Hani insan hakları dedikleri şey var ya aslında öyle bir şey yok. O sadece “İnsan hakları” diyen ülkelerin uydurduğu yalan düzenin bir parçasıdır. İran’da düşen ve 168 kişiye mezar olan o uçağın düşüş sebebi insan hakları diyenlerin eseridir. Neden böyle bir yargıya vardığımı geçtiğimiz hafta AirportHaber’de yayınlanan bir haberden esinlendiğimi itiraf edeyim.
AirportHaber’de, Çin’de Uygur Türklerine uygulanan işkence ve katliamlara tepki olarak THY’nin Çin uçuşlarını durdurmasını isteyen bir yazı yayınlandı. Bu yazıya gelen tepkiler hayretler içerisinde bıraktı. Uyuşmamızı isteyen dünyanın istediği olmuş diyebiliriz artık. Tepkisiz bir toplum halindeyiz ve “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığındayız. Aslında buna günübirlik yaşamakta diyebiliriz. Yorum olarak gelen tepkilerde “THY neden uçuşları durduracakmış? Biz siyaset mi yapıyormuşuz?” buna benzer eleştiri aldık.
Şimdi dönelim konumuza;
Son bir yılın en popüler haberleri arasında uçak kazaları yer almaya başladı. Ay geçmiyor ki dünyanın bir ülkesinde uçak düşmesin. Son üzücü haber İran’dan geldi. 168 can bir anda toprağa gömüldü. Rus yapımı Caspian Airlines şirketinin Tupolev tipi uçağının düşmesi belki dünyanın umurunda olmamıştır. Tıpkı Yemenia Havayolları uçağının düşmesi gibi. Dünya medyasında Air France uçağının düşmesi kadar ne İran uçağının düşmesi ne de Yemenia uçağının düşmesinin sebepleri irdelenmedi. Acaba Yemenia uçağında ölenler, İran uçağında ölenler insan değiller miydi?
Hayvan hakları savunucuları bile bir hayvana yapılan öyle ya da böyle en küçük bir şiddeti devasa boyutlarda irdelerken, İran’da düşen uçağın içinde bulunanları hangi insan hakları savunucusu savunabilir ki? Ölüme götüren nedenleri kim sorgulayabilir ki? Bu sorunun cevabı İranlı savcıdan geldi. “Teknik bakımları yapabilmek için ambargo nedeniyle uçak parçası alamıyoruz” şeklinde idi savcının açıklamasının özü. Oysa bu uçak Rus yapımı. Rusya uçak satıyorsa parçasını da verebilir. Savcının bu söylemi bana göre yersiz. “Ama modern uçak alamıyoruz” derse burada hak verebilirdim.
Ancak İran’ın ambargo nedeniyle yeni nesil Boeing veya Airbus alamadığını da biliyoruz. Hatta hatırlanacağı üzere Yavuz Çizmeci, hülle yolu ile İran’a sattığı Boeing nedeniyle Amerika tarafından kara listeye alınmıştı.
Dünya ile entegre olamayan İran’ın da kendini sorgulaması gerek. İran savcısı özeleştiri de yapabilmeliydi.
İnsan hakları savunucularının insani hizmetlere yönelik ticarette ambargoya karşı çıkmaları gerekmez mi?
Türkiye İran ile havacılık anlamında güzel şeyler yapmaya çalışıyor. İran Türkiye için büyük bir uçuş pazarı. Bildiğim kadarıyla ambargodan şikâyetçi İran, Türk şirketlerinin uçmasını da istemiyor. İstedikleri de kısıtlı sayıda. Oysa dünyaya Türkiye üzerinden açılabilir İran. “Ambargo var uçakları yenileyemiyoruz” bahanesi İran’ın Türk şirketlerine yaptığı eziyetler göz önüne alınarak yorumlanmalı. Buna örnek olarak TAV’ın İran’da yaşadığı muamele gösterilebilir.
Kendinizi dünyaya açacaksınız ki, dünya da sizlere kapısını açsın.
Her ne olursa olsun insan hayatı önemlidir diyorsak, uçak alım satımları insan hayatı göz önüne alınarak serbest bırakılmalı.
İnsan hakkı her yerde eşit olmalı.
Haftaya görüşmek dileğiyle...
Yorumlar