Anlamayanlar için bir kez daha yazmak hasıl oldu. Benim bildiğim havacılık tazminatı seyrüseferciler için hakediştir.. DHMİ'cilerin her birine öyle ya da böyle kılıfına uydurularak verilen ek ödemenin halen paylaşım kavgasına dönüşmesine de anlam veremiyorum.
Geçen hafta ARFF memurlarının başlattığı mücadeleye atfen birkaç satır düşüncemi paylaşmıştım. Oldukça eleştiri ve övgü aldım. ARFF memurları bana 2012 yılında yazmış olduğum bir yazıyı hatırlattı.
O günkü yazımda havacılık tazminatı konusuna nokta koyduğumu belirtmişim. Yani; yazı hatırlatılarak kinaye yapan arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Ben yine aynı düşüncedeyim. Bana göre tazminatlar seyrüsefecilerden hasıl olmuş bir kazanımdır.
ARFF memurları kendilerini aynı noktada görüyorlar ise ki buna saygım var; biz sadece mücadele yapıldığını kamuoyu ile paylaşırız. Bu konuda yapılmış ve yapılacak olan mücadelenin de paylaşımını yapmaktan yüksünmeyiz.
ARFF'ciler özellikle sosyal medya üzerinden örgütlenerek gerek başbakana ve gerekse ulaştırma bakanına seslerini duyurma gayretindeler. #ARFFhavaciliktazminatindaadaletistiyor başlığı altında açılan kampanyaya yüzlerce destek olduğunu görüyorum. Zaman zaman ARFF'ci arkadaşlar bizleri de bu kampanyanın bir parçası haline getirerek destek olmaya davet ediyorlar.
Şu biline ki; biz bu kampanyaya karşı değiliz. Ama "hak isteme şekli doğru mu" derseniz burada şüphelerim var. Sonuç olarak devlet memuru olan bu arkadaşların sıkıntıya düşmelerini istemem. Görevlerinin zor olduğunu biliyorum.
Farklı yöntemler olabilirdi. Bu bağlamda sendikalar devreye girip daha etkin bir çalışma yapılabilir ve gerekirse de eylem yapılabilir idi. Derneklerin yaptığı girişimler etkinleştirilip, gerek bakan nezdinde ve gerekse DHMİ genel müdürü nezdinde etkin çalışma yapılabilir.
Haksızlık olan nokta aproncular ile ARFF'cilerin icat edilen üçüncü grupta yer almasıdır. Havacılık tazminatının gruplar haline indirilip çalışanları katerogize ederek önemsizleştirmeden öteye gitmediği anlaşılıyor.
Silbaştan yapmak gerekir ise; gruplar kaldırılıp oranlama yönüne gidilmeli. Ve yine söylediğim,inandığım gibi seyfüseferciler fazlasını almak kaydı ile diğerlerini eşitleme yapmak huzursuzluğu, iş barışını sağlama adına olumlu bir adım olacaktır.
Bu arada ARFF'ci arkadaşların alınmasına, gücenmesine hiç mi hiç gerek yok. Zira bugüne kadar iletişim kurup, durumu özetleyen bir girişimleri olmadı. Bizim onları görmeme gibi bir lüksümüz olmadığı gibi onların da iletişim kurmadan sorunlarını görmemizi isteme lüksleri yok.
ARFF'ci arkadaşlara başarı diliyorum çıktıkları yolda.
Bu konuya noktayı koyduktan sonra geçelim bir diğer başlığımıza.
Binali Yıldırım'ın zor tercihi...
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın göreve gelişinden sonra gözler ekip yenilenmesine çevrildi. O kadar çok fısıltı var ki, anlatmakla bitmez. Binali Yıldırım belki de tercih yapmakta en zor dönemini yaşıyor. Ulaştırma camiasına iki yıl ara verdikten sonra yeniden kendi ekibi ile çalışmak istemesi en doğal hakkı.
Ancak o kadar çok makam isteyen var ki hangi birine hangi makamı versin ki? Bir yanda bir önceki dönem Lütfi Elvan'ın etrafında pervane olup yaranmak için ellibin takla atanlar. Lütfi Elvan hastanede iken gece-gündüz demeden ziyaret edip, not defterine çeşitli methiyeler düzen şimdilerde Binali Yıldırım'ın gölgesini dahi takip eden bir kişi. Diğer yanda Suat Hayri Aka gibi ulaştırmanın sevgisine mazhar olmuş, mütevazi ve bir o kadar da hakkaniyet abidesi eski müsteşar yardımcısı. Kısacası adam gibi adam.
Öte yanda tam bir görev adamı Ali Arıduru. Sivil havacılığa kimlik kazandırmış ve haksızlığın dik alasına mazhar olmuş bir görev adamı.
Metin Tahan, Süleyman Karaman, Salih Orakçı aklıma gelen diğer makam bekleyenler arasında. Tabi bunlara yenileri de eklemek gerek.
Bazıları makam etrafında fink atarken, bazıları da bakanın taktiri karşısında beklemeyi tercih ediyor. Makul olan da bakan Binali Yıldırım'ı rahat bırakmaktır. Ölü toprağı serpilmiş ulaştırmanın yeniden şahlanması için Yıldırım'ın tercihlerine kimse homurdanmamalı.
Biz iki gözümüz ile ileri bakmanın derdindeyiz. Gelişim, gelişim, gelişim...
Yorumlar Tüm Yorumlar (93)