05 Ekim 2015, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]

Çalışanın Her Türlü Sorunu Bu Tür Toplantılarda Çözüme Kavuşturuluyor Ya ( ? )

En küçüğünden en büyüğüne kadar toplantılar için “İş yapmadan zaman harcamanın bürokrasiye uygun şekli deniyor. Bu söylenen de doğruluk payı büyük. Bu konu çalışanları ilgilendiriyor mu? Tabii ki, çalışanların her türlü konusu bu toplantılarda çözüme kavuşturulmuyor mu ( ? )

Harvard Business Manager dergisinin araştırması:

“ Üst düzey yöneticilerinin büyük bölümü her gün gereksiz uzunluktaki toplantılara çok değerli saatlerinden harcıyor. Hatta sürekli toplantı yapmak bazı yöneticilerin “çalışma biçimi olmuş.” Üst düzey yöneticileri, stratejik konulara ayda sadece üç saat zaman ayırabiliyor. Geçen yıl dünya çapında 187 kuruluşun üst düzey yöneticilerine “ üst yönetimde hangi konuları görüşüyorsunuz?” sorusu yönetilmiş. Yöneticilerin yıl boyunca 250 saatlerini toplantı halinde geçirdikleri ortaya çıkmış. Bunun 129 saati operasyonel performansı değerlendirme, akut krizleri çözme, idari ve personelle ilgili konuların görüşüldüğü toplantılar olmuş. Yöneticiler toplantılarla geçen 80 saatte de kurumsal yönetim, finans işleri, yatırımcılarla görüşme, ekip çalışmaları, hukuki işler ve hayır işleriyle ilgilenmiş.” 

Bu verilerden yola çıkarak bir değerlendirme yapan insan kaynakları uzmanlarına göre yöneticiler şirketin değerine doğrudan veya dolaylı etkisi olmayan konulara çok fazla zaman harcıyor.

Şirket Yönetimlerinin Toplantıları.

Gelelim kendimize. Evet bu toplantıları şirketin genel sorunlarına ilaveten, yeni uygulamaların ve çalışanların sorunlarının görüşüldüğü ve sonuçlandırıldığı birliktelikler olarak görürüz.  Öyle ya konularımızla ilgili tüm yöneticilerimiz bir arada.

Bu toplantılar vesilesi ile yöneticilerin doğru alışanlıklar edindiğine ve bu toplantılardan istifade ile karar almayı hızlandıracak beceriler kazandıklarına inanabilmek çok zor. Belki kişisel kabiliyetsizliğimdendir ama en azından ben bir faydasını görmedim. Peki; beni bırakın, sizce bu toplantılarda belirtilen tür kazanımları edinmek mümkün mü?  Bu güne kadar bunu görmüş olduğumu söylesem buz gibi yalan olur. ( X ) konudaki toplantı başlar, kimin ortaya görüş koyacağı belli değildir. O bir şey söyler, tepe yönetici başka bir şey anlatır ve de toplantının sonunda bakarsınız ki ( x ) konu yerinde duruyor ve de siz ( y ) konuyu tartışmaya başlamışsınız. Ve de gördüğümüz kurslarda, aldığımız eğitimlerde bize öğretilenleri düşünüyorum. Tepe yönetici günlük işlerle uğraşmamalı, ekibinin hep ileriye bakması ve onu planlaması için kafa yormalı. Yeni sistemlerin yaratımı ve mevcut sistemlerin geliştirilmesi için birlikte çalıştığı insanların ufkunu açmalı ve onları yönlendirmeyi düşünmeli.

Şimdi; bir hafta önceki Türk Hava Yolları, Hava- İş, Pegasus ve TGS” Başlıklı yazımda dile getirmeğe çalıştığım kurguyu düşünün.  Hangi üst yönetici bu planlamayı ayda 3 saatlik çalışma ile şekillendirebilir. Bu tür kuyuları kazmak bayağı mesai ister.

Neticeten bizim yöneticiler Harvard Business Manager’in araştırma sonuçlarını sıfırlıyor. Aslına bakarsanız bizde stratejik kararlar yönetim kademelerinin müşterek görüşleri irdelenerek verilmiyor. Bir kişinin görüşü genelin kararı oluyor. İstersen kabullenme ve de istersen karşı çık.

Hatırlardadır. Eski dönemde Türk Hava Yollarından 302 çalışan işten çıkartılmıştı. Bu sorun gündemde ne kadar kaldı? Çok uzun bir süre. Yönetim Kurulu Başkanı 3 günde bir bu konuda bir şeyler söyledi. Suçlamalar her beyanatta arttı. Sonuç ne oldu? Büyük bir kısmı yeniden göreve kabul edildi. Suçlamaların tümü ise askıya alındı tabii ki.  O zaman neden insanlar üzüldü. Yöneticiler neden mesailerinin önemli bir bölümünü bu işe ayırdılar onu da anlayan yok.

Halka Açık Şirketlerin Genel Kurul Toplantıları Çalışanın Nesine Çare.

Gelelim üst sevide toplantılara. Bizim için en üst seviyedeki toplantı. Şirketin tüm hissedarlarının iştirak ettiği büyük bir toplantı ve de bu toplantının katılımcılarının hepsi patron. Halka açık bir kuruluş düşünün. Ve de kuruluşta şu veya bu şekilde bu tür olaylar yaşansın. Yanlış karar ve uygulamalardan ötürü milyarlar sarf edilsin ve de diz boyu yönetimsel hatalar yapılsın. Ve de bu şirketlerin Genel Kurul toplantısında bunların hiçbirinin hesabı sorulmasın ve sorulmaya ( bir kez tesadüf etmiştim )  kalkılsa bile basit bir tenkit gibi değerlendirilsin..

Türk Hava Yollarını ele alalım. Malum Bayrak taşıyıcı şirketimiz Özel statüde.  Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 49.12 oranında hissesine sahip devleti temsilen.  Halka açık kısım ise 50.88 oranında. Yukarıda da ifade edildiği üzere C Grubu hisse T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait olup C Grubu hisseye tanınan imtiyazlar Ortaklığın Ana Sözleşmesinde tanımlanmış. Hiçbir genel kurul toplantısında Halka açık kısmın hissedarlarının toplantılara tam kadro olarak iştirak etmesi mümkün değil. Ekseriyetin İştirakinin sağlanması mümkün olsa bile onun önlemini de almak tabii ki mümkün. Bu ne demek oluyor? Kabul edenler, etmeyenler. Kabul edilmiştir. Kabul eden bir tek Özelleştirme İdaresi Başkanlığı iştirakçilerinden birinin işaret parmağı. O da Başbakanlığa bağlı. Haydi, bakalım, hep beraber bir ağızdan THY Özel statüde bir kuruluştur diyelim. Benim düşüncem o dur ki;  Genel Kurullar bir şekil şartını yerine getirmek için yapılıyor. Benim hissedarı bulunduğum kuruluşun yönetimi böyle olamaz diyen hissedar ise tabii ki yok. Denetim ise yalnız mali açıdan. Yönetimin İbrası mı ne derler, başka adı var mı? O da kolay tabii ki. İbra edenler, etmeyenler. İbra edilmiştir. İbra işlemi için yine tek bir parmağın havaya kalkması yeterli. Bu arada diğer halka açık kuruluşların Genel Kurul toplantılarının da farklı olduğunu söyleyemiyorum. Kısacası çalışanların bu Genel Kuruldan da bekleyeceği bir şey yok gibi.

TBMM Yeni Yasama Dönemi Açılış Toplantısı Bile Sonuçsuz.

Bu yazıyı kaleme alırken Televizyon TBMM’nin bu gün saat 15.00 açılacağını ve Sn. Cumhurbaşkanının Meclisin açılışını bir konuşma ile yapacağı bilgisini veriyor. İki Bakanın yeminini takiben TBMM tatil edilecekmiş seçimler dolayısı ile. İşte buyurun şekil şartını yerine getirmek için yapılan en üst seviyede bir toplantı daha. Geçtiğimiz seçimden bu yana çalışmayan meclisimizin yeni yasama dönemi açılış toplantısı bugün. Aslında 7 Haziran seçimlerinden beri iş görmeyen meclisten yeni seçime kadar olan bir ay zarfında da yapıcı bir faaliyet beklenmiyordu. Buna rağmen Artema reklamı gibi dedi bir ağabeyimiz.” Aç / Kapa.”

Güneş Olmayan Yerde Gölge Oluşmaz.

Eski tarihlerde bu mealde bir yazı kaleme almıştım. Nedendir bilmem, bu gün o yazının ana temasını oluşturan Çin Atasözü geldi aklıma. Hava çok bulutluydu ondan mı? Yoksa yağmurlu ve kapalı havada yazlıkta otururken gölgesi kendisinden büyük olan adamları mı düşündüm yine.

Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa orada güneş batıyor demektir.

Bu günlerde etrafa bakarken, gölgesi kendisinden büyük bir örnek mi gördünüz?

Kendisini horoz zannediyordur mutlak.

Eğile, büküle yükselen cüce kalır sözü bir şey ifade etmez o yapı için.

Kendisine bakması için tutulan ayna her şeyi olduğundan büyük gösteren cinstendir.

Ve de bu tür bir tek o aynaya ve o aynayı tutan ellere güvenir o kadar.

Düşünemez ki, o aynayı bu gün tutup kaldıran eller bir gün o aynayı elinden bırakıp kırılışını seyredecektir.

Bırakın bu gün bağırsın avazı çıktığı kadar. Gırtlağını patlatsın.

Güneşin ışığını keyifle doğrultsun istediklerinin üzerine.

O koyu loşluk içerisinde yalnız başkalarının yaşayacağını düşünerek

Bir gün kendisinin de içine düşeceği koyu zifiri mezar karanlığını hazırlasın.

Batan günün solgun ışığında büyük gölgesini seyredip avunsun.

Gün 24 saat. Ömür ise bilinmez.

Ne makam, ne de yaşam ebedi.

Bir gün gelecek, o aynayı bırakacak tutan eller.

Ayna kalpler gibi kırılacak, unufak.

Onu tutanlarda olmayacak kaçışacak etrafından..

Sen ise başkaları için yarattığın karanlığın içinde kaybolup giderken,

Yine bir gün batımında güneşle birlikte, kendi gölgeni de yok ettiğini fark edeceksin

Bu kez yalnız, Tek başına

Çalışanın Her Türlü Sorunu Bu Tür Toplantılarda Çözüme Kavuşturuluyor Ya ( ? )

Yorumlar

taşeron ~ 9 yıl önce
Toplantılar genelde işçiler için hep hüsranla sonuçlanmıştır.. işçiler susar, yönetim ise kural üstüne kural koymaya devam eder...yani işine geldiği gibi konuşur. ..Eğer kuralları benimsemezse kendisini kapının önünde buluvereceģi için kaderine razı olur hep işçiler. ..Elbette işyerinde kurallar olmalı işçiler kazandığı paranın hakkını vermeli buna kimsenin itirazı olmaz ..ama iş çalışanın hakkına geldiğinde????? Hep aynı şarkı ...dinlemesini bilmeyen çözüm üretmeyi dahi aklına bile getirmek istemeyen yoneticilere ve kendi onurunu satmış biatcilara yalakalara selamlar sevgiler...

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000