Mevcut halimize şükretmemiz lazım! Binali Yıldırım'ın bıraktığı hız ile devam etse idi havacılık şu anda konmaya-konaklamaya ne yer bulabilirdiniz ne de ortaya çıkacak sorunların hesabını verebilecek bir sorumlu bulabilirdiniz. Havacılığın geri vites yapmasından memnun olunur mu? İşte o vaziyete geldik.
İddia ediyorum ki; havacılık açısından Binali Yıldırım dönemi Binali Yıldırım sonrası şeklinde bir değerlendirme yapılsa ne kadar yavaşladığımızı görmek için, anlamak için ilköğretim öğrenci olmak yeterli olur.
Ak Parti iktidarı döneminin en yanlış hamlelerinden birisi Binali Yıldırım'ı İzmir'i alma pahasına bakanlıktan uzaklaştırmak oldu. Yerine gelen Lütfi Elvan "Ne etliye karışırım ne sütlüye" mantığı ile yürüttüğü kısa bakanlık döneminde hiçbir gelişime öncülük edemedi.
Üçüncü havalimanı temel atma töreninde bile dikkat etmiştim. Binali Yıldırım'a haset gözlerle bakmış, hatta konuşma yapmasına bile tahammül edemeyecek bakışlar sergilemişti.
Oysa hizmet "kişiler için değil, ülke için yapılır" gerçeğini içine sindirememiş bir anlayışın yanlış ve yersiz olduğunu kavramak, oturmuş olduğu koltuğun sorumluluğu içinde idi.
Şimdi bakıyorum da, Çukurova Havalimanı ihalesinin Ekim ayında yapılacağını açıklıyor. Sanırım hala kendisini bakan sanıyor. Oysa bu açıklamayı mevcut bakan ya da Devlet Hava Meydanları işletmesi'nin yapması gerekiyor.
Neyse, siyasetin rant anlayışı bu olsa gerek.
Çukurova'da yaşanan fiyasko Koçoğlu grubuna ait değildir. Onları yanlış yönlendiren danışmanların, proje hazırlayanlarındır. Yazık oldu.
Şimdi Koçoğlu'nun harcadığı paraya mı, yoksa kaybedilen zamana mı yanarsın? Ya kaybedilen itibara ne dersin?
Oysa Çukurova ihalesini alan Koçoğlu grubu işin başında bu işten vazgeçmeliydi. Hiç olmazsa o vakit daha az para harcamış ve ülkenin vaktini de almamış olacaktı.
Şimdi Çukurova için yeniden ihale açılacak. Merak ediyorum 20 yıldan aşağı işletme süresi verecek bir babayiğit çıkacak mı diye?
Havacılığın şakaya gelecek bir yanı yok.
Şu anda "şişti, patladı" denilen Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan daha efektif çalışıyor. Rötarların hemen hemen yüzde 75'i Sabiha'da gerçekleşiyor.
"İnek otlamaz" (Bu söz Sertaç Haybat'a aittir) denilen havalimanı şimdi uçak parketmeye yer bulamıyor. İşletmecilere sözüm yok. Ama ileriyi göremeyecek kadar basiretsiz idarecilere çok sözüm var. Belli ki havacılık her geçen gün yolcu taşıma anlamında ilerliyor. İstanbul artık hub (merkez) haline gelmiş. Transit uçuşların cazibe merkezi olmuş. Bunu görün artık. Büyümekten korkmayın. Bugün lazım olmazsa bile mutlaka ileride lazım olacak. İhtiyaç hasıl olmadan ihtiyaç olacağını görmek gerekir.
Üçüncü havalimanı konusu başlı başına bir çıkmazda. Kredi bulundu-bulunacak-bulunuyor söylemlerinin hepsi afaki. Evet kredi de önemli gelişme var. Ama Türkiye'nin siyasi konjonktörü bazı şeylerin ötelenmesine sebep oluyor. Belirsizlik kreditörleri de çekimser hale getiriyor. Ne şartta olursa olsun krediler bulunmalı, hatta zararına da olsa bu havalimanı bir an önce yapılmalı.
Halen kurtarıcı olan Atatürk Havalimanı'na da ek yatırımlar yapılarak "İllallah" dedirtmeyecek çözümler üretmeli. Hukuki sorunlardan dolayı çürümeye terkedilmiş uçakları da ivedilikle ortadan kaldırmak gerekir. Zira her yatan uçak DHMİ için batan para demek.
Özel sektöre yaslanmış bir DHMİ değil, çözüm üreten bir DHMİ olmalı.
Birkaç sözüm de Orhan Birdal'a olacak.
Artık politikacı damgasını yediniz. Bundan sonra kinle, hasetle yürümemek gerekir. İnsanlara dokunma zamanınız geldi demektir. Egolarınızla, duygularınızla değil mantığınızla hareket etmelisiniz.
Eleştiriyi hazmedecek iradeyi yakalamalısınız. Politika DHMİ genel müdürlüğü gibi olmaz. En küçük hatada affedilmezsiniz.
İyi haftalar diliyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (33)