İş Yerindeki Sıkıntılarımızın Kökeninde “ İşsizlik “ Var. Ben çalışma hayatına girdiğim günden bu güne kadar, iş yerlerinde bazı saygıdeğer yöneticilerin özellikle her hangi bir uygulamaya karşı çıktığınız veya tepki gösterdiğiniz zamanlarda sarf ettikleri “ Beğenmiyorsan gidersin “ vb sözleri ülkede mevcut olan işsizlikten kuvvet alarak söyleyebildiklerine inanırım. Evet, on kişinin işe alınacağı bir yere mevcut 1500 müracaatın içinden seçim yapmak büyük bir konfor. Tabii ki bu durum yönetici aramaları için de geçerli ama nedense bir tık yukarı çıkınca insanlar bazı gerçekleri ve de geçmişte yaşanan tipik örnekleri unutup tepelerin talimatlarına kayıtsız şartsız uymaları sayesinde bulundukları noktada kalış sürelerini uzatıyorlar.
Evet; tüm dünya ülkelerinde olduğu üzere işsizlik Türkiye’mizde de küçümsenmeyecek boyutta. Ve de toplumda yaşanan birçok üzücü olayın altında işsizlikten kaynaklanan gerilimin yattığı da bir gerçek. Adam binanın 10’cu katına çıktı ve atladı. İntihar eden kişinin bunalımının nedeni işsiz olması ve mevcut borçlarını ödeyememesinden öte değil. Daha birçok dramatik örnekleme yapabilmek mümkün.
Uzaktan çalışma ve geçici istihdam gibi düzenlemeler içeren esnek çalışma, yürürlüğe girmesine girdi ama, bu uygulamanın işsizlik oranını müspet yönde etkileyeceğini beklemek ne denli doğru bilmiyorum. Konu ile ilgili olarak ileriye yönelik ümitli olmak da bu durumda bir o kadar zor
DEVLETİN VATANDAŞINA, VATANDAŞININ DEVLETİNE SAYGISI
İşsizliğin % 4,7 istihdamın ise % 80,6 ( OECD Ülkeleri arasında 2 nci) olduğu İsviçre’ de "düzenli maaşı olan iyi iş bulmanın giderek zorlaştığı bir dünyada yoksulluk ve eşitsizliğe çözüm olacağı düşüncesi ile devletin herkese 2500 USD ( çocuklara 625 USD ) ödemesine ilişkin kanun teklifi halk oylamasına sunuldu. Referandumun sonucu; Yapılması planlanan devlet ödemesi ülke ekonomisini menfi etkileyeceği gerekçesi ile halkın %78’nin “ Hayır “oyu vermesi ile reddedildi.
OECD ÜLKELERİ 2016 YILI İSTİHDAM GÖRÜNÜM RAPORU NE DİYOR?
Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz OECD ülkelerini fazlası ile etkiledi. Geçtiğimiz hafta açıklanan “OECD 2016 Yılı İstihdam Görünüm Raporu” Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya’yı takiben Türkiye’mizin Slovakya ile birlikte 10,4 işsizlik oranı ile OECD ülkeleri arasında 5 nci sırayı paylaştığını ortaya koydu. ( Ülkemizdeki işsizlik oranı 15-24 yaş grubunda % 18,5, kadınlarda % 12,5 ve 15-24 yaş grubundaki kadınlarda ise % 22,2 olduğu raporda vurgulandı. Bu menfi sonuçlar bir tarafa Türkiye % 51’ lik istihdam oranıyla Yunanistan ile birlikte sıralamanın en sonunda yer alıyor. Türkiye’deki İstihdam oranlarına yaş kuşağı formatında bakılması halinde 15-24 yaş grubundaki istihdamın % 34,2’ ye düştüğü görülüyor. Aynı yaş kuşağındaki kadınlarda ise istihdam oranının% 30,5 kadar düşmesi tabii ki düşündürücü. OECD raporunun son bölümünde ise; İşsizlik oranının düşürülmesi ve İstihdam oranlarının artırılmasının yeni iş sahalarının artırılabilmesine bağlı olduğu ve bunu teminen için bir takım reformların yapılmasına ihtiyaç duyulduğunun gerektiği vurgulanıyor.
SEKTÖRÜMÜZDE İSTİHDAMINA GEREK DUYULAN YENİ PERSONEL:
Özel kariyeri gerektiren iş konuları dışında ( Pilot, teknisyen, Mühendis vb..) sektörümüze ilk giriş yapan çalışanların büyük bir bölümünün 22-24 yaş arasında bulunduklarını düşünmek mümkün. THY örneğinden hareket ile, “http://www.turkishairlines.com/tr-tr/kariyer/calisan-profili “ linkindeki verilere bakılması halinde Havayolumuzda ki istihdamın profilini görmek mümkün. Ayrıca “ http://www.turkishairlines.com/tr-tr/kurumsal/basin-odasi/bir-bakista-thy/is-gucu” linkine bakılması halinde ise Türk Hava Yollarının iştirakleri ile birlikte istihdam miktarları görülebiliyor. Kısa bir değerlendirme ile THY’ de yapılan istihdamın bir bölümünün yaş grubu ile ilgili bir fikir edinebilmek olası. Bunun sonucunda ise sektörümüzü ilgilendiren işsizlik oranının % 18,5 olabileceği varsayımı kuvvet kazanıyor.
Evet; ülkemizde OECD ve dünya ülkelerinin büyük bir kısmındaki sosyal dengeleri alt üst eden bir işsizlik sonunun bulunduğu gerçeği herkes tarafından kabul ediliyor. Her ne kadar sorun genel ise de tabii ki çözümü her ülke için ayrı. Ve de konuya çare bulması hükümetlerin işi.
Psikolog. Burçak Demirkan’ a göre “ işsizliğin bireysel ve toplumsal boyutta pek çok etkisi görülmektedir. Depresyondan hırsızlığa kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu önemli sorun, hayatımızı pek çok alanda etkilemektedir. Sorun yalnızca ekonomik yeterliliğin sağlanması değil, aynı zamanda kişinin kendisinden memnun olan bir birey olarak, sorumlulukları yerine getiren bir birey olduğu hissini yaşamasına fırsat tanımaktır. Umutsuzluk, kaygı ve depresyon sonucunda birey ya içe kapanmakta ya da öfkesini dışarı yansıtma yolunu seçmektedir, kişilik yapısına göre belirlenen bu durum ise işsiz bireyi, suçlu birey olmaya sürükleyebilir. Çünkü kişi, kendisini bir topluma ait ve kurallara uymak zorunda hissetmemektedir. Bu durumda, antisosyal davranışlar ya da aile içi şiddetle bu durum kendisini ortaya koyabilir. Aile toplumun çekirdeğidir ve aile içinde yaşanan tüm düzensizlikler, aslında toplumun ne denli sallantıda olduğunun da bir ön göstergesidir. Çalışmak bizi şu üç büyük beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk. (Voltaire) Bu söz parçanın tam olarak özetleyicisidir.”
ÜSTÜNE DE SURİYELİLER.
Cumhurbaşkanımız “ Suriyeli “ mültecileri TC vatandaşı yapacaklarını duyurdular. Tabii bunu duyan siyasilerimizin bir kısmı hemen benimsedi, diğer bir kısmı bu ise karşı çıktılar. Olacak mı? Olabilecek mi bilemiyorum. Bir şeyi biliyorum ki, belli nedenlerden dolayı sık sık referandumdan bahseden siyasi iktidar esas bu konuda halkın fikrini almalı. Türkiye’nin önündeki seneleri etkileyecek olan böyle bir kararı hangi parti olursa olsun geçici siyasi iktidarlar vermemeli. Sonuç olarak ülkemizde kalmaktansa Egenin serin sularında ölümü tercih eden bu insanları siyasi mülahazalar ile TC vatandaşı yapmak için her zamanki gibi birbirimizle ters düşüyor, tartışıyoruz. Bir soru: Acaba belli ve sürekli bir işleri, ekonomik özgürlükleri olsaydı terör örgütlerine hizmet edenler aynı yolu rahatlıkla seçebilirler miydi? Bizi yönetenlerden bir Bakanımız “ Türkiye, Suriyeli mültecilerin duası ve bereketiyle dünyada ilk dörde giren bir büyüme oranına sahip. Cenabı Allah da onların bereketini veriyor" derken, Macaristan Başbakanı
Suriyeliler için Sn. Erdoğan’a teşekkür edip Pazar ayinlerinde kendisi için dua etmeliyiz. Civarımızda gezinmemeleri için 3 Milyar EURO ödemeye hazır olduğumuz bu insanları TC Vatandaşı yapmak istiyor derken bir anlamda Avrupa Birliğinin konuya yaklaşımını da ortaya koyuyor.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de iş arayanların sayısı bir yıl öncesine göre 5 kat arttı ve rekor bir seviyeye ulaştı. İstatistiklerde görülen bu rakamsal artışta Suriyeli mültecilerin etkisinin büyük olduğu ortada.
Okan Müderrisoğlu ” Terör ve işsizlik “ başlıklı yazısında bu konudaki görüşünü şöyle ifade ediyor.” Özellikle doğu ve güneydoğudaki eğitimsiz, mesleksiz ve umutsuz gençlerin dağa çıktıkları biliniyor. Gelir düzeyi arttıkça, silahtan medet umma katsayısı azalıyor. “ Ruhsal bozukluklar, sağlıksız ve dengesiz tepkiler bir yana, İşsizlik insanları buraya, bu noktaya kadar götürüyor işte.
Yorumlar