“THY çalışanları nefes alacak” dedik, “sendika anlaşması kurumu da rahatlatacak” dedik, “kredi bulabilir THY” dedik. Dedik demesine de THY’nin personele güvensizliği hortladı. Çalışanın önüne idam fermanı konuldu. THY Teknik’te ise işler arapsaçı. Ölüm-sıtma tercihi arasında bırakılıyor insanlar.
Biraz THY’nin çalışanlarına duyduğu güvensizlikten bahsedeceğim biraz da THY Teknik’teki anlaşmazlığa ve sonra da taşeronların çaresizliğine.
Biliyorsunuz THY Hava-İş Sendikası ile protokol imzaladı. Sanılmasın ki bu protokol THY kanadının çabası ile yapıldı. Protokol iyi ya da kötü tartışılır ama hem şirketin geleceği hem çalışanların nefes alması açısından önemli. Ama bu protokolün kahramanları ne insan kaynaklarından sorumlu genel müdür yardımcısı Abdülkerim Çay, ne onun başkanı Ebubekir Akgül ne de şirketin kralı İlker Aycı’dır. Hava-İş Sendikası’nın olumlu yaklaşımı ve Cumhurbaşkanının doğrudan müdahil olarak söz sahibi sıfatıyla protokol imzalanmıştır.
Diğerleri sadece emir uygulamıştır. Kim bilir içlerinden nasıl da buğuz etmişlerdir.
Protokolün arkasından THY’nin niyet beyanının ne kadar kötü, ne kadar güvensiz olduğu ortaya çıktı. Benim bildiğim sendika çalışanların temsilcisidir ve onun adına hareket eder. Bu protokol bağlayıcı hüküm taşır.
Oysa THY Kralı İlker Aycı bu protokole rağmen “Aman kendimi güvene alayım. Personelin sağı solu belli olmaz” diye personelin önüne yeni sözleşme koydu. Sözleşmenin muhteviyatı “protokol onayı”. Neymiş efenim personel her şey normale döndükten sonra geriye dönük alacak davası açarmış. Arkadaş sen personele güvenmezsen o personel sana nasıl güvensin. Senin tuzun kuru, seni işten atacak tek bir irade var onları işten atacak dolu irade var. Önüne konulan tüm işten atılmaları imzalayan sensin. “Kimdir, nedir, nedendir, kim istedi, neden istedi” diye sorar mısın?
Sormazsın. Ağa da sensin paşa da sen, kral da sensin sultan da.
Hem sen sendikalı personele yaptığın indirimi yönetim kuruluna yaptın mı? Bir yönetim kurulu kararı al bu millete açıkla da görelim. Herkesin maaşını da yaz ve bordroları ile birlikte açıkla. De ki, ben şu kadar alıyordum şu kadar alacağım. “Yönetim kurullarında olduğum, yönetim kurulu başkanlığı yaptığım şirketlerden de şu kadar indirim yapacağım kendime” de.
Tepeden tırnağa tüm yöneticilerin için açıkla bunu. Ve sonra kayyum zengini olan arkadaşlarını da açıkla veya açıklasınlar.
Gelelim Teknik A.Ş’ye.
Benzer şirketler değiller. Ama benzer yönetimlere sahipler. Birisi hizmet sektörü diğeri hizmet sektörünün emrinde ve olmazsa olmazıdır sektörün.
THY Teknik tıpkı THY gibi sendika ile aylardır masada. Masada ama masanın tek sahibi gibi davranıyor sendikaya. Belli ki THY’nin yaptığı anlaşmadan güç almış gibi ve THY’deki ağababalarından esinlenmişler veya icazet almışlar gibi davranıyorlar.
İlle de yüzde 30 maaş indirimi. Kardeşim şunu anlayın. Bu insanları hafife almayın. Aman ha… Bu adamlar senin emniyetin demek, senin uçağının güvenli uçması demek.
Siz THY gibi görmeyin burayı. Burada asgari ücretle çalışan yardımcı teknisyenler var, adamların maaşları asgari ücretin altına düşecek, 5 bin liranın bile geçim sağlamadığı bu ülkede insanları çaresizliğe sevk etmeyin. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyin.
Siz çalışanları sahipsiz sanmayın. Hiç kimse yoksa Airporthaber var. Nefes aldığımız sürece onlara karşı uygulanan haksız muamelenin karşısında olacağız.
En sahipsizleri taşeronlar. THY’nin kargoda, teknikte ve diğer departmanlarda çalışan taşeronlar ise tamamen perişanları oynuyor. Onların sahipleri de yok. Sendikası da yok. Vekil, bürokrat, bakan, vali torpilleri de yok. Onlar patronların iki dudağı arasında her gün işten çıkarılma korkusu ile işlerine gidip gelip kısa çalışma ödeneğine mahkum. Bu taşeronların sesini duyacak, duyurabilecek ve haklarını savunabilecek hiç kimse yok. O açıdan taşeronların da sesi biziz. Onlara reva görülen çalış, çalış, çalış, hak aramaya gelince tutunacak hiçbir dalları yok. O yüzden taşeronları artık görmezden gelmeyin. Onların da aileleri ve hayatları olduğunu unutmayın. İşsiz kalma korkularının üzerini örtün. Tutunacak dalları olun.
Biz onlar için elimizden geldiğince ses olmaya devam edeceğiz.
Ve son söz.
Çalışanları dilenci gören, bir ay çalışıp bir ay ücretsiz izne zorlayan bu düzen umarım bir gün son bulur.
Yorumlar Tüm Yorumlar (288)