Kuruluşundan bu yana geçen sürede Atatürk Havalimanı’nda ‘teneke mahallesi’ olarak adlandırılan eski kule altı mevkiinde faaliyet gösteren Prima Havacılık, 2014 te AHL genişleme çalışmaları kapsamında DHMİ tarafından diğer komşu firmalar ile birlikte taşınması için tahsis edilen yeni alanda tamamiyle kendi öz kaynakları ve maliyetleri ile inşaa ettiği yeni tesislerindefaaliyet göstermeye başladı.
Eski bölgenin uçak park sorununun giderilmesi için yıkılması sonrasında Prima Havacılık’ı yeni adresinde AirportHaber ziyaret etti. Burada sorularımızı yanıtlayan Prima Havacılık Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Döker, şirketin geçmişi ve geleceği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
‘ESKİ BİNA ATÖLYE YDİ YENİSİ FABRİKA GİBİ OLDU’
Erdal Döker; ‘1994’ten beri faaliyet gösteriyoruz. THY’nin ardından component tamir bakım yetkisi alan 2. Özel girişim olarak da ilk component MRO’yuz. Eskiden bulunduğumuz bölgede 2 tesisimiz vardı. Burada yer verdiler biz de buraya taşındık. Tabi zor bir süreç oldu. Çünkü buraya taşınmanın bir çok kuralı var. Uzun bir süreç oldu. Her şeyi yeniden planladık, iyileştirdik, geliştirdik. Burada yetkililerin alt yapı anlamında daha fazla bir organizasyon yapması mümkün olabilseydi hem uygulama suresi hem de finansal süreçlerde daha uygun koşulları olabilirdi diye düşünebiliriz ama sonuçta gecikerek de olsa bir şekilde taşındık.
Burası eski bölgeye göre 2 katı büyüklükte bir yapı oldu. Çalışan sayımız aynı ama kapasitemiz artan teknolojimiz ile paralel oranda arttı. Yeni şeyler yapmayı sürdüreceğiz. Biz 20 yıllık servis geçmişimizde Slide, Can yeleği, Akü, BrakeUnit, Jant ve Lastik tamirleri ile ilgili servislerimizin yanı sıra parça tadarik ve depolama ile ilgili katma değerli servislerde sunuyoruz. Kabiliyetimizde olmayan veya kapasitemizi aşan durumlarda müşteri komponentlerini kendi taleplerine paralel olarak onların adına tamir ettirebiliyoruz. Hem müşteri hem de tedarikçilerimizin talep, envanter ve kabiliyetlerini en optimum seviyede kullanıyor ve katma değer üretiyoruz çünkü Prima Havacılık bu anlamda Arz ve talebin tam da birleştiği noktada bulunuyor. Aynı zamanda Antalya’da da tesisimiz var ve bu servislerin lastik ve cant overhaulu orada da yapıyoruz ayrıca akü ve oksijen servisini de planlıyoruz. İstanbul Atatürk Havalimanı tesisimiz 3700 metrekare, Antalya tesisimiz ise 900 metrekare alana sahip.
Bu göstergelerle eski tesislerin “atölye” yeni tesislerimizin ise “fabrika” gibi yorumlanabilecegini söyleyebiliriz.
Biz eski yerimizde de aynı işleri yapıyorduk ama önemli olan parayı vermek. Çünkü buraya taşınmanın ciddi bir maliyeti var ve bu maliyet tamamen kendi kaynaklarımızdan sağlandı. Halbuki geleceğin en yoğun insan kaynağı alanı MRO yapılanmasına daha fazla özen gosterilmesi daha uygun olurdu. Kamunun MRO’yu desteklemesi anlamında yapacağı en güzel şeylerden biri teşvik etmek ve yardımda bulunması olabilir. Daha fazla destek çok şeyi değiştirir . Bundan sonra da kamu desteği yine gerçekleştirilebilir ve MRO’ların operasyon maliyetlerinin düşürülmesi sağlanabilir.
‘İNSAN KAYNAĞI SIKINTISI VAR’
Havacılığın her alanında ciddi oranda insan kaynağına ihtiyaç var. Yapılması gereken, okullarda eğitim almış insanların işin ne olduğunu öğrenmelerini ve sebat etmelerini sağlamak için gelecekte kariyerlerini inşa edecekleri sektörde yapılacak işlerin heyecanını ve resmi doğru göstererek kendiliğinden sağlamaktır.Tabiki bu karşılıklı ise mümkün oluyor. Bundan kastım, ben sevdiğim, hayal ettiğim bir işi yapmanın ne demek olduğunu biliyorum ve yetişen insan gücünün de hayalinde yer almak isteyecekleri bu sektöre yönelik hedefler olmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. O ruhta olan insanlarla çalışmak tüm taraflar ve ülke sivil havacılığı için daha faydalıdır. İnsanların eğitimini aldıkları bu işi yapmaya kendiliğinden gönüllü olması gerekiyor. Tecrübe edinmeleri gerekiyor. Bir yerlerde uzun süreli çalışan insanlara ihtiyaç var. Yardımcı olan insanların çoğunluğu, tecrübeli insanların daha çok yetişmesini ve daha iyi koşullarda çalışmasını sağlayacaktır.
‘MÜŞTERİ NEREDEYSE BİZ ORADAYIZ’
3. havalimanı açıldığında elbette elimizdeki know-how ve olanaklar ile çok kolay bir şekilde orada da olabiliriz. Bunu müşterinin ihtiyacı belirler. Müşterinin ihtiyacını çözecek şekilde hareket edeceğiz. Biz 20’den fazla ülkeden müşterisi olan ve boyutuna göre bilinirliği, kredibilitesi, güvenilirliği ve operasyon kabiliyeti yüksek bir firmayız. Bu bağlamda yılı önemli değil, o zamanki şartlar duruma göre değişkenlik gösterebilir. Her şeyi müşterinin talebinin şiddeti belirler.Burası da olur, 3. havalimanı da olur, bizim için fark etmez. Bizim için şu an en önemli lokasyonlar Antalya ve İstanbul’dur.
‘İŞ BİRLİKLERİNE İHTİYACIMIZ VAR’
Biz gelecekte AR-GE’ye daha fazla zaman ve kaynak ayırmak istiyoruz.Apronda hat bakım yada destek anlamında bir iş birliği yapmak durumundayız. Tamir kabiliyetimizi artırmak anlamında bir takım girişimlerde bulunmak durumundayız. Yedek parça stoğumuzu öz kaynağımız ve consignment stok ile artırmak istiyoruz gelen mevcut talebi karşılayabilmek adına. Ayrıca insan kalitesi anlamında daha fazla eğitilmiş insan nasıl bulunur bunu araştırıp tartışacağız. Personelin kariyer planlamasında Prima’nın ne yapması gerekiyorsa yapacağız. Ben olsam da olmasam da duruma böyle bakmak gerekiyor.
Hemen hemen herkes havacılıkta çalışabilir. Ama kişinin yetişmesi anlamında bir çaba gerekiyor. Bu nedenle cesaret lazım. Talep olacaktır fakat kişide mutlak bir sabır gerekiyor. Sadece para kazanma odaklı bakış açısına sahipseniz bu işi yapamazsınız. İlk etapta hedef para olmamalı. Havacılık bireysel bir iştir. Kaybetseniz bile devam etmek ve kaybetmekten korkmamanız gerekiyor. Çünkü işinizi iyi yaparsanız zaten kazanırsınız.
‘UÇAK BAKIMIN DAHA ÇOK DESTEKLENMESİ GEREKİR’
Burada trendi doğru tespit etmek gerekiyor. Eğitime daha fazla özen gösterilmeli. Uçak bakım uzun soluklu bir iş olduğu için ve dünyada yılda 1200 cıvarında yeni uçağın sisteme gireceğini ve eski uçakların da aynı sistemde uçuşa devam edeceğini hesap edersek, bu iş kolunda eğitilmiş insan ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Konu ile ilgili otoritelerimizin özellikle parça tamiri, bakımı ve PMA parça imalatı konusunda çalışma yapan organizasyonları standart operasyon yapan havayolu işletmelerine göre daha farklı bir gözle bakıp, onların daha fazla sayıda kurulmalarının ve her türlü giderlerinin ez aza indirilerek maliyetlerinin düşürülmesine katkıda bulunarak bizler tarafından gösterilen çabaya destek olmaları arzumuzdur. Şu anda başka ülkelerde uçak bakım hizmetleri konusunda var olan gerçekler yarın bizim ülkemizde de olacak, başka bir deyişle Component Tamir/ Bakım işletmeleri daha fazla olacak ve hava alanlarının dışında bir sanayi sitesi konseptinde kümelenmiş şekilde yapılacak ve dolayısı ile daha fazla sayıda eğitilmiş beyaz ve açık mavi yakalı insanlara ihtiyaç olacaktır. O nedenle bu hazırlıkları şimdiden yapmamız çok önemlidir diye düşünüyorum.
Okullarda verilen eğitim biraz bu iş kolunun ihtıyaçları konusunda vasat kalıyor. Kişinin eğitim almasının yanı sıra o işi öğrenmek için özellikle çaba harcaması da gerekiyor. Bu işi belli düzeyde bilgisayar, İngilizce ve pozitif insan ilişkisi içerisinde olan hemen hemen herkes iyi bir düzeyde yapabilir. Bana göre orta düzeydeki okullardan özellikle sivil havacılık anlamında okulda geçen teorik standart eğitim süresini bitirdikten sonra mezun olmadan önce öğrencilerin en az 1 eğitim dönemi kesintisiz pratik eğitim alarak ve bu pratik eğitim sürecinde başarılı olmaları halinde mezun olmaları temin edilmelidir. Çünkü pratiği olmayan mezunlar işletmeye başladıktan sonra öğrenmek için ve öğrendiğinin kontrolü için çok çaba harcamıyorlar ve bu nedenle işletmelerin üzerinde maddi ve manevi yük oluyorlar ve kendilerine gösterilen bu denli özene rağmen mutlu olamıyorlar. Ama burada işi öğrenen kişi, iş başı yaptığında öğrenmeye daha fazla aç oluyor ve bu öğrendikleri ile kendisine daha gerçekçi ve efektif bir kariyer planı yapmaya imkanı oluyor.
Sonuçta trend o dur ki, gelecek mevcut iş yapış şekillerinin değişeceği, rekabetin tahmin edilenden daha da fazla artacağı, işletmelerin üretim hatlarında (shopfloor’da) daha fazla bilgi sahibi olan iş gücü bulunan organizasyonların öne çıkacağı , pazarlamayı daha profesyonelce ve müşteri odaklı yaparak müşteri adına daha fazla düşünme bakış açısı ile iş yapış şekli olan işletmelerin öne çıkacağı ve masa başı faaliyetlerin olmazsa olmazlar dışında en aza düşmeye eğilimli olacağı uluslar arası bir mücadeleye doğru gittiğini söyleyebiliriz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)