Bu yazımı okuyunca THY çalışanlarından bir kısmının konuyu geçen haftaki yazımızın mahkeme kararı ile yayımdan kaldırılması ile ilişkilendirerek birtakım yorumlar yapacaklarını biliyorum. Yazımızın yayımdan kaldırılması ile ilgili görüşümü yorum olarak sizlerle paylaşmıştım. Okunmamış olabileceği düşüncesi ile tekrar paylaşıyorum.
“Geçtiğimiz hafta köşemde yer alan Bilâl yıldız beyin yazısı mahkeme kararı ile sitede yayımlanmanın sonlanmasına iki gün kala AirPortHaber’ den kaldırıldı. Mahkeme kararında” talebe konu yayın içerikleri incelendiğinde; talep konusu paylaşımlarla talep edenin kişilik haklarının İLK BAKIŞTA ihlal edildiği, bu paylaşımların yorum ve eleştiri ile ifadeyi açıklama hürriyetleri kapsamının dışında kaldığı, talep ile ilgili olarak GÖRÜNÜŞTE HAKLILIK BULUNDUĞU, zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu anlaşılmakla, talebin kabulüne… denmektedir. İlk bakışta ve görünüşte bana göre hukuki terimler değil. Şikayetçinin kişilik haklarının ihlali için ise yazıdaki ifadelerin yalan, yanlış, iftira vb. olması gerekir. Ancak yapacak bir şey yok. Airporthaber bu konuda hukuka uymamaları konusunda sürekli zemmettiği kurum yöneticilerinin tutum ve davranışlarını benimsemez ve aynı görüşte olmasa da hukukun kararlarına uymayı / uygulamayı görev addeder” Tabii ki halen aynı görüşteyim. Ve yazılarım aynı inançla devam edecek
Evet her konuyu kendi özel kompartımanında izlemek ve değerlendirmek gerekir. Türk Hava Yollarının reklam konusuna özel bir pencereden bakmak şart. Doğruya doğru, eğriye eğri. Evet başlık kötü. Yazı metni ile aynı şeyi söylemiyor. İnsanlarımız kötüye o kadar meraklı ki görüşün müspet olduğunu baştan anlasalar okumazlar diye düşündüm. Bakalım bir de bunu deneyelim dedim.
Bir ürün ya da hizmetten insanların gönüllü olarak faydalanmasını sağlamak amacı ile insanların dikkatini çekmek için yapılan görsel, yazılı ya da işitsel olarak yapılan çalışmalara verilen isimdir. Reklam, hedef kitlenin bir markanın ürününü kullanması için ikna etmek anlamına da geliyor. Bu malum.
BİR FIKRA
Adamın biri ölmüş... Öbür dünyanın Kapısına gelince bakmışlar, günahlarıyla sevapları birbirine eşit. Cennete mi atsınlar Cehenneme mi? şaşırmışlar. Sonunda kendisinin karar vermesini istemişler. Adam, olur demiş fakat önce Cenneti ve Cehennemi görmek istemiş. Götürmüşler. Cennette gördükleri tıpkı anlatılanlar gibiymiş, her şey gayet güzel, istediğin yiyecek, içecek var, istediğin gibi gezip, eğlenebiliyormuşsun. Cehennemde gördükleri anlatılanların tam tersi cennete benziyormuş. Herkes neşe içinde, eğleniyor, oynuyorlarmış. Sazlar, dümbelekler, şarkılarla göbek atıyorlarmış. Fakat biraz sıcak. Buranın eğlencesinden hoşlanan adam, Cehenneme gitmeye karar vermiş. Biraz sıcaklığına da katlanırım diye düşünmüş. Görevliler almışlar bunu bir kapıdan içeriye salmışlar. İçeriye girmesiyle feryadı basması bir olmuş. Her yer alev alev yanıyor. Ortada fokur fokur kaynayan katran, kazanının içinde gırtlağına kadar katrana batmış bağıran insanlar... Adam şaşkınlıkla “Ne yaptınız, beni yanlış yere mi attınız?” diye bağırmış, önceden gördüğü yere benzemeyen bu yeri merakla sormuş. Görevlilerin cevabı; “O gördüğün yer Cehennemin reklâm bürosuydu. Öyle yapmasak kim gelir cehenneme,” Hasip Pektaş1987{On dokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi}
Evet reklamın cehennemi bile pazarlayabileceğini söylüyor bu anlatım. Reklamına bakıp internetten neler satın almıyoruz ki? Benim reklamlara kanıp özellikle arabam için aldığım malzemelerden hiçbirinden hayır görmedim.
REKLAMIN ZAMANLAMASINI DOĞRU YAPMAK GEREK.
Bay Bolat’ın” Türk Hava Yollarını değil Türkiye’yi anlatıyoruz” sözü aklıma eski bir yaşanmışı getirdi. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde yaşanan kriz sırasında devlet kuruluşlarının Tanıtma ve Halkla İlişkilerden sorumlu yöneticilerini Ankara’ya çağırarak onlara bu sezon için yaptıkları reklam ve tanıtım çalışmalarını anlatmalarını istemişti. Katılımcıların yüzde 99’u içinde bulunulan ekonomik kriz nedenli ile tüm konularda tasarrufa gittiklerini ve dolayısı ile bu konuda da hiç harcama yapmadıklarını ifade etmişlerdi. Hiçbir beklediği aferini alamamış ve verdikleri bilgiler kibar bir fırça olarak da ifade edilebilecek büyük sitemle karşılanmış ve Başbakan “bu ortamda aklınıza kurumlarınızı bir tarafa bırakın Türkiye’yi pazarlamakta mı gelmedi “sözlerinden sonra toplantıyı terk etmişti. Vede. 48 saat içinde toplantıya iştirak eden kuruluşlara reklam ne zaman yapılmalıdır vb. bilgileri havi ders mahiyetinde bir yazı gönderilmişti.
Yukarıda ki üç çalışma o dönemde yapılan reklamlardan üçünün bugün tarafımca yapılan amatör çalışmalarıdır. Reklamlar tabii ki İngilizceydi. Sağ köşelerinde bir THY uçağı yer alıyordu. Yanında da Türkish Airlines marka ismi yer alıyordu. THY ilgili olan yalnız buydu. Sol köşelerinde ise tanıtıma konu olarak seçilen yerin 2 satırlık bir tanıtımı mevcuttu. En çok dikkati çeken ve sorgulanan, hatta karşı çıkılan reklam Van kedisi olmuştu. Onda da iki üç satırlık Van kedisinin tanıtımı yer alıyordu. Bu reklamlar basında yayınlamakla kalmamış ve 50x70 posterler halinde yurt dışı bürolarımıza dağıtılmıştı. Van kedisi reklamını saçma ve gereksiz bulanlara ise en iyi cevap Amerika bürolarımızdan gelmişti yanlış hatırlamıyorsam. O afişten 100.000 adet istemişlerdi toplamda.
Evet, reklamı bir masraf değil, bir yatırım olarak gören bilinçli firmalar krizlerin fırsatlara gebe olduğunu bilirler ve markalarına yatırım yapmayı kesmezler.
REKLAM AJANSLARI
Uzun süredir THY’nin tanıtım, reklam faaliyetlerini merakla izlemekteyim. Bu faaliyetlerde birlikte çalışılan reklam ajanslarının yaratıcılığı ve konulara dokunuşunun önemini bilen biriyim. Bunu takdir edebilecek bilgiye de sahibim. Ve de THY’ nin bu günkü reklam ajansını / bundan önce iş birliği yaptığı ajansların çalışmalarını haddim olmayarak çok takdir eden bir takipçiyim. Güzel çalışıyorlar. Kendilerine verilen breef’i çok iyi değerlendiriyorlar.
THY REKLAM İÇİN FAZLA HARCAMA MI YAPTI?
THY reklam için bu sene fazla harcama yaptı? Hatta parayı etrafa saçtı? Bunu söylemeden önce, söz konusu dönemde farklılaşan göstergelere bakmak geremez mi? Acaba uçakların doluluk oranı yüzde kaç oldu? Kaç yeni hizmet noktası açıldı? Taşınan yolcu miktarı durduğu yerde mi bu seviyelere çıktı? Uçulan saat ve uçulan km değerleri nasıl bu denli arttı? Ve de şirketin Yönetim Kurulu Başkanı, Bay Bolat 2023’ün ilk altı ayı içim 181 milyar karı nasıl duyurdu, THY borsada yatırımcısının yüzünü nasıl güldürdü? Bunlar durduğu yerde mi bu seviyelere geldi? Bu oluşumlarda yapılan reklamların hiç mi rolü yok? Bunu da düşünemiyor musunuz?
THY’ nin verdiği reklamların % kaçı yurt içi, ne kadarı yurt dışı bunu biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Ya siz? Ödenen 1.7 Milyon bedelin ne kadarı reklamların yayımı için ne kadarı reklam çalışmalarının alt yapı hazırlığı için sarf edildi? Bilginiz var mı? Veya yurt dışı veya yurt içi reklam ücretleri 2023’ deki fiyat artışı % kaç? Bu konuda bilginiz var mı? Döviz kurundaki artış yurt dışı ve yurt içinde dövizle ödenen reklam ücretlerini nasıl etkiledi? Dövize bağlı olarak yükselen kâğıt maliyeti yurt içi ve yurt dışı reklam bedellerine nasıl yansıdı? Bilen el kaldırsın.
HELE BAY BOLAT’IN DİLE GETİRDİĞİ HEDEFE ULAŞMAK İÇİN YAPILACAK REKLAMLARIN GİDERİNİ BİR DÜŞÜNÜN.
Bu hedefe ulaşmak için birçok yerde reklam kampanyaları düzenlemek gerekebilir. Bugün etrafa saçıldığı söylenen 1.7 Milyon TL yukarıda da ifade ettiğim gibi bu konuda yapılacak reklamların giderleri yanında devede kulak kalır. Temenni ederim ki bu hedefe ulaşılabilsin. Ve de THY bunun sonunda şekillenecek olan kârını ilan edebilsin.
Evet bu reklamların THY’ ye transit yolcu verme potansiyeli olan kaç ülkede ve belki de aynı anda yapılacağını düşünün. Hedefe ulaşabilmek için hepsine seslenme gereksinimi var. Bu düşünebileceğinizden çok zor ve maliyetli iştir.
Bugün yorumlarla reklam giderini tenkit edenler, Bay Bolat hedefine ulaşabildiği takdirde gerçekleşecek o kârı görünce süratle alacakları prim hesaplamasını yapmaya ve bu yönetimi alkışlamaya başlayacaklardır.
Reklam ya da reklam kampanyalarının en önemli aşamalarından biri reklam ortamının seçimidir. Reklam ortamları mesaj ile hedef kitlenin buluştuğu yerdir. Ve de Türk Hava Yolları bu buluşmayı şu an için doğru olarak sağlamaktadır. Ortada saçılan bir meblağ varsa, ödemenin toplamına bakılıp bu yakıştırmayı yapmak doğru değil. Yapılanlara ve de elde edilen sonuçlara bakıp değerlendirmeyi yapmak gerek.
KONULARI TAM DEĞERLENDİRMEDEN MENFİ TAVIR TAKINMAK.
Şayet çalışanlar yönetime karşı bir tavır benimsemişlerse konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan ve yapılan işin sonuçları ile ilgili gerekli değerlendirme yapmadan eleştirisel bir tavır takınıyorlar. Bir düşünün; önceleri filmlerin, dizilerin arasına reklam konurdu şimdi ise reklamların arasına film ve diziler konulmaya başladı Nedendir acaba?
Evet: Reklam bir ürünü müşterinin gözüne sokma onu kafasına yerleştirme işidir. Yeni müşterilere sahip olmanın en iyi yolu şimdiki müşteriler için potansiyel müşterileri de etkileyecek türde reklamlar yaratmaktır. Büyük fikirler ne en üst düzey yöneticilerin ne de yaratıcı ekiplerin tekelindedir. En iyi fikirlerin bazıları müşteri temsilcilerinden, araştırmacılardan ve diğerlerinden çıkar. Bunu destekleyin; alabileceğiniz her fikre ihtiyacınız var.
ÇALIŞANI İŞTEN ÇIKARTMAKTA PROFESYONELLİK İSTER (3)
Bundan altı sene önce “Çalışanı İşten Çıkartmakta Profesyonellik İster “başlıklı bir yazı daha yazmıştım. Ne mi anlatıyordum bu yazıda? THY’ nin bu konudaki tutarsızlıklarından bahsediyordum. Aradan bunca zaman geçti. Değişiklik var mı? Galiba yok. İş akitlerinin feshedildiğinin çalışanlara mesaj ile duyurulması, ilişkisi kesilenlerin şirket kapısından içeri alınmamaları yanlarında güvenlik mensubu olmadan ofislerine gidip eşyalarını almalarına müsaade edilmemesi vb. Bizim çalışanlarımız böyle bir teşekkürü ve vedayı neden hakketmiyorlar anlamak çok zor
Evet konu British Airways’ in “Thankyou And Goodbye” olarak isimlendirilen bir videosu geçti elime. Bu videoyu benimle paylaşan dostumun altına koyduğu kısa not bizim kanatla ilgili çok şey anlatıyor.” İnsan olarak dünyaya gelmek yetmiyor, medeni olmayınca. 2003 sonrasında Türk Hava Yollarından gönderilme şeklimiz aklıma geldi. Aradaki bu farkın kapanması için kaç nesil geçmeli? Bilemedim diyordu bu kadim dost.
Evet, Korona Virüs Salgınında dünya genelinde havacılık sektöründe yaklaşık 2 milyon kişinin işini kaybettiği belirten raporlar var. Bazı havayollarının bu konudaki rakamların bazılarını hatırlarsak: Lufthansa, 22.000 Tui, 8.000 bin, British Airways, 12 bin işçi, Swissport, 4,556, Ryanair 3000, Airbus, 15 000 Air France, 7.500, Scandinavian Hava Yolları (SAS), 5000 vb. çalışanına istemeyerek veda etti. Havacılık sektörü tarihinin en büyük krizini yaşarken dünya çapında mali açıdan sıkıntılı olan 22 havayolu bu sürece dayanamadı ve iflas etti. Ancak bunların suçlusu tabii ki havayollarının yönetimleri değildi.
Her ne kadar bir İngiliz gazetesinde bu çalışmanın British Airways’ e ait olmadığına ilişkin bir haber (Booomlive isimli bir neşriyatta) yayımlanmış ise de yazıda bu çalışmanın yapımcısı belirtilmemiş ve de BA bu haberle ilgili bir açıklama yapmaya gerek görmemiştir. Kısacası basında neşredilen bu haberin nedeninin anlaşılması mümkün olmamıştır. Kim kaleme almış olursa olsun hatta ironi karışık bir sesleniş olduğu düşünülse bile insani izlerin hâkim olduğu bir çalışma olduğu açık.
Evet, Videoda ne diyor? “BA’ nin 15 ülkede çalışanlarının işine son verme kararını verdiğini ve bu çalışanlar görevlerinde ayrılmadan önce kendilerine teşekkür etme ve güle güne demek istedikleri ifade ediliyor. British Airways’ i desteklemiş olan ancak verdiğimiz bu karardan ötürü artık bizimle uçmayacaklarını belirten devamlı yolcularımızı anladığımızı ifade ediyor, bizim için ne denli değerli olduklarını vurgularken onlara da teşekkürlerimizi sunuyor ve veda ediyoruz. Hayatını işine adayan ve bayrağımızı dalgalandırmak için uğraş veren tüm çalışanlarımıza da bu vesile ile teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bizi destekleyen Parlamento üyelerine ve bizden desteğini esirgemeyen ünlülerimiz ile bizi takip eden basın mensuplarımıza da teşekkür ediyoruz. Hoş çakalın”
Gelelim bize. İş akdi feshedilen personelin çalıştığı bölümde mevcut işleri yapabilecek yeterli sayıda ve yetkinlikte personelimiz mevcut şeklinde mahkemede yaptıkları savunmaya rağmen şirketin İnsan Kaynakları ünitesi şirket hukukçularının mahkemede nasıl bir savunma yaptığını dikkate almadan personel temini için arama yayınını yapması, THY Yönetimlerinin konuya yaklaşımını ortaya koymaktadır. Bu hareket tarzını sergileyen yöneticilerden zarafet beklemek mümkün mü?
Bir kurumun çalışanlarına gerçekten değer verip vermediğini anlamak istiyorsanız, işe alım süreçlerine değil, çalışana sağladığı imkanlara değil, asıl… çalışanlarını nasıl işten çıkardığına bakın. Çünkü bir şirketin, artık birlikte çalışmama kararı aldığı personeline yaptığı muamele, bu süreci yönetme şekli, şirketin kurumsallığını ve insana verdiği değeri gösterdiği gibi, geride kalan çalışanların performansını da, şirketin dışarıdaki itibar ve imajını da çok etkiliyor. Özetle, işten çıkarmak da çok profesyonellik isteyen bir iş. Ve ne yazık ki, THY bu konuda başarısız.
Hatırlar mısınız bilmem Türk Hava Yolları (THY) oldu. 2015 Mayıs ayında THY, 300’den fazla çalışanını grev yasağına karşı eylem yaptıkları gerekçesiyle işten çıkardı ve bu çalışanlara SMS ile bildirildi. Hava İş Sendikası, SMS yoluyla işten çıkarmanın yasal olmadığını iddia etti. Hukukçular fesih bildiriminin yazılı olarak ve imza karşılığında yapılmasının şart olduğunu söylüyorlar. Buna aldıran var mı? Hayır tabii ki.
Kötü işten çıkarma örnekleri şirketin geri kalanı için de kötü bir etki yaratıyor. Yolları güzel güzel ayırmak iki taraf açısından da faydalı. Çalışan tekrar orada çalışma ihtimalini düşünerek gemileri yakmamalı. Aynı şekilde şirket de çalışanın yaşadığı deneyimi ağızdan ağıza hızla yayacağını ve bu durumun işveren markası olma yolundaki şirketler için hiç istenmeyen bir durum olacağını unutmamalı. Bu da bizimkilerin umurunda mı diye sorarsanız. Hayır tabii ki. THY’ de istemeyeceğiniz kadar kötü işten çıkartma örneği mevcuttur. İnsanlar sayabilir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)