M.Ö. 570 yılında doğan antik İyonya’nın en ünlü düşünürlerinden biri olan Pisagor, yeryüzündeki her şeyin matematikle ilgisi olduğuna inandığı gibi yüz yıllar öncesinden dünyanın asıl meselesini de çözmüş.
Bilinen geometri teoremleri yanında etik, matematik, astronomi, metafizik, müzik gibi alanlarda da çeşitli çalışmalar yapmıştır. Ancak toplum hakkında öyle bir görüş belirtmiş ki, adeta günümüzdeki problemlerinin çözümünü yıllar öncesinden vermiş.
Pisagor, toplumun 3 ana parçadan oluştuğunu ve bunların da bilgelik, cesaret ve ihtiyaçlar olduğunu belirtmiş.
Bilge yani akıllı kişilerin toplumu yönetmesini, cesur kişilerin asker olmasını, halkın da ihtiyaçları karşılaması ve tüm bu sınıfların kendi arasında da bir eşitliğinin olmasını gerektiğini vurgulamış.
Pisagor’un bu adalet anlayışı sebebiyle de kendisine atfedilen bir kupa vardır. Pisagor’un Adalet Kupası…
Bu kupaya sıvıyı ölçüsüne göre koyduğunuzda, size içindekini içme fırsatı verir. Ancak ölçüsünden fazla koyduğunuzda sifon sistemi devreye girer ve kupadaki tüm sıvı alttan akar gider ve kupa boşalır.
Siz buna ister adalet, ister aç gözlülük isterseniz de ölçüsüzlük ya da arsızlık diyebilirsiniz.
Her şeyin bir ölçüsü bir sınırı olmalı. Yoksa adaletin olmayacağı gibi toplum içindeki sınıfların da huzuru kalmaz.
Burdan yola çıkarak çalışanlar arasında aynı işi yapan ve farklı karşılıklar gören kişilerin iç huzuru ve adalete olan güvenlerinin sarsıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Dünya genelinde icra edilen pilotluk, kabin memurluğu, yöneticilik, teknik, yer hizmetleri gibi görevler ne yazık ki özellikle ülkemizde tam olarak karşılığını görememekte. Bu şekilde devam edilirse dünyanın en düşük maaşlı havacılık çalışanları ünvanını elde etmiş olacağız. Her şeyin “EN”i düşünüleneceğine her şeyin adaletlisi düşünülse daha iyi olmaz mı ?
En fazla noktaya uçmak, en büyük havalimanına sahip olmak, en büyük Lounge’a sahip olmak, en çok havalimanını yapmak… En en… Hepsi ölçülü olmalı.
Yolcu olmazsa her yerde havalimanını neyleyim? Ulaşımı olmadıkça en büyük havalimanını ne işime yarar? Oturup düşünmek lazım!
Bu arada geçen haftalarda Airbus’a biraz sitem etmiştim. Sağolsunlar onlar da deprem bölgesi için diğer havacılık aktörleri gibi desteklerini vermeye başladılar. Zor zamanları birlikte aşmak en anlamlısı.
Şimdi yaraları sarma zamanı…
Bilime, akla ve mantığa aykırı her türlü hareketten kaçınmalı ve doğanın dengesiyle oynanmamalı.
Kalkıp da gölün üzerine havalimanı yapılmamalı, ehliyetsiz kişilerin iş başında olması engellenmeli. Olur olmadık yerlere olur olmadık meydanlar inşa edileceğine eldeki mevcut değerler korunmalı. Ve aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklenmemeli.
İvedi olarak da HATAY HAVALİMANI gerçek sahibi olan doğaya teslim edilmeli ve başka bir yere yeni, sağlam bir havalimanı yapılmalı.
Atatürk Havalimanı pistleri yeniden daha güçlü bir şekilde yapılmalı. Stratejik açıdan büyük öneme sahip Atatürk Havalimanı’nın olası bir depremde buna karşı çıkanların da imdadına yetişeceği unutulmamalı.
Akla, ilime ve fenne muhtaç tüm kişilere…
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar