Bu hafta birkaç konuya temas edeceğim. Bunlardan en önemlisi THY’nin ikram firması Turkish DOCO’nun çalışanlarını ücretsiz izine çıkartması. Diğeri, büyük umutlarla kurulan Havacılık Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) ve son olarak TEİ’ye yönelik birkaç kelam.
Durum şundan ibaret ki; KÇÖ bitince şirketler ardı ardına ücretsiz izin hakkını kullanacak. Bu durum bir yıldır Covid salgını sebebiyle geçim sıkıntısı çeken çalışanları “Ne haliniz varsa görün” haline terk edilecek olmasının Türkçe mealidir.
Evet, ilk olarak DOCO çalışanlarına bu tebligat yapıldı. Aynı gün Onur Air çalışanları da ücretsiz izin kaderi ile yüzleşme zorunda kaldı.
Temennim şudur. Umarım aşılama ile bir rahatlama gelir de zorunlu olarak ücretli izne gönderilecek tüm çalışanlarımız eski günlerine geri dönsünler.
Burada en dikkat çekici olan Turkish DOCO talihsizliğidir. DOCO’da çalışan yüzlerce çalışan farklı zamanlarda farklı mazeretlerle ya işlerinden oldular ya da işten kovuldular.
Zaman zaman yazılarımla belirtmekle beraber, yinelemekte fayda var diye düşünüyorum. Aslında bizim konuları unutmadığımızı da ifade etmiş oluyorum.
Turizm o kadar tehlikeli ki, en küçük olay doğrudan etki ediyor. Doğrusunu söylemek gerekirse havayolu şirketlerini etkileyince hizmet sektörünün diğer oyuncuları da bu hallerde ilk etkilenecek şirketler, dolayısıyla çalışanlar oluyor.
DOCO çalışanları defalarca kıyıma uğradı. Benim takip ettiğim doğrudan iki kez arada toplu çıkarmalar da olmuştu.
Tabi son durum farklı. Buna mecburiyet de diyebiliriz. Lakin empati yaparak düşünmekte fayda var. DOCO çalışanlar üzerinden kazanıyorsa, çalışanları hiçbir zaman düşünmedi. Çalışanın alternatifi var, şirket ayakta kalsın mantığı çok doğru değil. Çalışanlarla büyümek, çalışanları mutlu ederek yürümek daha doğru olsa gerek.
DOCO’nun çok sayıda çalışanı pandemi döneminde ki halen devam ediyor bu dönem KÇÖ’ye mahkum ederek yaşatması emektarları perişan etti. Pazarcılık yapan dahi var. Düşünün artık. Adam çok iyi İngilizce biliyor, üniversite mezunu üstelik her türlü eğitimi almış kalifiye personel. Bir anda kendini sokakta buluyor.
Demem o ki havacılık sektöründe DOCO bir başlangıç, Onur Air ikinci sırada. Devamı gelecek diye tahmin ediyorum. Umarım benim düşündüğüm gibi olmaz sizin hayal ettiğiniz gibi olur.
HAVA-SEN erim erim eridi.
Havacılık Çalışanları Sendikası kurulalı sanırım tam tamına üç yılı geçti. Büyük hayaller satılarak kurulan sendika üç yılın sonunda geldiği nokta tam bir fiyasko. İskender Çarkçı’dan sonra Seçkin Koçak bayrağı devir aldı.
Daha çok çalışanlarla ilgili sendikacılık anlayışı geliştirmesi gerekirken siyasi destek bulmak, siyasetçilere yakın durmak gibi bir yol izledi. Buradan anlaşılan şu ki Koçak, sendikacılık yerine siyaset heveslisi.
Bunu nereden bildiğimi sormayın. Sonuç olarak havacılığı takip eden birisi olarak kimin ne yaptığının, nasıl ilerlemek istediğinin tüm doneleri bize geliyor.
Hele ki “4 bin üyem var” deyip kendini satmak istemesi de hiç doğru değil. 4 bine yakın üyeden bin küsürlere düşmüşsün. Üstelik havacılık çalışanları sendikası adı altında motor kurye sendikası olmak nasıl bir çelişkidir anlamak mümkün değil.
Hava-İş Sendikası’nı kamyoncu sendikası diye tanımlayıp, sonra da motor kurye sendikası olmak acınası bir durum olsa gerek.
Seçkin Koçak’a önerim şudur. Eğer 30 yıl önceki sendikacılar gibi popüler olabilseydin belki siyasete geçiş yapabilirdin. Ardından 100 binleri koşturabiliyor musun? Bir başka deyişle ya çalışanlara sendikacılık nasıl yapılır şekli gösterin ya da istifa edip siyasete bir yerden başlayın.
TEİ garabeti…
Uzun yazılar yazdım. Tamamı gelen bilgilere ve belgelere dayalı.
Dedik ki şu iddialara cevap verin.
Tavır çok önemli. Ya yok dersin ya da kabuğuna çekilip kabullenirsin.
Şimdi bana 1 milyon TL manevi tazminat davası açmışlar.
Kardeşim hiç mi aklınız yok. Şirketlerin manevi tazminat hakkı mı olur. Tüzel kişilik canlı varlıklar değildir. Şirket tüzüğünüzün neresi incindi.
Hadi bakalım kim haklı kim haksız adalet versin kararını. Ama adaletten bahsediyorum….. Bilmem anladınız mı?
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)