Eski Yunanda Demokrasi Fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikri hiç benimsemediği gibi şiddetle de karşı çıkmıştır.
Hatta Platonun yazılarından da öyle anlıyoruz ki Sokrates in idamına sebep de demokrasiye karşı oluşudur.
Bir gün Sokrates yine öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates e sorar:
- Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse adil olan da bu değil midir? Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı?
Hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır.
Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.
Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.
- Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?
Öğrenci:
- Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.
Sokrates
- Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?
Öğrenci:
- Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.
Sokrates:
- Peki bize yine söyler misin bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu?
Öğrenci:
- Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.
Sokrates:
- Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?
Öğrenci:
- Pek tabi olması gereken budur.
Sokrates:
- Peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi?
Hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur...
Bazen bilgi sahibi olunması, halkın eğitimli olması bu nedenle istenmez. Bu gizli saklı değil, açıkça söylenir ve uygulanır. Burada yinelemenin gereği yok ama hatırlatabilirim;
Eğitim seviyesi arttıkça AKP oyları düşüyor !
Taner Yıldız - Enerji Bakanı
Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum!
Prof. Dr. Bülent Arı, YÖK Denetleme Kurulu üyesi
Yaşamının neredeyse yarısını AKP döneminde geçirmiş gençlerimizin önünde “örnek” diyebileceğimiz “çağdaş” bir lider, bilim insanı, düşünür bulmakta zorlanırsınız. Halkın çoğunluğu zaten kendi gördükleri ve bildikleri bir dünyada yaşamaktalar ve onların içinde yaşadıkları şu örnek çok çarpıcıdır;
Gelmiş genç bir mühendis, karısı mütesettire, ve gelmiş fetva komisyonuna danışmaya. Bu mühendis geldi, dedi ki “Bu benim mütesettire hanımım, şeyhimle zina ediyor! İki tane çocuğum vardır, şimdi bu çocuklar perişan olacak, onu yola getirmek için size getirdim. Verin fetvayı!”
Biz de dönüp dedik ki
“Hanımefendi bu çok ağır suçlamalarda bulunuyor, kendini savunsana.!”
“Doğru söylüyor. Doğru söylüyor, ben şeyhimle zina ediyorum ama niçin? Çünkü şeyhim bana dedi ki, zamanın en büyük mürşidi bizim ilişkimizden dünyaya gelecek.!”
Bana diyor ki mühendis
“Siz hocalar, niye bu cemiyeti, toplumu aydınlatmıyorsunuz?”
“Ne yapayım dedim.”
“E siz bu toplumun Ankara’dan yönetildiğini zannediyorsunuz”
“Peki nerden yönetiliyor?”
“Düzce’den.!”
“Düzce’de ne var?”
“Benim şeyhim Düzce’de! Kainat oradan yönetiliyor!”
Bu sadece okumuş bir mühendis. Ben size Bakanlardan misal getireyim, Generallerden size misal getireyim. Bürokratlardan size misal getireyim.
Ben öyle biliyorum ki, Kıbrıs Müzakereleri ile görevli olan bakan, 11 yaşında bir çocuk var ve bu çocuğun keşif, keramet sahibi olduğu iddia ediliyor, vilayetini söylemeyeyim Ege bölgesinde, o bakan özel olarak o çocuğu getirttirdi ve o günlerde biz Kıbrıs Müzakereleri için masaya oturacağız, -bize ne tavsiye edersin- diye sordu. Çocuk 11 yaşında.!
Ali AKIN
https://www.youtube.com/watch?v=bGp4o7JdEQY&list=PL9JMBHgoltvu7fS4Kxtp4BUXorZ4CL5qI&index=4&t=27s
Ülkemizin gizli gerçeği değil bunlar.
İktidarlar elbet oy peşinde koşacaklar, devletin nimetlerinden pay alacaklar. Bu zaten atasözü ile imgelenmiş; “Bal tutan parmak yalar” diye. Bu artık parmak yalama olmaktan da öte bir duruma geldi. Eğitim seferberliği eğitimsizlik seferberliğine dönüştü.
Covid-19 ile ilgili halkımızın hemen hiçbir şeyi ciddi olarak dikkate almayışının nedeni de bu eğitimsizlik. Öyle olmasa, Umre’den dönenler karantinaya alınınca polislerin üzerine “Sana da bulaşsın öyleyse.!” diye tükürmezlerdi.
Bu kadar eğitimsiz bir kitle, elbet bu düzeyde yönetim kadroları ile temsil edilecek.
Başka bir ülkeden ne milletvekili, ne bakan ne de CB ithal edemeyeceğimiz kesin.
Geleceğimizi de başkalarının tayin edeceği bir duruma gelmek üzereyiz gibime geliyor.
Biz yine de en iyi bildiğimizi yapalım ve dualarımızı esirgemeyelim.
İyi ya da kötü… Eylüle kadar sağlıcakla kalın.
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)