Yeni bir haftada sizlere nereden ulaşırım diye düşünürken, okunma sayılarını görünce bu tasamın yersiz olduğunu gördüm. Sanıyorum bir yolunu bulmuş ve erişime engellenmiş sitemize giriş yapabilmişsiniz.
Ayrıca geçen haftaki yazımı bir sosyal medya hesabım üzerinden de yayınladım. Oradaki küçük mecramda bile on binlerce görüntüleme almışım. Sağ olun. Var olun…
Geçtiğimiz hafta da yazdığım üzere Türk Hava Yolları, olağan genel kurulda sorulan sorulara gecikmeden cevaplarını verdi. Ancak her zaman olduğu gibi ne sorular tam olarak yazılmış ne de cevaplar tam verilmiş. Hep geçiştirme…
Geçtiğimiz senelerde de sponsorluklara ne kadar harcandı diye sormuştum. Tutanağa spora daha fazla katkı verilsin gibisine bir şey yazılmıştı.
Bu yılki genel kurulda daha önce hava trafik kontrolörleri tarafından yapılan İAÇ’nin şirkete ne kadar kârdan zarar yazdığını ve gelecek dönemde devam etmeleri halinde ne kadarlık bir tutar öngördüklerini sordum. Ancak geçen seneki İAÇ ile ilgili kısım kırpılmış. Ve gelen cevap da bu;
Hava trafik kontrolörlerinin inisiyatif almadan çalışma faaliyetleri kapsamında Ortaklık nezdinde gerçekleşen zarar konusunda öngörünüz nedir? (Sn. Serdar Başağaoğlu tarafından sorulmuştur.)
Cevap: Ortaklığımızın faaliyetleri ilgili önemli nitelikteki gelişmeler 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, II-17.1. sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği ve II-15.1. sayılı Özel Durumlar Tebliği ve Sermaye Piyasası Kurulu Özel Durumlar Rehberi’ne göre Kamuyu Aydınlatma Platformu’ndan duyurulmaktadır.
Bir başka soru ise bir küfür olayı hakkındaydı. Ona yazılan soru ve cevabı direkt yayınlıyorum;
“Bir pilot arkadaşımızın frekansta bir ATC arkadaşa …. vardı. Bu arkadaşımızın disiplin kuruluna mı sevk edildiği yoksa terfi mi ettirildiği konusunda bilgi talep ediyorum.” (Sn. Serdar Başağaoğlu tarafından sorulmuştur.)
Cevap: Ortaklığımızın İnsan Kaynakları ile ilgili süreçleri Ortaklık prosedürleri çerçevesinde yerine getirilmektedir.
Hadi bu şirket içi bir problem olarak kalsın.
Yine bir başka sorumda THY’nin basın açıklamalarının neden basın müşavirinin şahsi hesabından yapıldığı sorusuydu. Çünkü kurumsallıktan uzak bir tutum. Şirketin marka değeri düşünülüyorsa bu durumun ivedi olarak değiştirilmesi gerekir. Dünya da bana başka bir ülkede başka bir şirkette bu duruma örnek verin, alnınızdan öpeyim.
Bu soruya da şöyle bir cevap gelmiş;
Basın Müşavirliği tarafından THY ile ilgili açıklamalar neden şahsi hesaptan yapmaktadır? Biz Basın mensupları olarak neden bazı bilgilerin bize ulaştırılmadığını merak ediyoruz. (Sn. Serdar Başağaoğlu tarafından sorulmuştur.)
Cevap: Ortaklığımıza ilişkin gelişmeler Bilgilendirme Politikamıza uygun olarak kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
Zaten nasıl bir şeyse bazı basın kanallarına basın bültenleri gönderilirken bazılarına gönderilmiyor. Bazılarına da basın bülteni çıkmadan bazı şeyler servis ediliyor! Anlamak zor! Sizin bilgilendirme politikanız Yahya Üstün’ün X hesabı mı? Şaka mı bu?
Daha birçok soru hem tarafımdan hem de diğer hissedarlar tarafından soruldu. İsteyenler https://investor.turkishairlines.com/documents/genel-kurul/thy-a_o-24_05_2024-tarihli-genel-kurul-soru-cevap-dokumani_vfa.pdf adresinden değiştirilmiş sorularımızı ve verilen cevapları okuyabilirler. Takdir sizin!
Şimdi soru şu; haksız yere itham edilen ben mi algı yapıyorum, yoksa sorulan soruları bile değiştirip geçiştirici cevaplar veren sizler mi?
Sektör şirketlerimizin hepsiyle gurur duyuyorum. Hep daha iyi olsunlar istiyorum. Geçen gün yayınlanan TİM’in 31. Genel Kurulunu bile şirketlerimizin başarısını görmek için yayınlanır yayınlanmaz izledim! Ödül alan her bir şirketimizle gurur duydum.
Siz siz olun destek sözü verenlere ya da tehditler savuranlara itibar etmeyin. Gün gelir haklı her zaman kazanır!
Mevlana’nın güzel bir sözü vardır; “Bir gün gelir, açmaz dediğin çiçekler açar. Gitmez dediğin dertler gider. Bitmez dediğin zaman geçer. Hayat öyle bir sır ki; önce şükür, sonra sabır, sonra da inanmak gerek”.
Gelelim vazgeçemediğim İAÇ konusuna…
Daha önce de sık sık yazdığım üzere beklenen oldu ve İAÇ yaz döneminde gün sayısı artarak yeniden başladı. Arkadaş bunu kaçıncı kez yazdım artık hatırlamıyorum. Şişeyle örnek verdim, kutuyla örnek verdim, abaküsle örnek verdim. Örnek kalmadı artık. Ve halen anlamayanlar var ya… Karamsarlığa düşüyorum artık!
DAĞ FARE DOĞURDU
Beni takip edenler gayet iyi bilirler ki havacılık tazminatına köşemde sürekli yer verdim ve aynı zamanda çözüm konusunda tavsiyelerimi, endişelerimi sizlerle paylaştım. Sonuç olarak seçimden önce olmayan seçimden sonra da olmadı ve havadaki kriz büyüdü.
Konuyu bilmesine rağmen çalışanlarına yanlış bilgi vermeye devam eden DHMİ yöneticileri ve umut tacirliği yapan DHMİ bünyesindeki STK’lar bu krizin baş mimari gibi karşımızda duruyor. Sükûnet ve aklıselim ile hareket edip çözüm aramak yerine çalışanları adeta birbirine kırdırıp DHMİ’de kaos yaratmakla ellerine ne geçebilir anlamakta güçlük çekiyorum.
Kulağımıza gelen bilgiler DHMİ yöneticileri açısından bu sürecin çok iyi yönetilemediği yönünde. Daire başkanları düzeyinde İAÇ sürecini baltalama girişimleri kulaktan kulağa konuşuluyor ve yazılı olmayan, cep telefonuyla kanunsuz birtakım talimatların verildiği iddia ediliyor. Aman dikkat! Telefonla da olmaz o işler!
Bazen düşünmeden yapamıyorum DHMİ’nin başında Prof.Dr. Ahmet Bolat olsaydı bu iş bu noktaya gelir miydi? Hiç şüphesiz Prof.Dr. Ahmet Bolat, personel ve çözüm odaklı yaklaşımıyla bu konuyu arapsaçına dönmeden çözer ve DHMİ çalışanları hak ettiği mutlu ve huzurlu çalışma ortamına kavuşurdu. Eğri oturun doğru söyleyin. Ahmet Bolat başarılı bir yönetici!
Kıymetli takipçilerim 3 günden 10 güne çıkarılan İAÇ yaz aylarında havadaki krizi bambaşka bir noktaya çekecektir. Buna Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kayıtsız kalmayacağı gün gibi aşikardır. Ayrıca Turizm ve Kültür Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy da eminim ki bu konudan son derece rahatsızdır. Bu krizi yönetemeyen ve çözüm noktasında gerekli adımları atmayan yöneticileri korkarım ki iyi bir son beklemiyor.
Bir hususa burada özellikle değinmem gerekiyor. İster beğenin ister beğenmeyin HTK-SEN duruşu, tavrı ve yönetim anlayışı ile 40 yıllık konfederasyonlara adeta sendikacılık dersi veriyor. Verilen sözlerin tutulmaması üzerine tekrar İAÇ kararı alan HTK-SEN, bu süreçte hak ettiklerini alıncaya kadar İAÇ’ye devam edecekler gibi duruyor. Benden söylemesi.
İAÇ kararından hemen sonra DHMİ yetkililerinin ek havacılık tazminatı teklifi (mazisi eskidir birazcık araştırma yapan konuyu öğrenebilir) HTK-SEN’i memnun etmemiş, bir takım tehdit, hakaretlere rağmen kurulurken belirledikleri yol haritasına uygun bir şekilde mücadeleye devam etmektedirler.
Peki ya diğerleri? Kızmak darılmak yok, dost acı söyler ama Allah aşkına geçen hafta estirilen o rüzgâr da neyin nesiydi? Sendikaların hazırladığı iş yavaşlatma karar bildirisine derneklerin imza atmasına mı yanayım, hazırlanan metnin içeriğine mi yanayım bilemedim. Meclis komisyonunda iptal ettirilen tasarı DHMİ çalışanlarına ne kazandırdı ben anlayamadım işin açıkçası. Gene sendikalar ve dernekler üzerinden DHMİ çalışanları bölündü ve birbirine düşürüldü. Aslında kral çıplak değil mi….
Neyse bu hafta zülfü yâre dokunduk. Farkındalık oluşturmak ve DHMİ çalışanlarına kurulan bu tuzağa dikkat çekmek istedim.
Ayrıca Antalya’dan da bazı sıkıntılı şeyler duyuyorum. Umarım kimse kimsenin işlerine karışmıyor ve yaptıklarının üstüne dolgu gibi çökmeye çalışmıyordur.
Airport Haber
Yıllar önce AirportHaber’de yazmaya başladığım ilk günden bugüne hiçbir algı operasyonu yapmadım. Ne gördüysem, neye inandıysam onu yazdım. Dün olduğu gibi yarın da böyle olacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!
Beni, tetikçilik yapanlarla, şirketlerin açığını yakalayarak tehditler savuranlarla, dostluk uğruna kalem oynatanlarla asla karıştırmayın. Özgür olarak yazamadığım yer de kalemimi kırarım ama yine de satmam! Hee kapatırsanız da kapatın. Airporthaber olmaz da airporehaber olur… Fark eder mi?
ÖZGÜR BASIN SUSTURULAMAZ!
Her bir okuruma yalnız bırakmadığı için tekrar tekrar teşekkür ederim.
Haftaya güzel haberlerle buluşmak üzere!
Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (33)