Sorsanız hemen herkes biliyorum der. Unutkan bir toplum ve günü yaşayan bir toplum olduğumuz için bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. 2000’li yılların başında sivil havacılık sektörümüz iç açıcı bir durumda değildi. Bu ahkam kestiğimiz, yönlendirmeye çalıştığımız, yerden yere vurduğumuz en acımasız eleştirilerimizi sıraladığımız Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, o günlerde sektörün Eurocontrol borcunu taksitlendirmek için bile bu kurumlardan randevu alamıyordu. Bunu kim inkar edebilir?
Neredeyse borcu olmayan şirket yoktu o dönemde. Bugün geldiğimiz noktada eleştirebiliyorsak bilinsin ki, sivil havacılığımız önemli gelişim sağlamış demektir. Tabii körü körüne eleştirilerden bahsetmiyorum. Havacılık sektörünü Muhteşem Yüzyıl dizisi gibi izleyenler için fazla bir şey söylemeye gerek yok.
1996 yılında kurulan Joint Aviation Authority (JAA)’e bile 2001 yılında tam üye olduğumuzu unutanların son dönemde D-8 ülkeleri arasında kurulan havacılık iş birliği başkanlığını, T-MAG’i, RSOO’yu, TRACECA’yı hatırlamakta güçlük çektiklerini düşünüyorum.
Havacılığımız adına kim bir taş koymuş ise o kişiyi alkışlamak gerekir. Örneğin JAA tam üyeliği Topa Bilgetin Toker döneminde gerçekleşmiştir. Şimdi Topa Bilgetin Toker bu sektöre hiçbir katkı sağlamamıştır demek doğru mudur?
Her genel müdür mutlaka havacılığın gelişmesi için o günün şartlarında elinden geleni yapmıştır diye düşünmek gerekir. Bir başka örnek verelim Türk Jet Projesi Serdar Cebeci zamanında dillendirilmiştir. O dönem Ulaştırma Bakanı da Oktay Vural idi. Bugün “uçak yapacağız” diyebiliyorsak “Serdar Cebeci’nin de bunda katkısı var” demek gerekir.
Peki, son döneme bakalım. Beğenmediğimiz, sevmediğimiz Ali Arıduru döneminde neler olmuş? D-8 ülkeleri ile ilgili havacılık işbirliği bu dönemde gerçekleşmiş. Başkanı da Türkiye olmuş. Çok sayıda toplantılar yapılmış bu toplantıların tamamına havacılık sektörümüzün havalimanı işletmecilerinden yer işletme şirketlerine, havayolu şirketlerinden MRO kuruluşlarına kadar hemen herkes davet edilmiş kendilerini tanıtmaları sağlanmıştır.
T-MAG, RSOO, TRACECA, D-8 ülkeleri, KEI, AFCAC, AKDENİZ ülkeleri ile ilgili yapılan çalışmalar Ali Arıduru zamanında gerçekleşmiştir. Bu oluşumların ülkemize getirdiği ekonomik değer ve yapılan iş birliktelikleri, Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcısı Haydar Yalçın tarafından geçen yıl 7 Aralık Dünya Sivil Havacılık Günü’nde, “SHGM, KEI, D-8 ülkeleri, TRACECA, AKDENİZ, RSOO, AFCAC, T-MAG ve Balkan ülkeleri olmak üzere sivil havacılıkta işbirliğini içeren 8 tane bölgesel oluşumun temelini attı. Bölgesel işbirliği toplantılarında bakım ve eğitim başlıkları olmak üzere, yer hizmetleri, havaalanı terminal işletmeciliği gibi pek çok alanda işbirliği anlaşmaları imzaladık. Sivil havacılık faaliyetlerinde temel önceliğin uçuş emniyeti ve havacılık güvenliği olduğunu belirterek, ICAO'nun bu çerçevede belirlediği standartların Türk sivil havacılık sektöründe en üst düzeyde uygulanması amacıyla gerekli düzenlemeleri hayata geçirdik” deyip Ali Arıduru döneminde yapılanları sunumuna taşımadı mı?
SAFA ve SANA denetimleri neredeyse sıfırdan 2500'lere çıkmadı mı o dönemde? ECAC Başkan Yardımcılığı, uluslararası itibar ve saygınlık, lağım farelerinin cirit attığı dolaplar ve arşivi bile bulunmayan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yine o dönemde Ali Arıduru ve yeni bir ruh verdiği çalışanlar tarafından yeniden ruhlandırılmadı mı? SHGM uluslararası toplantılara ev sahibi yapacak vizyona kavuştrulmadı mı? Uluslararası ikili anlaşmala 60'dan 120 ye çıkartılmadı mı? THY 67 noktadan 150 noktaya uçuş ağını genişletmedi mi? Özel sektördek gelişim herkesin malumları değil mi? Bu gelişmeleri kim inkar edebilir ki?
Eurcontrol Başkan Yardımcılığı Dr. Ali Arıduru zamanında gerçekleşmedi mi? Türkiye’yi bakım üssü ve eğitim merkezi halinde getirme hedefini koyan Ali Arıduru değil miydi?
Şunu hatırlasak yeterli diye düşünürüm. Geçen yıl yapılan seçimlerde hükümetin en büyük seçim argümanlarından birisi havayolu taşımacılığında gelinen nokta değil miydi? Bir kurum veya kişi eleştirilirken sadece olumsuzluklar değil olumlu yapılanlarla birlikte değerlendirilmeli. Kişisel husumetler ön planda olduğu taktirde yapılan eleştiriler sadece popülizm olarak algılanır.
Bugüne geldiğimizde de Bilal Ekşi kendi yönetim şeklini oturtmaya çalışıyor. Bilal Ekşi geldiği dönemde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ndeki çalışma sistemini görmek, kim ne yapıyor, nasıl çalışıyor, sektörün sorunlarına nasıl çözümler üretiliyor kısacası SHGM personelini tanımak için herkesi rahat bıraktığını biliyorum. Ama gördü ki işler yürümüyor, sektörün en küçük istemine bile en az üç ayda cevap verilmiyor, hatta bazı cevaplar yedi aya kadar çıkıyor. “İpi sıkı tutmanın vakti geldi” deyip “Ya işinizi doğru dürüst yapın ya da hepinizi gönderirim” diyerek SHGM personeline gözdağı verdiğini biliyorum. Doğrusu da budur. Devlet vatandaşın işini kolaylaştırmak zorunda. Vatandaş ise devlete karşı sorumluluklarını yerine getirmek zorunda. İşte o zaman işler rayına oturur.
SHGM’de işler yolunda gitmeyince Bilal Ekşi başarısız olacaktır. Bilal Ekşi başarısızlığı şimdiden önlemek için bir çalışma başlattı. Nedir o çalışma? Bunu şu anda bilen çok az sayıda insan var. Ama Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü çalışanlarının şimdiden kendilerine çeki-düzen vermeleri için ben uyarayım.
Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi tarafından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kanununda düzenleme yapmak için kanun taslağı hazırlattığını biliyorum. Hazırlatılacak kanun taslağına göre Bilal Ekşi, istediği personelin işine son verebilecek. Tabii bu kanun taslağına önce Binali Yıldırım’ın sonra da Bakanlar Kurulu’nun onay verip meclise getirmeleri gerekiyor.
Maliye Bakanlığı kaynaklarımdan bir bilgiye daha ulaştım. DHMİ personelinin aylardır alamadığı havacılık tazminatı ile ilgili SHGM’de de bir çalışma var.
Kaynağımın bilgisi doğru ise Maliye Bakanlığı tarafından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne “Kurumunuzdan havacılık tazminatı alacakların isimlerinin bildirilmesi” şeklinde bir yazı gönderildi. SHGM yönetiminin sektörü denetlemek için görevlendirilen denetimcilerin havacılık tazminatı alması için yazı yazdığı bilgisi mevcut. Ama bu isimlerin belirlenmesinde keyfi mi davranıldı yoksa objektif mi davranıldı onu da ilerleyen dönemlerde göreceğiz.
Yorumlar