Seneyi tam hatırlayamıyorum. Yılmaz Oral Paşa THY Genel Müdürlüğünden ayrılmıştı. Bir atama yapılamadı. Ve de Genel Müdürlüğe Ulaştırma Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı, şirketin Yönetim Kurulu üyesi Sn. Yüksel Dinçer bey vekâleten atandı. Bu görevi 3 ay gibi bir süre ile yürüttü. Beyefendi, bürokrasiyi iyi bilen, benim ölçülerime göre zeki, düzgün bir insandı. Bildiğim tek defosu benden hoşlanmamasıydı. Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanıydım o sıralarda. Ve de beni görmekten pek mutlu olmuyordu.
VIP uçuşunun hazırlığı aşamasında, uçağa bir göz atmak üzere aprona çıkmıştım. Uçak başındayken seferin kaptan pilotunun konveyörde çalışan apron görevlilerine bağırıp çağırdığını ve de bu arada söylenmemesi gereken bir takım sözleri sarf ettiğini de duydum. Ne de olsa serde eski istasyonculuk vardı. Araya girdim. Hoş olmayan bir münakaşa oldu. Yüksek sesle konuşulmasına rağmen sözlerimi dikkatle seçmeye gayret etmiştim. Kaptanımız o kadar dikkatli olmaya gerek görmemişti belli ki. Konu büyüdü ve Kaptan pilot durumu Genel Müdür uçuş İşletme Yardımcısına dispeçerlik kanalı ile duyurdu ve benim uçak başından uzaklaştırılmamı istedi. Tabii ki konumumu muhafaza etmeyi tercih ettim. O sırada ben, Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanlığı direk Genel Müdürlüğe bağlıydı.
Öğleden sonra Genel Müdür Vekilinin beni çağırdığı bilgisini aldım. İçimden şimdi hapı yuttuk vb.. düşünceler geçti aklımdan. Gittim. Sn. Dinçer ciddi bir tavırla yer gösterdi. Kaç senedir şirkette olduğumu sordu usulen. Söyledim ve direk olaya geçtim. Ben anlatırken, arada bir “ hatalısınız “ diyor ve beni çileden çıkartıyordu. Kime anlatırsam anlatayım bu konuda beni suçlamazdı ama Sn. Dinçer yinede “ hatalısınız “ deyip duruyordu. Bittimi diye sordular. Evet cevabını alınca yine “ Hatalısınız “ çetin bey dedi ve sazı ele aldı. Siz bu kadar senedir THY’ de çalışıyorsunuz. Başkanlığa kadar yükselmişsiniz ( bu arada ben olsan yapmazdım ama demeyi de ihmal etmedi ) Bu kadar senede pilotların uçuşa giderken sinirlendirilmesinin ne kadar hatalı bir davranış olduğunu öğrenememiş olmanızdan ötürü “ hatalısınız “ Bu insanların arkasında yüzlerce yolcu var. Zihinlerini meşgul edecek, yoracak başka bir sorun olmamalı akıllarında. Olayda haklı olmanız ki, bunu biliyorum bu düşüncesizliğinizi ortadan kaldırmaz diyerek sözünü noktaladı. Haklıydılar..Çok hoşuma gitmemesine rağmen haklılıklarını içimden de teslim etmiştim.. Ve yumuşak bir geçişle Tanıtma ve Halkla İlişkiler ile ilgili bir konuya geçtiler. Ve de kurumdan ayrılana kadar bu dersi unutmadım Sayın Yüksel Dinçer’e sağlıklar diliyor, kendilerini saygı ile anıyorum.
Evet, gelelim sadede. Tabii ki konum benim yukarıda anlattığım yaşanmış değil. Çetin Özbey’in yaptığı bir münakaşa uçuşa giden Kaptanın moralini etkiliyor da, tüm pilot camiasına yönelik haksız ve yanlış uygulamalar, yabancı Türk pilot ayırımcılığı, Türk Hava Yollarına yeni girip uçmaya başlayan pilotların iş başı öncesi eğitim dönemindeki harcamalarının ağır yükü vb, vb bu meslek grubunun kafasını hiç kurcalamıyor mu zannediyorsunuz? Bir seneyi aşkın bir süre öncesinde bir yazı yazmış ve bu konudaki tüm serzeniş ve şikâyetleri yaşanan sıkıntıları o yazımda belirtmiştim. Yaşananların nedeni ise basitti. Uygulama, planlamanın önündeydi ve ağırlıklı tenkidimiz bu noktada yoğunlaşıyordu.
Planlama aşamasında öngörülmeyen konular için uygulama sürecinde çözüm üretmenin sakıncalarını yaşamak günümüzün işletme mantığı ile bağdaşmıyor. Hele menfilikler ilk önce dikkat edilmesi gereken konulardan kaynaklanıyorsa. Örnek: THY başta olmak üzere Türk Sivil Havacılığındaki yabancı pilot uygulaması. Yine de bir şeylerin düzeldiğini görmek güzel.
Evet şu anda eski şirketim Türk Hava Yolları ile ilgili müspet şeyler yazabilmenin keyfini yaşıyorum. Neden mi? TÜM TÜRK VATANDAŞLARINA İLAVETEN KIZIM, TORUNUM VE AİLEM DE TÜRK HAVA YOLLARI İLE UÇUYOR DA ONUN İÇİN BU HUSUSLARI ÖĞRENMEME VESİLE OLAN THY MENSUBU KARDEŞİMİZE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM.
Eskiden şöyleydi, böyleydi demeden biz bu günkü duruma bakalım. Evet; Türk Hava Yolları çaresiz yabancı pilot, istihdamını artırarak sürdürüyor. Tabii ki diğer havayolu şirketlerimizde..Türk Hava Yollarına 2016’ da 40 yeni uçak daha geleceğini Genel Müdür Sn. Kotil açıkladı. Tabii ki 500 civarında yeni pilota ihtiyaç duyulacağını da belirtti.. Şu an için Türk Hava Yollarımızda Yunanistan, Moldavya, Polonya, Pakistan, Bosna Hersek, Hindistan, Senegal, İspanya, Rusya, gibi ülkelerden pilotlar uçuyor. THY’ DE 100’ E YAKIN YUNANİSTANLI PİLOT GÖREV YAPIYOR. GEÇMİŞTE EGE ÜZERİNDE İT DALAŞI YAPTIKLARI YUNANLI PİLOTLARLA YAN YANA GÜVENLE UÇUYOR BİZİM KAPTANLAR. RUSYA İLE TÜRKİYE ‘NİN ARASI MALUM LİMONİ. AMA BU RUS PİLOTLARI İLE TÜRK MESLEKTAŞLARININ TÜRK HAVA YOLLARI UÇAKLARININ KOKPİTİNİ PAYLAŞMASINA ENGEL TEŞKİL ETMİYOR.
Havayolumuzda bir “ Yabancı Pilot Alımı sorumlusu “ kadrosu ihdas edildi.. Alman uyruklu, Emirates Havayollarında görev yaparken ayrılıp havayolumuzda görev alan bir kaptan var şimdi bu kadroda.. Ve de bu görevli Türk Hava Yollarına müracaat eden tüm yabancı uyruklu kokpit personelinin çalıştıkları şirketleri, hizmet süreleri ve sahip oldukları lisanslar ile ilgili araştırma yapıyor. Bu araştırma aday pilotun eğitim aşamasında bu araştırma pilot adayı iş başı yapmadan bitiriliyor. Başka bir deyişle Türk Hava Yollarına çürük elmaların girme şansı yok gibi görünüyor. UNUTMAMAK GEREKİR Kİ, HER TÜRLÜ İSTİSMARA KARŞI ÖNLEM ALMAK YÖNETİMLERİN İŞİ.
Evet; İrlanda Sivil Havacılığından alınan “ Examiner” lisanslı Türk pilotları şimdi Türk Hava Yollarının yabancı pilotlarını check ediyorlar. yabancılar eğitimleri Türk Hava Yollarının Florya’daki simülatör tesislerinde yapılıyor. Yabancı pilotlar periyodik sağlık muayenelerini ülkemizin yetkili hastanesinde yaptırıyorlar. Ve de 2000 TL kira yardımı dışında aynı Türk Pilotlarla aynı maaşı alıyorlar.
Bir ara Türk Pilotlarının yabancı pilotları istemedikleri, uyum sağlayamadıkları çok konuşulmuştu. Bildiğim kadarı THY pilotlarının yabancılara uyum sağlama konusunda bir sorunları yoktu. İstememek de söz konusu değildi. Tek istekleri işe alım aşamasında ve akçeli konularda ayırım yapılmadan yabancı pilotların kalitelilerinin istihdam edilmesinden öte değildi.. Türkiye Havayolu Pilotları Derneği; Avrupa Kokpit Birliğine ( European Cockpit Association ECA), Uçuş Güvenliği Vakfının (Flight Safety Foundation FSF), Uluslararası Pilotlar Federasyonunun- ( The International Federation of Air Line Pilots Associations – IFALPA) üyesi. Konu yabancı pilotlardan açılınca standart Türk yaklaşımı “ bizim pilotlar yabancıları istemiyorlar” İyi de bizim pilotlar oralarda, yukarıdaki kuruluş üyesi yabancılar ile büyük bir uyum içerisinde çalışıyorlar. Sistemin arananlarından olmaları da bu uyumun bir göstergesi değil mi?
Bu arada Katar THY’ den istihdam edilen 65-100 arasında yabancı pilotu transfer etti. Bizler biliyoruz ki, bu gidişin nedeni duygusal. Malum Dolar 3000 TL civarında. Türk Hava Yollarının ödediği maaş bu durumda düşük kaldı. Bakalım bundan sonra neler olacak? Dilerim ki, ne olursa olsun bu düzen bozulmasın ve de Türk Hava Yolları Uçuş Akademisi ile ilgili çalışmalara ağırlık versin ve kuruluş aşamasında ifade edildiği üzere senede 300 pilot yetiştirmesi sağlayacak atılımlar yapsın.
THY yönetmelikleri pilotların 65 yaşına kadar görev yapmasını öngörüyor. Hal böyle iken THY 63 yaşını dolduran kokpit çalışanlarını ayırdı. Diğer havayolu şirketleri açısından fena da olmadı tabii ki. Bu deneyimli pilotları tabii ki istihdam ettiler. Daha sonra THY 63 yaşında işten ayırdıkları pilotların geri dönmelerini istedi. Kaç kişi ayrıldı, kaç kişi döndü tam olarak bilmiyorum. NEDENSE BU KONUDA DA UYGULAMA PLANLAMA YAPILMADAN BAŞLADI HERHALDE.. UMARIM BUNDAN SONRA DAHA DİKKAT EDİLECEKTİR.
Laf aramızda biz yine de Türk Pilotları tercih ederiz.
FAULSÜZ BİR MAÇ HAYALİ
Yaşam maçındaki kasıtlı fauller.
Sahada gole giden rakibini kasten biçen bir futbolcu var. Amacı rakip takım oyuncusunun atacağı golü önlemek. Tiz bir düdük sesi ve oyun durur. Bu kasti faulü yapan oyuncuya sarı veya kırmızı kart çıkar Faulün yapıldığı noktaya göre takımının aleyhine ya penaltı verilir ya da serbest vuruş.
Bazen hakemler yapılan bu tür faulleri fark etmezler. Tribünler ayağa kalkar. Seyircinin kalitesine uygun aleyhte tezahürat adı verilen protesto şekillerinden biri duyulur, gökleri inletircesine. Bu protesto çok uzarsa bu defa seyirci yerine oynayan takım cezalandırılır. Ters bir uygulama ama böyle. .
Bana göre yaşamın bu futbol maçından pek farkı yok Yaşam da aynen futbol maçı veya basketbol maçı gibi. Yaşam oyunda da insanlar birbirine bilerek veya bilmeyerek faul yapıyor. Tek fark, yaşam maçında faul yapılan oyuncu dışında diğerleri genelde yapılan bu faulü her zaman görmüyor, fark etmiyor. Yaşam oyuncuları faulleri genelde gizli olarak yapıyor birbirlerine.
Görünürde yaşam oyununda düdük çalıp maçı donduran, faul yapan oyuncuyu anında cezalandıran bir hakem de yok gibi geliyor insana. Aslında bir hakem var. Ama sahada değil, yukarılardan bakıyor oyun sahasına. Ama kimse onu görmüyor. Ne oyuncular ne de seyirciler onu görebiliyor.
Yine de onun varlığını hissedebilirsiniz. Yukarıdan düdük çalıyor o da. Ama duyulmuyor.
Yalnız vicdanınız o sesi duyabilir. Tabii ki o da varsa.
Yaşam maçını seyrettikçe şaşırabilir ve faul yapan oyuncunun küp gibi sağır olduğunu zannedersiniz. Bakarsınız ki; duymuyor, durmuyor, sağı solu omuzlayıp koşturmaya devam ediyor. Nefes nefese. Yaşam oyununun yüce hakemi de bir ceza veriyor faul yapan oyuncuya. Ama nedense anında değil. Cezanın etkisini o dakikada hissedemiyor oyuncular. Anlamıyorlar. Çünkü bu hakem oyunu durdurup sizi kolunuzdan tutup dışarı atmıyor. Anlamıyorlar. Çünkü oyuna yine devam ediyoruz.
Vesilelerle anlamışızdır, yaşam takımının tüm oyuncuları çok becerikliler. Uzun yaşam maçı süresince aklınıza gelen tüm diğer oyunlar içerisinde de ustalıkla yer alıyorlar.
Ama bir eksikleri var belli ki. Hafızaları iyi değil. Yaşamın bir döneminde çok faullü oynadığı bir futbol maçında alması gereken cezanın bilmem kaç sene sonra oynadığı bir voleybol maçında kendisine verildiğini bir türlü fark etmiyor. Geriye dönüp o futbol maçını düşünmüyor. O maçta neyi hak ettiğini hesaba hiç katmıyor. Söylediği tek şey “ ben bu cezayı hak etmedim “ Hani futbol maçlarında faulü yaptıktan sonra iki elini “ben ne yaptım ki” dercesine havaya kaldırıp hakeme doğru en masum yüz ifadesi ile dönüp hakeme “ ne yaptım ki “ dercesine bakan oyuncular var ya. Aynı hesap.
Bilmiyorum ve de anlamıyorum. Tüm âlemi kontrol eden büyük ve yüce güç maçı dondurup yaşamdaki faulleri neden anında cezalandırmıyor? Maç neden devam ediyor?
Nedeni ortada Dünyada o kadar cezalandırılacak oyuncu var ki Herhalde “Yüce Hakem” insan neslinin bir anda tükenmesini istemiyor.
Bu gün bir sıkıntı mı yaşıyorsunuz? İçinde bulunduğunuz durum sizi üzüyor mu?
Geriye dönün, arkaya geçmişinize bakın. Benzeri bir sıkıntıyı hiç kimseye yaşattınız mı? Onu bir kez düşünün. Muhtemelen daha önceki maçların herhangi birinde yaptığınız faulün ertelenmiş cezasıdır içinde bulunduğunuz durum.
Dua edin ki bu maçın hakemi değişik.
Siz yine dua edin ki bu hakem sizin yaşam maçınızı durdurmuyor.
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)