13 Ekim 2025, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]

TÜRK HAVA YOLLARININ BAZI ÇALIŞANLARININ DİKKATİNE.




 

Tabii ki bir uçuşun hazırlanmasında istisnasız tüm şirket çalışanların emek ve katkısı var. Zira Uçuş ve uçuş hazırlığı bir takım işi. Ancak başlık bu olunca akla hemen (sıralama olmaksızın) Pilot ve Uçak teknisyenleri geliyor. Sonra ise bizler. Yerde çalışanlar. Bu küçük yazıda konumuz pilotlar ve Kabin memurları. Geçtiğimiz günlerde birkaç pilotun ve bazı kabin memurlarının çok çok hatalı, hatta çirkin davranışları nedeni ile medyada haber olarak yer aldığını gördük. Eski bir THY mensubu olarak üzüldük mü desem, utandık mı desem. Her ne ise. Şirket gereğini yapmıştır / yapacaktır.

Beni bir o kadar üzen ise, bu konu ile ilgili olarak bazı okurlarımızın yaptıkları yorumlarda konuya değiniş şekilleri. Bu iki grupta da çoğumuzun tanıdığı THY için çalışan çok saygıdeğer insanlar görev yapıyor.  Genele hitap eder tarzda kaleme alınan veya bu şekilde algılanması mümkün olan görüşler için söyleyebileceğim tek şey “Her meslek grubunda yaptıkları ile ayıplanacak yapıda insanların yer aldığı” Bunun geçmişteki, hatta bu günkü örnekleri umarım aklınızdadır.


 

2016 yılında THY’ den 211- 2 çalışan uzaklaştırılmış, işleme muhatap olan çalışanlar mail ile yapılan bilgilendirmeyi resmileştirmek için şirkete çağırılmışlardı. Bu insanlar şirket binasından çıkarken, genel yönetim binasındaki personelin bir kısmı icraatından ötürü yönetimi alkışlıyordu. İşte biz böyleyiz. İşte biz buyuz.

Bu tür konulara olan yaklaşımımız bizim bu ve benzeri olaylara olan tutumumuzu göstermiyor mu?  İki hafta önceki yazıma gelen yorumlara bir bakın ve bazı yorumcuların bu konuya yaklaşımlarını görün. Buda çirkinliğin başka bir türü. Diğer yazarlara ve konu ile ilgili internet haberlerine gelen yorumlara tekrar bakmak ise içimden gelmedi. Bu yorumcular önce iğneyi kendilerine batırmayı bir deneselerdi, eminim ki çuvaldızı başkalarına batırmadan önce daha düşünerek hareket ederlerdi. Franz Kafka’nın söylediği gibi, dünya zaten yeterince kötü, insanlar da bu kötülüğü ellerinden geldiğince arttırıyorlar.

THY Yönetiminin bu konuda gereğini yaptığına / yapacağın olana inanmak istediğimi ifade ederken yapılan bu ayıbın ve bu çirkinliğin dışında olan tüm pilot ve kabin memurlarımızı tenzih ediyor, onlara saygılar sunuyor ve birkaç kendini bilmezin yaptığı bu düşüncesizce genellemeler ve serdettikleri bu şekilde algılanmaya müsait olan görüşler nedeni ile kendilerinden ve saygıdeğer ailelerinden özür diliyorum.

STRATEJİDE YAPILAN HATA, HİÇBİR TAKTİK BAŞARIYLA TELAFİ EDİLEMEZ

Yanlış trene bindinizse, kompartımanlar boyunca gidiş yönünün tersine yürümekle çıkış noktanıza dönmeniz mümkün değil.

Bir kurumun, bir yöneticinin ya da bir bireyin başarısı çoğu zaman attığı küçük adımlarla değil, o adımların hangi yöne atıldığıyla belirlenir. Strateji, yönü gösterir; taktik ise o yönde ilerlemeyi sağlayan araçtır. Eğer yön yanlışsa ne kadar hızlı yürüdüğünüzün ne kadar güçlü koştuğunuzun bir önemi kalmaz. Ünlü bir deyiş bunu açıkça özetler: “Bir kere yanlış trene bindiyseniz, koridordan ters tarafa koşmanızın hiçbir yararı olmaz.”


 

Bu söz, strateji ile taktik arasındaki farkı çarpıcı biçimde anlatır. Stratejide yapılan hata, taktik başarılarla düzeltilemez. Çünkü strateji, bir oyunun planıdır; taktik ise o planın içindeki hamlelerdir. Yanlış oyunu oynuyorsanız, birkaç hamleyi iyi yapmak sizi galip çıkarmaz.

Bir şirket düşünün; yanlış bir pazara girmiş, yanlış bir yatırım kararını artık geri dönülmez diyerek sürdürmeye çalışıyor. Satış ekibine motivasyon konuşmaları yapılır, kampanyalar düzenlenir, raporlar süslenir. Oysa temel hata, en baştadır: yanlış hedef, yanlış yol, yanlış tren. Taktik başarılar çöküşü yalnızca geciktirir, önleyemez.

Stratejik hata çoğu zaman hızlı değil, sessiz bir yıkım getirir. Çünkü herkes hâlâ “bir şeyler yapıldığını” zanneder. Eylem vardır ama anlam yoktur. Enerji harcanır, mesafe alınmaz. Tam da bu yüzden yöneticiler ve kurumlar bazen kendi hızlarının kurbanı olurlar. Ne kadar koştuklarına bakarlar ama nereye koştuklarını sorgulamazlar.

Oysa strateji, geleceği bugünden inşa etme sanatıdır. Gerçek liderlik de burada başlar: Nereye gideceğini bilmek, oraya nasıl gidileceğini bilmekten önce gelir. Stratejiyi yanlış kurmuşsanız, en iyi uygulayıcılar bile sizi doğru sonuca götüremez.

Hayatta da böyledir. Kimi zaman doğru insanlara, doğru araçlara, doğru çabalara sahibizdir; ama yanlış yöndeyizdir. İşte o zaman taktik ustalığımız, stratejik yanılgımızı örtemez. Yanlış trende ters yöne koşmak, sadece bizi daha fazla yorar.

SN. YÖNETİCİLER: KENDİNİ DEĞİŞTİRMEYEN, BAŞKASI TARAFINDAN DEĞİŞTİRİLİR

Değişim hayatın kaçınılmaz yasasıdır. Fakat bu değişimin yönü ve niteliği her zaman bizim elimizde değil.  Kimi insan kendi iç dünyasında başlattığı değişimle hem kendini hem çevresini dönüştürür; kimi ise değişimin rüzgârına kapılıp gider. Birincisi değişimi yönetir, ikincisi değişim tarafından yönetilir.

Değişmeyen geliştiremez, gelişmeyen de geliştiremez.
Bir kurumun, bir yöneticinin, hatta bir bireyin durağan kalma lüksü yoktur. Dünyanın hızı arttıkça “yerinde saymak” aslında “geriye gitmek” anlamına gelir. O yüzden planlı, amaçlı, bilinçli bir değişim, geleceği tasarlamanın ilk şartıdır. Ancak bu değişim bir yerlerden başlamak zorundadır. En uygun başlangıç noktası da fikirlerdir. Düşüncelerimiz değişmeden davranışlarımız, alışkanlıklarımız ve sonuçlarımız değişmez.
Yeni bir sonuç istiyorsak önce düşünme biçimimizi yenilememiz gerekir. Başkaları sizi değiştirmeye kalkmadan önce, siz kendinizle hesaplaşın. Kendinizi sorgulayın: “Ben neleri otomatik bir şekilde tekrarlıyorum? Hangi düşüncelerim artık görev yaptığım kuruma ve bana hizmet etmiyor?” Bu soruların cevapları kişisel değişimin kapısını aralar.

Geleceği şekillendirmek istiyorsak, öncelikle fikirlerimizi görüşlerimizi değiştirmeliyiz. Evet, düşünce değişirse, her şey değişir. Bugünün dünyasında artık kimsenin değişimin dışında kalması mümkün değil.  Yeni nesiller, yeni teknolojiler, yeni beklentiler her şeyi dönüştürüyor

Bu dönüşümden kaçmaya çalışmak yerine, onu yönetmeyi öğrenmek gerekir. Liderliğin gerçek sınavı da burada başlar. Bir lider, sadece bugünü değil, geleceği de yönetebilmelidir. Bunu yapmanın yolu ise önce kendi düşünce kalıplarını değiştirmekten geçer. Zira fikirler değişirse, davranışlar değişir; davranışlar değişirse görev yaptığınız kurum değişir. Başkaları sizi değiştirmeye kalkmadan önce, siz kendinizi yeniden tanımlayın. Bunu başarmalısınız.

Düşüncelerinizi gözden geçirin. Hangi uygulamalar artık kurumunuza hizmet etmiyor?

Hangi alışkanlıklar ilerlemenizi engelliyor? Kendinize bu soruları yöneltmeniz, değişimin en sade ama en etkili başlangıcıdır.

Geleceği tasarlamak istiyorsanız, önce fikirlerinizi yeniden tasarlayın Çünkü liderlik değişimin önünde durmak değil; değişimi yönlendirmektir. Kendini değiştirmeyen bir gün başkası tarafından değiştirilir.

TÜRK HAVA YOLLARININ BAZI ÇALIŞANLARININ DİKKATİNE.

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000