Dünyanın en büyük ve modern Havalimanlarından birine sahibiz. Ödüller alıyor. Bununla zaman zaman övünüyor gururlanıyoruz.
Ancak, geçenlerde yaşanan fırtınada İstanbul Havalimanı trafiğe kapatıldı Bilindiği üzere İstanbul Havalimanı'ndaki pistlerin, hâkim rüzgâr yönü göz ardı edilerek yapılmış olması verimi düşürdüğü gibi riski de artırıyor. Bölgede hâkim rüzgâr 45 derece çaprazdan, yani kuzeydoğudan geliyor. İstanbul Havalimanı'ndaki beş pistte de kuzey-güney istikametinde yapıldı. O zamanlarda pistler, kuzeydoğu-güneybatı istikametinde yapılmalıydı" demişlerdi uzmanlar. Tabii ki artık bu konuda yapılacak bir şey yok. Yaşandı diye yazıyorum kadar.
Malum, Havalimanımızda büyük uçakların iniş ve kalkışlarına da uygun olan 3,5–4 km uzunluğunda Karadeniz'e dik olan 5 pist ve Karadeniz'e paralel uzanan 1 pist olmak üzere toplam 6 pist yapımı planlanmıştı. Bunlardan 5 adedi çalışıyor. Ancak bilindiği üzere bu pistlerin hepsi aynı yöne uzanıyor. Bu pistlerin beşi de kuzey rüzgârlarına açık pozisyonda yapılmış. Karadeniz’e paralel olan pistin ise inşasına ise halen başlanmadı. Bu pist yapılsa bile derde derman olmayacağı söyleniyor.
Evet, İstanbul’da vuku bulan fırtına nedeni ile havalimanı kapatıldı. Kayıtlarda 65 Knot rüzgârı gören bir pilot var. Aynı anda kayıtlar Ataköy’deki rüzgârı ise 35 Knot olarak kayda geçmiş. Evet, bu kapanmadan ötürü İstanbul Havalimanı ne kadar zarar etti? Bilemiyorum. Başka bir deyişle kış geldi ya. Bu fırtına bir gün değil de 3-4 gün sürseydi zarar ne kadar olurdu? Aklıma gelmişken sorayım. Cevap alamayacağımı bile bile. Fırtına mücbir sebep sayılır herhalde. Uçaklar inmesine inemedi ama bu nedenle başka havalimanlarına yönlendirilen uçak sayısı devletin İşletmeciye verdiği garanti sayısından düşülüyor mu acaba? Bunu senelik olarak düşünürsek yekûn tutar. Eğer sözleşmede bu husus yer almıyorsa yük bizlerin omuzunda demektir. Önümüz kış. Daha ne fırtınalar var atlatılacak. Zarar bir tarafa tek dileğimiz muhtemel fırtınalarında kazasız, belasız atlatılması. İnşallah.
Bu pistlerin çizimde göründüğü ve Havalimanında uygulandığı şekilde yapılmış olması bir hatamı? Hayır. Hata değil. İnşaat başlamadan önce çok yazıldı çizildi ve anlatıldı. Kaldı ki İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi Ekoloji Kürsüsünde görev yapan unvanlı şahıslar bu konu ile ilgili açıklamalar yaptı. Bunun dışında çok uzman kimse konuyu dile getirdi ve ikaz etti. Hatanın yapılış nedeni var tabii ki. O da inşaatçı firma açısından doğru olan ile yanlışı yapmak arasındaki maliyet farkı.
Tabii ki birde bu projeyi onaylayanlar da var. Evet, bir ihaleye çıkılacak. Acaba firmaların ihale kuruluna sunacağı projeler beklentiye, isteğe uygun mu? Onay makamları içinde mutlak devletin ilgili kurumları da olmalı. Değil mi? Aksi düşünülebilir mi? Dünyadaki tüm havalimanları hakkında bilgi sahibi olan DHMI var. SHGM var. Elinde her türlü araştırma yapma imkânı olan ilgili Bakanlık var. Vb. Net bilmiyorum ama acaba genelde yapıldığı üzere ilgililerden müteşekkil bir heyet gidip dünyanın önde gelen havalimanlarını incelemedi mi? Mutlak gitmişlerdir. Bu güne kadar ne çalışmayı yapan görevlilerin ne de onay makamlarının bu konudaki sorumluluğunu konuşan kimse yok. Yoksa ihale öncesi teklif verecek firmalara verilen şartnamede neyin nasıl yapılmasının ( pistler dâhil ) istendiği belirtilmemiş olabilir mi? Tabii ki olamaz. .İlgililerimiz pistler birbirine paralel ve Karadeniz’e’ dik pozisyonda inşa edilecektir demiş olmasınlar sakın. Buda mümkün değil. İhale bağıtlandıktan sonra projede değişiklik yapılmış olabilir mi? İşte bu mümkün olabilir. Evet, falan numaralı pist şartnameye uygun yapılmadı diye bir haber okumuştum. Haber mealen şöyleydi. “İstanbul Havalimanı'nın üçüncü pisti, ihale şartnamesine göre 3 bin 750 metre uzunlukta ve 60 metre genişlikte olması gerekirken ihale şartnamesinden 690 metre daha kısa ve 15 metre dar yapıldığı ortaya çıktı. Hava Limanı inşasında en büyük gider kaleminin pistlerden oluştuğuna ilişkin bir bilgim var. Doğrumu acaba? Mevzuata göre işin ihaledeki teknik şartnameye göre yapılıp yapılmadığını kontrol edecek merci, işin sahibi olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürüydü. Oysa ki o dönemde DHMİ'nin Genel Müdür koltuğunda ise havalimanının devreye alınmasından hemen sonra IGA’ ya transfer olan ( ………. ) oturuyordu. Haberin tekzip edildiğini veya konuya bir açıklama getirildiğini duymamış ve okumamıştım. İnşallah ben atlamışımdır. Sahi, DHMI’ nin emektarı Funda Ocak DHMI Gn. Müdürlüğü ( aynı zamanda YK Başkanıydı ) görevinden durduğu yerde emekliliğini isteyerek neden ayrılmış / ayırılmıştı? Bunu hatırlayan var mı?
Hatırlar mısınız bilmem. Eskiden bu tür konularda ihaleye çıkan kurum / kuruluş projeyi hazırlar veya bir uzman veya uzman kuruluşa çalışmalara iştirak ederek hazırlatır ve bilahare ihale sürecine geçilirdi. Ben rahmetli Hayati Tabanlıoğlu beyefendinin çalışmalarını hatırlıyorum. Hiç birinde bu tür bir aksaklık yaşandı mı? Şu işe bakın. Bir fırtına bizi nerelere getirdi.
Bu konuda önemli olan bir husus daha var ki oda bu nedenle havayollarının uğradığı zarar. Örneğin Türk Hava Yollarımızın kaç uçağı başka havalimanına divert etti. Sayın ve hesaplayın. Konuya daha geniş açıdan bakarsak İstanbul Havalimanı açıldığından bu yana benzeri durumu kaç THY uçağı yaşadı? Ve de toplam zarar ne kadar? Ve de ortaya sonucunda su sual yine çıkacak haliyle. Söz konusu pistler neden olması gerektiği gibi yapılmadı?
Acaba dünyanın neresinde, hangi havalimanında yan yana 5 pist var aynı yöne uzanan. Dubai’ deki Al Maktoum havalimanı mı böyle, Singapur Changi havalimanı pistleri mi böyle yapılmış? Yoksa NYC La Guardiia havalimanı pistleri İstanbul havalimanı ile benzerliği var mı?
Evet, İngiltere'de bulunan Carlisle Lake District Havalimanı. Onun da pist düzelmemesi böyle değil. New Jersey’ deki Newark Liberty Uluslararası Havalimanı vb. Hiç birinin pist düzenlemesi bizim İstanbul Havalimanımızdaki gibi değil.
Bilindiği üzere uçakların kalkış ve inişlerde rüzgârı mümkün olduğunca önden almaları gerekli. Rüzgârı yandan ya da arkadan alınması halinde yapılan iniş ve kalkışlarda ise riskin arttığı da biliniyor. Fırtınanın devam etmesine rağmen pistler inişe müsait hale gelince, uçaklar sallana sallana iniyor. Yolcular gergin. Kokpit ekibi hali ile gergin. Bunu bir yolcudan dinlemiştim.
Hazır eskiye, üç sene öncesine döndük madem, sürekli şikâyete konu olan bu havalimanlarına, köprü ve yollara verilen araç ve uçak garantisi sayılarına da bir değinelim. Bu hesaplamaları oturup Başbakan ve ilgili Bakanlar
yapmıyor mutlak. Bu hesapları devlet kademelerinde yapanlar mutlak var. Yukarıda belirttiğim kurumların ismini tekrarlamak istemiyorum. Bu hesaplamaları yapanları ve de kontrol edip uygunluk verenler sorumlu tutulmadan ve devlet kademelerinin yanıltılması ile ilgili olarak haklarında hukuki işlem yapılmadan bu tür hususlar sonlanmayacak ve gelecekte de şu veya bu şekilde kıyıdan köşeden karşımıza çıkacaktır. ( Ben bulamadım ama TCK’ da mutlaka bununla ilgili bir madde vardır )
Her ne kadar devletin ilgili bakanlıkları konu ile ilgili onay makamı olmaları nedeni ile doğal olarak işlemden sorumlu ise de hesaplamaları kontrol edip, doğruluğunu parafları ile tasdikleyen ast pozisyondaki uzman görevlilerin de müteselsil sorumluluk taşıyacakları bir gerçek. Bu tür ve benzeri konu ve durumlarda arkasına saklanılan “ emir aldık ” şeklindeki bir savunmanın hukuki anlamda bir şey ifade etmeyeceği de açık.
Evet, bu gün o zamanlarda çok ifade edilmesine rağmen kimsenin umursamadığı söylenenler yaşanıyor.
Hepimiz dua edelim de aynı konuyu daha kötü, üzücü şartlarda konuşmayalım. Allah kaza ve beladan korusun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (52)