Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) eski Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı, Türkiye’nin 2033 hedeflerine giderken karşı karşıya olduğu yapısal riskleri detaylarıyla ele alan kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Erdağı, hava taşımacılığının küresel çapta yaşadığı tedarik zinciri krizi, bakım altyapısındaki kapasite sorunları ve nitelikli teknik personel açığının Türkiye özelinde kritik bir eşik yarattığını vurguladı.
1.500 Uçak Hedefi Var, Ancak Sistem Aynı Hızda Büyümüyor
Türk havacılığının önümüzdeki yıllarda 1.500 uçağa ulaşan dev filo hedefi, Erdağı’na göre kâğıt üzerinde “büyüme” olarak görünse de operasyonel gerçekler bu tabloyu desteklemiyor. Tedarik zincirindeki küresel sıkışma, uçak üreticilerinin teslimat gecikmeleri ve motor bakım sürelerinin 6 ila 18 aya kadar çıkması, filoların yenilenmesini zorlaştırıyor.
Erdağı, “Türkiye geniş bir filo kurmak istiyor ancak bu uçaklara kim bakacak, kim uçuracak?” diyerek en kritik noktanın insan kaynağı olduğunu belirtti.
Tedarik Zinciri Krizi: Parça Yok, Bekleme Süreleri Uzuyor
Erdağı’nın analizine göre küresel sektör; ABD–Çin gerilimi, lojistik darboğazları, pandemi sonrası toparlanamayan iş gücü ve motor üreticilerinin kalite sorunları nedeniyle ciddi bir darboğazdan geçiyor. Bu nedenle birçok ülkede uçaklar yedek parça beklediği için aylarca yerde kalıyor.
Bu tablo Türkiye’yi de etkiliyor. Yeni uçak teslimatlarının gecikmesi, mevcut filoları planlanandan daha uzun süre kullanmaya zorlayarak bakım maliyetlerini artırıyor, yakıt tüketimini yükseltiyor ve arıza risklerini artırıyor.
Bakım ve Teknik Personel Açığı: “En Kritik Darboğaz İnsan Zinciri”
Erdağı, Türkiye’de havacılık okullarının sektör ihtiyacını karşılamadığını, mezunların pratik altyapıdan yoksun geldiğini ve lisans süreçlerinin sürdürülemez şekilde pahalılaştığını söyledi. Ayrıca teknisyenlerin Avrupa’ya hızla göç ettiğini, bunun da uzun vadede teknik kapasiteyi tehlikeye attığını belirtti.
THY Teknik, Pegasus ve SunExpress’in bakım merkezlerini büyütmesi; İstanbul Havalimanı’nda motor bakım tesisi kurulması gibi girişimlere rağmen, “Bu tesisleri kim çalıştıracak?” sorusunun hâlâ cevapsız olduğunu vurguladı.
Yaşlanan Uçaklar Zorunlu Hale Geliyor
Uçak teslimatlarındaki yavaşlama, havayollarını mevcut filoları daha uzun süre uçurmaya itiyor. Bu durum karbon emisyonlarını artırırken yakıt maliyetlerini yükseltiyor ve arızaları çoğaltıyor. Erdağı, “Filolar genç görünüyor ama gerçekte birçok uçak planlanandan çok daha uzun süre operasyonda kalmak zorunda. Bu da riskleri artırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Uyarı Net: “Türkiye, Altyapı ve İnsan Kaynağına Yatırım Yapmazsa Büyüme Kağıt Üzerinde Kalır”
Erdağı, tedarik zinciri çözülmeden, bakım personeli yetiştirilmeden, eğitim kalitesi güçlendirilmeden ve yerli üretim–leasing modelleri kurulmadan büyük filonun ülkeye “yük” olabileceğini ifade etti.
“Gökyüzüne çıkan her uçak, yerdeki ekibin eseridir”
Erdağı’nın değerlendirmesi, Türkiye’nin büyüme hedeflerinin ancak teknik kapasite, eğitim ve insan kaynağına yapılacak güçlü yatırımlarla gerçek olabileceğini ortaya koyuyor. Dünyanın en hızlı büyüyen havacılık pazarlarından biri olan Türkiye’nin, 2033 vizyonuna ulaşabilmesi için “insan zinciri”nin güçlendirilmesi gerektiği mesajı öne çıktı.
Yorumlar