Covit-19, %97'nizi öldürmüyor.!
Covit-19'dan ölme şansınız %3-3,5 gibi düşük bir oran.
Bu %3'lük oran içerisinde ölüm oranları şöyle;
0-9 yaş arası / yüzde 0.0 (Sıfır)
10-19 yaşları / yüzde 0.2 (Binde iki)
20-39 yaş grubu / yüzde 0.4 (Binde dört)
50–59 yaş grubu / yüzde 1.3 (Binde onüç)
60–69 yaş grubu / yüzde 3.6
70–79 yaşları / yüzde 8
80 yaş ve üzeri / 14.8
Erkeklerin virüs nedeniyle ölme oranı kadınlardan daha fazla. Verilere göre kadınlarda ölüm oranı yüzde 2.8 iken erkeklerde neredeyse iki katı; yüzde 4.7.
Virüsten kaynaklı ölümlerde vakaların yalnızca yüzde 1.4’ünde altta yatan bir hastalık yoktu. Virüsün tetiklediği hastalıklara göre ölüm oranları, şu şekilde artış gösteriyor;
–Kardiyovasküler hastalık yüzde 13.2
–Yüksek kan şekeri yüzde 9.2
–Yüksek tansiyon yüzde 8.4
–Kronik solunum hastalıkları yüzde 7.6
–Kanser yüzde 7
Her hangi bir virüs, vücudu zayıf düşürünce tetiklenen hastalıklar öne çıkar.
Covit-19'da bunlardan biridir.
ABD'nin bir senedir kurtulamadığı resesyonun yanısıra, Boeing Max olayı, göçmen olayı gibi sorunlar, krizi daha da derinleştirdi.
Avrupa’nın da sıkıntı duyduğu aynı göçmen olayı, bazı mazeretleri yasallaştırdı.
Korona virüsün yayılmasından korkan İtalya, şubat ayının sonunda Nijer'den gelen sığınmacıların ülkeye girmesini son anda engelledi.
Almanya İçişleri Bakanı Seehofer de, Almanya'ya her ay İran gibi “sorunlu” ülkelerden yaklaşık 10 bin kişinin geldiğini açıkladı.
Fransa ve İspanya'da aynı sorunlarla baş etmeye çalışıyor.
Virüsün yayılmasını engellemenin çok basit önlemleri var iken Aralık 2019'da bu önlemleri saklayıp, sonrasında "eyvah salgın" diye bağıranlar, aslında kendi çıkarları için yasal neden arayanlardan oluşmakta gibime geliyor.
Yine her dönem ve devirde olduğu gibi olan halka oluyor.
Bakın Taiwan nasıl engellemiş;
İletişim ve Politika
Sağlık ve Kalkınma bakanı CECC'nin günlük basın bilgilendirmelerine ek olarak, önde gelen bir epidemiyolog olan Tayvan başkan yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı makamından yayınlanan ve internet üzerinden sunulan düzenli kamu hizmeti duyuruları yaptı. Bu duyurular, ne zaman ve nerede maske takılacağını, el yıkamanın önemini ve ön sağlık çalışanlarına kullanacak maske kalmasını sağlamak için maske istifleme tehlikesi yaratılmaması gerektiği gibi önemli bilgileri içeriyordu. CECC ayrıca okullara, işletmelere ve vardiyalı işçilere yardımcı olmak için planlar yaptı.
CECC, halka açık ve anlaşılır bir şekilde iletişim kurmuştur. Tayvan Kamuoyu Vakfı tarafından 17 ve 18 Şubat'ta yürütülen rastgele seçilmiş 1079 kişilik bir ankete dayanarak, sağlık ve refah bakanı krizi önlemek için% 80'den fazla onay aldı. 24 Şubat itibariyle Tayvan'da 30 COVID-19 vakası var. Bu vakalar şu ana kadar etkilenen ülkeler arasında 10. en yüksek vaka sayısını temsil etmektedir, ancak Tayvan'ın ikinci en yüksek ithalat riskine sahip olacağını tahmin eden ilk modellerden çok daha azdır.
İlk olarak, gerçek zamanlı kamu iletişimi çoğunlukla Mandarin Çincesi ve işaret dilinde idi. Tayvan CDC web sitesi dışında, Tayvan'da seyahat eden veya ikamet eden Tayvan vatandaşı olmayanlar için farklı dillerde yeterli iletişim yoktu. İkincisi, dikkati hava yolculuğuna odaklanırken, Tayvan Elmas Prenses gemisinin yanaşmasına izin verdi ve yolcuların 31 Ocak'ta Japonya'ya gitmeden önce Yeni Taipei Şehri yakınlarındaki Keelung'da inmelerine izin verdi. Daha sonra gemide çok sayıda doğrulanmış enfeksiyon olduğu bulundu. Bu, toplumun yayılmasıyla ilgili endişeleri olan geçici bir halk paniği yarattı. Hükümet, kruvaziyer yolcularının ziyaret etmiş olabileceği 50 yeri yayınladı ve tur grubuyla temas halinde olabilecek vatandaşlardan semptom izleme ve gerekirse karantinaya almalarını istedi. 14 gün geçtikten sonra hiçbirinin COVID-19 olmadıkları doğrulandı. Üçüncüsü, bu politikaların salgının sonuna kadar devam edip edemeyeceği ve halk tarafından iyi karşılanıp karşılanmayacağı belirsizliğidir.
Tayvan hükümeti 2003 SARS deneyiminden öğrendikleri ve bir sonraki kriz için hızlı eylemlerle müdahale için bir halk sağlığı müdahale mekanizmasını kurdu. İyi eğitimli ve deneyimli yetkililer, krizi tanımakta ve ortaya çıkan salgını ele almak için acil durum yönetim yapılarını yürürlüğe koydular.
Bir krizde, hükümetler genellikle belirsizlik ve zaman kısıtlamaları altında zor kararlar alırlar. Bu kararlar hem kültürel açıdan uygun hem de nüfusa duyarlı olmalıdır. Krizin erken tanınması, halka günlük brifingler ve basit sağlık mesajları ile gelişen salgın hakkında zamanında, doğru ve şeffaf bilgiler sunarak halkı güvence altına alabildi.
https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2762689
Tayvan, bir toplumun bir krize nasıl hızlı tepki verebileceğine ve vatandaşlarının çıkarlarını nasıl koruyacağına bir örnektir.
Çin’in komşusu Tayvan, basit ve etkili önlemler ile baş etmiş.
Önce virüs ile ilgili açık ve net bilgiler vermiş, sonra da korunma yöntemlerini;
diyerek bilinçli bir toplum yaratmış.!
Pazarlama sözünü kullanınca tepkiler aldım. Koskoca dünyamızda Taiwan dışında bu mücadeleyi yapacak kadar gelişmiş bir başka ülke göremedik.!
Şimdi bulaşmayı önlemenin bu kadar basit olduğu bir mikrop için uzay kıyafeti giymiş birilerini hayal edin. Hoş etmenize de gerek yok. Tüm fotoğraflar öyle. Uzay giysili insanlar ve herkes etrafta rastgele maske ile dolaşıyor.
Daha 1918-1920 senelerinde İspanyol Gribi 50 Milyon ölüme sebep olmuştu. Ne tedbir alındı?
Ya 1957’deki Asya Gribi? 24 Milyon insan ölmüştü.
1968’de Hong Kong Gribinde ise 1 Milyon kişi yaşamını yitirdi.
AIDS için ne demeli? 32 Milyon kişi öldü.
İngiliz Gribinde ise 30 bin kişi ölmüştü 1989 senesinde.
Hiç olmazsa Domuz Gribini hatırlarsınız 2009 senesindeki. 12,799 kişi ölmüştü.
Kim umursadı? Hangi tedbirler alındı?
Zengin ülkeler, elbet bir plan dahilinde gelecek hazırlar ve uygularlar.
Fakir ülkeler de bu plana uygun davranmak zorundadırlar.
Virüsün hızla yayılmasından sorumlu olan hava yolu ile yapılan ulaşım değil, mikrop ile ilgili tanım, bilgi, korunma gibi bu salgını engelleyecek olan basit önlemlerin paylaşılmayıp yayılmasına neden olan planlamadır.
Düşünün ülkemizde havacılık sanayi ve bu sanayiide çalışanları. Sadece bu sanayi için değil, bu sanayinin zayıflaması ile ölecek olan diğer yan sanayi ve zaten ekonomimiz çöküşte iken artık hiçbir geliri olmayacak olan milyonlarca insanımızı.
Tüm bunlar, ülkede OHAL ilan ederek demokrasi ile yapılamayanları yapabilmenin bir anahtarı ve yeni nesil bir sanayiye geçişin hazırlıkları olabilir. İkiz kulelerin yıkıldığı dönemde de aynı OHAL ile ABD, kişisel sınırları kaldırmış, polis devleti olmuştu bir anda.
Gelişmiş ülkeler bunun ön hazırlığını yapıyor olabilirler. Biz ise hala herkesin kendi kişisel tespihini kullanmalarını istiyoruz camilerde.
Bir Hint atasözü der ki;
İnsanın eline cennetin anahtarı verilmiştir.
Fakat aynı anahtar, cehennemin de kapısını açar.
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar