Sırasıyla başlayalım. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Faruk Subaşı'nın 2012 yılında nasıl zenginleştiğini ve benim tespit ettiğim Çankaya, Etimesgut, Aydınlıkevler ve Dalaman'da satın aldığı gayrimenkulleri detayları ile birlikte anlattım.
Yine yineliyorum. SHGM Genel Müdürü bu konuda, bakanlık müfettişlerini harekete geçirmeli ve bu konunun banka kayıtları da dahil olmak üzere hangi kaynak ile alındığını netliğe kavuşmasını istemeliydi. Ama tercih edilen yol çok farklı oldu.
Sivil havacılık sektörümüzün otoritesi SHGM, kendi kurumunda otoriteyi sağlayamamış olmalı ki, resmi açıklama yerine bin kişi tarafından bile takip edilmeyen twitter aracılığıyla iki satır bize pislik attı. Ama biz o pisliğin altında kalmayacağımızı bir kez daha söyleyerek SHGM'nin yaptığı açıklamayı da verelim ki ne kadar objektif olduğumuz anlaşılsın.
SHGM twitter hesabından "Belli maksatlarla Genel Müdürlüğümüzü ve çalışanlarını asılsız ve çarpıtılmış bilgiler ile karalamayı alışkanlık haline getiren bir web sitesinin köşe yazarı hakkında arkadaşımız tarafından dava açılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur..." denilmekle yetinildi.
Dava açılmasının bile bir prosüdür gereği yapıldığına vakıf olamayan SHGM'nin açıklamasını komik buluyorum, acemice buluyorum, talihsizlik ve kim tarafından yönlendirildi ise de yanlış buluyorum.
SHGM Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin dikkatini çekerim. Dava açmak o kadar kolay değil. Dava açılması için önce Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulacak. Savcı gerekli soruşturmayı ve kovuşturmayı yapacak ondan sonra dava açılıp açılmayacağına karar verecek. Hem siz nereden biliyorsunuz belki de savcı, Faruk Subaşı'ya "Nereden buldun bu kadar parayı" diye sormayacağını.
Değerli dostlar, SHGM doğruları açıklamayarak hangi maksada hizmet etmiştir onu açıklamalı. Dava diye bir şey yok şu anda. Sadece 3 gün önce Faruk Subaşı'nın birkaç gün önce vekalet verdiği bir avukatın gönderdiği tekzip metni var. Bu metin de noter aracılığıyla gelmedi. Avukat doğrudan kendi imzası ile göndermiş. Biz mahkeme kararı olmadan tekzip yayınlamıyoruz. Tekzip edenlerin önce "Nereden bulunduğunu açıklamasını bekliyoruz"
Takipçisi olacağız. Çok beklemeyeceksiniz. Yakında SHGM'de yer yerinden oynayacak bir başka belgeyi yayınlayacağız. Bu sefer hangi maksatla belge yayınladığımızı yine SHGM Genel Müdürü başka bir twitter açıklamasıyla geçireceğini düşünüp sizleri de yanıltmaya çalışır.
Şimdi gelelim geçen hafta SHGM'nin açıklamış olduğu teşvik konusunda.
Açıklamanın ilk paragrafı aynen şöyle; "SHGM tarafından hayata geçirilen düzenleme kapsamında; iç hatlarda ana merkez olarak kullanılan İstanbul Atatürk, İstanbul Sabiha Gökçen, İzmir Adnan Menderes, Ankara Esenboğa ve Antalya Havaalanlarından uçuş hizmeti verilmeyen güzergahlara sefer başlatacak havayolu işletmelerine yönelik bir teşvik sistemi getiriliyor."
Bu paragrafta yazılanlar umut verici, heyecan verici. Olması gereken diye yorumlanacak cinsten. Ama gel gör ki SHGM tıpkı Faruk Subaşı konusunda kamuoyunu yanılttığı gibi burada da yanıltmış durumda. Teşvik sistemi getirilen havalimanlarından olan Atatürk Havalimanı tamamen teşvik dışı kalmış. ‘SHGM yanılgılarından’ biri mi olarak görmek gerekir yoksa ‘SHGM yanıltmaları’ndan bir mi?
Açıklamanın sonuna bakın. Sabiha Gökçen, İzmir, Antalya ve Ankara havalimanlarından 2013 yılı için teşvik yapılacağı belirtiliyor. Hayırdır! Atatürk Havalimanı nasıl buharlaştı? Vermeyecek olduğun uçuşu neden açıklamana koyuyorsun? Bu soruyu sorduk acaba hangi maksatla? Bir açıklayıver SHGM...
Geçmiş yıllarda bölgesel havacılığın geliştirilmesi için çok çaba sarf edildi. Örneğin Siirt için Atlasjet resmen yakıldı. Milyonlarca dolar zarar ettiren CRJ uçakları alındı. Ama kar hanesi bu uçuşları yaptıranlara zarar hanesi ise uçan şirkete yazıldı.
Bölgesel havacılığın geliştirilmesi elbette çok önemli. Koruyucu, kollayıcı önlem almak gerekir. Bu ülkenin havacılık sektörü bir kez daha zor dönem testinden geçiyor. Teşvik sitemi sadece SHGM'nin "Size gösterdiğim noktalara uçacak olan firmaya dış hat önceliği tanıyacağım" demekten geçmiyor. DHMİ'nin de bu teşvikte yer alması gerekir.
Uçulacak o meydanlarda konma-konaklama maliyetleri sıfıra indirilmeli veya cüzi miktarlarda talep edilmeli.
Sorulacak soru çok. Ama uzun yazıp kafa şişirmektense kısa öz sorularla geçiştirelim. Tabi sorulara cevap verecek ciddiyette yönetici bulabilirsek.
Atatürk Havalimanı teşvik kapsamında gösterilmesine rağmen neden uçuş yapılacak meydanların dışında bırakılmıştır?
Bir noktaya uçup teşvik kapsamından yararlanmak isteyen birden fazla şirket müracaat ederse hangi kritere göre hangi şirkete verileceği kararlaştırılacak?
2 yıl şartı konulan teşvik sisteminde kar amaçlı uçan şirketlerin belirli yolcu kapasitesini yakalayamazsa ortaya çıkacak olan zarar nasıl karşılanacaktır?
Dışhat önceliği verileceği belirtilen şirkete teşvik hizmeti verdiği örneğin Sabiha Gökçen, Esenboğa, Antalya veya İzmir Havalimanlarından mı dışhat önceliği verilecektir?
Muğlak açıklamanın detaylarını Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü açıklayıp herkesi bilgilendirirse şık olacaktır.
Bir kez daha belirteyim. Bölgesel havacılığın gelişmesini, her noktaya arı gibi uçak uçmasını gönülden arzu ediyorum. Ama yüz boyama göz yanıltma işlerini sevmiyorum. Basit bir örnekle noktayı görelim. Borajet'in neler çektiğini, uçağını getirirken bile SHGM'nin nasıl çile çektirdiğine canlı canlı şahidim.
Umutların hiç bitmediği bir yıl olması dileğiyle mutlu seneler...
Yorumlar