Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu bakan olduğu günden beri DHMİ’nin kalibrasyon uçakları ile havada fink atıyor. Tarifeli uçakla çok fazla seyahat etmişliği yok. Hatta bir yurtdışı seyahatine tarifeli uçakla gidip sonra da özel uçağı çağırtarak geri geldiği yönünde bilgi var.
Devlet Hava Meydanları’nın üç uçak aldığı haberini yayınlamıştık. Kaynaklara göre bu uçakların 70 milyon dolara alındığı, uçaklardan birinin 12 kişilik olduğu ve bu 12 kişilik uçağın özel donanımlı olduğu bilgisi ulaşınca merak ettim ve araştırmaya başladım.
Bir kalibrasyon uçağı neden 12 kişilik olur ve neden özel donanımlı olur diye düşünmeye başladım. Kaynaklarımdan detay öğrenmek için sorgulamaya başladım.
Uçağın içinde ne ararsan var.
Özel video sistemleri, kesintisiz tv yayını, gazeteleri okumak için özel internet yayını ve bu internet kesintisiz olacak, ayrıca uydu telefon. Bu uydu telefon çok kanallı olacak.
Bir platformda bunu açıklamak zorunda kaldım. Sonra öğrendik ki uçaklar 70 milyon dolara değil 109 milyon dolara alınmış. Demek ki bizim bilmediğimiz ve ihale şartnamesinde yazmayan talepler de eklenmiş içine.
Bu arada uçakların parasının DHMİ kasasından değil Eurocontrol’den gelen para ile alındığı ifade edildi. Milleti kandırmak kolay ama bu işi bilenleri kandırmak imkansız. Eurocontrol dediğiniz sizin ülkeniz adına hava sahamızdan geçen uçaklardan para toplayan bir kuruluş. Ülkenin kasasına giren para özel uçağa harcanınca dur demek lazım. Bu parayı DHMİ’nin cefakar çalışanlarına dağıtın da hak yerini bulsun.
Sizin keyfinize hizmet edecek bir para değil o paralar.
Ulaştırma bakanı kendi keyfine göre uçak konfigürasyonu yaptırmış olabilir. Nasıl olsa bu ülkenin paraya ihtiyacı yok, nasıl olsa soran sorgulayan yok.
Kılıf kalibrasyon uçağı, gerçek keyif uçağı.
Bir kalibrasyon uçağı en fazla 5 kişilik olur. Bir teknisyen, iki pilot ve bir laboratuar uzmanı olur uçakta. Ama alınan uçağın biri tam bir sülale taşıyacak cinsten.
Bakanın yakınları da uçaktan nasipleniyor. Danışmanlar yakın akrabalardan oluşuyor. Bu danışmanlar, VIP’den geçiyor, özel karşılamalar, uğurlamalar yapılıyor.
Meselenin özü şu. Gemi uzun zamandır su alıyor ve lale devri yaşanan ülkede; kimin hangi keyfiyette olduğunu soran, sorgulayan yok.
Havacılık düzeni yerle bir. Tek yaranmak istenilen nokta “Reis”.
Oysa Reisin; tarafsız bir göze, doğru söylenen söze, kendini değil memleketi düşünen yöneticiye ihtiyacı var.
Su alan gemiden kaçırılan kaçırılıyor, yenilen yeniyor, çalınan çalınıyor.
Diyeceğim şu ki; havacılık bağsız başsız, içinde onca dalavere dönen dolaplarla dolu.
Dilim varmıyor ama bir gün gelecek, “Biz ne yaptık” denilecek ama çok geç olacak.
Yorumlar Tüm Yorumlar (48)