarının arasında, Pittsburgh da vardı. 2003’te 14,2 milyon mertebesinde olan yolcu sayısı, sonraki yıllarda sürekli bir biçimde düşerek 2013 yılında 7,8 milyona kadar geriledi. Pittsburgh’da daha sonra bir miktar toparlanan yolcu trafiği, 2017’de 9 milyona ulaştı.
Sadece yolcu sayısındaki düşüş değil, terminalin tasarımının da adeta geçmişte kalması, Pittsburgh’u olumsuz etkileyen etkenlerden bir diğeri. Devasa check-in alanı artık bomboş. Çünkü yolcuların çok büyük bir bölümü check-in işlemini havalimanına gelmeden dijital ortamda kendi kendilerine yapıyor. Öte yandan, 11 Eylül öncesi şartlar çerçevesinde planlanan güvenlik kontrol alanı çok dar ve yolcular burada uzun kuyruklar oluşturuyor.
PİTTSBURGH HAVALİMANI KÜÇÜLECEK: Havalimanı yönetimi, verimliliği artırmak amacıyla bir “küçülme” planı hazırladı. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Pittsburgh Havalimanı terminal planlaması bakımından dünyada pek de görülmeyen bir biçimde ikiye ayrılıyor.
Check-in işleminin ve güvenlik kontrolünün yapıldığı ana terminal (kara tarafı), yolcuların uçağa bindiği X şeklindeki terminalden (hava tarafı) tamamen ayrı bir yerde bulunuyor. İlk olarak bu ayrımın ortadan kaldırılarak, tüm işlemlerin aynı çatı altında yapılması hedefleniyor. Mevcut biniş terminalinde tam 75 biniş kapısı bulunuyor. Bunların 24 tanesi iptal edilecek ve bunların yerine, X şeklindeki planın alt tarafındaki iki kol arasındaki bölüme yeni bir bina inşa edilerek havalimanının kara tarafı olarak kullanılacak. Bu sayede, mevcut ana terminal yıkılarak onun yerine bağlantı yolları ve otopark yapılacak.
Check-in alanı şimdikinin yarısı büyüklüğünde olurken, güvenlik kontrol bölgesi genişletilecek. Tek bir bagaj sistemi olacak. Ve yeni yapıyla birlikte yolcuların yürüme mesafeleri kısaltılacak.
Tabii aynı zamanda, yıllık işletim maliyeti 4 milyon Dolar civarında olan yer altı tren sistemi de iptal edilecek.
1992 yılındaki plan transfer yolculara o kadar odaklanmış ki, Pittsburgh’a varan dış hat yolcuları, şehre gitmek için terminalden çıkmak istediklerinde, güvenlik kontrolünden geçmek zorunda kalıyorlardı. Bu inanılması güç soruna geçici bir çare olarak son dönemde bazı değişiklikler yapılmış. Ama nihaî çözüm, havalimanının küçülme projesinde ele alınacak.
Üç yıl sürmesi ve 1,1 milyar Dolar’a mâl olması beklenen yenileme projesinin, 2019 yılında başlatılması hedefleniyor”
PİTTSBURGH HAVALİMANI ARAZİSİNDE DOĞALGAZ ÇIKMIŞ.
Pekiyi; sizce girişilen bu uygulama ile gerçekten havayollarına yansıtılan ücretlerde indirime gidildi mi dersiniz?
Havalimanı İdaresi’nin 2013 yılında arazi tahsislerinden elde ettiği 46 Milyon Dolarlık bir ön ödemenin ardından, havayollarına fatura edilen yolcu gelirlerini önce %4’lük bir azalışla 14,11 Dolar’a ve daha sonra aradan geçen zaman içerisinde, tahsis edilen arazilerdeki tüm kuyuların peyderpey aktif hale gelmesi – ve dolayısıyla artan doğalgaz üretim hacmine paralel olarak royalty gelirlerinin de sürekli artış göstermesi – ile 2016 yılında bu rakamı 12,88 Dolar’a kadar çektiğini görüldü..
Kamu ve Özel Sektör İşbirliği yoluyla nihai olarak kamu yararının sağlandığı bu anlaşmayla ilgili ACAA CEO’su Christina Cassotis, anlaşma sayesinde havayollarına (ve dolayısıyla yolculara) fatura edilen ücretlerin 2016 senesinde, son sekiz yılın en düşük seviyesine indiğini bildiriyor. Bu süre içerisinde ACAA royalty gelirleri üzerinden yaklaşık 500 Milyon Dolarlık gelir elde ederek geçmiş dönem yatırımlarından doğan mevcut borçlarını da finanse etmeyi planlıyor.
2015 yılında 8,1 milyon yolcu ağırlayan PIT, yapmış olduğu bu anlaşma ile kendine ciddi bir gelir üretmiş durumda.
Ayrıca havayollarına uygulanan ücretlerin düşürülmesi ve dolayısıyla yolcuların seyahat masraflarının azaltılması ve bir kamu kurumu olan havalimanı operatörü şirketin bilanço ve borçluluk yapısına getireceği olumlu katkı sayesinde kamu yararının da sağlandığı kesinlikle ifade edilebilir.
Hem kamunun hem de özel sektörün karlı çıktığı bu durumun tam bir kazan-kazan anlaşması olduğu görülürken bizler de bu sayede havalimanlarına ait havacılık dışı gelir kalemlerine bir yenisinin daha eklemiş oluyoruz:
Havayolu 101 Emin Atak
Belki buradan kazanılan para ile Pıttsburgh Havalimanının küçültülme projesi de borçlanmadan veya az borçlanarak tamamlanacak ve Liman ilk yapımında hedeflediği ve şu an için özlediği verimli çalışma şartlarına ulaşacaktır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (18)