Daha çocukluk yaşlarından itibaren planlı programlı hareket etmemiz öğütlenir. Her adımı hesap ederek, bir kuyumcu misali taşları yerine sırasıyla koyarak…
Geçtiğimiz hafta yazdığım üzere İzmir’de düzenlenen TEKNOFEST için yola koyuldum. Zor zahmet basın girişini bularak alana giriş yaptım. Ancak bir türlü basın kartıma erişim sağlayamadım. Basın odası adı verilen yeri bile fotoğraflardan bulmaya çalıştım. Koskoca meydanda o kalabalıkta…
Basın kartımı almak için bir de orada şansımı denedim. Bana dışarı çıkıp ziyaretçi bölümünden geçerek almam gerektiği belirtildi. Arkadaş madem ziyaretçi bölümünden girecektik neden basın otoparkının dibinden basına giriş sağladınız? Kroki bile etkinliğin başlamasından bir gün sonra kurulan gruptan gönderildi. Çekim vs. yapmak istiyorsunuz, herkesten ayrı bir tantana. Basının giriş yapması gereken yerlere basın alınmıyor. Etkinlik görevlilerine bir yer soruyorum, bana etkinlik bugün başladığı için bilmediğini söylüyor. Uçuş programlarını tırmalaya tırmalaya alıyorsunuz. VIP’ten giriş yapılıp çekim yapılabilir deniliyor, oraya gidince de alamayız deniliyor. Basın odasının en büyük ihtiyacı internette kesinti yaşanıyor. Ve daha niceleri… Böyle bir saçmalıklar silsilesini sanıyorum Türkiye’den başka hiçbir yerde yaşayamam.
Otellerin de tamamının dolu olması ve bu yazdığım saçmalıklar sebebiyle gittiğim gibi gerisi geriye döndüm. Ancak….
Tabi ki orada bulunduğum süreç içerisinde de bazı izlenimlerde bulundum. Örneğin SHGM Genel Müdürü Kemal Yüksek ile DHMİ Genel Müdürü Hüseyin Keskin bir araya geldi. Aradan bir gün geçtikten sonra Hava Trafik Kontrolörü için yazılan talihsiz metin bana acaba orada bu konu mu görüşüldü diye düşündürdü.
Hava Trafik Kontrolörü arkadaşlarım siz, size verilmiş olan hakkınızı arıyorsunuz. Hiçbir kuvvet önünüzde duramaz. İsteyen istediğini söylesin, tehdit etsin! Siz birliğinizi bozmadığınız taktirde başkaları da birliğinize destek vermek için sıraya girecektir.
Geçen haftalarda “Yalnız Taş, Duvar Olmaz” başlıklı yazımdaki bir bölümü tekrar hatırlatmak isterim. “Peki nasıl ses çıkarılır? Pilotundan, hava trafik kontrolörlerine, yer hizmetlerinden, kabin memurlarına, teknisyenlerinden harekatçısına kadar her birimde çalışanların ortak bir söylemi olmalı diye düşünüyorum. Bunun için de birlik olunmalı. Yalnız taş, duvar olmaz diye güzel bir atasözümüz vardır. Artık gerisini de siz düşünün.
Çalışma şartlarınızın ağırlığını, aldığınız sorumluluğun yükünü gayet iyi bilen biri olarak sizleri sonuna kadar destekliyorum.
KİBİR
İyi bir yöneticide olması gereken en önemli özelliklerin başında mükemmel bir iletişim, empati yeteneği, güvenilir ve tutarlı olması, şeffaflık, motivasyon becerisi, değişime ve eleştiriye açık olması, adaletli olması, örnek davranışlar sergilemesi ve en önemlisi de ekip ruhuna göre hareket edebilmesi gelir.
Şimdiki çoğu yöneticiye bakıyoruz almış başını bir kibir, bir azamet… Sanırsınız küçük dağları o yaratmış. Arkadaş, sen de etten kemikten bir insan, karşındaki de. Neyinle böbürleniyorsun. Hangi hak sana karşındakini hor görmeni sağlar. Hep söylüyorum. Bu şirketlerin asıl sahipleri bizleriz. Sizler o koltuklarda gelip geçicisiniz. Nasıl o makamlarda oturduğunuzu tartışmayacağım ama o koltuklarda oturmanızın sebebi iş yapasınız diye, unutmayın!
Koltuk deyince, İstanbul Havalimanı’nda ve İstanbul Sabiha Gökçen’de önemli değişimler oldu. Kadri Samsunlu yerine Selahattin Bilgen getirildi. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda da Berk Albayrak görevinden alındı. Demek ki hiç kimse çivi çakmıyormuş o koltuklara…
Hava yolu şirketlerinde de aynı şekilde… Hiç kimse kalıcı değil. O sebeple tepe yöneticiler her an gidecekmiş gibi düşünerek, empati yaparak hareket ederlerse, gönüllerde taht kurar, güzel güzel anılırlar. Aksi durumlarda ne olduğunu zaten biliyoruz. Yine de tecrübe etmek isteyen olursa, önden buyursun…
PEGASUS
Pegasus Hava Yolları, Cumhuriyet’imizin 100. yılında 100.uçağı Mustafa Kemal Atatürk imzalı Cumhuriyet’i teslim aldı. Tüm zorluklara ve engellere rağmen filosunu büyütmeye devam eden şirket, Sabiha Gökçen’deki iki pistle birlikte daha da iyi pozisyona gelecek, tabi ki birileri müsaade ederse. Müsaade ederse dedim çünkü, ikinci pistin yapımı zaten çok uzadı, bir de altı aylık eski pistin onarımında da aynı şekilde bir gecikme yaşatılırsa yine anlamsız olacak. Türkiye’de yalnızca bir tek havayolu veya havalimanının var olduğu düşünülmesin. Pegasus da Türkiye ekonomisi ve istihdamı için en önemli şirketlerden biri. Sabiha Gökçen de İstanbul için çok önemli bir meydan. Çıkar hesapları umarım yapılmaz!
SİNOP HAVALİMANI
Sinop Havalimanı’nda halen ulaşım sorunu çözülemedi. Özellikle yaz operasyonları sırasında büyük problemler yaşandı. Havalimanı – şehir merkezi hattında toplu taşımaya dair bir şey yok. Dışarıdan gelen taksilerin yolcu alınmasına müsaade edilmiyor. Mevcut olan taksiler yetersiz. Beş taksiyle B737 yolcusu taşınmaya çalışılıyor.
Mevcut taksilerde mecburen tam gaz şehir merkezine gidiyor, yine tam gaz havalimanına dönüyor. Yollarda sürat, havalimanı içinde sürat, ters yönlerden girişler… Hem yolcular hem de diğer sürücüler ve yayalar risk altında.
Kaldı ki Sinop, turizmin yanında aynı zamanda öğrenci şehri de. Öğrenci taksiye binmek istemeyebilir. Gayet normal. Neden insanlar yürümek zorunda bırakılıyor anlamak mümkün değil. Belediye otobüsü, özel şirket veya dolmuşlara uçak saatlerinde müsaade edilebilir. İnsanlara hizmet etmek için makam sahibi olanlar, insanların işkence çekmesini izliyor. Hakikaten anlamak mümkün değil.
TC-ZÜL
Öncelikle daha önce Filenin Sultanları için eleştirdiğim Türk Hava Yolları’na yaptıkları jestten dolayı teşekkür ederim.
Ancak…
Yapılan hatalar çok ki… Kimi densizler Ahmet Bolat sevicisi diye lakap bile takmışlar. Bire kendini bilmezler, sizden daha çok eleştirip, sizlere daha çok katkıda bulunduğumun bile farkında değilsiniz.
Gelelim Zulme…
Hepinizin bildiği üzere Sinopluyum. Kuş uçsa haberim olur. Ama bizzat yaşadığım şeyleri kaleme almak daha doğru.
Vakti zamanında Prof.Dr. Ahmet Bolat ile bile sert bir diyaloğa girmiş, olayı ispatlaması halinde kalemi bırakacağıma söz vermiştim.
Ancak yanındakiler düzeltme yapmış olacak ki bazı şeylerden vazgeçildi.
Sinop uçağı geç kalkışından dolayı pazar günü de NOTAM’a takıldı. Uçak daha yoldayken Samsun’a divert edeceği belliydi. Havalimanı personeli canla başla çalışırken, ne hikmetse konuya açıklık getirmesi gereken İstanbul herşeyden bi haber.
Arkadaş, planlamamı yapmışım varış noktamda aracım bekler. Lounge girişimi satın almışım, kullanamamışım. Herşeyi sil baştan planlamak ne kadar yorucu bir bileseniz!
Sizin plansızlıklarınız ve anında müdahale kabiliyetsizliğiniz yolculara dokunuyor.
Ama artık yeter…
Şimdi size bir soru! Aranızdan kim bazı sebeplerle şahsi hesabına para topluyor ?
Bugüne kadar sustuysam birşeylerin değişmesini beklememden dolayı!
Haaa değişmiyorsa, biz birlik olur değişimin önünü de açarız. Merak buyurmayın!
Planlı, programlı hareket etmek, çalışmak veya hizmet sağlamak başarıyı garanti eder!
SERDAR BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar