Akşam Gazetesi yazarlarından Tayfun Topal, New York seyahatinde THY'nin ikramından personeline kadar her türlü hizmetinden memnun kaldığını köşesine taşımış...
New York seyahatimden gece hayatı notlarımı sizinle paylaşacağım ama önce ABD'ye seyahati bir lezzet turuna dönüştüren 'uçan aşçı'ları ve THY'nin harika mönülerini yazdım.
Geçen hafta iş yorgunluğumu atmak üzere Amerika'nın yolunu tuttum. Her zaman tercih ettiğim THY ile uçmaya karar verdim. Hem servisiyle hem de personeliyle dünyada kendini kanıtlamış bir şirket. Hepimiz biliriz ki uçakla seyahat ederken yolculuğun en keyifli anı servisin başlamasıdır. Birçok havayolu krizle birlikte uçak içinde sundukları ikramları kısıtlarken Türk Hava Yolları ikram şirketi Do & Co ile binlerce metre havada yeme-içmeye ayrı bir boyut kazandırmış. Do & Co mönüsünü incelerken inanın çok şaşırdım. THY her hafta değişen muazzam bir mönü hazırlamış.
MUHTEŞEM SERVİS
Sanki uçak mönüsüne değil de lüks bir restoranın mönüsüne bakar gibi oldum. Sunset-Papermoon hizmeti neyse THY'nin de inanın hiç bir farkı yok. Kahvaltı mönüsünden a la cart mönüsüne kadar servis sunabiliyorlar. Kahvaltı mönüsünde taze portakal suyu, havuç suyu, reçel ve omlet çeşitlerinden tutun peynir çeşitlerine kadar ikram edebiliyorlar. Uçağın içi sanki bir fırının önünden geçiyormuşçasına ekmek kokularıyla dolmuştu. Boğazda ettiğim kahvaltı keyfini inanın havada da yaşadım. Tek kelimeyle kusursuzdu. Uzun bir yolculuk yaptığım için her öğün yemeklerini tatma fırsatı yakaladım.
A la carte mönüsünde kremalı balkabağı çorbası, şiş kebap, düğün çorbası, kılıç balık şiş, ızgara dana bonfile ve Türk tatlıları vardı. Şirketin ikram felsefesi Türk misafirperverliği üzerine kurulmuş. Türk yemekleri uluslararası tatlarla birleştirilmiş. A la carte mönüde en ilgimi çeken 'Şili levreği' oldu. Hostese siparişimi verdiğimde önyargılarım vardı elbet... Uçakta ne kadar başarılı bir servis alabileceğimi az çok hayal edebiliyordum ta ki önüme gelene kadar. Akdeniz sebzeleri ve tereyağlı patatesle Şili levreği tek kelimeyle muhteşemdi. Balık restoranında yediğim levreğin lezzetiyle ve sunumuyla eş değerdi.
Merak ettim, bu kadar insana üstelik uçakta nasıl böyle servis edilebiliyor diye. Meğer yemekler 'uçan aşçı' dedikleri şeflerin elinden geçiyormuş. 'Uçan aşçı'lar uçağın mutfak kısmında yemekleri hazırlamakta kabin ekibine yardımcı oluyorlarmış. 'Uçan aşçı' yemeklerin müşterilerin önüne hem tat hem de sunum olarak iyi bir şekilde çıkmasını ayrıca yolcuyla daha sıcak bir ilişkinin kurulmasını sağlamak üzere destek veriyormuş. Sonuç olarak THY yemek konusunda müşterileri tatmin edebilmek için her koldan kendini sağlama almış. Ne diyebilirim ki, THY'nin başarısından bir Türk vatandaşı olarak ancak gurur duyarım. THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu'yu, THY Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Doç Dr. Temel Kotil'i ve THY Basın Müşaviri Dr. Ali Genç'i bu başarıdan dolayı tebrik etmek istiyorum.
Şimdilik sadece uçuşu yazdım. Önümüzdeki hafta Hampton Nobu'daki muhteşem, lezzetleri, Cipriani'deki makarnaları, Serafina'daki pizzaları ve yemeğin ne kadar ucuz olduğunu sizlere aktaracağım. Haftaya New York ile ilgili izlenimlerimi kaçırmayın.
Tayfun Topal / AKŞAM
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)