HEPİMİZ İNSAN SAYILIYORUZ YA: Ben bir insanım ve İnsana Dair Hiçbir Şey Bana Yabancı Değildir» demiş büyük düşünür Terentius Chremes. Bu sözü biraz değiştirelim. “İnsana dair hiçbir şey Airport habere yabancı değildir. Tabii yazarlarına da. Evet Airporthaber bir sivil havacılık sayfası. O kurumlarda insanlar çalışıyor. Arada bir kendini insan zannedenlerde var. Geçen haftaki yazımda bir rahatsızlığımdan bahsettim ve insanlara lütfen sağlık kontrollerinizi imal etmeyin diye ricada bulundum. Bu yazıma okurlar tarafından gönderilen geçmiş olsun temennileri ile sağlık dileklerini “bize ne senin hastalığından “diyen iyi dilek mesajlarına “Beğenmedim” notu koyanları nasıl değerlendirmek gerekir? Evet, bu beylerin nefret sözleri ve kötü temennileri kendileri ile aynı dünya görüşünde olmayan ve aynı hususları paylaşmayan tüm sektör insanlarına yöneliktir. Ve de bunlarda bazılarınca insan sayılıyorlar. Yine de bize yakışan onlara da sağlık dileklerimizi sunmaktır. Dilerim ki aşağıdaki Krishnamurti sözlerini anlayabilirler.
SN BOLAT: SİZ ÇELEBİ HAVA SERVİSİ YÖNETİM KURULU BAŞKANININ VE GENEL MÜDÜRÜNÜN 14 YIL ÖNCE GÖSTERDİKLERİ CESARETİ BUGÜN SERGİLEYEMEZSİNİZ. Amaç, CHS operasyonu sevk ve idare eden orta kademe yöneticilerinin patronların ve Genel Müdürün bulunmadığı bir ortamda kimseden çekinmeden sergileyecekleri toplu ve açık görüşlerini almak ve mevcut sorunları çözüme kavuşturmaktı. Görüşmelerde kimin ne söylediğini patronlara yetiştiren birileri mutlak olmuştur. Ancak bildiğim o ki bu nedenle kimse işinden olmamıştı.
Evet THY’ den ayrıldıktan sonra Çelebi’ de çalıştım. Toplamda on sene kadar. Patronlara kendimi sevdirebildiğimi söyleyemiyorum. Ben özel sektör anlayışına alışık değildim. Onlarda bana. Ama ben Çelebi’ yi sevmiştim. Halen de seviyorum. Uzun seneler geçti. Şirketi muntazaman takip ediyorum. Maalesef ayrıldıktan sonra yaptığım bir hatadan ötürü patronları özellikle Canan Çelebioğlu nu arayamıyorum. Bundan dolayı zaman zaman üzülüyorum ama yapacak bir şey yok. Yaşımızı, başımızı aldık ama hata biz insanlar için. Sen anneme küfret, sonradan özür dile. İşte o hesap. Buda bana göre bir tarz değil. Hatayı kabullenip susup oturmak en iyisi dedim. Ve oturuyorum
ÇELEBİNİN TEPESİNDE OTURAN 2 PATRON KİMSENİN DENEMEYECEĞİ BİR ŞEY YAPTI. ŞİRKET ORTA KADEME YÖNETİCİLERİ KURUM DIŞI BİR UZMAN DANIŞMANLA ŞİRKET YÖNETİMİNİ VE İSTİHDAMDAKİ DEVİR HIZI SORUNU İLE DİĞER KONULARI TARTIŞTILAR. VE BU ZEMİNİ PATRONLAR HAZIRLADILAR. O dönemde Çelebide personel devir hızı hayli fazlaydı. Bunun nedenini ve çözümünü araştırıyordu yönetim. Yöneticiler patronlarla bunu açık bir şekilde tartışmıyorlardı. Çelebioğlu kardeşler bu konuda hiçbir yöneticinin denemeyeceği bir yola başvurdu. İstihdam konusunda uzman olan bir kurumla anlaştılar ve Çelebideki yöneticiler gruplandırılarak bu kurumun insanı ile birer tam gün süren toplantılar yaptılar. Amaç bu konunun nedenini bulabilmekti. Ve de bu toplantılara patronlar ve Genel Müdür iştirak etmemişlerdi. Aslında devir hızının fazla oluşunun nedenini çoğumuz biliyorduk. Merakımız patronların yakını olduğu söylenen bu kurumun temsilcisinin aynı noktada bizimle birleşip birleşmeyeceğini görmemiz ve uğraştaki samimiyete inanmamızdı. Yanılmıyorsam bu toplantılar 7-8 iş günü sürmüştü. Kurum yetkilisi toplantıların bitiminden bir hafta sonra hepimizin ve Tepelerdekilerin de iştirakleri ile organize edilen kokteylde, toplantıların sonucunda varılan noktayı eksiksiz ve doğru olarak açıkladı. Anladık ki, Patronlar ve Genel Müdür en azından samimiydi.
METİN GÖKSEL, MESUT GÖKAŞAN VE BEN ÇELEBİNİN YAŞLILARIYDIK. ÇALIŞANLARIN BİR BÖLÜMÜ BİZE TECRÜBELİ AĞABEYLER GÖZÜ İLE BAKIYOR VE BUNU HİSSETTİRİYORLARDI. Bu durumdan istifade ile Çelebinin yurt içi tüm hizmet noktalarındaki çalışanlar ile YÖNETİM BİR SANATTIR konulu bir sohbet toplantısı düzenlemeyi düşündük. Amaç çalışanları motive etmek yönetimsel hataları vurgulamaktı. Harekete geçtik. Bu arada çalışanların da hatalarını tabii ki ortaya koyarak düzeltmelerini isteyecektik.
TALEBİMİZE SÜTAŞ’ DA ŞAŞIRDI? Sütaş’ın PR ünitesinden biri ile konuşmuştuk. Şirket çalışanlarına yapacağımız bir sohbet toplantısının alt yapısını teşkil edecek olan sunumu o sırada yoğun olan Sütaş ilanları üzerine monte etmeyi düşündüğümüzü belirterek müsaade istedikse de bunu anlatmada zorlandık. Öyle ya Sütaş’ın inekleri ve Çelebi Holding. Bağdaştıramadılar. Kendilerine firma isimlerinin ve reklamlarının aynen muhafaza edileceğini onların üzerinde hiçbir şekilde oynanmayacağını söyleyip zorla izin alabildik. Patronlardan ve Genel Müdürden nasıl müsaade alacağımızı bilmiyorduk ve de aslında bundan şüpheliydik. Sunumu on beş günde hazırladık. 35 görselin yanlarına notlar koyarak derdimizi anlatma cihetine gitmiştik. Her dia’ dan sonra ise 4-5 dakikalık bir anlatım notu koymuştuk. Yaklaşık 3 saatte sonlanacak bir uygulamaydı.
VE DE BİR GENEL MÜDÜR: SAMİM AYDIN. O sırada Çelebi Hava Servisinin başında Samim Aydın isimli bir Genel Müdür vardı. Şirketin ismine yakışır yaradılışta, çalışanlara yakın, onları dinleyen, gülümsemesi eksik olmayan ÇELEBİ bir insandı. Yanılmıyorsam beni / bizi de severdi. Biz de kendisini hem sayar hem de severdik. Hazırlığımızı kendisine ben götüremedim. Nasıl götürebilirdim ki. 30 küsur dia’ nın belki de yarısı onu ilgilendiriyordu. Kendisi makamında değilken sabah saatlerinde hazırladığımız dokümanı sekreterine verip ortadan kayboldum. Nasıl olsa reddeder diye düşünüyorduk. Akşam üzeri sekreteri bıraktığınız dosyayı masanıza bıraktım diyerek telefon etti. Ertesi sabah daha kargalar uyanmadan işe gittim ve Samim Beyin dosyanın ilk sayfasına koyduğu not kağıdındaki sözlerini 3 kez okudum. “Benim açımdan ve Çelebi Hava Servisi açısından bir sorun yok. Patronlara bunu nasıl izah edeceğini sen düşün. Sevgiler “diyordu. Aslında o dönemde Samim Beyin bu rahatlığı çalışanlara da yansımıştı. Kendisini halen sevgi ve saygı ile anıyorum. Evet aslında bu konu genel bir inceleme olup tüm hizmet sektörünün genelini kapsamaktaydı. Örneklemelerin ve anlatımın bir bölümü içinde yaşamış olmamız nedeni ile anlatım Çelebi üzerine bina edilmişti.. Esasen Ahmet’in, Mehmet’ten Mehmet’in ise Hüseyin’den görünümde bir farkı yoktu. Ve de Samim Bey bunu görmüştü.
GELELİM PATRONLARA, CAN VE CANAN ÇELEBİOĞLU. Hazırladığımız dokümanı sekreterleri kanalı ile patronlara gönderdik. Düşüncemiz yine bu konuda yapacağımız dizi toplantılara müsaade edilmeyeceği yönündeydi. Birkaç gün cevap gelmedi. Bakmaya vakit bulamadılar diye düşündük. Patronların hangisi cevapladı hatırlamıyorum ama üst kattan gelen cevap “faydası olacağını düşünüyorsanız olur” şeklindeydi. Evet, patronlar personelin şikayetçi oldukları birtakım hususların nedenleri arasında kendileri dahil istisnasız tüm yöneticilerin bulunduklarını ortaya koyan bu sohbet toplantılarının yapılmasında sakınca görmemişlerdi. EVET SİZLER SEKTÖRDE BİR GENEL MÜDÜRÜN VE PATRONLARIN BU TÜR BİR TOPLANTIYA İZİN VERDİKLERİNİ HİÇ DUYDUNUZ MU? GENEL MÜDÜRLÜKTE SENDİKA TOPLANTISI YAPILMASINA İZİN VERMEK GİBİ BİR ŞEYDİ BU.
ÇELEBİDE ÇALIŞANLAR KONUŞAMAZ. O dönemlerde yazılarımdan biri için gelen bir yorumda yer alan, insanları konuşturmuyorlar” şeklindeki söze cevaben bir not düşmüştüm. “Evet Çelebi’ de Kimsenin hiçbir kimsenin konuşmasını engellediği yoktu bana göre. Tüm Çelebi yaşamımda arkadaşlarıma bunu anlatamadım. Hep kendimizden örnek verdim. Usulüne uygun olarak patronlara her zaman fikrinizi hatta konulara veya uygulamalara itirazınızı ifade edebilirsiniz. Dinleyeceklerdir. Üst seviyenin bu tavrı bana özel değildi ya. Bundan çekinmeyin Yeter ki itirazlarınızı usulüne uygun yapın ve nezaketinizi koruyun. Buna rağmen konuşan var mı derseniz o yok ama
Bunun kabahatlisi de tabii ki patronlar değil. Patronların güvenini kazanmış bir altındaki büyük unvanlılar ile orta ve alt seviyedekilerdi sorumlular. Bundan ötürü çalışanlar fazlası ile suskunlardı. (Kibar olsun diye suskun kelimesini kullanıyorum) ve de her kuruluşta kraldan fazla kralcı bir, iki zihni evvel çıkar mutlak. Çelebide de vardı. Başka Şirketlerde de bunun farklı olduğunu zannetmiyorum. Genel şartlardan bizim sektör kuruluşlarını soyutlamak tabii ki mümkün değil.
Söz konusu izni vermek sureti ile Çelebi de yaygın olan “Bu şirkette kimse konuşamaz. Konuşanlara uygulanacak olan yöntem bellidir” söylemlerini Genel Müdür ve patronlar birlikte yıktılar.” Ve de bu görüşmelerin sonunda hiçbir Çelebi mensubunun bu istismar etmediği görüldü. Genel Müdür ve patronların gösterdikleri bu tutumlarından ötürü kendilerine müteşekkir kalmıştık.
Büyük İstasyonlarımızda bayağı miktarda genç yönetici kardeşimiz iştirak etmişti bu toplantılara. Daha sonra Metin Göksel ve Mesut Gökaşan arkadaşımız İstasyonlarımızın bulunduğu tüm havalimanlarındaki yöneticilerimizle bu sohbeti yaptılar ve iştirakçi çerçevesini genişlettiler hatta benim hatırladığıma göre bazı noktalarda yönetici olmayan çalışanlarda bu sohbete iştirak etmek istemişler ve kendileri de toplantıya kabul edilmişler. Bu sohbetin
Renklendirilmesi amacı ile kullanılan inek görsellerinin iki tanesini yanlarında sunduğum metinleri konumuzla ilgili olarak sizleri aydınlatmak nedeni ile sizinle paylaşmak istiyorum. Göreceğiniz üzere sunumda yer alan aşağıdaki iki paragrafta görüşünüze sunulan metinde şirketin bazı uygulamaları bir şekilde zemmedilmekteydi. Ve de bu
Tenkitler yukarıda da ifade edildiği üzere şirket üst yönetiminin izni ile yapılmıştı. Bu Çelebi’ de kimse konuşamaz sözü ile bağdaşan bir husus değil. TOPLANTILARDA HERKES GÖRÜŞÜNÜ İFADE ETMİŞTİ. BİR FARKLA HİÇBİRİMİZ GENEL BİR RAPOR DIŞINDA PATRONLARA TOPLANTILARDA BİZLERE ÖZEL OLARAK İFADE EDİLEN HUSUSLARI NAKLETMEMİŞTİK.
Söyleme devamla “İnsanların işyerimizden neden gittiklerini, neden kaçtıklarını bulmanız gerekir. Öncelikle bunu çözümleyiniz. Buna neden olan şartları uygun hale getirmek için üstlerinizden ısrarla talepte bulunmaya mecbursunuz. Kimse hiçbir sıkıntısı yokken, durduğu yerde ateşe veya kızgın kuma basmaz. Unutmayın ki uluslararası istatistikler işten ayrılan personelin yalnız % 25’ nin akçeli konulardan 75 % nün ise yönetim hatalarına bağlı uygulamalardan ötürü işten koptuğunu belirtiyor. Evet, küçük bir araştırma bu sonucun sektörümüz şirketleri içinde geçerli olduğunu bize gösterdi.”
“İnsanlardan yapamayacakları şeyleri istemeyin. Önce kendinizin bunu yapma durumunda olmanız halini değerlendirin. Sizi bir ayda toplam 24 gün çalıştırıp 15 gün gece nöbetine getirseler mutlu olur musunuz? Eğer ekipte bu personelin yerini tutacak başka biri mevcut değilse ve bu görevlendirmeyi zorunlu olarak yapma durumundaysanız, bu nitelikte insan yetiştirmemiş olmakta sizlerin ve yöneticilerin hatasıdır. Lütfen bunu iyi düşünün.
Bildiğiniz üzere bu tür seslenişlerde slaytlar da kayıtlı kısa metinler, konuşmacıya konuyu hatırlatma amacı taşır. Konuşmanın kalan bölümünün seyrini belirlemek konuşmacıya aittir. Önemli olan bir husus var ki oda konuşmalar esnasında üstleri astlara şikâyet eder veya çekiştirir duruma düşmemek olup iş yaşamında bu çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir husustur ki bu konuda azami gayreti sarf ettiğimize inanıyorum.
Bu konuşmaları yapmaya hazırlanan birine patronlarca veya Genel Müdür tarafından yol verilmesi ya onların iyi niyetli yaklaşımını veya “bunlar ne söylerse söylesin, bizimkileri etkilemez “düşüncesinin bir tezahürüdür diye düşündükse de zaman içerisinde tepedekiler tarafından verilen bu müsaadeyi iyi niyetli bir yaklaşımın göstergesi olarak yorumlamıştık. Şimdi de öyle düşünüyorum.
Evet Bay Bolat. Şimdi siz orası özel bir şirket mülk onların. Çekinecekleri bir şey yok diyeceksiniz. Ya sizin Bay Bolat, çekineceğiniz bir şey var mı? Üstelik mülk sizin de değil. Sizin dayanağınız çok kuvvetli. Dolayısı ile sizde çok ama çok kuvvetli ve dirençlisiniz Tabiat ana sizi yıkacak bir rüzgârı üretmiyor. Bu kuvvet sizdeyken birde Çelebioğlu x 2 kardeşler ve Dönemin CHS Genel Müdürü gibi cesur olsanız ve çalışanlarınızın sıkıntılarının anlayacağınız lisanla size anlatılması için insanların konuşmalarına müsaade etseniz. Hele hele birde söylenenleri anlasanız ne kadar da iyi olurdu.
Hedefinizi açık seçik ifade ettiniz. 240’ı kesin, 115 adedi opsiyonlu 355 uçak daha katmayı planlıyorsunuz filonuza. Büyümeyi, çok büyümeyi hedefliyorsunuz. Evet, Bay Bolat büyümek yalnız uçak adedini çoğaltmakla olmuyor Topyekûn büyümek ancak yaratıcı gücü yüksek çalışanlarla olur. Belki seneler sonra insanlar bugüne kadarki istihdamla ilgili uygulamalarınızı unutur ve sizin için de müspet bir şeyler söylerlerdi. Bizim çocuklar dediğiniz çalışanların sizi iyi anımsamaları, sizin gibi tüm iş yaşamı, kişisel bir bağla ve o bağa sadakatle bağlı olmasıyla şekillenen birini bile bahtiyar kılabilir. Malum sorunlar iş tulumu giymiş fırsatlardır. Bunu büyüklerinize sorun. Her fırsatta inancınıza değinen sözler sarf ediyordunuz. Evet o yüce not verici, sıra size geldiğinde, akademik unvanlarınıza değil, kazanıp kazanmadığınıza da değil, yaşamda nasıl oynadığınıza oy verecektir.
Evet bu Can ve Canan Çelebioğlu kardeşler ve de Genel Müdür Samim Aydın Bey sizden hayli farklılardı. Onlar Dr. değillerdi. Profesör ise hiç değillerdi. Siz bu unvanları almadan hatta aldıktan sonra bilimsel makaleler ve araştırma yazıları yazdınız mı bilemiyorum. Veya hangi konularda çalışmış olduğunuzdan haberimiz yok. Biliyorum ki Çelebi patronlarının “İnsanda Vefa” konulu araştırma çalışmaları vardı. Vefalı insan deyince Çelebioğlu kardeşlerin rahmetli anneleri saygıdeğer Engin Çelebioğlu hanımefendiyi de anmak şart. Muhtemeldir ki çocuklarının gençken yapmaya başladıkları bu araştırma çalışmasına yol göstericileri olarak iştirak etmiştir. Konumuz izin verseydi size o hanımefendiden bahsetmek isterdim.
Evet onlarında, iki kardeşinde her insan, her yönetici gibi iyi ve kötü tarafları da mutlak vardı. Ancak benim hatırladığım kadarı ile iyi taraflarının hayli dikkat çekici olduğunu söylemeliyim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (59)