23 Eylül tarihinde siteye giren yazımla ilgili birçok yorum ve mail aldım. Kimi böyle bir şirketin olamayacağını, iyi tanıdığım bir şirketin açıklarını ifade edebilmek için böyle bir yazı yazma yöntemini seçtiğimi kimisi ise o şirketin patronu yok mu da çalışandan yana olduğu açık olan bu kadar uygulamanın yapılmasına müsaade etmişler diyordu. Çok manidar bir yaklaşım. Kimlere hitap ettiğinizi anlamak zor değil. Ancak yine arkadaşlarımızın karıştırdıkları bir husus var ki, sıralanan bu işlemler çalışandan yana olduğu kadar, şirketten de yanadır. Ve de bunlar yapılmadan şirketin düzlüğe çıkması mümkün değildir. Çalışanlarını önemsemeyen, onları gider kapısı ve sahibi oldukları masa sandalye olarak görenlerin bundan çıkartacak bir şeyleri olmalı. Ama ümitsiz olduğumu da ifade etmeliyim.
Sizlere iki haftadır yazdıklarımın dayanağını göstermek ve de bu konudaki yazışmalarımızın sizlerde biz iz bırakarak faydalanmanızı sağlayabilmek için [email protected] mail adresime
“ BÖYLE BİR ŞİRKET VAR” konulu boş bir mail gönderen herkese ileride yönetici olarak çalışmalarında çok güzel bir referans olabilecek 146 sayfalık bu dokümanı mail yolu ile göndereceğim. Okuma alışkanlığımızın ne denli az olduğunu çok iyi biliyorum Buna rağmen zaman harcadım ve kitabı bir linkin uzantısı olarak size sunabileceğim. Okuma alışkanlığı olanların büyük zevk duyacağına ve istifade edeceğine eminim. Bu nedenle yazımda kitabın detaylarına girmeyeceğim. Bu talebin ve gönderimin gizliliğinden kesin olarak emin olunuz lütfen.
Evet, Şirketin adı Continental Airlines. Yönetim Kurulu Başkanı ise Gordon BETHUNE. Adı geçen Yönetim Kurulu Başkanı ile birlikte Continental Airlines 90’ lı yılların en büyük hamlesini yaptı. 1994’ de şirket öncelikle çalışanlar, yolcular ve hissedarlar tarafından gözden çıkartılmıştı. O zamandan kitabın yazıldığı tarihe kadar hisseleri yüzde 1700 değer kazandı. Şirket bu sürede 12 nci 3 aylık dönem raporunu yayınlamıştı
İflasın eşiğinde olan havayolunu hangi adımları atarak bataktan zirveye çıkarttığını, şirketten ayrıldıktan sonra kaleme aldığı “ FROM WORST TO FIRST – BATAKTAN ZİRVEYE “ isimli kitabında anlatmış. Gordon BETHUNE’ nin bu kitaptan elde edeceği tüm geliri, kar amacı gütmeyen ve geçirilen zor günlerde Continental Havayolu çalışanlarına ve onların ailelerine her türlü desteği sağlayan “ WE CARE TRUST “ isimli kuruluşa bağışlamış olması konuya yaklaşımının özel bir göstergesi olarak düşünülmeli ve yorumlanmalıdır.
Size, bu kitapla ilgili basında çıkanlar dışında birkaç övgüden bahsetmek isterim. Gerisini gönderiyi talep edenlerin okuma imkanı olacaktır.
GEORGE BUSH- USA BAŞKANI 23 ŞUBAT1998: Sevgili Gordon. Continental Airways’ deki başarının sırlarını ve diğer pek çok şeyi aktaran bir kitap yazmandan çok mutlu oldum. Bu kitapta muazzam dersler var. Çok zor bir işin başına geçtin ve gerçek bir liderlik yaparak bu zorluğu önemli bir başarı öyküsüne dönüştürdün İnanıyorum ki kitabın havacılık sektöründe yankı uyandıracaktır. Tanrı biliyor ya, başarılı bir liderden hepimizin öğreneceği çok şey var.
JOHN DASBURG- NORTHWEST AİRLİNES YÖNETİM KURULU BAŞKANI: Continental’ de gerçekleşen bütünsel değişim nedeniyle bu havayolu şirketinde çalışan tüm insanlar ve yönetim Kadrosu büyük bir övgüyü hak ediyor. Bu takdire değer hamleyi yapan ve başarılı liderliği anlamak isteyen herkes bu kitabı mutlak okumalı.
GEORGE PAKER- STANFORD ÜNV. YÜKSEK LİSANS PROG. DİREKTÖRÜ: G.BETHUNE ilham veren bir lider ve Continental Airways’i uçurumun kenarından düze çıkartması günümüzde gerçekleşen gerçek bir Yönetim Hamlesi. Büyüleyici bir kitap.
HEERB KELLEHER – SOUTHWEST AİRLİNES CEO: Gordon BETHUNE konuşturuyor. Tavsiye ettiklerini yaparak Continentral’i ölümün kıyısından kurtardı. Onu günümüzün sağlıklı ve başarılı bir Havayolu Şirketi haline getirdi. Bir rakip olarak dürüstçe Gordon’un Boeing’ de kalmasını tercih edeceğimi söylemeliyim.
2000-2001 yılında Türk Hava Yolları tüm sektör gibi belirli sıkıntılar yaşıyordu. Bu kitaptan bahsetti bir arkadaşım ve okumamı önerdi. Tercüme ettirdik, okudum ve etkilendim. Amerika’ da ki yayıncı ile yazıştık. Talep ettikleri telifi ödedik. Ve de bastırarak yöneticilere dağıttık. Okuyan herkes kendini ilgilendirecek bir şeyler buldu kitapta. Buna eminim.
G. BETHUNE ARKADAŞLARI İLE BİRLİKTE BUNU YAPMIŞ. BİZİMKİLER YAPAMAZ MI? TABİİ YAPABİLİRLER. KARLARININ HATIRI SAYILIR BİR BÖLÜMÜNÜ ZARAR HANESİNE KAYDETMEYİ KABULLENİRLERSE. ANCAK HER ŞEYDEN ÖNCE BUNU YAPMAYI, BAŞARMAYI İSTEMEK GEREK. SİZLER O İSTEĞİN O ARZUNUN VARLIĞINI HİSSEDEBİLİYORMUSUNUZ? ŞİMDİKİ DURUMU BİLEMEM AMA DOĞRUSUNU İSTERSENİZ BEN HİSSETMEMİŞTİM.
MALUMUN TEKRARI
AirportHaber Sivil Havacılık Kuruluşları ile ilgili sorunları senelerdir yazıp çiziyor. Ben de bu kervana takıldım. Her hafta hangi soruna değineyim neyi yazayım diye düşünüp duruyorum. Ne yazarsam yazayım, malumun, bilinenin ve yaşananın tekrarından değişik olmuyor ve de olmayacak.
Hadi ilkinin bana faydası var diyelim. APH’ a yazmak benim için bir meşguliyet,
Yaşanan sorunları daha geniş kitlelere duyurmanın faydası yok. Şirketlerin çalışanları işlerinden olabilecekleri varsayımı ile sorunları dile getirmekle ilgili kendilerinden yana duruşları bile açıkça desteklemiyorsa, başka kim duysa ne olur ki? Amacımız üzüm yemek. Bağcıyı dövemeyiz zira dünya umurlarında değil.
Üçüncüye işvereni aksaklıkların düzeltilmesine zorlamaya boyumuzun yetmediği ve yetmeyeceği ise ortada açık ve net görülüyor. Sonuçta bunlar bir milyon baskısı olan günlük bir gazetede yazılmıyor. Kanunlarla ilgili olmayan keyfi uygulamalar bir tarafa, kural vazedilmiş olsa bile nasıl kitabına uydururuz diye düşünmekten öte bir şey yapan yok gibi. Konuları buraya geçmek istemiyorum ama denetim mekanizması bile bir şekilde etkileniyor. Zira onların iyimser ve hoşgörülü ikazlarına ve belirli uygulamaların düzeltilmesini istemelerine rağmen uygulamalar büyük bir umursamazlıkla halen devam ediyor. Ama mutlak olan bir şey var ki, o da yazmanın amacı bu üçünden hangisi olursa olsun şu an için çalışanlara bir fayda sağlamadığı kabulü zorunlu olan bir gerçek.
Yazılanlarında büyük bir kitlenin ifade edemedikleri ancak içinden geçirdikleri hususları satırlara dökmekten öte bir şey değil. Ben yazarak vaktimi değerlendiriyorum. Sizler de ( tabii okuyanlar ) arada bir okuyarak ve yorumlayarak içinizi boşaltıyor, kendinizi tatmin ediyorsunuz. O kadar. Bir anlamda spor yapıyoruz desek yalan olmaz. Tabii ki sporun hiç olmaz ise bedene ve ruha faydası var.
Ya bu zahmeti işe yarayan bir hale getireceğiz, ya da sonuçta deveyi gütmekten vaz geçeceğim veya okuyacak insan bulursam pembe panjurlu evden ve yeşil çayırlardan bahseden yazılar yazacağım. Yaklaşık üç aydır, bunu düşünüyorum. Birbirini tanımayan İnsanların muhatap oldukları bazı hatalı uygulamaları geri çevirmek için nasıl kurumsallaştıklarını, bunun için neler yaptıklarını okudum ve örneklerini tetkik ettim. Birbirini tanımayan İnsanlar konu etrafında grup oluşturuyor ve bu tür konuları kampanya haline dönüştürüyorlar. Türkiye’mizde bu tarzın uygulama örnekleri mevcut. Hatta derdinizi iyi anlatabilirseniz uluslar arası kuruluşlar bile bu tür çalışmalara destek oluyor.
Bunu denemekte fayda olduğu noktasına geldik, gelmesine de düğüm yine sizlerin elinde bulunan ipte.
Şayet tesis edilebilirse kamuoyu baskısı denetim mekanizmasının daha ciddi çalışmasını sağlayabilir. Kamuoyu baskısı işverenleri de bir şekilde etkiler. Malum şirketin değeri (?) AirPortHaberin yazılarını bir kenara koyun, otuz, kırk bin belki de daha fazla destekçi ile konuların Bakanlıklarında dikkatini çekecek ve mevcut sorunların kalıplaşmış ve formata bağlanmış standart denetimlerin dışında mütalaa edilecek bir düzeye tırmandığını anlayacaklardır. Daha etkili olur mu ?
Biz kendi çöplüğümüzde ne var onu bir tek onu biliyoruz. Sıkıntı her yerde var. Bunlar yalnız Sivil Havacılığın konuları değil ki? Bu nedenle konuları ilgililere duyurma işlemini, geniş bir kitle ile olası kampanya destekçileriyle beraber yapmak denemesi gereken son çare
Kim kime güvenir bilemem. İşten olma korkusu, insanlara şikâyetçi oldukları hususların aslında varit olmadığını bile söyletebilir. Ben de bundan korkuyorum işte. Başka bir deyişle sizlere hem hak veriyor hem de bu açıdan sizlerden çok korkuyorum. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar