Türkiye’de adalet (!) son sözünü söylemiş. Hani şu kimsenin güvenmediği adalet! Genele ben de katılıyorum. Adalet; maalesef sadece Türkiye tarihinin değil dünya tarihinin en güvenilmez dönemini yaşıyor. Isparta uçak kazası davasında verilen karar üzerine bir kez daha kalben yazıyorum bunları.
Bırakın yılan hikayesine dönmeyi bir yalan haline gelen Isparta uçak kazası davasında verilen karar tam bir hukuk faciasıdır.
Bu davanın kararını ceza alanlar açısından değerlendirmek istiyorum. Evet; beraat edenler olması gerektiği gibi beraat ettiler. Lakin ceza alanlar için havacılık tarihi kanla yazılıyorsa havacılık adına verilmiş olan bu karar da hukuk garabeti olarak tarihe geçecektir.
Dünya tarihinde bir başka örneği var mı bilinmez ama Türkiye tarihinde ilktir Sivil Havacılık Genel Müdürü’nün bir uçak kazasından mütevellit ceza alması ve ceza yatacak olması.
Size onlarca örnek gösterebilirim teknik arızadan kaynaklanan uçak kazalarını. İlla yolcu uçağı olması gerekmiyor. Bir eğitim uçağı da olabilir. Örneğin savaş uçakları düşünce genelkurmay başkanı içeri mi tıkılıyor?
Keza burada teknik arıza zırvası, uçuşa engel değil. Eğer böyle bir durum söz konusu ise nerede bize yıllardır üflenen “Pilot uçağın tek sorumlusudur” sözü, nerede? Hikaye miydi efsane miydi?
Pilotlar bu ölümcül arızaları biliyor ise neden ölüme uçtular?
Yok efendim “İşten atılma korkuları vardı, patron baskısı vardı” gibi Türklere özgü mahalle mavaralarını dinleyecek kadar aptal değilim.
Hele ki o vakitler; sektörde pilot eksiği var, “pilotum” diyen her şirkette tomar tomar dolarları, euroları cebine indirirken; iş bulamama, işini kaybetme korkusu mazeretlerini de uçak kazasından farksız görüyorum.
Bu kaza ciddiyetsizliğin, verilen cezalar da bilirkişilerin hukuku katlettirme başarısıdır ve bir kez daha göstermiştir ki Türkiye’de kesinlikle sektörlere matuf ehil mahkemelere, ihtisas mahkemelerine ihtiyaç var. Hatta belki de jurili sisteme, bilirkişilerin üzerinde şaibe olmayan bir sisteme ihtiyaç var.
Arkadaşlar benim başıma bile geldi. Allah için söylüyorum. Bir mahkemem vardı. Yazdığım haberim yüzde yüz değil yüzde bir milyon doğru olmasına rağmen mahkeme bana tazminata hükmetti. Sonra öğrendik ki davayı kaybettiğim pilot aynı mahkemeye bilirkişilik yapıyor ve hakim ile tanışıyorlar. Ve sonunda ne oldu biliyor musunuz yüksek mahkemede davayı ben kazandım.
Hak için karar verenlerin, haksız yere karar verdiklerine çok kez şahit olduk ama insan hayatını ilelebet zora sokacak kararların arkasında asla durmadık
Gerek Sivil Havacılık eski Genel Müdürü Ali Arıduru gerek yardımcısı Oktay Erdağı bu cezaları hak etmediler. Bırakın cezayı yargılanmayı bile hak etmediler. Yargı olacaksa sivil havacılık tümden yargılanmalıydı. Ben inanıyorum ki burada seçilmişlik, geçmişten gelen bir kindarlık vardı. Ve görülmeyen başka sebepler var. Tahminlerim var bu konuda. Lakin hukuka müdahale olur düşüncesi ile ifade edemiyorum. Ancak bilirkişinin ilişkileri gözden geçirilmeli, bağlantıları araştırılmalı.
Yavuz Çizmeci, Aydın Kızıltan da suçsuzlar. Zaten Cumhuriyet Savcısı, çok güzel izah etmiş. Bunun üzerine fazla söze gerek yok. Umarım, verilen bu cezalar yargıtay ceza genel kurulunda düzeltilir.
El birliği ile ihtisas mahkemeleri konusunda sivil toplum baskısı oluşturarak bu mahkemelerin tesis edilmesi için çalışalım. Aksi halde Türk sivil havacılığı daha çok ceza alır.
Şunu dip not olarak belirtelim; Bu ceza havacılığın aldığı bir cezadır. Ali Arıduru, Oktay Erdağı, Yavuz Çizmeci, Aydın Kızıltan cezası değildir. Hiç anlamadığı halde bir uçağın düşüşü ile ilgili hüküm veren hakimlerin hükmünü ilahi adaletten başka kimse veremez. Dünya önünde havacılığımızı da rezil ettiniz ya helal olsun. Böyle adalet de olmaz olsun.
Hakimlere suç bulmuyorum. Onlara bu kararı verme zorunluluğunda bırakanlarda buluyorum asıl suçu.
İhtisas mahkemeleri kurulana dek bu tartışmalar sürer gider.
Yorumlar Tüm Yorumlar (22)