TÜRK HAVA YOLLARI’nda özelleştirme rüzgârlarının estiği zamanlardı. Personel tepkiliydi. Değişime fikren yanaşamıyorlardı. Çalışanların tedirginlikleri işe haliyle menfi olarak aksetmeğe başlamıştı. Çalışma arkadaşlarım geleceğinden korkuyordu. Bu konuya hayli zaman ayırmıştım o dönemde. Çalışma arkadaşlarıma sık sık bu konuda sesleniyor ve zaman zaman gece nöbetlerinde kendileri ile bu konularda sohbet ediyordum.. THY’ nın tümünü Ahmet veya Mehmet alsa bu işi kiminle yapacak. Yetişmiş personelden mantık vazgeçmez. Kaldı ki, THY’ de basın tarafından kamuoyunun ha babam şartlandırıldığı gibi fazla personel de yoktu. Gerek uçak başına ve gerekse koltuk başına düşen personel sayısı açısından Avrupa Havayolları Birliği ortalamasının altında bir miktar personel istihdam ediliyordu. Bu süreçte işe eskisi gibi sarılıp, görevi daha iyi yapmak gerekirdi. Kaldı ki satışın detayları da halen net olarak belli değildi. Bu ve benzeri konuları o dönemde yazılı ve sözlü anlatıp, konuşmaktan yorulmuştuk. Üzerinde en çok durulan husus hep aynıydı. İnsanın ne olacağını bilmemesinden yakınıyorlar, ilerideki günlerin ve uygulamaların kendileri için ne getireceğini göremiyorlardı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ve Türk Hava Yolları Yönetimine güven noksanlığı en üst seviyeye tırmanmıştı. Olumsuz düşünce ve duygular içerisindeyseniz, değişim hakkındaki hiçbir şey, hiç bir bilgi size iyi ya da doyurucu gelmeyecektir. Evet; yaşanan buydu.
İnsanların genelde değişime direnç gösterilmesinin ana nedenlerinin önemli bir bölümünü THY’nin personeli bu dönemde yoğun bir şekilde yaşıyordu.
Konu ile ilgili olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kanadından doyurucu bir açıklama gelmemesi nedeni ile çalışanlar projede uygulanacak olan yöntemi bilmiyor ve yorumlayamıyordu. İnsanların bilinmeyenden korktukları gerçeği bu örnekte açıklıkla ve net bir şekilde görülüyordu. Değişim konusu hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanan bilinmezlikler çalışanlarda esasen zedelenmiş olan güvenlik hissini iyice yıpratıyordu. Daha önceki özelleştirme uygulamalarında çalışanların yaşadıkları olumsuzluklardan kaynaklanan kaygı ve bu oluşumu yönetenler ile uygulayanlara güven duyulmaması ise çalışanlarda oluşan bu menfi ruh halinin en belirgin nedenlerinden biriydi. Alışkanlıklardan vazgeçmenin zorluğu, başarısız olma endişesi, mevcut durumdaki üstünlüklerin veya çıkarların kaybolacağı korkusu ve değişimin öngördüğü yeni şeyleri öğrenme zorluğu ile belki de çalışanlardaki vizyon eksikliğinin de derecesi net olarak tespit edilemese de bu oluşumda tabii ki etkisi vardı.
Dikkatle izlendiği takdirde bu menfi ruh halinin oluşması, değişimin konusu ve uygulama planıyla ilgisinden ziyade bizzat çalışanların kendisi ile bağlantılı olduğu görülecektir. Evet; bu süreçte yaşanan ve işe menfi olarak akseden ruh halinin çalışanların kişisel kaygılarından kaynaklandığını ifade etmek yanlış bir yaklaşım olmayacaktır.
AYLIK YEMEK LİSTESİ DIŞINDA HERŞEY “ GİZLİ”
Şimdi, değişim ve THY özelleştirme örneğini bir tarafa bırakalım. Güncel yaşamımıza sektörümüzün diğer kuruluşlarına dönelim. Evet; siz bana öyle bir uygulama söyleyin ki, iki üst paragraftaki eksiklikleri beraberinde taşısın ve çalışanlar o uygulamayı benimsesin ve ona sarılsınlar. Böyle bir yaşam yok.
Hani bazı şirketler vardır. Aylık yemek listesi dışında her şey çalışanlardan gizli tutulur. Bir iki imtiyazlı kişi dışında kimseye detay verilmez. Sonra ise konuşmalar yapılır özel günlerde “ ailemizde şeffaflık esastır “ kabilinden.
Şeffaf olmanın çalışanlar arasında güven ortamı yaratılmasında çok önemli olduğu açık. Bu durum kurumsal bağlılığın yanında, motivasyonu da artıran bir unsur olduğu bilinmekteyken yönetimler neden gizlilik konusunda bu denli ısrarcıdırlar anlamam. Esasen bazı şirketlerde sır gibi saklanan birçok konunun kulaktan kulağa yayıldığı gerçeğini herkes yaşamıştır.
Şirketlerden birinde dönemin en gizli konusu personele o yıl için yapılacak olan maaş artımlarıydı. Personel bu konudaki uygulamaların ilgili ünite tarafından keyfi olarak yapıldığını düşünüyordu ki, haklıydılar. Sabah saatlerinde bu konuyu oluşturan ünitenin sehven adreslediği bir mail geldi ( x ) adrese Çalışma sonuçlanmıştı. Ve de bu mail’ de Çetin’ e, Ahmet’e, Türkiye’nin en uç tarafındaki bir yerleşimde görev yapan Hüseyin’ e verilen ücret artımları apaçık görülüyordu. Demek ki çalışanlar düşüncelerinde haklıydılar. Bu bilginin yayılması, şirketin zaten bu konuda bozuk olan balansını iyice bozacağından sorumluluk duygusu ağır bastı ve bu mail’i kimse ile paylaşmadı. Bu örnek işverenin kendilerince en gizli olması gereken konunun saklanmasında ne denli hatalı davrandığının basit bir göstergesiydi. Tabii bu hatadan tepedekilerin haberi olup olmadığını bilmek mümkün değil. Birçok şey gibi onlardan da saklanmış da olabilir.
Gizlilik o denli kanlarına işlemişlerdir ki sektör firmalarından birinin tepesi uçakla yurt içi bir yere gitmiştir. Ve bir görevlinin bu yöneticiye ulaşma zarureti doğar. Güçlü ve gizli, çok gizli bilgilere vakıf ayrıcalıklı bir yöneticiye patronun nerede olduğunu sorar. Cevap enteresandır. “ Söyleyemem, bu bilgi gizlidir “ Oysaki Havalimanı çalışanlarının tümü bu bilgiye vakıftır, muhtemelen birçoğu da tepe adama uçağa kadar refakat edip onu izzet-i ala ile uğurlamışlardır. Sonuçta bu yönetici şirket içi iletişim yöntemi ile tepenin yerini üç dakika sonra öğrenir.
GİZLİ BİLGİYE VAKIF OLMAYI BİR ÜSTÜNLÜK OLARAK GÖREN YÖNETİCİLER.
Gizli bilgilere ( ? ) vakıf olmaktan ötürü kendisini fevkalade güçlü gören adam işte bu tür saçma ve komik davranışlar sergiler. Bu yöneticinin altında çalışanlar da aynı davranışları benimsemek zorundadır. Buyurun size şirketin en önemli ünitelerinden birinin düştüğü trajikomik durum. Çalışanların bu yöneticilere hangi gözle baktığını siz değerlendirin.
Evet, Maalesef her kuruluşta gizliliği meziyet addeden ve şirketin gizli bilgilerine vakıf olmanın kişisel gücü gösterdiğini düşünen sözde yöneticiler mevcut. Bunu tabii ki patrona yakınlığın bir göstergesi olarak yorumlayan zafiyetler var. Yukarıda verdiğim maaş artımı örneğinden de görüleceği üzere bu türler komik duruma düştüklerinin de farkında bile değildirler.
Kaldı ki bunların üstleri ve patronları da aynı şekilde düşünürler. Tabii ki her şirkette her seviyedeki personele verilebilecek bilgi aynı düzeyde olmamalıdır. Bunu da peşinen kabul etmek gerekir. Konuyu birazda abartarak verdiğim örnek gibi. Aylık yemek listesi her kese açık bilgidir Esasen alt ve orta seviyenin başka bilgiye ihtiyacı yoktur. Onlara şunu yap denir ve o yapılır. İşte bu kadar.
Evet, belirli şartlar yerine getirilmediği takdirde çalışanların değişime ayak uydurmaları hayli zor. Dikkatle irdelenirse değişim esnasındaki hatalı uygulamalar bazı şirketlerin normal yaşamlarında da süregeliyor. Aşırı gizlilik, şirket içinde yalnız aşağıdan yukarıya bilgi akışı, çalışanı ve olayları değerlendirme konusundaki bariz hataların çalışana ve de özellikle iş görenin özlük haklarına yansıması, istihdam azaltılmasının tek tasarruf aracı olarak görülmesi vb. Bu tarz bir yaşantının içerisinde personelden şirket ile “ uygun adım “ yürümesini beklemek, istemek sizce doğru mu? Veya bu çakıllı ve engebeli yolda uygun adım yürüyebilen bir ekip biliyor musunuz? Tüm bunlar aşağıdaki konu başlığı ile yakın ilintiliyken işverenin halen bu tür davranışlara müsamaha etmesi anlaşılabilir değil.
KURUMSAL İMAJ YERLERDE NASIL SÜRÜNÜR.
Evet; insanlar bilmek istiyor. Önündeki günlerin kendilerine ne getireceğini bilmek istiyor, yarınını merak ediyor. Olup biteceğin aile yapılarını nasıl etkileyeceği hususunda fikir sahibi olup, ona göre tedbir almak istiyor. Bunun sağlanmaması ise çalışanların yalnız değişime değil, şirketin ruhuna karşı olmalarına, aidiyet duygusunun sıfırlanmasına, bağlılık duygusunun yitirilmesine ve sevgisizliğin kemikleşmesine sebebiyet veriyor. Bu durumun şirketlerin üretimini ve özellikle iş veya hizmet maliyetini ne denli etkilediği konusunda ise yapılan ciddi araştırmalar mevcut.
Yukarıda belirtilen hususların yerine getirilmediği şirketlerde;
Şirketin tüm personeli, görevi gereği doğrudan veya dolaylı olarak kendisine verilmiş yazılı, şifahi bilgi ve belgelerin her türlü ortamda gizliliğinin korunmasındaki bireysel sorumluluğunu hiç bir şekilde yerine getirmeyecektir.
Şirket çalışanlarının şirket dışında hiç kimseyle kurumu sarsıcı nitelikte tartışma ve görüşme yapmamasının esas kabul edilmesine rağmen yaşanmışları bazen de karikatürize ederek 3. şahıslara nakletmenin ve de bu anlatımın dalgalar halinde yayılmasından oluşacak imaj zedelenmesini telafi etmek hayli zor hatta bir adım öte imkânsızdır..
Şirket çalışanlarının maaşlar, ek haklar ve ödenekler gibi mali konular hakkında şirket dışındaki kişilere bilgi vermekten kaçınmaları genelde tüm yönetimlerce öngörülmektedir. Özellikle sektörümüzdeki isim ve sicil numaraları karalanmış bordroların ortalıkta gezinir olması ve çalışanların şirket içindeki anlaşmazlıkları şirket dışına çeşitli yollarla ( internet sitelerine yazılan yorumlar da bu şekilde değerlendirilmektedir ) taşımaları ile bunun şirkete zarar vermek amacını güden kişiler tarafından kullanılması mevcut imaj zedelenmesini, daha üst boyutlara çıkartacağı açıktır.
Şirket yöneticilerinin kurum içindeki uygun olmayan ve etiğe ters tutum ve davranışları ile şirket içi uygunsuz ilişkileri ve bunun tüm sektörde hikâye edilmesi kurum imajının yerlerde sürünmesine sebebiyet verecektir.
Bu maddeleri çoğaltmak ve devamını alt alta sıralamak tabii ki mümkün. Ancak görülüyor ki, şirket imajının yerlerde sürünmesi salt çalışanların menfi tutumlarından değil, aynı şekilde işverenin tutum ve davranışlarından da kaynaklanıyor. Tabii ki hiç bir çalışan meydana çıkıp, yukarılara doğru bakarak önce siz kendinizi düzeltin diye bağıramıyor.
YOLUNUZUN ÜZERİNDEKİ KAYA PARÇASINI KALDIRIN.
Eskilerin bir kralı saraya giden yolun üzerine kocaman bir kaya koymuş. Kendisi de sarayın penceresine oturup geleni geçeni izlemeğe başlamış. Ülkenin en üst düzeydeki insanlarının bu kaya’nın etrafında dolaşıp saraya girdiklerini görmüş. Ancak pek çoğunun yüksek sesle saray yolunun üzerindeki bu kaya nedeni ile kralı zemmettiğini duymuş. Bir ara saraya sebze ve meyve getiren köylüyü görmüş. Köylü lahavle çekerek sırtındaki küfeyi indirmiş ve zar zor, ıkına sıkına kaya parçasını yolun kenarına çekmiş. Tam küfesini tekrar sırtına alıp saraya yönelmek üzereymiş ki kayanın durduğu yerin altında bir kesenin durduğunu fark etmiş. Keseyi alıp açmış ve içinin altın ile dolu olduğunu görmüş. Bir de kralın bir notu varmış kesenin için de,” Bu altınlar kayayı yolun ortasından kenara çeken kişiye aittir” yazıyormuş.
Evet; sizlerde yolunuzun üzerindeki kayaları kaldırın. Altın bulamayacaksınız ama doğru yürüyebileceğiniz kesin.
MUTLULUĞUN GARANTİSİ
Her yazısından bir şeyler öğrendiğim Sn. Rahmi Turan’dan.
Amerikan Anayasasında; “ Halkın mutluluk peşinde gitmesi garanti edilir “ diye bir ifade vardır. Eski Başkanlardan Benjamin Franklin bir gün Anayasa tarafından yapılan bir toplantıda konuşurken, arka sıralardan bir genç dinleyici “ O kelimeler bir şey ifade etmiyor Sn. Başkan, bunlar boş laflardan başka bir şey değil diye bağırır” ve sorar.” Hani o maddenin garanti ettiği mutluluk nerede?” Benjamin Franklin şu cevabı verir.” Arkadaş, Amerika Anayasası halkının ancak mutluluğun peşine gitme hakkını garanti ediyor, onu yakalayacak olan sensin. Sen”
İNSAN İSTERSE
Kişisel gelişim ve Sosyal Başarıların anlatımı türünde kitap yazan Mümin Sekman’ın “ İnsan İsterse” isimli bir kitabı var. Yazar “başarılı olmanın öğrenilebileceğini” savunurken “ Her şey bir insanla başlar” diyor. İnsan İsterse dizisi büyük zorlukları aşarak, bin bir zorluğa ve büyük acılara rağmen önemli işler başarmış olan insanların yaşamını ve hedefe nasıl ulaştıklarını konu ediyor. Beş bölümden oluşan bu kitaplara ulaşımı kolaylaştırmak için birim fiyatı 5- 6 TL’ den okurların istifadesine sunuluyor ve Tom Cruise’dan Betül Mardin’ e, Yılmaz Güney’ den Candan Erçetin’ e kadar aşina olduğumuz insanların yaşamlarında hedefledikleri başarıya nasıl ulaştıkları hikâye ediliyor.
Geç okudum ama bu anlatım bana çok şey kattı. Eminim ki çalışma hayatının başında veya ortasında olanlara daha fazla katkısı olacaktır. Okumanızı öneriyorum.
Evet, yolunuzun üzerindeki kayaları siz kaldırın. Ve sizi mutlu edecek olan hedefinize ulaşmak için takip etmeniz gereken yolu siz bulun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)