Öncelikle geçen haftaki yazımın anlaşılamayan bölümlerine açıklık getirmek istiyorum. Her daim yazıya değil, yazının anlamına bakmak gerektiğine inanırım. Arkadaşlar prim konusunda bazı karşılaştırmalar yaptım. Lakin kimsenin ne işini küçümsedim ne de övdüm.
Kabin, kokpit ile teknisyen, yer hizmeti örneklemeleri yaptım. Elbette her bir çalışanın yaptığı iş kutsaldır. Havacılık bir bütündür. Olaya THY A.O şeklinde bakılmasının yanlış olduğunu ifade ediyorum. Daha açık nasıl yazayım. Teknik ile yer hizmetlerinde çalışanları 40 derece sıcağın altında çalışan pamuk tarlası işçisi olarak görürüm ben.
Kokpit, kabin gibi hizmet personelini küçümsediğimi veya eş değer gördüğümü düşünenler halt etmiş. Diyorum ki THY A.O’da çalışanlar kadar THY Teknik’te çalışanların da prim hakkı var. TGS çalışanların da hakkı var, Aydın Çıldır’da çalışanların da hakkı var.
Ama THY yönetimi bu kez sus-pus. Özellikle teknik kanadı için süslü kelimelerle bezenmiş bir açıklama bekliyorum.
Benim bu haftaki asıl konum primler değil. THY’nin ne kadar milli olduğunu düşünmeye başladım. Niye biliyor musunuz?
Turkish DO&CO’yu biliyorsunuz değil mi?
Hani kaynağı Viyana’da olsa bile en azından sahibi Türk diye fazla söz edemediğimiz şirket. Ancak çalışanlara ne kadar vefasızlık yaptığını, sebepsiz kapının önüne konduğunu biliyoruz. 2016’nın son günü ve gece yarısı özellikle uçan şeflere yapılan işkence gibi muameleyi unutmadık.
Bugün gelinen noktada o çalışanların “ahı tuttu” demeye dilimiz varmasa bile gerçek adaletin tecelli etmediği bu dünyada ilahi adaletin tecelli ettiği kanısındayım.
Kul hakkı var ya kul hakkı. Yaradan her türlü günah ile gel ama kul hakkı ile gelme der ya işte bu tam o.
Biliyorsunuz THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, üçüncü havalimanı için Turkish DO&CO ortağı Atilla Doğudan’dan yatırım istemişti. Ancak Doğudan yatırıma yanaşmayınca İlker Aycı kafasındaki senaryoyu uygulamak için Singapur’lu SATS ile görüşüldüğünü açıklamıştı.
Keza aradaki anlaşmazlığı Airporthaber, THY RESTİ ÇEKTİ DO&CO KAPANACAK MI? şeklinde özel haberi ile duyurmuş ve fakat bir blöf olabileceğini düşünmüştük.
Yani İlker Aycı rest çekecek Atilla Doğudan da hizaya gelecek gibi algılamıştık. Ancak İlker Aycı kadar Atilla Doğudan da inatçı çıktı.
Anlaşılan o ki SATS konusu ciddiye bindi. Yine Airporthaber farkı ile okuduğunuz gibi SATS İstanbul’da şirket kurdu. Durup dururken neden kursun ki? Öyle anlaşılıyor ki; kapalı kapılar ardında iş pişirilmiş.
Ama benim eleştirilerim var. Bizim haber koordinatörümüz Murat Herdem de köşesinde yazmıştı bu minvalde bir yazı ama ben farklı bir pencereden bakıyorum.
Diyorum ki “Türk şirketlerin çivisi mi çıktı”.
Kebabı, balığı, salatayı, kahvaltıyı, çayı, çorbayı Türk aşçıdan daha iyi kim yapabilir ki?
Ya Singapur dediğiniz yer karadan 11342 Km karadan 8083 Km. Karadan 6 günde havadan 11 saatte ulaştığınız bir ülke size ikram satacak. Vallahi blöf sandım.
Bizim paramız çok elbet. Atilla Doğudan zengin oldu biraz da Singapur olsun ne olacak?
BTA gibi bir şirket var. Gidin görüşün en âlasını yapmazsa suratıma tükürün. Etçi Nusret bile yapar be kardeşim. Hani şu kapısında et yemek için kuyruğa girdiğiniz Nusr-et’ten bahsediyorum.
Allah aşkına yenisine ne gerek var? Alın adamın elinden kendiniz yapın veya başka bir şirkete devretsin Atilla Doğudan haklarını.
Ne olacak onca yatırım? Ne olacak onca deneyimli insan kaynağına? Sizin dilinizden anlayan bu insanları kapının önüne mi koyacaksınız? Bugüne kadar kapının önüne konulanların bedduası DO&CO’nun sonunu getirdi. Şimdi diğerlerinin ahı da sizin sonunuzu getirmesin!
Ne olacak, ne olacak diye sordum? Cevap vereyim. Olacak olan şu; THY, SATS ile anlaşır, DO&CO personeli SATS’a geçer. Hangi şartlarla? Meçhul. Bana kalırsa daha kötü şartlarda. Kabul ettin ettin, etmedin kapı dışına. Ne de olsa dışarıda işsiz çok.
Hadi bakalım. Sizin için insan kıyımı kolay, adam satmak da kolay.
O zaman size kolay gele.
Milli dediğimiz THY’yi gayri milli yapın.
Yorumlar Tüm Yorumlar (54)