Türk Hava Yolları yönetiminin verdiği sözleri tutmadığına dikkat çeken Ayçin, 500 günü aşkın süredir devam eden direniş ve grevden dolayı ‘pişman değilim’ dedi.
‘TEKNİK A.Ş.’Yİ KAZANMAK SEÇİMİ DE KAZANMAKTIR’
Teknik A.Ş.’deki delege seçimlerinin çok önemli olduğunu ifade eden Atilay Ayçin, ’ Olağan üstü şartlarda olağan genel kurula gidiyoruz. Bilindiği gibi Metal İş ve Çelik-İş koluyla ilgili bir süreç var ve bu duruma itirazımız var. Bu itiraz süreci biraz uzun sürecek. O nedenle eğer itiraz reddedilirse belki de Teknik A.Ş.’deki son Toplu İş Sözleşmemizi imzalamış olacağız. Bu nedenle var olma yada yok olma noktasındayız. Çünkü devam eden grev süreci normal bir grev olmaktan çıktı. Bunun sebebi de işverenin her türlü mahkeme kararlarına rağmen grev kırıcılığına devam ediyor olmasıdır.
Teknik seçimler benim için çok önemliydi çünkü ben teknisyen kökenli bir sendikacıyım. Uçak teknisyenliğinden geldim. Bu nedenle geldiğim yerden destek almak çok önemliydi ve bu desteği aldım. Ayrıca tekniğin önemli bir tarafı daha var o da; teknik bir yelpaze gibidir. Bir çok yer için belirleyici olabilir. Sendikal faaliyetin ana üssüdür. O yüzden burayı almış olmak bizim için çok önemli. Tekniği kazanan seçimleri de kazanabilme noktasına gelebiliyor’ dedi.
‘MUHALİFLER BENİM BIYIĞIMLA MUHALEFET EDİYOR’
Hava İş yönetimine talip muhalif adayların temel politika üzerinden muhalefet yapmadığının altını çizen Ayçin, ‘Muhalif gruplar politikalarını temel prensipler üzerine dayandırmıyor. Tamamen Atilay Ayçin üzerinden muhalefet ediyorlar. Acaba nerede başkanın bıyığı ve memleketi üzerinden muhalefet edilir bilmiyorum. Bıyığımı kesmeyeceğim, daha da uzatacağım Benim bıyığımla uğracaklarına doğru politikalar üzerinden çalışsınlar.. Bu tamamen devlet ve iş veren eliyle oluşturulan bir tasviye hareketidir. O yüzden bu muhalif bir hareket değildir, biz de bunlara muhalif olarak bakmıyoruz. Teknikteki delege seçim sonuçları bu hareketlere bir cevap niteliğindedir’ şeklinde konuştu.
‘SENDİKACI KİMLİĞİME GÖLGE DÜŞÜRMEM’
Kendisiyle ilgili işveren yanlısı iddialarını yanıtlayan Ayçin, ‘Bana bu iddiaları yakıştıranlar somut temele oturtmak zorundalar. Bana işverenci diyenin aklını peynir ekmekle yemesi gerekir, bu bir karalamadır. Ben 24 yıllık sendika başkanlığım döneminde hiç bir zaman hiç bir işverenle aksırıp tıksırıncaya kadar yiyip içmedim, o tür bir masaya oturmadım. Bana yöneltilen bir suçlamayı da hiç bir zaman kanıtlayamadılar. Ben nasıl işveren yanlısıyım ki en ağır bedelleri ödeyen taraf hep ben oldum. Ben işverenle sorunları çözmek amaçlı masaya otururum, bunun dışında aksırıp tıksırana kadar yiyip içmem. Sadece çözüm için masaya otururuz. Örneğin 2007’de dönemin Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu Toplu İş Sözleşmesi için arabulucu oldu, biz de 3 gün boyunca yapılan görüşmeler sonucunda imzamızı attık.
İşverenci olmam için benim maddi bir çıkarım olması gerekir ya da onların kaynaklarından beslenmem gerekir. Eğer öyle olsaydı grev sürecine gelmem mümkün olmazdı. Çünkü işverenci olmanız sizin bazı kararlar almanız noktasında özgürlüğünüzü kısıtlar. Ama biz grevdeyiz. Cem Kozlu döneminde toplu iş sözleşmesi görüşmeleri dışında oturup sohbetli bir ortamda buluşmamız teklifinde bulunuldu ancak biz geri çevirdik. Ben sendikacı kimliğime gölge düşürecek teklifleri kabul edemem. Mevcut THY yönetiminin çalışanlarına tavrı bu şekildeyken benim onlarla başka masada oturmam mümkün değil’ dedi.
‘GREVDE OLAN ÜYELERİMİZE MADDİ DESTEĞİMİZ DEVAM EDİYOR’
Grevdeki personeli mağdur etmediklerini ifade eden Genel Başkan Ayçin, ‘Biz her türlü gelişmeyle ilgili arkadaşları bilgilendiriyoruz. Grevdeki arkadaşların sorunu, abluka altında olmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü bir kaç medya dışında merkez medyadan bizi haber yapan kimse yok . Bizimle röportaj yapan gazetelerin baskısının durdurulduğunu ve televizyon programlarının yayından kaldırıldığını da biliyoruz. Grev alanımız, hükümet ve patron baskılarıyla yandaş medya tarafından abluka altına alınmış durumda. Hamdi Topçu’nun her türlü çarpıtan ifadelerine karşı olarak kullanmak istediğimiz cevap hakkımız medya tarafından görülmüyor. Gazetelere paralı olarak verdiğimiz ilanlar bile yayınlanmıyor.
Bir diğer sıkıntı da sözde muhalif grupların yalan yanlış yaydığı bilgiler. Biz bir çok şeyle uğraşıyoruz. Adliyelerde bilirkişilerin, hakimlerin peşinden koşuyoruz, yayılan yalan yanlış bilgilendirmelere cevaplarını veriyoruz, açılan davalara gidiyoruz. Biz böylesine kör ve sağır bir düzenin içinde mücadele veriyoruz ve haliyle bunun sıkıntılarını da yaşıyoruz.
Grevde olan arkadaşlarımıza maddi destek de veriyoruz. Ben onlara söz verdim, başta aylık belirli bir ücret olmak üzere bir çok anlamda yardımda bulunuyoruz. Bu şekilde bize gelen hiç bir üyemizi geri çevirmedik. Bunun içinde çocuklarının ve ailelerinin okul ve hastane masrafı olmak üzere desteğimizi hiç bir zaman esirmedik, yapmaya da devam edeceğiz. Bizim desteğimizin yetmediği bazı arkadaşlarımızın ailelerinin yanına gittiği de doğrudur ama çok az bir sayıdadır.
‘305 KONUSU BENİM NAMUS BORCUMDUR’
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun 305 personelin işe geri iadesi konusunda sendikanın vazgeçtiği iddiasına da yanıt veren Ayçin, ‘Biz 1 Ocak 2013 tarihindeki Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinden önce işverenle yaptığımız görüşmenin tek ana maddesi 305’ti. Bizim 305 arkadaşımızdan vazgeçmemiz mümkün değil. Sadece 305 konusu ve Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri iç içe girince her iki konuyu da görüşme kararı aldık. Biz işverene 305 konusu çözülürse Toplu İş Sözleşmesi’nin daha rahat imzalanacağını söyledik. Buna CHP Milletvekilleri Süleyman Çelebi, Aydın Ayaydın, Murat Aslanoğlu, Akif Hamza Çebi, Musa Çam ve Erdoğan Toprak şahittir.
Hamdi Topçu 'mahkeme karar verirse 305 sorununu çözeriz' sözü vermişti. Mahkemeler işe iade kararı verdikten sonra bu kez de 'Yargıtay kararını bekleyelim' dedi. Yargıtay da onayınca bu kez ‘ben böyle bir söz vermedim’ dedi. Buna şahit olan milletvekilleri var.
305’e sahip çıkmak benim namus borcumdur. Çünkü yasadışı eylem gerekçesiyle yasaya aykırı olarak smsle ve tazminatsız olarak işten atıldılar. Mahkeme iade kararı vermesine rağmen hala işe almıyorlar. Ben bu durumda namusuma sahip çıktığım gibi onlara da sahip çıkacağım. Bizim söylediğimiz şu; 305 konusu ve TİS görüşmeleri farklı süreçlerdir. TİS’te anlaşamadığımız bir kaç temel nokta var. Bu noktaların çözülmesini bekliyoruz. 305 arkadaşımız için de Süleyman Çelebi’nin, grup grup davası biten ve işe iade kararı alan arkadaşlarımızın iş başı yapması ve bu sorunun böylece çözülmesi önerisi var, biz bu önerinin arkasındayız. Bizim getirdiğimiz çözümlerin hiç birine yanaşmıyorlar.
İş veren tarafından grev kırıcılığı yapılıyor. Grevdeki arkadaşların yerine alım yapıyorlar, grevi başarısız göstermeye çalışıyorlar. 'Yüzde 2 katılım var bizi etkilemiyor' diyen Topçu, hala twitlerle grevdeki arkadaşları işe çağırıyor. Çünkü hepsine ihtiyacı var. Grev paralelinde yolculardan yüzlerce şikayet mektubu geliyor ve bize gelip sorunlarını anlatan yolcular oluyor. Bunları açıklamıyorlar. Sonuç olarak bu çalışanlara ihtiyaçları var.
‘TALPA THY İLE PAZARLIK YAPTI’
Grev sürecinde pilotların sözünü tutmadığını vurgulayan Ayçin, ‘Pilot arkadaşlar bize gelip, 'Biz para istemiyoruz, zaman istiyoruz, ailemizle vakit geçirmek istiyoruz' dediler. 'Masada çöz ama masada çözülmüyorsa grevde arkandayız' dediler ama ne oldu da son 1 saat kala destekten vazgeçtiler? TALPA, genel merkeze iki kez geldi, elimi sıkıp teşekkür ederek gittiler.Vazgeçme nedenleri verilen vaatlerdir. Pazarlık yaptılar ve destekten vazgeçtiler, bunları biliyoruz ve bunlar tek tek ortaya çıkacak.
Ben direnişten ve grevden pişman değilim. Bizim iş kolumuza bir grev yasağı getirilmek istendi, biz defalarca derdimizi anlatmaya çalıştık, bu yasağın dünyada bir benzerinin olmadığını söyledik, muhalefet partileriyle görüştük, Cumhurbaşkanı’ndan randevu talep ettik ama gerekçesi bile dinlenmeden reddedildi. Derdimizi dinletemedik ve dikkate alınmadık. Meşru yollarla kendini ifade edemeyen ne yapar? Ben THY Genel Müdürlüğü önünde üyelere üç kez sordum, meşru yollarla sonuç alamazsak özverili çalışmama hakkınızı kullanmaya hazır mısınız dedim ve üç kez evet cevabını aldım.
Grev yasağı konusunda gerekçeler sundular, Hava İş’in ideolojik sendikacılık yaptğını, ekonomik anlamda turizm üzerinden devletin zarar göreceğini söylediler, ne oldu da 6 ay sonra bu yasağı kaldırdılar? Gerekçeler ortadan mı kalktı? Bize gelinen süreçte THY dışında yanlış yaptınız diyen olmadı. Eğer yanlış yapsaydık mahkemeler lehimizde kararlar vermezdi’ dedi.
‘MAĞDURİYETİN SORUMLUSU BEN DEĞİLİM’
Mahkeme kararlarına rağmen çalışanların neden mağdur olduğuyla ilgili soruya yanıt veren Ayçin, ‘Bu ülkede hukuk varsa ve mahkeme kararları ortadaysa THY’nin kararlara uymama gibi bir yetkisi olamaz. Mahkeme kararlarına rağmen çalışanlarını açlıkla terbiye edip kararlara uymayan THY iken, çalışanların mağdur durumda olmasının sorumlusu ben olamam. THY yönetimi her türlü başvuruyu yaparken yasal hakkını aramış oluyor ama biz hakkımızı ararken yasadışı iş yapmış oluyoruz.
Bizim taleplerimiz çok açıktı, çalışanlar vakit ve boş günlerini kullanmak istiyor. 36 saatinin elinden alınmasını istemiyor. Biz 36 saatlik uygulamayla ilgili sözleşmede EK-7 ve EK-8 belgelerinde Avrupa’daki örnekleri sunduk ama ellerinin tersiyle ittiler.
22. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’yle elimizde olan ve Yüksek Hakem Kurulu kararıyla elimizden alınan yetkileri geri istiyoruz. Çalışan ER uçuşlarında 36 saatlik dinlenmesini geri istiyor. Dün evet dediklerine bugün maliyet gereçkesiyle hayır diyorlar. Ama havacılık sektöründe talimatları reddederek maliyet hesabı yaparsan biz de hayır deriz. Eğer bu konuya evet deselerdi sözleşmeyi imzalamıştık’ şeklinde konuştu.
‘THY YÖNETİMİ YÖNETMELİKLERİ DEĞİŞTİRDİ’
Hamdi Topçu’nun 22. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’ni aynen kabul ettiklerini ancak Hava İş’in bu kez grev sürecini seçim malzemesi olarak kullandığı gerekçesiyle imzalamadığı iddiasına karşılık olarak Atilay Ayçin şunları söyledi; ‘Biz 22. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’ndeki 36 saat kuralıyla imzalama teklifinde bulunduk ancak THY yönetimi 36 saati 24 saate çekerek imzalamak istedi. Bu durumda imza atmamız mümkün değil. Çünkü yönetmeliklerde değişiklik yaptılar. Ben bunun kavgasını veriyorum. Kendi yönetim kurulu üyelerinin bile bu durumdan haberi yok, önlerine ne konursa imzalıyorlar’ dedi.
‘GREV ÖNCESİNDE SORUN ÇÖZÜLMÜŞTÜ AMA SON ANDA VAZGEÇTİLER’
Greve çıkmadan 15 gün önce THY yönetimiyle yapılan bir görüşmede 305 konusu da dahil olmak üzere Toplu İş Sözleşmesi sorununu çözdüklerini belirterek daha sonra verilen sözlerin tutulmadığını ifade eden Ayçin, ‘Hamdi Topçu bize ‘bir hazırlık yapın, 305 konusunu da hukukçularımıza söyleyelim orta bir yol bulalım, yönetim kurulundan yetki aldım bu sorunu çözelim’ dedi. Biz de iki alternatifli çözüm hazırladık, 305 arkadaşımız için de mahkemesi bitenler işe alınsın grup grup iş başı yapsınlar dedik, çalışanlarımıza bunu anlatmak da bizim görevimizdir dedik ve Hamdi Topçu’ya sunduk. Daha sonra haber beklemeye başladık ancak iki gün boyunca arayan soran olmayınca biz aradık ve büyük ölçüde sorunun çözüldüğünü ve Hamdi Bey’in onayının beklendiği söylendi. İki gün daha bekledik yine arayan olmayınca yine biz aradık, verilen cevap kusura bakmayın oldu. Bu andan itibaren grevden başka çözüm kalmadı.
Daha sonra greve çıktık ve ben, Süleyman Çelebi, Mevlüt Aslanoğlu ve Genel Başkan Yardımcımız Simay Hanım Hamdi Topçu ile görüşmeye gittik ve Hamdi Bey’e herşeyi anlattım, Yargıtay kararlarını gösterdim, verdiği cevap ‘ben böyle bir söz vermedim’ oldu. O cevaptan sonra zaten herşey kopmuştu. Hamdi Bey’e TİS için çözüm sürecini hatırlattım ve neden vazgeçtiklerini sordum bana cevap veremedi. Ama medyaya herşeyi yanlış anlatıp twitler atıyor. Bu tavır bir yönetim kurulu başkanına yakışmıyor.
Twitlerle çalışanlara geri dönün çağrısı yapılıyor, bu psikolojik baskıdır, madem çalışanlar geri dönmek istediği için çağrı yapıyorsun neden çağrılarınız hep bayramlar öncesine denk geliyor? Çünkü onlara ihtiyacınız var. Seçimi kazanırsak mücadelemizi sürdüreceğiz. THY içinden, kapı önündeki grevden rahatsız olduklarını ve konuklarına bu durumu anlatamadıklarını söylüyorlar. Bizi mecbur bırakırlarsa THY’nin yurt dışındaki uçtuğu her noktada mücade vermeye hazırız, bu henüz bir başlangıç. Ama biz her türlü çözüme de varız’ dedi.
‘CEVABIMIZ ÇOK SERT OLUR’
Grevin bitmesi halinde, greve katılan çalışanların zaman içerisinde işten atılması söz konusu olursa cevaplarının çok sert olacağını vurgulayan Ayçin, ‘Savunulacak hiç bir tarafı olmayanların dışında mücadele veren personelin işten atılması söz konusu olursa her dönemde olduğu gibi cevabımız çok sert olur. Haksızlık durumunda sessiz kalmamız mümkün değil’ dedi.
‘HAMDİ TOPÇU BU GÖREVDE KALAMAYACAK’
‘Hamdi Topçu söz konusu süreçten sonra görevde kalamayacak’ diyen Ayçin; ‘Grev ve Genel Kurul süreci bittikten sonra Hamdi Topçu’nun bu görevde kalacağını düşünmüyorum, çünkü bir şirket bu kadar kötü yönetilemez. Güç bende karar benim diyen bir zihniyetle Türk Hava Yolları gibi bir marka yönetilemez. Delege seçimlerine bile tehditle karışıyorlar’ şeklinde konuştu.
’24 YILDIR BANA MUHALEFET EDİYORLAR’
24 yıllık başkanlık sürecinde başarılı olduğuna inandığını belirten Ayçin; ‘Geriye dönüp bakınca somut sonuçlar görüyorum. Bunlar sektör içindeki örgütlenme, Toplu Sözleşmelerle kazanılan haklar, bağlı bulunulan konfederasyonda kazanılan saygınlık, duruş ve mücadelelerdir. Ufak tefek yanlışlarımız elbette olmuştur ama genel olarak ben geriye bakınca başarısızlık göremiyorum. Ayrıca ben her dönemde delegelerin kararıyla aday olan bir insanım. Bu dönemde de delege eğer sen artık çekil derse çekilirim ama adayımız sensin derlerse de verilen görevden kaçmam’ dedi.
Muhalif grupların söylemlerine cevap vermediğini belirten Ayçin, ‘Ben Genel Kurul’da belgelerle konuşacağım. Gökkuşağı Hareketi’nde beni sendikacılığın modeli olarak gösterenler şimdi 24 yıl boyunca görevde kalmakta suçluyorlar. Ali Gülçiçek bizim giremediğimiz her yere girebiliyor, Genel Müdürlük’te her odaya rahat rahat ulaşabiliyor. Reform Hareketi’ne bakıyorum, gittikleri her yerde protokolle karşılanıyorlar. Bunların bütün belgeleri elimde var ve Genel Kurul’da belgelerle konuşacağım’diye konuştu.
Çok zorlu süreçlerden geçtiklerini sözlerine ekleyen Ayçin, ‘Yeni şirketlerde örgütlenme hedefi koyduk ama başarılı olamadık, çünkü ona vaktimiz kalmadı. Zamanımız işten atılmalarla, mahkeme koridorlarında geçti’ dedi.
Seçilmemesi durumunda emekli hayatına döneceğini vurgulayan Atilay Ayçin, ‘Seçilememek aklımın ucundan bile geçmez’ ifadelerini kullandı.
©AirportHaber.com ÖZEL
Yorumlar Tüm Yorumlar (56)