Türkçemizde “Gurur” sözcüğü hem pozitif hem de negatif anlamlarıyla kullanılmaktadır. Negatif konotasyonuna kibir veya kendini beğenmiş, pozitif konotasyonuna ise övünme, övünç diyebiliriz. Bu hafta her ikisine de örnekler vereceğim.
Öncelikle gurur duyduğum bir gezinin özetiyle başlamak istiyorum. Pegasus Hava Yolları, 10 Kasım’da Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak üzere Samsun gezisi düzenledi. 100. uçak Cumhuriyet ile gerçekleştirilen sefer sonrası Onur Anıtı’na çelenk konuldu. Ardından Tütün İskelesi ziyaret edildi. Akabinde ise Bandırma Gemi Müzesi’ne gidildi. Atamızı 10 Kasım’da Samsun’da anmak benim için gerçekten mutluluk vericiydi.
Gezi sırasında her anımızda bizlerle birlikte olan ve her zaman duruşlarıyla örnek alınması gereken Sayın Güliz Öztürk’e ve Sayın Mehmet Nane’ye ayrıca teşekkürü bir borç bilirim.
Pegasus Hava Yolları gerçekten de kendinden emin adımlarla, planlı, programlı bir büyüme kat ediyor. Önüne çıkartılan engellemelere rağmen her zaman alternatif planlarını devreye alıyor. Rekabeti seviyorlar çünkü başaracaklarını da biliyorlar.
Engel demişken toplantıda sorduğum bir soruyu buradan paylaşmak isterim. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ikinci pisti neden hala açılmıyor? Bekletilmesinin sebebi ne? Yıllardır bir pist yapılamadı. İGA’ya dünyanın pisti yapıldı. Neden hala bekleniyor? Kimin kime garezi var? Pegasus’a mı, Sabiha Gökçen Havalimanı’na mı yoksa yolculara mı? Yoksa birileri istemediği için mi bu bekleyiş?
355 UÇAK ALIMI
Türk Hava Yolları yönetimi ile Airbus yetkilileri 355 uçak alımı için görüşmelere başlamış. Haberi görür görmez acaba Ahmet Bolat koltuğunu mu devredecek diye düşünmedim değil. Bunun nedeni Sunexpress eski CEO’su Jens Bischof gibi bazı üst yöneticiler ne hikmetse tarihi siparişler verdikten kısa bir süre sonra ya istifa edip başka bir yere geçiyorlar ya da yönetimden el çektiriliyorlar. Bakalım neler olacak.
Elbette şirket filosunun büyümesini çok isterim. Ancak bu alt yapı sorunlarıyla, plansızlıkla ve müşteri ilişkileriyle aman büyümeyin.
Sürdürülebilir yakıt deniliyor. Şöyle çevreciyiz, böyle doğayı koruyoruz deniliyor, uçak içinde tek kullanımlık plastik malzemeler…
Daha geçtiğimiz günlerde yaşanan alt yapı sorunun faturası kime kesildi? Bu sorunlar ortadan kalktı mı? Tabi ki de kalkmadı. Biletimi değiştirmek veya iptal etmek istediğim zaman halen bu mesajlar karşıma çıkıyor.
Geri bildirim formu açıyorsunuz. Ona bile gelen yanıt çağrı merkeziyle irtibata geçin oluyor. Çağrı merkezini arıyorsunuz bir türlü ulaşamıyorsunuz. Sizlerin vakti bol olabilir ama insanların saatlerce telefonla uğraşacak vakti yok. Bir başka husus da ailem için aldığım koltuk ve lounge girişleri. Dönüş bacağında seferlerde bir değişiklik yokken bile satın aldığım koltuklar verilmemiş. Bu koltuklar da boş gelmiş. Eee ücreti nerede? Form doldurdum. Çağrı merkezi ile görüşün. Şaka mısınız? Lounge girişi alıyorum. Zorunlu parkur değişikliği yapıyorsunuz. Lounge’a giriş yapılamıyor. Ücret iadesi için form yazıyorum. Çağrı merkezine geri dönüş yapın diyorsunuz.
Hakikaten onca yönetici orada, bunlarla ilgilenmiyor da ne yapıyor acaba?
MİLAS – SİNOP (İSTANBUL -SİNOP UÇUŞU KOLTUKLARI)
HAVA TRAFİK KONTROLÖRLERİ
Evet geçen haftaki yazıma gelen tepkilerle başlayayım. Öncelikle şu konuda net bir açıklama yapayım. Benim ne Airport Haber ile, ne bir sendika ne de bir havayolu şirketi ile maddi hiçbir ilişkim olmadı, olmaz da! Bildiğimden, gördüğümden ve düşüncemden başkasını yazmam, kimse ne yazdırabilir ne de sildirebilir. O yüzden küstahça yorumlarınızı aynen gerisi geriye iade ediyorum.
Gelelim konumuza… Duyduğum ve gördüğüm kadarıyla “İnsiyatif Almadan Çalışma” olayını bazılarınız anlayamamış. Biraz daha basite indirgeyerek açıklamaya çalışayım.
Benim şartlarımdaki bir insan bir kasada 20 şişe su taşıyabiliyor. Ancak götüreceğim şirket diyor ki, benim için 5 şişe daha fazla taşıyabilir misin. Tamam diyorum. 25 şişe taşımaya kalkıyorum. Ancak bu şişelerin kırılması halinde de yine sorumluluk bana ait oluyor. İnsiyatif almazsam 20 şişe taşımaya devam ediyorum. Hava trafik kontrolörlerinin de olayı bu.
İnsiyatif almadan çalıştıkları zaman zaten normal prosedürleri işletiyorlar. Burada hava yolu şirketlerinin kontrolörlerin karşısında değil yanında olması gerekir. Sonuçta sizler için bunu yapıyorlar. Şirket daha az yakıt yakınca yararı kime? Mesailer daha çabuk bitince yararı kime?
Şimdi gelelim maaş meselesine. Ortalıkta o kadar çok bilgi kirliliği var ki… Ve bu kirlilikten doğan birçok mantıksız yorum. Vay efendim kontrolörler 150 bin alıyor, vay efendim yeni başlayan 100 binden başlıyor, bunlar halen beğenmiyor. Arkadaş bu rakamlar nereden çıkıyor anlamak mümkün değil.
Bakın size belgeleriyle göstereyim. 40-50 bin bandında bir para ellerine geçen. Bu paranın da yarısından daha fazlası tazminatlardan oluşuyor. Yani emeklilerinde de gol yiyorlar. Şu anda emekli olan bir kontrolörün eline geçecek para 13-14 bin. Burada bir de göstergenin de etkisi var elbette. Halen 2800 göstergedeler.
Şimdi gelelim karşılaştırma olayına. Bazı arkadaşlarımız pilot maaşıyla nasıl karşılaştırırsın demişler. Orada yazdıklarımdan bir hava yolu şirketi üst yöneticisi zaten kurum içi pilotları kastettiğimi anlamış. Ancak olayı başka yerlere çekmek isteyenler, havayollarında çalışan pilotları yazdığımı düşünmüş. Pilot maaşının yanından bile geçmiyor ki… Haa illa karşılaştırma yapmamı isterseniz, kabin memurlarıyla belki…
Kontrolörlük uzmanlık gerektiren bir iş KPSS A tarzında bir işe alım sistemi var. Eğitimler ağır. KPSS + YDS + FEAST bir de bunların yanında yeni başlayan mülakatlar… Bir yılı aşan temel ATC kursu, ondan sonra yine 1,5 – 2 yıl board başı eğitimi. Yani toplamda tam manasıyla bir kontrolör olabilmek için geçen süre 2,5-3 yıl. Bunların yanında 500.000 TL’ye yakın eğitim ücreti. Bir de üstüne pilotlardaki sağlık muayeneleri gibi sürekli tekrarlanan muayeneler. Aylık ortama 180 saat mesai.
Pilotlarla, eğitim sürelerinden, sağlık muayenelerine kadar daha birçok konuda benzerlikler olsa da gelin ben size bir kabin memuruyla karşılaştırmasını yapayım.
X havayolu şirketinde çalışan bir kabin memuruna yazılan uçuş saati 77. Y meydan da çalışacak kontrolörümüz ağır bir ekip düzeninde 180 saat çalışacak. 45 günlük eğitimle kabin memuru olan arkadaşımızın maaşı 75 bin, yıllarca eğitim almış 180 saat mesai yapmış kontrolörün aldığı 43 bin. Kontrolörün aldığı risk bir pilotla eş değer. Bir kabin memurunun aldığı risk nedir? Madem adil olmaktan bahsediyorsunuz, adaletiniz nerede?
Bir kaza kırım meydana gelse hiç suçu olmasa da belki hapiste yatacak. Bu iş riskli bir iş. Pilotların maaşları neden yüksek diye hep sorarlar. Riskleri yüksek de onun için. Kafalarının rahat olması gerekir. Sorunsuz bir hayat sürmeleri gerekir. Eee kontrolörlerin de durumu aynı. Neden hala anlamak istemiyorsunuz?
Tüm EUROCONTROL üye ülkelerinde ve dünya genelinde ATC’lerin pilotlarla eş değerde bir iş yaptığı kabul edilir. Bir bizde durumlar farklı.
Havayolu yöneticilerine de şaşıyorum. Kontrolörlerin arkasında duracaklarına onları kötülüyorlar. Arkadaş yapmayın etmeyin. Bu kadar da dar görüşlü olmayın. Millet sizler gibi on yerden maaş almıyor. Bu yüzden çok da gururlu olmayın!
Serdar BAŞAĞAOĞLU
[email protected]
Yorumlar Tüm Yorumlar (105)