Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, aklını kiraya, elini bankamatiğe kaptırmış gazetecilerden gelmeyen bir soruyu kendi sordu kendi cevapladı. Ve sonuç itibariyle ekonominin koptuğunu belirtti. Kopmayan bir konu var mı acaba diye ben de sormak isterim. Ekonominin koptuğunu öyle farklı kalemlerden anlamaya da gerek yok. Herhangi bir ekmek fırınına satışların düşüp düşmediğini sorun, onlar size söyler…
Bu hafta yine hareketli bir hafta içindeydik. Emitt Fuarı, THY yönetiminin HAVA-İŞ sendikası ile görüşmeleri, ATC’lerin durumu, maaş zamları derken yazılacak çok konu birikti.
Emitt
Genel merkezi Londra'da bulunan ICA Events adlı fuar şirketinin İstanbul’da düzenlemiş olduğu Emitt fuarına katıldım. Sektörümüzden Türk Hava Yolları, Anka Air, Hava-İst ve IGA PASS dikkatleri ve ilgileri çekti. Ancak geçtiğimiz yıllara nazaran katılım çok düşüktü. Eskiden hemen hemen bütün salonlar dolarken bu seneki katılımcı sayısına göre yalnızca 3 salon açıktı. Onda bile birçok alanda boşluklar vardı.
Ancak daha sonradan öğrendiğim bir husus beni ziyadesiyle üzdü. Tüyap fuar merkezinde yer alan bayraklarda yavru vatan KKTC’nin bayrağının Yunanistan bayrağı asılması sebebiyle yer verilmediğini öğrendim. İngiltere merkezli şirketten de bu beklenirdi zaten. Benim ülkemde fuar yapacaksın, benim yavru vatanımı saymayacaksın heee!!!
Konu hakkında biraz araştırma yapınca olayın neredeyse bir krize dönüştüğünü ve sonradan güç bela KKTC bayrağının fuarın son zamanında asıldığını öğrendim. Yerli ve milli gazetecilerimiz bunu da yazın lütfen!
Yerli ve milli deyince aklıma Türkiye’nin ekranı TRT geldi. Geçtiğimiz hafta içinde öyle bir haber yaptı ki gözlerime inanamadım. Alper Gezeravcı’nın haberini yapacağız diye gittiler Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi her daim aşağılayan ve hakaret eden Yunan gazetesi Pentapostagma’yı kaynak gösterdiler. Bu kadar da olmaz artık!
Arkadaş aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Her dakika bizi sırtımızdan vurmaya kalkan, sürekli teröristlerle ilgili haberler yapan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hakaret eden bu gazetenin haberini nasıl yaparsınız?
Herhangi bir yabancı devletin veya gazetenin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hakaret etmesi kabul edilemez. Türk yetkililerinin duruma ivedi olarak müdahale etmesini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak rica ederim.
THY / HAVA-İŞ
Geçtiğimiz günlerde THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof.Dr. Ahmet Bolat ve THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, Hava-İş sendikasına gitti. Görüşme neticesinde bir anlaşma sağlanamayacağını düşünsem de geç saatlere kadar bilgi almaya çalıştım.
Sendika yönetimi yaptığı açıklamada “mutabık kalınan maddelerin haricinde” bazı konuları ilettiklerini belirtmiş. Anlaşma sağlanmadan ne gibi bir kazanım elde ettiklerini bilemiyoruz.
Neler iletildi; Maaş Artışı %75, Uçucu Pazar Mesaisi, Dar Gövde Bacak Parası, Vergi Muafiyeti, Sosyal Yardım Kalemleri, Başlangıç Ücretleri, Pass / CED Bilet İyileştirmeleri, Prim ve Tazminatlar, İmza Parası.
Merakla anlaşmayı bekliyoruz. Sonra bu konuyu konuşuruz.
DHMİ’Yİ NELER BEKLİYOR
Köşe yazılarımı takip edenler gayet iyi bilirler ki burada sık sık DHMİ çalışanlarının ve özellikle de Hava Trafik Kontrolörlerinin sorunlarını dile getiriyorum. Geçenlerde yine DHMİ yetkililerinin Havacılık Tazminatı ile imtihanı diye başlık atarak konuya dikkat çekmiştim.
Maalesef olan oldu “Havacılık Tazminatı” söylenenlere göre seçimden sonrasına kaldı. Bana kalırsa bir başka bahara kaldı. DHMİ çalışanları; Havacılık Tazminatı süreci ile ‘FALSE FLAG’ bir operasyona maruz kalmıştır. Böylelikle gerçek gündem DHMİ’nin yeniden yapılandırılması konusunun ciddiyeti şu ana kadar anlaşılamamıştır.
DHMİ bünyesinde faaliyet gösteren dernek ve sendikalar ise bilerek ya da bilmeyerek bu operasyona destek oluyor. Halen seçimden sonra tazminatların gerçekleşeceği umudu çalışanlara pompalanarak umut tacirliği yapılıyor, gerçek gündeme odaklanması engelleniyor.
Maliye yetkililerinin tazminat konusunda 2016 yılından beri devam eden direncinin seçimden sonra nasıl ortadan kaldırılacağı bilinmiyor, yeniden yapılandırılması gündemde olan bir kuruma bu tazminatın verilmesi ne kadar ihtimal dahilinde takdirlerinize bırakıyorum. Gelecek günlerde DHMİ’de Seyrüsefer ve İşletme hizmetlerinin birbirinden ayrılması en olası ihtimal gibi duruyor.
Gelelim Hava Trafik Kontrolörlerine. Onları da 2024 yılında yoğun ve stresli bir gündem bekliyor. 1 yılını henüz tamamlamış HTK-SEN ile Hava Trafik Kontrolörleri arasında bir sinerji oluşmuş, bir anda sendika üye sayısı 1500’lü rakamların üzerine çıkmıştır. HTK-SEN camianın ihmal edilmiş sorunlarını çözmek adına kısa bir sürede birçok bürokrat ve siyasi ile görüşmüş, sorunların çözümü noktasında birtakım sözler alınmıştır. Fakat gelinen nokta itibariyle verilen sözler, yerini dilek ve temennilere bırakmış durumdadır.
Camianın sınırsız desteğini alan sendika yönetiminin yeni bir yol haritası oluşturması kaçınılmaz olmuştur. Zira bu destek zamanla zayıflamaya başlayacaktır. Benden söylemesi…
Geçtiğimiz aylarda Hava Trafik Kontrolörleri TATCA ve HTK-SEN önderliğinde bir İAÇ süreci başlatmış ve çok güzel birlik ve beraberlik örneği sergilemişlerdi. Bu birlik ve beraberliğin devam etmesi Hava Trafik Kontrolörlerinin sorunlarının çözümü noktasında oldukça önemlidir. Ayrılmaya, dağılmaya, bölünmeye çok müsait bir bünyeye sahip olan Hava Trafik Kontrolörleri çok stratejik hareket etmek durumundadır.
Bazı konular var ki camiada bir anda infiale sebep olabilir. Bunlardan birisi belki de en önemlisi kanaatimce Hava Trafik Kontrolörleri arasında KAST sistemine sebep olacak MEYDAN KATEGORİZASYONU meselesidir. Bu konunun daha öncelikli konular varken gündeme getirilmesi Hava Trafik Kontrolörleri arasında ciddi bir travma yaratacaktır.
Ülkemizin bölgesel, güvenlik ve ekonomik şartlar açısından farklılıkları ortadayken, yasal mevzuatlar herkesi kapsayacak şekilde uygulanmıyorken böyle bir konunun yangından mal kaçırır gibi gerçekleştirilmesi Hava Trafik Kontrolörleri arasında tamiri mümkün olmayacak bir tahribat yaratacaktır. Bu konuda birçok parametreyi göz önünde bulundurarak üzerinde çok fazla düşünülerek hareket etmek en doğrusu olacaktır.
Halen baraka kulede hizmet veren, halen istirahat odası olmayan kulelerde çalışan, iş yerlerinde yemek yemek, kahve içmek gibi en insani ve temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çeken, depreme dayanaksız yerlerde görev yapan, ısınma problemi yaşayan, güvenlik sebebiyle evinden çıkamayan Hava Trafik Kontrolörlerinin olduğu bir ülkede ne demek istediğim daha kolay anlaşılacaktır.
Benim tavsiyem, Hava Trafik Kontrolörlerinin bütün mesaisini ve gücünü, DHMİ’nin yeniden yapılandırılması sürecinden en az zararla çıkacak şekilde kullanmasıdır. Bu süreçte masada söz sahibi olmaya çalışmalı, Avrupa’dan ve dünyadan örnekler vererek kendilerini ve taleplerini tam manasıyla gündeme taşımalıdır.
Yarın çok geç olabilir…
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (261)