Geçen hafta yazmış olduğum “Bu yaz çok çetin geçecek” yazı DHMİ bünyesinde çok yankı buldu. Amaç personeli birbirine düşürmek olmasa bile bazı yorumcuların yorumlarından da anlaşılacağı gibi birimler arası bir sürtüşme olduğu gerçeği ile karşılaştık. Bir başka gerçeği daha ortaya çıkardı bu yazı. Kontrolörler sadece havacılık tazminatı peşinde değiller. Onlar resmen DHMİ tarihi açısından devrim istiyorlar.
Aslına bakarsanız ben geçen haftaki yazımı Atatürk Havalimanı’ndaki rötarlardan yola çıkıp, hem havalimanın yetersizliğini hem de bir türlü çözüme kavuşamayan havacılık tazminatını harmanlayıp her iki sorunun birlikte düşünülmesi gerektiğini vurgulamaya çalışmıştım.
Oysa özellikle hava trafik kontrolörleri açısından daha derin yaraların olduğunu ortaya çıkarmış oldum bu yazıyla.
Şöyle ki;
Hava trafik kontrolörleri havacılığımızın olmazsa olmazı. Bir teknisyen uçağın bakımı için ne kadar önemli? Bir pilot uçağı kumanda eden yegane sorumlu olarak ne kadar önemli? Bir dispatch uçağın balansı için ne kadar önemli? İşte belki hepsi kadar hava trafik kontrolörleri de o kadar önemli ve vazgeçilmezler.
Tabi hava trafik kontrolörleri derken sadece kulede çalışanlardan bahsetmiyorum. Seyrüsefercilerden bahsediyorum.
Şimdi gelelim sadede.
Ne istiyor olabilir bu seyrüseferciler?
Doğrudan bodoslama söyleyelim;
Onlar DHMİ’den ayrılmak istiyorlar. Özerk bir yapıya kavuşmak istiyorlar. İnisiyatif almak istiyorlar. Bu istek işin en keskin ve en marjinal kısmı. Özerk yapı için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bir çalışma yaptırmıştı. Hatta çatısı bile kurulmuştu. Ama ne oldu ise nasıl bir bilgi sunuldu ise birden rafa kalkıverdi bu düşünceler, görüşler, çalışmalar.
Ayrılık meselesi kanunla belirlenecek bir durum. Dolayısıyla bu isteği koy cebe diyelim.
Ama asıl istekler insani istekler. Bu isteklerin önüne en kalın duvarları, setleri çekin karşı koymak mümkün olmayabilir. Mantıksız istekler de değil bunlar.
E hadi bakalım neymiş o istekler.
İstanbul’dan başlayalım. Personel sayısı son derece az. Hemen personel yetiştireyim dersen en az 18 aya ihtiyacınız var. Yeri gelmişken bir dipnot düşeyim.
Anadolu Üniversitesi’nde Hava Trafik Kontrolörlüğü okuyan ve mezun olan arkadaşlara neden bu kapılar açılmaz şaşarım. THY nasıl pilot yetiştirmek için Anadolu Üniversitesi ve THK ile anlaşıyorsa DHMİ’de Anadolu Üniversitesinin bu kaynağından faydalanabilir. Branş isteyen hassas bir konu olduğu için pozitif ayrımcılık yapılabilir.
Daha önce de yazmıştım. İstanbul’da yüzlerce uçağa hizmet veren kontrolör ile Gazipaşa’da bir uçağa hizmet veren kontrolör aynı maaşı alıyor. İstanbul’da yapılacak en küçük hatanın nelere mal olacağını hepimiz tahmin edebiliriz. O halde ücret skalasına bir düzenleme getirmek gerekir. Eğer meydanlar arası farklara rağmen ücretler aynı ise riski fazla bulunan havalimanında neden çalışsın kontrolör. Torpilini bulup kaçar sakin bir havalimanına. O yüzden cazipleştirmek lazım.
Bir başka sorun. Çalışma saatleri. Kontrolörler 12 saat esasına göre çalışıyorlar. Özellikle İstanbul’da yılın 12 ayı, Antalya’da belki 4-5 ayı, Ankara’da keza 12 ay boyunca risk taşımaz mı 12 saatlik mesai. Yetkililer hemen şöyle savunacaklar. “Efendim 2 saat çalışıp 2 saat dinleniyorlar” mantıklı bir açıklama olabilir mi bu? Aynı iş ortamındasınız. Uyusanız sersemleşirsiniz, uyumasanız yorulursunuz. Dolayısıyla yıpranırsınız. Bir kişinin sürekli ekrana bakması ne kadar sağlıklı olabilir ki? Yıpranma demişken bu arkadaşların yıpranma oranları çok yüksek diye düşünüyorum. Dolaysıyla tıpkı askerler gibi polisler gibi yıpranma almaları gerekmez mi? Böyle bir düzenleme istemek hakkaniyetsiz mi olur?
Hava trafik kontrolörleri 65 yaşına kadar çalışabilir mi? Kanuni olarak çalışabilir. Buna engel yok. Ama bu yaşa kadar çalışan bir kontrolörden ne kadar verim alabilirsiniz? Öyle bir düzenleme var ki kontrolör bugün 5000 TL maaş alıyorsa yarın emekli olduğunda bin liranın biraz üzerinde emekli maaşı alacak.
Öyle bir düzenleme yapılmalı ki kontrolör emeklilik hayatını da garantiye almalı.
Bana gelen bilgilere göre ek ödemeler tazminatı dağıtımında kontrolörler en alt sınıfa konulmuş. İşte bu düzenleme de kontrolörlerin canını sıkmış durumda.
Stresi en yüksek durumda olan bir mesleği icra eden kontrolörlere en alt sınıf muamelesi yapılması hazmedemedikleri durum gibi görünüyor.
Dahası da var ama ben uzun yazmayı sevmiyorum.
Kısacası kontrolörler işletmeden ayrılmak istiyorlar. Özlük haklarının düzenlenmesini istiyorlar. Bu yönde atılacak adımları bekliyorlar. Benden söylemesi.
Geçen hafta söylediğim gibi eğer bu düzenlemeleri hayata geçirecek iyi niyetli adımları görmedikleri taktirde geçen hafta söylediğim gibi bu yaz çok çetin geçecek.
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar Tüm Yorumlar (61)