Bir karabulut mu desem, bir kara el mi desem, bir kara kedi mi desem bilemedim. Ama şunu söyleyebilirim; havacılığımızı kara günler bekliyor. Bir yanda AtlasGlobal’in iflas ilanı ile işsiz kalan yüzlerce çalışan diğer yanda Pegasus’un talihsiz kazaları.
Önce AtlasGlobal üzerine yoğunlaşalım. Açıkça söylemek gerekirse; müşteri memnuniyeti açısından THY ile yarışacak tek şirketimiz idi. İkramından, business koltuk sunumu ile müşteri memnuniyeti, farklı hizmet anlayışına kadar kalitesi tartışılmaz bir şirket idi.
Elbette havacılık zor. Hele hele arkanızda devlet gücü yok ise, süreklilik arz eden engellere rağmen ayakta kalmaya çalışıyorsanız, ezici THY rekabetine rağmen çare üretiyorsanız, üstüne üstlük gecenizi gündüzünüzü havacılığa ayırıyorsanız, cebinizdeki son kuruşa kadar ülkeniz için harcıyorsanız sonunda iflas bayrağını çekmek zorunda kalıyorsunuz.
Bu ayıp Türkiye’nin ayıbıdır, bu utanç Türk sivil havacılığınındır.
AtlasGlobal bu ülkenin kaliteli bir markası idi. Benim şüphelerim var. Benim Türk sivil havacılığını idare edenlerle ilgili şüphelerim var.
Neden şirketlerimiz batıyor, neden şirketleri ayakta tutmak için çıkış aranmıyor, neden bu sürece gelinmesinin önündeki engeller kaldırılmıyor? Bütün bu sorular kafamızın içini meşgul ediyor.
Şimdi yüzlerce insan işsiz kaldı ve her birinin kendine göre derdi var. Kim bu işsiz kalanların sesi olacak, kim onlara iş bulacak, kim onların yaşadıklarını anlayabilecek?
Ben şirketin sahibi Murat Ersoy’u iyi tanırım. Son kuruşuna kadar da şirketi ayakta tutmak için çaba harcadığına eminim.
Bir milli değerimizi daha yitirmiş vaziyetteyiz. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün şapkayı önüne koyup düşünmesi şart.
Yüz binlerce yolcu taşıyan AtlasGlobal’in yerini kim dolduracak. Yerliler mi yabancılar mı?
Yerli demişken Pegasus’a geçelim.
Pegasus Havayolları, Türkiye’nin en iyi şirketlerinden biridir.
Her ne oldu ise kar açıkladıktan sonra şirketin başına felaketler gelmeye başladı. Sanki şeytan kıskanmış ve Pegasus Havayolları’na tuzak kuruyor gibi.
Bu kadar aksiliğin üst üste gelmesinden insan şüphe duyuyor. Sabiha Gökçen’i, SAW yapan Pegasus Havayolları’nın ta kendisidir. “İnek otlamaz” denilen havalimanından paylaşılamayan bir havalimanı haline gelmiş, İstanbul Havalimanı açıldıktan sonra da önemli bir oranda yolcu artışı sağlamış bir havalimanı.
Gerçi ben SAW üzerinde oynanan oyunları da zaman zaman dile getiriyorum ama kulak asan yok.
Pegasus’a dönecek olursak, bütün bu aksiliklerin bir açıklaması olmalı. Ali Sabancı’nın Pegasus Havayolları’nı satın aldığı günden son bir yıla kadar hiç ama hiç sorunu olmayan şirket bir anda sorunlarla boğuşmaya başladı.
Havacılık sektörü dövülmeye gelmez. Dünyaya karşı, Avrupa Sivil Havacılığı’na karşı kendimizi küçültmeyelim. Elini ovuşturan Avrupalı şirketlere karşı şirketlerimizi ayakta tutmanın çaresine bakalım. Hani bizi kıskanan Avrupa var ya onlara paye vermeyelim.
Bir kulis paylaşıp yazımı bitirmek isterim.
Öğrendiğim kadarı ile THY Sabiha Gökçen’den tamamen çekilecek ve yerini AnadoluJet markasına bırakacak.
THY, böylelikle Anadolujet’i sahaya sürecek ve Pegasus’un yükselen değerini düşürmeye çalışacak. Öteden beri derim ki içeride kavga etmeyin. “Sizin asıl hedefiniz yabancı şirketlerin pazarına sahip olmak” olmalı derim.
Bilmem anlatabildim mi?
Geçen haftaya dair…
Geçen hafta yazdığım yazı ile ilgili belgeleri göstermek için can atıyorum. Ama henüz savcılığa verilmedim, henüz herhangi bir adli makamdan davet edilmedim.
Beyler lütfen mahkemeye verin beni de gösterelim şu belgeleri.
Yorumlar