İŞTE O AÇIKLAMA:
"Değerli Basın ve Kamuoyuna;
•THY A.O Havayolu İşletmesi Kabin Ekiplerine Evrensel Kuralları Hiçe Sayarak Ayrımcılık Uyguluyor!
•İnsanları fiziksel yapıları (boy/kilo oranı) nedeniyle cezalandırma bir Ayrımcılıktır!
•Yasal Sağlık Raporlarına verilen cezalar ise, uçucu ekiplere “hasta olduğun halde uçuş görevine git” baskısı yaratarak önemli emniyet riskleri oluşturmaktadır.
Uçak Yolcularını Koruyan Tek Şey Güvenlik Kemerleri Değildir!
“Kabin ekibi üyeleri uçaklardaki yüzlerce güvenlik ekipmanını yönetmektedirler. Bu nedenle kazalarda hayatta kalma oranının artıyor olmasına şaşırmamak gerekir. Bir kaza anında güvenlik prosedürlerini uygulayan kabin ekibidir; şiddetli bir kaza anında da idare görevi kabin ekibindedir. Yeni güvenlik kuralları kokpit kapısının kilitli kalması gerektiğini söylemektedir. Kabin ekiplerinin gerçekleştirdikleri bu kritik rol, işverenler, yolcular, ulusal ve uluslararası otoriteler tarafından ne kadar tanınırsa, onlar da bu görevlerini o kadar iyi yerine getirebilirler. Kabin ekibi üyeleri yaşamla ölüm arasında bir fark yaratabilirler.”
THY A.O’nın son yıllarda neredeyse 2 kat büyümesinin en önemli unsurlarından olan üyelerimizin, özveri ile yerine getirdikleri uçuş operasyonundaki emniyet görevlerinin şirket tarafından bu denli hafife alınması uçuş emniyeti için büyük risk yaratmaktadır.
THY A.O’da Hem Ortaklık hekimleri, hem de resmi vizite kâğıdı ile diğer sağlık kurumlarından alınan hastalık izinlerinin bir aksaklık gibi gösterilmesi ve bu anlamda üyelerimize disiplin cezaları verilmesi uçucu ekipler üzerinde büyük baskı oluşturmakta, hasta olduğu halde uçuş görevine devam etme gibi son derece riskli bir çalışma ortamına zorlamaktadır.
Bu tür uygulamalar kişisel bir etkiden çok tüm çalışanlar üzerinde baskı oluşturmakta ve toplumsal bir psikolojik baskıya dönüşmektedir.
Ulusal ve Uluslararası mevzuat bırakın yasal sağlık raporlarını işi aksatmak olarak görmeyi “uçucu ekiplerin kendilerini uçuş görevine hazır hissetmemeleri” halinde bile o uçuş görevini yerine getirmemekle yükümlü olduklarını açıkça düzenlemiştir.
İnsan haklarına aykırı olduğunu düşündüğümüz diğer bir konu ise, dünyada evrensel hukuk ve çalışan hakları yönünden bir ayrımcılık sayılan, fiziksel görünüşün yorumlanmasının (Boy/Kilo İlişkisi) bir işten çıkarılma tehdidi olarak sürekli gündemde tutulması KM üyelerimizin moral motivasyonunu dolayısı ile işini sağlıklı yapmasını temelden olumsuz etkilemektedir.
Bir acil durum halinde uçağın hızlı bir biçimde tahliyesini sağlayabilecek ve acil çıkışlarla ilgili gerekli işlemleri ve uçak kabininde her türlü görevi eksiksiz yapabilecek nitelikte olmak uluslararası standartlarda KM için yeterli şart görülmektedir. Bu konuda ne ulusal mevzuatımız da nede ülkemizin üyesi olduğu uluslararası sivil havacılık otoriteri (JAA, EASA) mevzuatlarında uçuş emniyeti yönünden boy/kilo oranı kısıtlaması getiren bir düzenleme bulunmamaktadır.
THY A.O tarafından getirilen boy/kilo oranlarının hangi ulusal mevzuat veya bilimsel kıstaslara göre belirlendiğini bile açıklayamamaktadır.
Yaş, cinsiyet, bünyesel, hatta tespit edilemeyen bazı hormonsal etki kriterleri, kas ve kemik yapısı, çeşitli sağlık sorunları nedeniyle irade dışı boy/kilo oranı farklılaşmaları görüldüğü gibi, birçok bilimsel farklı yöntemlerle yapılan ölçümlerde farklı sonuçlar çıkabilmektedir.
Üyelerimiz bu konuda dilekçelerle gelinen bu olumsuz şartların son bulmasını talep eden bir imza kampanyası başlatmıştır.
Öncelikle ülkemiz sivil havacılık otoritesi SHGM’nü uçuş emniyeti açısından bu baskıları ve ayrımcılığı denetleme ve engelleme görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Tüm basın kamuoyu ve uçak yolcularımızı bu konuda duyarlı olmaya ve kendilerinin emniyeti için özveri ile çalışan Kabin Ekiplerine üzerinde oluşan ve uçuş emniyetini risk altına sokan bu uygulamalarının son bulması konusunda destek vermeye çağırıyoruz. Saygılarımızla.
TÜRKİYE SİVİL HAVACILIK SENDİKASI
YÖNETİM KURULU"
Yorumlar Tüm Yorumlar (16)