Zannediyordum ki, Cumhurbaşkanı kamuoyunda “ kiralık işçi istihdamı” olarak isimlendirilen ve selefi tarafından “İş barışını zedeleyeceği “ düşüncesi ile TBMM’ ne geri gönderilen düzenlemeyi “Başkanlık” konusundaki muhtemel bir halk oylaması nedeni ile ve bahis konusu kanunun çalışanlar nezdinde huzursuzluk yaratacağı düşüncesi ile imzalamaz. Yanılmışım.
Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan işçi kiralanması ve özel İstihdam büroları kurulmasına imkân tanıyan kanunu onaylandı ve de kanun 20 Mayıs tarihli Resmi Gazetede de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Medya; bu suretle Yargıtay’ın “ İşçi Çalıştırmaya Aracılık ” olarak nitelendirdiği ve yasadışı olduğuna karar verdiği “ Kiralık İşçi ” uygulaması meşrulaşmış olduğunu söylüyor.
Sektörümüz Her Zaman Olduğu Üzere Önde. Kim ne kadarını hatırlar bilemem ama sektörümüzde ki biri iki firma geçmiş tarihlerde buna benzer bir uygulamayı yapmıştı. Kendilerinin büyük ortak olduğu diğer ortakların ise yakınlarından oluştuğu bir yan şirket kurmuşlardı. Kurulan bu şirketlerin 20 Mayıs 2016’ da kanunlaşan mevzuatta “ Özel İstihdam Bürosu “ diye isimlendirilen firmalardan pratikte farkı yoktu. Ana şirket, havalimanında çalışacak olan personeli bu yan firma üzerinde kiralıyorlar ve de 8 ay sonunda kıdem tazminatı hakkı doğmadan işten çıkartıyorlardı. İşsizlik o zamanlarda da insanların canını acıtan boyuttaydı. Bu yan kuruluş sektörümüzdeki ana firmalarına daha ucuz istihdam sağlıyor tabii ki arada aldıkları komisyonu da kar hanesine yazıyordu. Sonuçta kar eden kimdi. Yan şirketinde patronu olan ana şirket tabii ki. Sistem hemen hemen aynıydı. Daha sonra DHMI araya girdi ve de firmalara bir genelge gönderdi. Sektör şirketleri işe alacağı personelin kendisi tarafından sigortalanmamış olması ve de bu kaydın ibraz edilmemesi halinde apron kartı verilmeyeceğini duyurdu ve uygulamaya başladı. Tabii ki aracı kurumlar eridi ve kapandı. Anlayacağınız sektörümüzün uyanık şirketleri devletin bu gün yaptığını 15 -20 sene önce uygulamaya başlamıştı.
Tabii bir farkla, şimdi uygulama kanuna istinaden yapılacak. Aynı konuda aksi bir yönetmelik yoksa veya mevcut olan iptal edilmeden eskisinin geçerliliğini muhafaza edeceği açık. Tabii ki, kanunlar hali ile yönetmeliklerin üzerinde. Başka bir deyişle DHMI ister hizmet kalitesi, ister güvenlik gerekçelerini öne sürsün ne derse desin, kanuna uymakla mükellef. Paşa paşa vereceklerdir apron kartını. Şimdi oturup düşünelim. Yaklaşık 15- 20 sene önce bunu planlayan sektör işverenleri şimdi ne yapmayı düşünüyorlardır? Eminim ki bu tür karlı uygulamalara meraklı olan şirketlerin İnsan Kaynakları üniteleri, bu kanundan istifade ile şirketin daha fazla kazanmasının yöntemlerini araştırmaya başlamışlardır. Çekirdek kadroyu minimuma indirip geri kalan istihdamı kiralık işçi ile tamamlamak gibi bir format üzerinde titizlikle çalışacaklardır.
Internet’ de rastladım. Konu ile ilgili yazıda aşağıdaki paragraf dikkatimi çekti. “Tasarının gerekçesine göre, kiralık işçi “güvenceli esneklik” uygulamasının bir örneğidir. İşçi açısından güvenceli çalışma; çalışanın ücretinin, sosyal güvenlik ve örgütlenme haklarının güvence altına alındığı bir çalışmadır. Kiralık işçi sistemindeki işçi ise ücreti dahil sosyal güvenlik ve sendika hakları güvence altında olmadan çalışmayı kabul etmek zorunda kalan çalışandır..”
Yeni uygulamada Ücretlerin Asgari Ücretin Altında olmayacak.. Evet; kanun her ne kadar Özel İstihdam Büroları ile yapılan sözleşmede belirlenecek olan ücretin asgari ücretin altında olmamasını öngörmekte ise de; bu gerçekçi bir yaklaşım değil. İş bulabilmek için bu aracı kuruluşa ihtiyaç duyan kiralık işçinin bu kuruluşla alacağı ücreti konuşması / pazarlık etmesi sizce mümkün olabilir mi? Çalışana asgari ücretin üzerinde bir ödeme yapılmalı ki, aracı kuruluş bunun içinden kendi payını aldıktan sonra işçiye 1.300.000 Tl ödeyebilsin. Kulağa hoş geliyor değil mi? Sizce mümkün mü Peki olmaz olmaz ya, OİB İşçilerinin maaşını ödemediği takdirde bunun üst işverenden talep edilmesi mümkün olabilecek mi? Cevap tek kelime. .Hayır. Yapılan bu değişiklik 4857 sayılı yasanın 7. maddesindeki düzenlemeden kiralık işçinin yararlanma olanağını kaldırmaktadır. Bu durumda ücret güvencesinden söz edebilmek mümkün değil.
Kiralık işçiler Sendika Üyesi Olmayacak ve Toplu İş Sözleşmesinden Yararlanamayacaklar. Yanlış mı hatırlıyorum? Bilemiyorum. Bir Başbakan seçimden zaferle çıktıktan sonra yaptığı bir konuşmada “ “İşçilere bir değil, isterlerse iki sendikaya üye olma hakkı vereceğiz” demişti. O tarihten bu yana sendikalı çalışan sayısında azalma olduğunu zannediyorum. Yasaya göre çalışanın toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için sigorta primlerinin Toplu İş Sözleşmesinin direk tarafı olan işveren tarafından ödenmesi ve TIS için yetki almış bulunan sendikanın üyesi olması gereklidir. Kiralık işçi ise işverenin işçisi sayılmamaktadır. Dolayısı ile Toplu İş Sözleşmesinden faydalanması mümkün değildir. Kısaca bu işçi arkadaşlarımız temel bir hak olan sendika üyesi olma, toplu iş sözleşmesinden faydalanma ve grev haklarından yoksun kalacakları mutlaktır.
Tüm Bunlara ilaveten, Kiralık çalışana mevzuatın iş güvencesi hükümleri uygulanamayacak, bu arada kiralık işçinin kıdem ihbar ve yıllık izin hakları da olmayacak. Vb. Ve de bu işçiler için emeklilik bir hayal olmaktan öte değil?
Tabii ki kanunun işçiyi koruma altına alan maddeleri de var. Örneğin toplu işçi çıkartan iş yerleri sekiz aylık bir süre boyunca geçici işçi çalıştıramayacak. Grev ve Lokavt esnasında da keza işin devamı için geçici işçi istihdamı yapılamayacak.100 işçi çalıştıran işyerleri ancak 25 geçici işçi çalıştırabilecek. İş akdi feshedilen bir işçi aynı kuruluşta 6 ay geçmeden geçici işçi olarak istihdam edilemeyecek. Geçici işçiler diğer işçilerle aynı haklara sahip olacak.
Kanaatimce en önemli hususu aynı işyerinde aynı işi farklı maaşla yapma durumunda olan işçilerin ruh hali. Bu uygulamanın ne denli kötü olduğunu THY Teknik ve Habom uygulamalarından hatırlamamız gerek. Kuruma bağlılık yok. Sevgi yok, saygı yok, iş barışı hiç yok.Hizmet kalitesi düşük. Bu duruma aldıran işveren ise hiç yok. Önemli olan kar artsın.
Evet; bu uygulamanın işsizliği müspet etkileyeceğini söyleyenler de var etrafta. Bunun nasıl olacağını ben kavrayamıyorum. Eğer başlıktaki yaklaşım doğru olursa, işten peyderpey çıkartılanların yerine geçici işçi alınacak. Bu uygulamayı yapan ülkelerde işsizlik oranının yüzde iki gibi azaldığı görülmekteyse de, gazeteler uzmanların bunun bir süreç içinde gerçekleşebileceğini ve bu rakamlara hemen ulaşılmasının mümkün olmadığını söylüyor.
Kontrolsüzlüğün en iyi uygulamaları bile rayından çıkarttığı malum. Ülkemizde, kontrol mekanizmasının ne denli sistemsiz / bozuk çalıştığını veya çok hayati konularda bile hiç çalışmadığını değişik vesilelerle gördük, üzüldük ve kahrolduk. Korkarım ki, bu kanunun işçiyi koruyan öngörülerini de saf dışı bırakacak uygulamalara tevessül edilmesin. Yazıyı kapatırken aklıma geldi. Geçici İşçilerin ücret ve diğer hakları ( ? ) OİB tarafından ödenecek. Peki, İstihdamı yapan şirket çalışanların bu haklarını garanti altına alıyor mu? Kefaleti var mı? Farz edin ki 300 geçici işçi istihdam edildi.
ŞİMDİ TAKİP EDELİM. BAKALIM. İLK ÖNCE KİMİN HANGİ YAKINI ÖZEL İSTİHDAM BÜROSU AÇACAK? VE BU BÜRO HANGİ ŞİRKETLERLE İŞBİRLİĞİ YAPACAK?
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)