Evet bazı büyük şirketler çalışanların işten ayrılmaları ile ilgili olarak yukarıdaki düşünceyi taşırdı. Hele hele ülkedeki emsallerine göre personeline nispeten daha iyi ödeme yapıyorlarsa. Bir zamanlar özel sektör kuruluşlarımızda sanki bu düşünceye dayanan davranışları daha sıklıkla görmemiz mümkündü veya bazı uygulamalar da bunu hatırlatıyordu.
Bu davranışları benimsemiş ve her yapılana doğru diyen, yapılanlara bir şekilde destek olan yöneticiler ve bunu yerinde bulan çalışanlar bile vardı. Bana dokunmayan yılan hesabıydı bu tutumlar. Doğrusunu istiyorsanız şu andaki uygulamaları bilemiyorum. Şimdilerde bu çirkin tarzı benimseyen bir kuruluş yoktur herhalde. Çalışanlar bu konuda ne düşünüyorlar dersiniz? Şimdilerde bu tür uygulamayı benimseyen bir kuruluş yoktur herhalde. Son bir aydır, rahatsızlığım nedeni ile gelişmeleri iyi takip edemedim Ancak AirTürkHaber. Sitesinde yazan Ahmet Tunagür arkadaşımızın “THY’ yi Rahatsız Eden Gelişme” başlıklı yazısı beni bu konuyu araştırmaya değil, düşünmeye sevk etti.
THY’DEN KENDİ KARARI İLE AYRILAN YOK MU? THY’ den mutlak kendi kararı ile ayrılanlar olmuştur. Münferit işlemler olduğu için bu tür kopmalardan bilgimizin olmaması tabii. THY’ de görevden ayrılış esnasında ayrılan personel ile bir görüşme yapılması usulü bulunmuyor. Çıkış mülakatı diye bir uygulama yok bildiğim kadarı ile. Nedir bu mülakat, neyi amaçlar. “İşten çıkış mülakatı, çalışan ve işveren arasında gerçekleşen; çalışma süresinin ve sonucunun bir değerlendirmesi olarak meydana gelen görüşmeye denir. Bir diğer deyişle işten çıkış mülakatı, şirketteki İnsan Kaynakları bölümünün ya da şirket içinde bu bölümde yetkin olan kişilerin işten ayrılma sürecindeki çalışanla yaptığı mülakat türüdür. Bu görüşme sayesinde geri bildirim sağlanır ve veriler elde edilir. Bu veriler şirketlerin gelişimine ve şirket içindeki herhangi bir konu hakkındaki eksiklerin giderilmesine yardımcı olur.” Bu hususu THY’ den ayrılan 3-5 arkadaşımıza sordum ve de hepsinden aynı veya benzeri cevabı aldım. “Kimse bize şirketten neden ayrıldığımızı sormadı.
Çıkış mülakatı diye bir şey yapılmadı”. THY İnsan Kaynakları bu görüşmeyi yapsa, yapmış olsa bile doğaları gereği bunu ve görüşmelerin sonuçlarını gizli tutacaklarından ötürü ve özellikle yönetim konusunda hiçbir kimse bundan şirket adına bir ders çıkarmayacaktır. En doğruyu kendileri bildiklerine ve şirkette hiçbir eksiklik bulunmadığına göre(?) bu görüşmeden bir fayda sağlanmayacağı da zaten ortada. Yine de işten ayrılma esnasında kendisi ile bu tür bir mülakat yapılan bir çalışan varsa bana iki kelimelik bilgi verirse sevinirim.
Ülkemizdeki işsizlik durumu malum. Örneğin, şayet ayrıcalıklı bir vasfı yoksa örneğin yer hizmetlerinde görev yapan bir lise mezunu arkadaşımızın şu veya bu nedenle kendi kararı ile işten ayrılıp, kısa bir süre için de yeni bir iş bulması hayli zor. Ayrıca bu süreçte bunu yapmak pek akıllı işi değil. Takdir edersiniz ki bu açıdan pilotlarla diğer çalışanların büyük bir bölümünü bir tutmak doğru değil. İşte örneği, adamlar Türkiye’de iş bulamalar ise gidip yurt dışında iş bulabiliyorlar.
Ve de ben belki de ilk kez şirket yönetiminden memnun olmadıkları için işten ayrılma kararı veren insanların varlığını ilk kez okudum. Kim bunlar? Pilotlar. Bu konuyu üç kaptan arkadaşımızla görüştüm. Doğruladılar. Ayrıca görüşlerini almak için sendikayı da aradım ve görüşme imkânı buldum. Hayır demediler.
Haberi yazan arkadaşımız mealen ne diyor? THY’nin yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan yabancı pilotların tamamı ve Türk pilotlarla birlikte B777 ve B787 filosunun çok büyük bir bölümü Riyadh Air’ e başvurusunu yapmış durumda. Başvuruları kabul edilen pilotların THY’den ayrılış tarihi ise 2024’ü bulacak. Bu defa THY’de yaşanması beklenen güçlü kopuşun iki nedeni var. Para ve liyakat. Beni şaşırtan durum sizi de şaşırtacak mı bilemiyorum ama para ayrılışın ikinci nedeni olarak çıktı karşıma. Riyadh Air’ e gitmek isteyen pilotların çok büyük bölümü THY yönetiminin kendilerine davranış biçiminden kaynaklanan memnuniyetsizliklerden ötürü bu kararı verdiklerini” ifade ediyor. Ve de bu hareketin gelişmesine neden olan yönetim davranışlarını örnekliyor. Muhtemelen okumuşsunuzdur. Bu nedenle tekrarlamıyorum
Riyad Air pilotların maaşını 30 bin dolar olarak belirlemiş olup başvuruları bu rakam üzerinden alırken anlaşmada (üzerinde oynanmamış) uçuş limitlerinin de korunacağı garanti ediliyormuş. Evet 30.000 USD iyi para.
Şimdiye kadar THY’den körfez ülkelerine defalarca transfer sıkıntıları yaşandı. Ancak bu kez ciddi bir farklılık olduğunu söylüyor Ahmet Tunagür. Zira bu kez THY’nin karşısında ilk etapta 72 adet B787 siparişiyle işe başlayan bir havayolu var ve de bu havayolu en uygun kadroyu da THY’den kurabileceklerini biliyor.
THY FİLOSU 900 UÇAĞA ÇIKACAK: THY filosunu iştirakleri ile birlikte 900 uçağa çıkartacağını söylüyor. Evet iyi para verirsek çalıştıracak insan buluruz diyebilmek zor. Etraf pilot kaynamıyor ki? Yetiştiririz demeyin. Aydındaki Okulunuzun o günlerdeki hali pürmelali bazı sitelerde konu edilmişti.
Bir dönem THY kendi pilotlarından daha fazla ödeme ve sosyal haklar sunarak pilot ihtiyacını yabancı pilot istihdam ederek gidermeye çalışmıştı. Yaşananları hatırlayanlar halen hayatta, başka şirketlerde uçanlar da vardır. Belki de THY’ de de halen görev yapanlarda. O dönem yaşananları hatırlamak için eski tarihli yazılara tekrar göz gezdirdim. Yabancı pilot istihdam edildiği dönemle ilgili neler yaşandığını hatırlatma amacı ile yer verdiğim aşağıdaki kısa metni okumanızı diliyorum. Bu hatırlatmaya maaş ve sosyal haklarla ilgili iş barışını tarumar eden uygulama ve ayrıcalıkları ile kullandıkları izinleri, boş günlerinin adedini vb. konuları almıyorum. Pilotlara evlenmeleri önerisinde bile bulunmuştu büyüklerimiz. Daha ne yapsınlar ki?
İŞTE O DÖNEMDE YAŞANANLARIN KÜÇÜK BİR BÖLÜMÜ. YABANCI PİLOT İSTİHDAMI ÇÖZÜM DEĞİL “Nisan 2015 -Genelleme yapmak istemem ama Türk Hava Yollarının sonuçta kendi ülkelerinde iş bulamayan yabancı pilotları istihdam ettiği açık. Evet; bizim pilotların kariyerinde belli yere gelmiş, deneyimli yabancı pilotlara kesin itirazları yok. Bir adım öte, eğer Lufthansa’dan, British Airways’ den, vb. Havayollarındaki pilotlar THY’mize geliyorsa başımızın üstünde yerleri var. Şöyle bir soruşturdum, yabancı pilotları Moldavya, Polonya, Pakistan, Bosna Hersek, Kuzey Afrika, Hindistan, Senegal, Pitcairn adaları gibi yerlerden alıyoruz. İran’dan da alınacağı yazılmıştı ama doğru mu, alındı mı bilmiyorum. Arada bir Amerika’dan gelen birine rastlasanız da, mutlak
Amerika’ya bilmem ne kadar uzak Pasifikteki nokta gibi bir yerden geliyordur. Adı Amerika. İngiltere’ den gelen bir kaptanımız mevcutsa Büyük Okyanus’un güneyinde Tahiti’ nin 2170 Km güneydoğusunda yer alan volkanik kökenli bir adadan, dünyanın nüfus bakımından en küçük ülkesinden geliyordur. Bu adalar topluluğu Birleşik Krallığa bağlı ya. Sayın kaptan için İngiltere’den ithal denmesinde mantıken bir sakınca yoktur. Üstelik THY müracaat eden yabancı cock-pit personelinin elinde ülkelerinin falan filan şirketinden edindiği bir sertifika da var. Görür görmez buyur ediyoruz. Sorgu, sual yok. Ülkende çalışırken şirketinden neden ayrıldın, ayrıldın mı atıldın mı, suçun neydi diye araştıran da yok. Bilmem sertifikası bile olmayan Alman kaptanı hatırlar mısınız? Bunu takiben bir yabancı uzman pilot, THY’ na müracaat edenlerin belgelerinin tetkiki için istihdam edilmeye başlanmıştı Hatırladınız mı?
Bu durumda, ister misiniz Genel Müdürümüz THY uçuş noktalarının artırılması konusundaki ulvi görevimizi hatırlayıp bu kez de “Sivil Havacılık konusunda bizim kadar gelişmemiş olan ülkelere cockpit personeli yetiştirerek bu konudaki gelişimlerine destek sağlıyoruz” desinler. Vallahi bunu bile alkışlayan çıkar aramızdan.
THY’ de uçmayı lütfedip kabul eden (?) yabancı cock-pit personeli kendi memleketlerinde sahip olmaları hayli zor olan niteliklere ülkemizde görülmemiş bir süratle kavuşuyor. THY’ nin uygulamaları ile sağladıkları mesleki kazanımları ve edindikleri tecrübeler ile kendi ülkelerinde iş bulmalarını takiben veya belli bir hizmet sürecinden sonra Türkiye’ ye gelirken sahip oldukları niteliklerin çok üzerindeki bir seviyedeki iş becerisi ile ülkelerine dönecekler. Şirketlerimizin bu tempoda büyüyeceklerini de düşündüğümüz takdirde bu durum sistemin bu bölümünde kaçınılmaz bir çöküş yaratacaktır. Bunun önüne nasıl geçilebilir? Tabii ki Türk pilotlarının öncelikle sisteme kazandırılması ile.
Yapılan en anlaşılmaz ve düşündürücü uygulamalardan biri ise THY’ nin yabancı pilotların periyodik sağlık muayenelerini kendi ülkelerinde yaptırmalarını kabul etmesi. Yaşanan Germanwings olayından sonra bu konuyu bir daha, yüz kere daha düşünmek gerekmez mi? “Bunlar yaşananların yalnız bir kısmı. Evet THY Avrupa Birliğine pilotları ile girdi. 2015’ de 51 ülkeden 666 yabancı pilot istihdam etmeğe başladı.
YÖNETİM TARZINI DÜZELTMEK, O DÖNEMİ TEKRAR YAŞAMAKTAN DAHA KOLAY. Üstelik deneyimli, şirketi tanıyan pilot kadrosunun bir bölümünü elinizde tutmuş olursunuz. Bu sözümün yukarıdaki “Adamlar Türkiye’de iş bulamaz ise gidip yurt dışında iş bulabiliyorlar “deyişim ile tenakuz oluşturduğunu düşünebilirsiniz. Tenakuz değil. Bize gelenler ile bizi terk edip yurt dışına gidenler aynı değil. Bizimkiler ile onlar arasında İnanılmaz kalite farkı vardı. Uçucu olanlar bunu daha iyi anlamışlardır.
Kaliteli çalışanı kaptırmamak ancak onları mutlu etmekle mümkün. Bu kez kimsenin sizden çok büyük şeyler istediğini düşünmeyin. Yönetim tarzınızı düzeltin. Ayrılma kararını verenlerin bir bölümünü geri kazanırsınız. Salt para için gidecek olanlar yine giderler. Onları önlemek mümkün değil.
KÖŞEYİ DOLDURMAK İÇİN BOŞ LAF ETMİŞSİN ÇETİN. Evet, böyle söyleyeceğinizi ben de düşündüm. Ve oturdum 9 satır yazdım. Son cümlesi “Daha fazlasının doğru olmayacağı düşüncesi ile burada kesiyorum” şeklindeydi. Sonra düşündüm. Bu yazdıklarımda aynı karakterdeydi. Kaldırdım 9 satırı kaydettim başka bir dosyaya. Kenarda dursun bakalım.
Aman Sn. Bolat muhtemel pilot açığı için temenni etmem ama şayet çözümünüz bu ise (size önerilmiş olması mümkündür) siz siz olun “Biz bu tür hatalar yapmayız” demeyin. Malum o senelerde başta sizi Türk Hava Yollarına kazandırarak yalnız Türk Hava Yollarını değil tüm sektörü mutlu eden insanlar vardı. Ayıp olmasın.
Size yakışan, Tabii her konuda ve her zaman olduğu gibi doğruyu yine siz bilirsiniz Sn. Bolat
YÖNETİCİ OLABİLMEK İÇİN ASTLARIN DA ONAYI GEREKLİYMİŞ
Patronlar veya işveren vekilleri kuruluşun organizasyonunda mevcut kutuların içerisine hangi çalışanın isminin yazılacağını kendileri ve saygı duydukları (?) birileri açısından geçerli olan kıstasları göz önüne alarak belirler ve yazarlar. Bu doğru.
Ve de seçilen insanın ismi o kutunun içine yazılır.
Seçilmişin maaşı ve kendisine tanınan sosyal imkanlar artar, odası değişir ve kapısına isminin yazılı olduğu metal, tercihen sarı bir plaka asılır, sekreter ve belki de özel araç ve şoför bile tahsis edilir kendisine. Artık emrinde bilmem kaç kişi çalışacaktır. Vb Üstlerle, astlarla yapılan toplantılar ve debdebeli bir iş yaşamı.
Seçilen bu insan şimdi yönetici olmuş mudur? Bana göre hayır. Kesinlikle hayır. Peki bu seçilmiş ne zaman ve nasıl yönetici olabilecektir?
Astlarının onu benimsedikleri, kişiliğine ve bilgisine güvendikleri ve arkasından gidilmeye değer bir insan olduğunu anladıkları zaman. Evet süreç böyle gelişiyor.
Neticeten bir anlamda o göreve üstlerce atanan insan çalışanlarca onaylanmadan yönetici olamıyor. Bu onayı almadan yöneticinin lider olması ise hiç ama hiç mümkün değil. Yöneticilikle ilgili yayımlarda böyle söyleniyor. Uzmanların görüşleri de bu şekilde. Tabii ki bu onay mecazi anlamda. Yönetici olarak benimsenen, takdir edilen ve gerek bilgisine ve gerek se şahsiyetine inanılan ve güvenilen atanmışlar çalışanlardan saygı görür. Onay bu saygıdır.
Eğer kutu kutudaki varlığı astlarınca onaylanmaz ise, o insan kendisi için belirlenen noktayı şeklen doldurmaya memur edilmiş bir görevli olarak kalır. Yöneticilik de hayal, liderlikte. Birkaç uydu menfaatperest dışında çalışanları onun değil liderliğini, yöneticiliğini bile kabul etmeyecektir. Ne tuhaf değil mi? Kurumun sahibinin veya vekilinin görevlendirmesinin yeterli olmadığını ve yönetici olabilmek için astların onayının gerekliliğini konuşuyoruz.
Bu yaklaşımın doğru olup olmadığını tespit için etrafınıza bir bakmanız yetecektir. Doğru açıdan bakabildiğiniz takdirde etrafınızda yer alan bu türler ile hakiki anlamda yöneticilerin ayırımını yapmanız hiç de zor olmayacaktır. Koltuklarında var gibi yok formatında, suya sabuna dokunmadan sakin sakin oturanları görmeniz mümkün.
İYİ DE ÇALIŞANLARCA ONAYLANMAYAN YÖNETİCİ HİÇ YOK MU? HANİ “VAR GİBİ YOK” DEDİĞİMİZ TÜRDEN.: Tabii ki var. Onları atayanlar belli ve onların istihdamlarında ve atanmalarında aranmış olan kıstaslarda meydanda.
Çalışma hayatında herkes, torpille, hak etmediği halde bir işe giren veya birkaç basamak birden zıplayarak görevde yükselen, terfi eden birilerini mutlaka görmüştür. Öyle talihsiz şirketler var ki birilerini değil yüzlercesini belki daha fazlalarını gördü ve halen de görüyor Torpil uygulamasında hangi şirketler başı çekiyor diye sorarsanız bu konuda kamu ve aile şirketleri bayrağı bırakmıyorlar. Tabii ki halka açık olup kamu hissesinin fazla olduğu kuruluşların da “kamu kuruluşu” olarak kabul edilmesi gerektiğini de bu arada ifade etmek şart. Bu kuruluşlarda, yapılan işin konusu ile ilgili hususlarda diğer çalışanlarla aynı seviyede bilgili olmayan hatta bir adım öte yapılan işten hiç anlamayan birinin diğerlerine nazaran daha üst pozisyonda istihdam edildiğini görmemiş ve bunu yaşamamış olan çok az çalışan vardır.
Farz edin ki siz bu şirketlerin birinde görev yapıyorsunuz. Daha şirkette işe başlayalı altı ay bile olmamış torpilli müdürünüz her gün gözünüzün önünde. Onun da üstünde torpilli bir üst yönetici var olsun. Onun da üstünde diye diye uygulama uzayıp gidiyor. Ta en tepelere kadar. Evet çalışanlar bu iş bilmez türe saygı duymuyor. Ne kendilerine ne de bilgilerine güvenmiyor. Ve de onaylamıyorlar.
BU TÜRÜN BİRBİRİNE ÖDENEREK BİTMEYEN MANEVİ BORÇLARI VAR: Evet, torpil uygulaması kuruluşlarda birbirine borçlu insanlar yaratır. Ve onların birbirine olan ve bitmeyen manevi borçlarını ödemelerini seyrederken, bu ödeşmenin kuruma olan maliyetini hesaplamak istiyorlarsa da beyhude bir uğraş. Ve de ne yazıktır ki, bu türden olup merdivenin basamaklarını daha süratle çıkanlar, diğer çalışanlarla ilgili karar verici durumundalar. Yalaka zihniyette olanlar dışında bu zevata gösterilen saygı samimi midir? İşte astların şirketteki bu tortuları onaylamasını böyle izah edebilmek mümkündür. Sizler onaylamadan, onlara güvenmeden yönetici olarak kabul edilmeleri ise mümkün değildir. Sahi, bu gruba dahil olup görevden ayrılmış olan birçok eski yönetici (?) var. Onlardan birini “Merhaba Sn. Müdürüm, Sayın Başkanım Sn. Genel Müdür Yardımcım, Sn. Genel Müdürüm, Sn. Yönetim Kurulu Başkanım. İyi misiniz diye arayanınız, soranınız hiç oldu mu?
Yorumlar Tüm Yorumlar (39)