Son haftaların en büyük tartışması hiç şüphesiz Atatürk Havalimanı. Türlü şekillerde bu havalimanın önemini dile getirmeye çalıştım. Askeri stratejik öneminden maliyet hesaplarına kadar her şey ortaya döküldü. Üç havalimanının aktif olarak çalışabileceği de ortadayken yıkım hız kazandı hem de çekim yasağı getirilerek!
Açıklamalarda pistlerin tamamın kırılacağı konuşulurken birden karar değişikliğine gidilmişçesine kırılmayabilir de denildi. Ardından bir pist kalabilir diğerleri kırılabilir gibi ifadeler. Yetkililer tarafından da metrekare açıklamalarında sürekli değişiklikler oluyor. Bu da haliyle kafaları karıştırıyor. Sanıyorum kimse gerçekten ne yapılacağını bilmiyor.
Tüm bunların yanında gazete ve televizyonlarda türlü türlü yorumcular Atatürk Havalimanı hakkında iddialarda bulundu. En çok garibime giden ise muhalefete yakın bir gazetede köşe yazarlığı yapan bir yazarın sürekli kulis bilgileri ile yazılar yazmasına ve aynı düşünceler içinde olmasına karşın bu olayı gündeme taşıyan kişiyi önce köşesine taşıması sonrada eleştirmesi ve düzeltme yapma gereği duyması oldu. Ama sonuçta o düzeltme yaptığı kısmında yanlış olduğu ortaya bir video ile çıktı. Ve en sonunda da düzeltmenin düzeltmesini yapamayacağını anlamış olacak ki tekrar bu konuya değinmedi. Eğer anlaşmalar sırasında siz de o koltukların birinde oturmuyorsanız elbette duyumları paylaşabilirsiniz. Ama kalkıp başkalarının duyumlarını paylaşıyorsanız, olur olmadık şekilde eleştirmeyeceksiniz hanımefendi.
Kendisi aynı zamanda bir televizyon programında da yorumcu. Ancak diğer yorumcularla birlikte sürekli duyduklarından bahsedip duruyorlar. Ne bir sonuç var ne de bir öneri ile çıkış yolu… Ben onu duydum ben bunu duydum. Eeee. Ne diyeyim izleyenleri bol olsun.
PİSTLERE BOŞUNA DOKUNMAYIN!!!
Tutturuldu bir millet bahçesi diye gidiyor. Pistlerin kırıma başladığında içim inanın cız etti. Dünyanın betonu kırılacak. Kalınlığı en az 5 metre. Sonra da buraya ağaçlandırma yapılacakmış. Biraz da olsa tarımdan da anlayan biri olarak orada ağaç yetişmeyeceğine garanti verebilirim tabi dışarıdan toprak taşınmayacaksa… Eğer taşınacaksa o da ayrı bir maliyet pek tabi ki. Kaç ton toprak atılması gerekir bir düşünsenize. Anlayacağımız o ki yıkım işlemleri belki de inşa maliyetinin bile üzerine çıkabilir. Milletin vergileriyle yapılmış bu meydanı yıkmak sanılandan daha pahalı olabilir. Gelin şu işi bir kez daha düşünün.
Nu D.38
Nuri Demirağ, Yeşilköy'de şu anda Atatürk Havalimanı olarak kullanılan, Elmas Paşa Çiftliği'ni satın alarak, orada 1559 dönümlük arazi üzerinde, 1000x1300m. ölçülerinde bir saha yaptırdı. Bu sahanın üzerine bir de Nuri Demirağ Gök Okulu, uçak tamir atölyesi ve hangarlar yapıldı.
Tarih 26 Mayıs 1944. İlk Türk yolcu uçağı, N D.38… Hangardan çıkan uçakta 2 pilot, Tasvir-i Efkar gazetesi sahibi Ziyat Ebuzziya, Vatan gazetesi muhabiri Faruk Fenik ve uçağın tasarımcısı Nuri Demirağ. Ankara seferine başlandı ve uçak başarılı bir şekilde Ankara’ya inerek bir tarih yazdı.
Tam 78. Yıl. Hala uçan bir yolcu uçağımız yok ama üzülmeyin vaatten bol bir şey yok. Biz yine de uçuyormuş gibi yapalım, ne dersiniz?
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)