Öteden beri havacılığa kalifiye, eğitimli işgücü yetiştirdiğini iddia eden eğitim kuruluşlarına mesafeli bakarım. Adım başı mantar gibi çoğalan bu kurumların yeterince denetlenmediğini, başıboş bir vaziyette popüler meslekler için eğitim verdiklerini söyleyenlerin aslında umut tacirliği yaptıklarını görüyorum.
İrili-ufaklı bir dolu üniversite gözünü havacılık alanında çalışmak isteyen gençlerin umudu ile oynuyor. Havacılık sektöründe çok para kazanma umuduyla eğitim almak isteyen öğrencilerin tamamına yakını özel üniversitelerin açtığı bölümlere kayıt yaptırarak deyim yerinde ise soyuluyorlar.
Yüksek Öğrenim Kurumu'nun izin verdiği bu okullar tam bir para tuzağına dönüştü. Kastamonu dahil, yurdun hemen hemen her yerinde açılmış havacılık eğitimi verdiği iddia edilen okullarla dolu.
Bu okulların hemen hepsi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden de yetki alması gerekiyor. Ama gel gör ki merdiven altı iş yapanları görünce de insanın "pes doğrusu. Bu kadar da olmaz" diye isyan edesi geliyor.
Örnekleme yapmak o kadar kolay ki!
Nişantaşı Üniversitesi diye bir eğitim kurumu var İstanbul'da.
Her bölüm bitti şimdi de hava trafik kontrolörü yetiştireceğim diye çarçaf çarşaf ilan vermeye başladı.
YÖK (Yüksek Öğrenim Kurumu), önüne konulan her dosyaya onay veriyor gibi Nişantaşı Üniversitesi'ne de Hava Trafik Kontrolörü yetiştirmesi için kontenjan vermiş. Üniversitenin öyle bir acelesi var ki; hemen reklamlara başlamış ve öğrenci kayıtları yaparak onbinlerce lirayı kasaya dolduruvermiş.
Oysa verilecek eğitim müfredatının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından onaylanması gerekiyor. Var mı böyle bir izin? Hayır.
Bizim üniversitelerimiz maalesef "önce para" diyerek öğrencileri sözleşmeye bağlayıp, sonra da SHGM'den izin alma yöntemini seçiyor.
Geçen hafta Airporthaber olarak bu durumu kamuoyu ile paylaştık. Öğrendiğimiz kadarı ile kırkın üzerinde bir öğrenci kaydı yapılmış. Yapılan usulsüzlüğü haberleştirmemize rağmen üniversiteden bir açıklama gelmedi. Öğrencilerin bu yöndeki soruları da askıda kaldı. Nişantaşı Üniversitesi doğru bir yöntem izlemiyor.
Bu konuda SHGM'nin yetkilendirdiği iki kuruluş var. Biri DHMİ diğeri ise Anadolu Üniversitesi. Bunun haricinde hiçbir okulun hava trafik kontrolörü yetiştirme yetkisi yok.
Şimdi Nişantaşı Üniversitesi şu yolu tercih ediyor. Önce öğrenci alalım sona izin alalım. İzin alamazsak öğrencileri bir yıl ingilizce eğitimi adı altında oyalarız, seneye nasıl olsa izin alırız mantığındalar.
Tabi şu da gözardı edilmemeli. Hava trafik kontrolörü eğitimini verecek bir eğitmen bile yok.
Nişantaşı Üniversitesi'nin simülatörü dahi yok. Gerisini siz düşünün.
SHGM, bir an önce bu duruma el atmalı. Öğrencilerin duyguları ile oynanıp ailelerinin üç beş kuruşunun heba edilmesine izin verilmemeli.
Bu ülkede havacılık alanında eğitim veren okullardan mezun olan gençlerin, çok az sayıda olanları iş bulma imkanına kavuşuyor. Öğrenciler mezun olduktan sonra sektörün kapısını aşındırıyor. Bu konuda hem YÖK'e hem de SHGM'ye çok iş düşüyor.
Öteden beri eğitim veren Anadolu Üniversitesi bu bağlamda en doğru üniversitedir. Yine bu bağlamda Kocaeli, Kayseri üniversiteleri de hayli yol almış durumda. Özel üniversitelerin hemen hemen tamamına yakını eğitim verme amaçlı değil bana göre para kazanma amaçlı açılmış bir para tuzağıdır.
Türk Hava Kurumu Üniversitesi en kapsamlı alt yapıya sahip iken maalesef kötü bir yönetim sayesinde öğrenci alamaz duruma düşmüştür. Buradaki ana sebep FETÖ'cü Osman Yıldırım ve ekibinin ve daha sonra da gelen Metin Toprak'ın marifeti sayesinde alternatifsiz olabilecek bir üniversite YÖK marifeti ile batırılmaya çalışılıyor.
Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan'ın bu konuya vakit ayırmaları gerekiyor. Öğrencilerin eğitimini tamamlamaları ve geleceğe yönelik branş üniversitesi olarak devamlılığı sağlanmalı.
Tekraren söylüyorum. Alt yapısı en iyi üniversite THK Üniversitesi'dir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (27)