Önceliği THY'deki talihsizliklere ayırmak istiyorum. Bir hafta içinde iki acıklı durum yaşadık. Hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olan bu durum insanları düşünmeye zorlar mı bilemem ama ben her daim onu düşünüp onunla yatıp onunla kalkarım.
Hani derler ya para ile imanın kimde olduğunu bilemezsin. Allah parası az imanı bol olan insan eylesin. Allah'ı unutturacak mal mülk vermesin bana. Niye böyle giriş yaptım biliyor musunuz? Şu dünya öyle bir dünya ki yarının asla garantisi yok. Benim evladım gibi sevdiğim ve 11 yıldır yanımda çalışan kardeşim, evladım Mehmet Genç iki ay içinde önce annesini sonra babaannesini ve geçen hafta da babasını ani bir kalp krizi ile kaybetti.
Bu büyük bir imtihan, büyük acılara karşı Allah'ın kuluna, isyan eder mi imtihanıdır. Rabbim mekanlarını cennet eylesin.
Ve geçen hafta yine acı haberler aldık. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin babası 70 yaşında hayata veda etti. Ölümün yaşı, cinsiyeti, saati, günü belli değil. Ben hayatta düğünlerden çok cenazelere giderim. Manevi olarak bana daha huzur verir ve her ölüm bir ibrettir benim için.
Bana göre Bilal bey de babasını genç diyeceğimiz bir yaşta kaybetti. Allah sabır versin.
Ya gencecik Serdar Gökşen'e ne demeli. Kim bilir ne hayalleri vardı. Bir anda uçup gitti. 39 yaşında hayata veda etmek, yakınları için dayanılmaz acı verici bir durum. Şöyle cenaze törenine bakıverdim de bütün çalışma arkadaşları gözyaşı döküyor. Bu ne demek biliyor musunuz Serdar Gökşen çalışma arkadaşları arasında çok seviliyordu demek. Allah tüm sevdiklerimizi cenneti ile cem eylesin.
Gelelim Sabiha Gökçen'deki değişime...
Merak edilen konuların başında Gökhan Buğday'dan sonra Sabiha Gökçen Havalimanı'nın başına kim getirilecek sorusu idi. Nihayet geçen hafta bu soru cevabını buldu. Ersel Göral yeni CEO oldu. Yakıştı mı? Yakıştı.
Uzun süredir tanırım Ersel Göral'ı. Tertemiz bir adam. Hiçbir negatif işini ne gördüm ne de duydum. Tecrübe dersen var, eğitim dersen var, iletişim var mı dersen var, insana bakışında adam gibi adam mı adam.
Ama işi çok zor.
Geçmişin keşmekeşliği üzerine kaldı. Girift ilişkileri düzenlemek zorunda. Çıkar ilişkilerini şirket ilişkileri olarak yeniden dizayn etmeli.
Önce ben diyenlere karşı önce şirket aidiyetini geliştirici adımlar atmalı. Kendi vizyonunu ortaya koymalı.
İkinci pistin yapılması ve Sabiha Gökçen'e nefes aldıracak çalışmaların takipçisi olması gerekir ki başarı sağlasın. Oturmuş düzenin adamı olmamalı yep yeni kazanç kapıları sağlamalı.
Geçmişin yaptığı hatalara düşmemesi gerekir. Oğluna, yakınına iş sağlamak ballı maaşlar ödetmek gibi bir düşünce içinde olmamalı.
Sabiha Gökçen'de bulunan işletmecilere aynı mesafede olmalı, çıkar ilişkilerinden uzak durmalı. Kargocu ile ayrı, rent a car şirketi ile ayrı hesaplar içinde olmamalı. Ne demek istediğim gayet açık.
Ersel Göral'ın tertemiz bir sayfası var sektörde. Bu böyle devam etmeli.
Sabiha Gökçen Havalimanı üçüncü havalimanı açıldığında rekabetin acımasız yaşanacağı bir döneme girecek. Alternatif iş modelleri şimdiden üretilmeli ki müşterilere cazip gelecek önerilerle gidilmeli.
"Nasıl olsa İstanbul'a herkes gelmek istiyor" mantığı ile değil müşteri memnuniyeti ön planda tutulmalı ve müşterilerin ayağına kadar gidilmeli.
Ha bu arada en önemlisi Ersel Göral'a kendisine ekip kuracak yetki verilmeli. Çalışağı insanları başkaları dikte ederse dağ fare doğurur. Ben her yöneticinin kendi ekibini kendisinin oluşturmasından yanayım. "Bununla çalışacaksın" modeli zorlama bir modeldir ve yöneticiye başarı getirmez.
Aynı örneği DHMİ Genel Müdürlüğü, SHGM Genel Müdürlüğü için de verebilirim. Mesela, DHMİ Genel Müdürlüğü'ne Funda Ocak yaklaşık bir sene önce atandı. Ama şahit olmadım ki kendi çalışma ekibini kendisi oluştursun. Geçmiş dönemlerden kalma yöneticilerle çalışmaya çalışıyor. Ne kadar mantıklı? Bana göre sıfır.
Olması gereken bir defa tüm Türkiye'deki havalimanlarında çalışan başmüdürleri, müdürleri yeniden gözden geçirmesi. Gerekirse tamamına rotasyon yapmalı veya değiştirmeli. Bu gibi imkanlar sağlanmalı.
Ama şu devletin üzerinde siyasi baskılı yöneticiler olmasa çok daha iyi olacak. Örnek vermek gerekirse bir müdürü yerinden oynat elli tane bürokrat yüz tane milletvekili arar. İşte bu düzeni yıkmalıyız.
Demem o ki bir yerin başına "başarır" diye bir kişiyi atıyorsanız o kişinin başarması için çalışma arkadaşlarını kendisi seçmeli ki hesap sormak daha kolay olsun.
Gelecekte hayal ettiklerimiz olursa bu dediklerim de hayal olmayacak. Buna emin olun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)