PİLOTLAR KOKPİTTE İNGİLİZCE ÇALIŞIYORLAR
Bir süredir Türkiye’deki pilotlar arasında en önemli sohbet konusu, yabancı dil meselesi... Aslında bu mesele çok yeni sayılmaz ancak Danimarka basınında, Türkiye’deki pilotların İngilizce bilgisinin yetersiz olduğunu ve bunun da uçuş emniyeti açısından risk oluşturduğunun yazılmasından sonra herkes konuyu daha bir ciddiye almaya ve üzerinde durmaya başladı.
O yüzden özellikle Türk Hava Yolları’ndaki pilotların durumunu, Danimarka basındaki iddialar öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz. Az önce de belirttiğim gibi bu iddialar epeydir dillendiriliyordu, özellikle asker kökenli pilotların yabancı dil seviyesinin yetersiz olduğu konusunda bazı çevrelerden küçük küçük salvolar da geliyordu. Ancak Danimarka’da söz edilen iddialar Türkiye’deki pilot camiasında küçük bir tsunami etkisi yarattı diyebiliriz.
Önce şu konuya açıklık getirmekte fayda var. Bir defa, THY’nin tek başına günah keçisi ilan edilmemesi gerektiği konusunda anlaşalım. Çünkü gerek THY gerekse diğer havayolu şirketleri pilot ihtiyacını hemen hemen aynı kaynaktan karşılıyor. Büyük oranda Türk Hava Kuvvetleri, az sayıda uçuş okulu ve önemli miktarda yabancı pilot...
Şimdi pilot kaynağı birbirinin aynı olmasına rağmen sadece Danimarka’da konuşan yabancı pilotların bir dönem THY ile ilişiği olmaları ve sadece THY aleyhine olumsuz demeç vermesi diğer havayolu şirketlerini aklamaz. Bu yüzden o iddiaların tamamı özel şirketlerdeki pilotları da yakından ilgilendirir, ilgilendirmelidir de... Ancak bu noktada sadece THY’nin hedef tahtasına oturtularak ‘Ha babam, kılıç sallamak’ bazı kesimlerin art niyetlerinin de açığa vurmasıdır. Daha dün kulaklık takarak İngilizce konferansı simultane çeviriden dinleyenlerin bile dilinin bu olay hakkında yorum yapabilecek kadar uzaması da aslında
hedefin İngilizce’den ziyade ‘bağcıyı dövmek’ yani THY’ye çakmak olduğunu açıkça göstermektedir.
Yukarıda da belirttiğim gibi Danimarka basınında yer alan iddialar, THY Uçuş İşletme’de hiç beklemediğim refleksle karşılık buldu. THY sanki böyle bir kıvılcımı bekliyormuş gibi, meseleyi sanıldığından daha çok önemsedi. Önce bütün pilotların İngilizce seviyelerini belirlemek için belge istendi, sonrasında ise bir nevi seviye tespiti için sınav açıldı. Pilotlardan 5 Mart’a kadar bu sınava girmeleri istendi. Burada THY’nin meselenin ciddiyetini idrak ederek harekete geçmesi bana göre çok önemli ancak bunu bir hışımla alelacele yapmaya çalışması ise bir o kadar riskli.
Şimdilerde duyuyoruz ki THY’deki çok sayıda pilot, kurumun açtığı sınavı geçebilmek için harıl harıl çalışıyor. Üstelik bir çok pilot bunu, dinlenme saatinde, uçuş sonrası yatıda, otelinde ve hatta uçuş sırasında kokpitte yapmaya başladı. Kimileri de kendi başına İngilizce çalışmanın zor olacağını düşünerek İngilizce kurslarını tercih etti.
Bir pilot düşünün, kendisi kokpitte ama aklı 5 Mart’a kadar girmesi gereken o sınavda.. . Aklında hep o soru var,
‘Acaba sınavı geçebilecek miyim, ya geçemezsem?’ Dinlenme süresinde uykudan feragat edip harıl harıl ders çalışması da fiziki yorgunluk açısından meselenin bir başka yönü... Kısacası bu ingilizce meselesi pilotları hem zihinsel hem de bedensel açıdan epey zorlayacak gibi görünüyor.
Bana göre mantıklı olan, bugüne kadar madem ki eksik İngilizce bilgisiyle bu işler yürütülegeldi, biraz daha böyle devam etmesinde sakınca görmeyip uzun vadede pilotların dil sorununu çözmesini sağlamak, gerekirse THY kendi eliyle İngilizce kursları açarak pilotlarını kendi kriterlerine göre istediği seviyeye getirmesidir. Yangından mal kaçırırcasına yapılan işlerin sıkıntıları çok daha büyük olabilir.
Son olarak yazının girişinde de belirttiğim gibi
bu sadece THY’nin değil diğer şirketleri de ilgilendiren meseledir. Kendilerini bu işin dışında tutarak kirli eller kullanıp THY’yi hedef tahtasına oturtmak sadece bu günü kurtarır...
Peki ya yarın?
Yorumlar Tüm Yorumlar (42)