İşçi Önderleri adlı bir grup, Hava İş ve Atilay Ayçin ile ilgili ilginç bir açıklama yayınladı.
Sert eleştirilerin yer aldığı açıklamada şunlar kaydedildi:
Hava-İş 27.Olağan Genel Kurul Seçimleri sürecinde yaşananların dışardan görünenin aksine, bilinmeyen birçok yönü bulunduğunun ve kapalı kalan bu kısımların sürecin asıl fotoğrafını görmenize ve seçime katılan grupların gerçek niyetlerini anlamanıza engel teşkil ettiğinin farkındayız.
Kaleme aldığımız bu yazımızda arka planda kalmış gerçekleri aktaracağız.
Seçimi Reform Hareketi(Muhalif Güç Birliği)'nin kazanmasını Uçuş İşletme Delegelerine bağlamak, başkalarını suçlayarak kendini temize çıkaracağını zanneden Atilay Ayçin yönetiminin ucuz potikasından başka bir şey değildir. Bu şuçlamayı yapanların önce kendi delegelerinden kaçının oy kullanmaya geldiğini açıklaması gerekmektedir (oran yaklaşık olarak 3’te 1’dir). Bu yazıda sizlere Atilay Ayçin’in giderken “BENDEN SONRASI TUFAN” mı dediğinin yoksa “TÜM PİSLİKLERİNİN ÖRTBAS EDİLMESİ KARŞILIĞINDA BİR SÖZ” mü verdiğinin ipuçları verilecektir.
Bilindiği üzere Reform Hareketi işçiyi temsil etmeyen ve meşru olmayan yollarla kazanılmış 117 delegeye sahiptir. Fakat diğer tarafta işçiyi temsil eden 139 delege(Uçuş İşletme + Teknik A.Ş. + İstanbul Anadolu Şube + Hat Bakım) vardır. Geriye kalan 44 delege ise Atilay Ayçin yönetimin doğal delegeleri ve ithal delegelerin yanı sıra az sayıdaki kararsız delegeden oluşmaktadır.
İşçi Komitesi bu delegeleri bir çatı altında toplamanın tek yolunun yine işçi tabanlı bir hareket ile mümkün olacağını düşünerek 4 Aralık Çarşamba günü Teknik A.Ş. delegeleri ile görüşülmesine karar vermiş ve aynı gün öncü bir delege ile görüşme sağlamıştır. Bu görüşmede; "183 delegeyi bir araya getirmenin tek yolunun kişisel ego, çıkar ve hırsların bir kenara bırakılarak sürecin işçiye teslim edilmesi gerekliliği" sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda atılacak ilk adımın, 24 yıllık iktidarının büyük bölümünü başarı hikayeleri ile süslediği halde, son 2 dönemi büyük işçi kıyımları ve hatalarla (Call Center, TGS, STFA, 29 Mayıs Eylemi ve Grev) dolu olan Atilay Ayçin tarafından atılması gerektiği gerçeğidir. Atilay Ayçin'e geçmişe dönük ahde vefa gereği Onursal Başkan sıfatıyla anılması ve üst kurul delegesi (Sendikayı konfederasyon ve üst kuruluşlar cephesinde temsil eden delege) olması yönünde bir teklif götürülmesi makul bulunmuştur. Teknik A.Ş. öncü delegesi tarafından Atilay Ayçin'e iletilen teklif, 5 Aralık günü İşci Komitesi ile Hava-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu arasında toplantı yapılması şeklinde karşılık bulmuştur.
İşçi cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, gelinen kaotik durumu fırsat bilen ve artık kazanacağından emin bir şekilde kendisine maske aramaya devam eden işveren, çeşitli haber ve makalelerde de görüldüğü üzere Reform Hareketi adıyla hem İşçi Komitesi'ne hem de Gökkuşağı cephesine 5+4 (5 Reform+4 Teklifin götürüldüğü grup) teklifleri götürmeye başlamıştır. Bu, onlar için maskenin önemsiz olduğunun ve teklifi kabul eden tarafı kukla gibi kullanacaklarının açık işaretidir. Verilen vaadler ise dudak uçuklatan cinstendi;
• 305’in büyük çoğunluğunun işe geri alınacağı.
• Grevin, Rev3 iptali dahil bütün talepler karşılanacak bir TİS ile sonlanacağı.
• Her yıl Ocak ayında kar payı olarak 5. ikramiyenin verileceği.
• Greve devam eden arkadaşların işbaşı yapmalarında sorun çıkartılmayacağı.
Yani göreve gelen yeni yönetimin 2 yıl boyunca her isteğinin kabul edileceği söylenmektedir. İlk etapta İŞVERENCİ damgası yiyecek kişilerin kısa sürede KAHRAMAN olacağının dillendirilmesi, “Uslu bir çocuk olursan sen de Şirinler’i görebilirsin” iyimserliğinde bir çocuk masalından başka bir şey değildir. Çünkü vaadedilen KAHRAMANLIK süresi 2 yıldır, sonrası meçhuldür. Kimileri için HAYATININ FIRSATI olan bu teklif İŞÇİ KOMİTESİ üyeleri tarafından tüm tehdit ve baskılara rağmen REDDEDİLMİŞTİR. İşveren cephesi bir taraftan mavi boncuk dağıtırken, diğer taraftan da; Gerekirse 117 oy ile bile kazanmak maksadıyla oylamaya katılımı 210 kişi seviyesine kadar indirmek için müdürleri aracılığı ile “oy kullanmaya gidilmemesinin hem delegenin kendisinin hem de işçilerin yararına olacağı” yönünde tavsiyede(!) bulunmaktadır. Çünkü insanları çaresiz bırakacak silahları vardır; “9 Aralık’ta ID kartların çalışmaması ve Reform dışında bir grup kazanırsa Kabin A.Ş.'nin 6 ayda kurulması”. Yani delegeler sadece kendi gelecekleri ile değil,7500 çalışanın geleceği ile tehdit edilmektedirler. (Allah kimseyi aynı durumla sınamasın).
5 Aralık günü İşci Komitesi ile Hava-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin tamamının katıldığı toplantıda; İşçi komitesi tarafından, bilinen ve şahit olunan bütün gerçekler, işverenin planları ve stratejileri tüm çıplaklığıyla aktarılarak, Atilay Ayçin'e Onursal Başkanlık ve üst kurul üyeliği teklifi yinelenmiş, hem delege hem de işçi tabanında güven duyulup desteklenmesi adına birlikte bir yönetim kurulu aday listesi oluşturulması teklif edilmiştir. Bu liste tasarlanırken delege hassasiyetleri adına Atilay Ayçin yönetiminden hiç kimsenin olmamasının önem arz ettiği, bu birlik listesinin hayata geçebilmesi adına İşçi Komitesi öncülerinin kendi isimlerinden de feragat etmeye hazır oldukları, hatta muhtemel birlik listesinde yer alacak kişilerin Ayçin tarafından belirlenmesinin kendileri adına sorun teşkil etmeyeceği açık yüreklilik ile dile getirilmiştir. Temel hedef işveren destekli listeye karşı tek liste çıkarmak ise, kimse koltuk hırsı ile hareket etmemelidir. Bu konuda ilk adımı İŞÇİ KOMİTESİ atmış ve asıl büyük adımı Atilay Ayçin ve yönetiminden beklemiştir. Bu talepleri dinleyen Ayçin Yönetimi konuyu değerlendirip bilgi vereceklerini söylemişlerdir. Çok değil, 3 saat bile geçmeden Atilay Ayçin'den; "Yönetimde ciddi revizyona gideceğim fakat Başkan adaylığından çekilmiyorum" cevabı gelmiştir. Üstelik bu cevabı kendisi veremeyerek öncü delegesi üzerinden haber yollamıştır. Maalesef kendi delegesi bile buna bir anlam verememiş ve cevabı iletirken söylemekten utanmıştır.
Bu muhtemel işçi listesi önündeki asıl engelin kendisi olduğunu anlamamış olması 24 yıllık bir sendika başkanı için tabi ki mümkün değildir. Kafasında başka bir plan vardır. Akıllara iki ihtimal gelmektedir; ya “BENDEN SONRASI TUFAN” demektedir yada “TÜM PİSLİKLERİNİN ÖRTBAS EDİLMESİ KARŞILIĞINDA VERİLMİŞ BİR SÖZ” vardır. Bu durum çok yakında anlaşılacaktır.
İşçi sınıfının çıkar ve menfaatlerini, bireysel çıkarlarının gerisinde bırakan muhalif grup liderlerinin kendi aralarında çatıştığı bu ortamda 6 Aralık günü haberler ardı ardına düşmeye başlamıştır; Önce Hat Bakım Delegeleri ve Ankara Şube delegeleri Reform Hareketi ile birlikte hareket edeceklerini açıklamışlardır. Böylelikle Reform Hareketi 132 sayısına ulaşmıştır. Ardından da çoğunluğu kaptan delegelerden oluşan Gökkuşağı Hareketi Genel Kurul’u protesto ettiklerini ve katılmayacaklarını ilan etmiştir. Zaten baskı ve tehditle 30 civarı kişinin gelmeyeceği düşünülürken, bu şekilde işin matematiği işveren lehine daha kolay hale gelmiştir. Oylamaya katılımın en fazla 210-220 olacağı bir ortamda 132 oya sahip olmak Reform Hareketi için HAYALDİ GERÇEK OLDU.
Bu çerçevede İŞÇİ KOMİTESİ için izlenecek tek yol kalmıştır; Adaylık açıklamayacak ve kalan az sayıdaki oyları bölen olmayacaktır. Nitekim 211 kişinin oy kullandığı Genel Kurul’dan çıkan sonuç hepimizce..
Yorumlar Tüm Yorumlar (23)