Ak Parti iktiradara geldiği vakit değişen havacılık yönetimleri ile birlikte sahtekarlığın, iki yüzlülüğün de şekli değişmişti. Tanıdığım birçok havacılık çalışanının da tavırları, yaşayış tarzları değişmişti. Meraklanmayın anlatacağım.
Geçen hafta ekseriyet apron işçilerinin gerçek havacılık kahramanları olduğunu yazmıştım. Çokça teşekkür aldım. Benim hissiyatım insanları mutlu etmek için veya onları toplum nezdinde rencide edici yazılar yazmaktan öte doğruları, dosdoğru kelimelerle ifade etmektir.
Yazıda apron işçilerini kastederken elbette şut altında çalışan, uçaklara o bagajları yetiştiren personeli de kastetmiştim. Lakin onlar her ne kadar apronun içinde çalışmasalar bile en az apron kadar sıkıntılı bir ortamda ter akıtıyorlar. Bu vesile ile onlara da bir paragraf açmış oldum.
"Adil" olmaktan bahsettim yazımın başlığında.
Neden biliyor musunuz?
Siyasette bolca örneğini göreceğiniz gibi bu coğrafyada yaşayan insanların iki yüzlü tavırlarından kaynaklanan bir sorunu var. Bunu havacılıkta da görürsünüz.
İlk cümlemde de bahsettiğim gibi Ak Parti iktidara geldiği anda havacılık yönetimleri de değişiverdi. "Kendi ekibiyle çalışma" mantığından yola çıkarak baktığınızda hak verebilirsiniz. Lakin asıl sorun bundan sonra başlar.
Yöneticilerin başına iki yüzlü konjonktürel insanlar türeyiverir. Sırf makam, mevki uğruna atmadıkları takla kalmaz. Omurga denen şeyden habersiz davranırlar.
Ak Parti dönemine neden vurgu yaptım. Çok tanıdığım kişi var ki onların bir çoğu hepsi bukalemun gibi renk değiştirdiler. Önceki hayatlarından bir anda vazgeçmiş gibi davranıp Cumalar camiler dolup taştı. Sonra apron kartı düşürmelere kadar vardı bu iki yüzlülük. Ve tabi ardından makamlar geldi, rütbeler yükseldi.
Oysa ben apron işçilerine çok görülen adaleti, iki yüzlülere tanınan asaletten dolayı eleştiriyorum. Ben havacılık yöneticilerinin de sahradan gelen, tozu toprağı yutan insanlardan seçilmesi gerektiğine inanıyorum. "Şu partinin bu valinin, şu milletvekilinin bu müsteşarın, şu bakanın bu bürokratın yakını" diye makam verilmesine çok ama çok karşıyım.
Elbet bu yönde bizim de kum tanesi kadar girişimlerimiz olmuştur. Ama emin olun biz ihtiyaç sahibi olmayan hiç kimse için ne referans olmuşuzdur ne de kefil olmuşuzdur. Lakin bu girişimlerimiz de kendi eş ve dostlarımız değil Anadolunun bağrından kopmuş havacılık aşığı gençlere yöneliktir. Hatta tamamına yakını da bu işin eğitimini alanlardır.
"Adalet" deyince aklıma THK geliverdi.
Türk Hava Kurumu Üniversitesi, vakfı ve iştiraklerinden çokça haberler gelmeye devam ediyor.
Gökçen Havacılık'ta maaş alamayan personele yapılanlar adaletsizliktir. Yöneticiler bal kaymak içinde yaşarken öğrencilere vaad edilen eğitim verilmemesi adaletsizliktir. Milyarlarca para ödeyip uçuş yapamayan pilot adaylarına yapılan muamele adaletsizliktir.
Ve sizleri şok edeyim. Rüşvet suçlaması ile tutuklanan Osman Yıldırım ve diğer tutukluların halen mahkeme huzuruna getirilmemesi de adaletsizliktir.
Sözün özü;
Havacılık kültürünü oluşturalım artık. Havacılık ülkemizin geleceği açısından çok önemli. Ama işletmecilik yetmez. Bize teknoloji gerek, bize üretim gerek.
Ve bize; eğitimli profesyonel yöneticiler gerek. Siyasetle gidilen yol siyasetle sona erer. Oysa bize devamlılık lazım, adil yönetimler lazım, apron işçileri başta olmak üzere çalışanların haklarını yemeyecek yöneticiler lazım. Bize, bulunduğu makamı kendi çıkarları için kullanan değil kurumu yüceltecek yöneticiler lazım. Bize egosuz naif insanlar lazım.
Bize "bizi biz" yapan duygular lazım. Adalet lazım, Adil liderler lazım.
Ne derseniz? Haksız mıyım...
Yorumlar Tüm Yorumlar (30)