1828'de Macar rahip ve fizikçi Ányos Jedlik eski tip bir elektrik motoru icat etti ve yeni motorundan güç alan küçük bir model araba yarattı.
1832 ve 1839 yılları arasında, İskoç mucit Robert Anderson ayrıca basit bir elektrikli araba yaptı.
1835'te, Hollanda Groningen'den Profesör Sibrandus Stratingh ve Almanya'dan asistanı Christopher Becker, şarj edilemeyen birincil hücrelerle çalışan küçük ölçekli bir elektrikli araba da yarattı.
1837'de Bilinen ilk elektrikli lokomotif İskoçya'da Aberdeen'li kimyager Robert Davidson tarafından yapıldı. Galvanik hücreler (piller) ile güçlendirildi. Davidson daha sonra, 1841'de Royal Scottish Society of Arts Sergisinde sergilenen Galvani adında daha büyük bir lokomotif yaptı.
1859 yılına kadar bir araçta elektrik depolamak için uygun yeniden şarj edilebilir piller, Fransız fizikçi Gaston Planté tarafından kurşun-asit pilin icadıyla ortaya çıktı. Başka bir Fransız bilim adamı olan Camille Alphonse Faure, 1881'de pilin tasarımını önemli ölçüde geliştirdi; yaptığı iyileştirmeler, bu tür pillerin kapasitesini büyük ölçüde artırdı ve doğrudan endüstriyel ölçekte üretilmesine yol açtı.
Nisan 1881'de ilk insan taşıyan elektrikli araç, Fransız mucit Gustave Trouvé tarafından Paris caddelerinde test edildi. 1880'de Trouvé, Siemens tarafından geliştirilen küçük bir elektrik motorunun verimliliğini artırdı (1867'de Johann Kravogl 'den satın alınan bir tasarımdan) ve yakın zamanda geliştirilen şarj edilebilir pili kullanarak onu bir İngiliz James Starley üç tekerlekli bisiklete taktı, böylece dünyanın ilk elektrikli aracını yaptı. Trouvé, pille çalışan motorunu Seine Nehri'nde taşımayı kolaylaştırmak için taşınabilir ve tekneden çıkarılabilir hale getirerek dıştan takma motoru icat etti.
1896'da İngiliz bisiklet üreticilerine öncülük eden Humber, Stanley Cycle show olarak bilinen bir Cycle Show'da iki kişilik ana elektrikli bisikleti sergiledi.
1888'de Fransa ve Birleşik Krallık, elektrikli araçların yaygın gelişimini destekleyen ilk ülkelerdi. Alman mühendis Andreas Flocken, ilk gerçek elektrikli otomobili yaptı.
1899'da Elektrikli trenler, motorları değerli oksijeni tüketmediğinden kömürü madenlerden çıkarmak için de kullanılıyordu. Camille Jenatzy'nin 29 Nisan 1899'da 'roket şeklindeki' aracı Jamais Contente ile 105,88 km/h azami hıza ulaşarak 100 km/sa hız sınırını aşan ilk araçtı. Ayrıca, Ferdinand Porsche'nin, sahibi E.W. Hart'ın elinde birçok rekor kıran, her bir göbekte bir motorla çalışan dört tekerlekten çekişli bir elektrikli araba tasarımı ve yapımı da dikkate değerdi.
1890-91'de Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk elektrikli araba, Des Moines, Iowa'dan William Morrison tarafından geliştirildi. A.L. Ryker'ın ABD'ye ilk elektrikli üç tekerlekli bisikletleri tanıtmasının ardından tüketicilerin dikkatini elektrikli araçlara vermeye başlaması 1895 yılına rastlar.
1897'de akülü taksiler kullanıma sunuldu. Walter Bersey, Londra'da bu tür taksilerden oluşan bir filo tasarladı ve onları Londra sokaklarına tanıttı. Çıkardıkları kendine has uğultu nedeniyle kısa süre sonra ""Hummingbirds - Sinek Kuşları" olarak adlandırıldılar.
1897 yılında ilk elektrikli taksiler New York caddelerinde yerini aldı. Aynı yıl Connecticut'ın Pope İmalat Şirketi, ilk büyük ölçekli Amerikan elektrikli otomobil üreticisi oldu.
1899 yılında Elektrikli araçlardaki en önemli ve en eski markalardan biri olan Baker’ın ürettiği ilk modeli 2 kişilikti. Arabayı ilk satın alan kişi de ampulü icat eden Thomas Edison’du.
1900'lerin başında Elektrikli araçların rakiplerine göre birtakım avantajları vardı. Benzinli arabalarla ilgili titreşim, koku ve gürültüye sahip değillerdi. Ayrıca vites değişikliği de gerekmiyordu.
1900’lü yıllara gelindiğinde Amerika Birleşik Devletleri'nde üretilen 4.192 otomobilden yüzde 28'i elektrikle çalışıyor ve elektrikli otomobiller New York, Boston ve Chicago yollarında bulunan tüm araçların yaklaşık üçte birini temsil ediyordu.
1907 yılında Detroit Electric, yılda 1.000 elektrikli araba satışı yapmıştı. Başarısının temeli, kullanımı, sürüşü ve temizliği kolay olduğu için bu arabayı seçen kadınlardır.
1908 yılında Henry Ford, seri üretime başladığı yeni benzinli araba olan Model T’yi tanıttı.
1911'de Mopedlerin orijinali ünlü Mechanics'in Ekim 1911'deki sayısında, maksimum 56 km/s hıza ulaşabilen bir elektrikli bisikletin sunumunu anlatıyordu. Bu, Wolfmüller ve Hildebrand yakıt kontrollü scooter'ına göre %40 değiştirilmiş haliydi.
1912 yılında satışlarda rekor kıran elektrikli araçların yerini, seri üretimde imal edildiği için daha ucuz olan benzinli araçlar aldı. Aynı yıl elektrikli bir otomobil 1.750 dolar iken benzinli bir otomobil yalnızca 650 dolardı. Ucuz olmasının ise önemli bir nedeni vardı:
Frederick Winslow Taylor (20 Mart 1856 - 21 Mart 1915) Amerikalı bir makine mühendisiydi. Endüstriyel verimliliği artırmaya yönelik yöntemleriyle geniş çapta tanınıyordu. İlk yönetim danışmanlarından biriydi. Mühendislik ilkelerinin fabrika zemininde yapılan işlere uygulanmasındaki öncü çalışması, bugün endüstri mühendisliği olarak bilinen mühendislik dalının yaratılmasına ve geliştirilmesine vesile oldu (Tabii insana yaraşır bir şekle dönüştürülerek).
Taylor'ın en büyük suçu, "vasıflı iş olmadığını" iddia etmesiydi. Elleçleme işlemlerinde yalnızca "iş" vardır. Tüm işler aynı şekilde analiz edilebilir demişti. Yetenek aranmıyordu. 01 Aralık 1913’de Ford Motor Company için üretim hattını planlayan ve yaşama geçiren Taylor, yurt dışından işçi getirmiş! (bir cins köle), onlara fabrika yakınlarında kalacak yer hazırlamış! (ilkel barakalar) ve onlardan sadece otomobil önlerine geldiğinde örneğin “13 vida sıkmalarını” istemiş, sonra da bu 13 vida sıkma işini nasıl “15’e çıkarırız”ın hesabını yapmıştır.
İnsanı robotlaştıran bu sisteme şimdilerde “Taylorizm, Benchmarking, Business Process Re-design, Work out,” gibi modern! isimler vermekte ve nasıl yapılacağını öğrenmek ve öğretmekle uğraşmaktayız. Dahası, ABD bu sistem için Taylor’a “Endüstri Mühendisliğinin Öncüsü”, “Kalite Üstadı – ki tek yaptığı iyi-kötü ayrımı idi!” – “Bilimsel Yönetimin Babası” – “Frederick Taylor & Scientific Management!” gibi insanı aşağılayıcı yöntemleri kapitalizmin başarısı olarak göstermekten çekinmemişlerdi.
Ucuz olsun diye hep siyah renkte üretilen T modeli, zenginler arasında hoşnutsuzluk yaratmış, bunu fırsat bilen Walter P. Chrysler, talepleri değerlendirerek T Modeli üzerinde yaratıcı değişiklikler, ekler ve renkler uygulayarak bu modelin görünümünü değiştirmesi ile meşhur olmuş, sonra da kazandığı para ile kendi otomobil firmasını kurmuştu.
1913'te yetişkinler için ilk motorlu scooter, mucit Arthur Hugo Cecil Gibson tarafından yaratıldı. Daha sonra Autoped adını vereceği Kundağı Motorlu Araç için patent başvurusunda bulundu.
1920’lerde elektrikli araçlar artık tercih edilen bir ürün olmaktan çıkmıştı. Bunun ardında yatan nedenlerin; daha uzun mesafeli araçlara duyulan istek, beygir gücünün eksikliği ve benzine ulaşımın daha kolay olması gibi bir dizi faktöre bağlı olduğu düşünülüyordu ama gerçekte ABD’nin politikası, yakıtı ele geçirenin dünyayı ele geçirmiş olacağı tezi ile hareket etmesi olduğuydu.
İkinci dünya savaşı, hep kuzey Afrika’da geçen İngiliz-Alman tank savaşı olarak ilgi çekti. Burada savaşı kazananın güç, teknoloji ve bilgi değil, petrol olduğunu gördük. Artık ABD, dünyayı petrol ile ele geçirirken, ülkemizde de asfalt yollar sayesinde yabancı araçlar, özellikle ABD üretimi araçlar boy göstermeye başlamış ve ülkemiz medyası da yol yapmanın hele duble yol yapmanın faziletleri ile oy toplamaya başlamıştı bile.
1960’lara gelindiğinde özellikle fabrikaların yoğun üretim yapması, otomobillerin sayısının artması ve ısınmada kullanılan zararlı yakıtlar nedeniyle Avrupa ve Amerika’da binlerce kişinin hayatına mal olan bir dizi hava kirliliği sorunu ile karşı karşıya kalındı. Bu olayların ardından 1970’lerde çevreye daha az zarar vermesi nedeniyle elektrikli araçlar yeniden gündeme taşındı.
1972 yılında BMW, 1602 E adında bir elektrikli araç modeli tasarladı ve dönemin Olimpiyat Oyunları’nda sergilendi. Ancak model hiçbir zaman üretime geçmedi.
1973 yılında çıkan OPEC Petrol Krizi nedeniyle benzin fiyatlarının artması, benzinli araçlara alternatif arayışının ortaya çıkmasına neden oldu ve bu dönemde elektrikli araçlar konusundaki çalışmalar yeniden hız kazandı.
1974 yılında Vanguard-Sebring'in çıkardığı CitiCar, Washington DC'deki Elektrikli Araç Sempozyumunda ilk çıkışını yaptı. CitiCar, 30 milin üzerinde bir hıza ve 50 kilometrelik sürüş kapasitesine sahipti.
1976 yılında hibrit ve elektrikli araçlar konusunda araştırmalar yapılması üzerine özellikle Amerika’da bir dizi karar alındı ve devlet bu alanda teşvik vermeye başladı.
1990’larda Temiz Hava Yasası Değişikliği ve Enerji Politikası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile elektrikli araçlar yeniden gündemde yerini almaya başlarken, bu alanda yapılan yatırımlara da destek verildi.
1996 yılında General Motors CEO’su Roger Smith, “dünyanın en verimli üretim aracı” olarak adlandırılan EV1’in üretimini tamamladı.
1997 yılında Toyota, dünyanın ilk kez ticari olarak pazarlanan ve seri üretilen hibrit otomobil Prius'u Japonya'da tanıttı. Üretildiği ilk yıl yaklaşık 18.000 adet satıldı. Global satışa sunulduğu ilk yıl ise 50.000 adet satıldı.
1997-2000 yılları arasında Honda's EV Plus, G.M.'s EV1, Ford's Ranger pik up EV, Nissan's Altra EV, Chevy's S-10 EV ve Toyota's RAV4 EV gibi modelleri büyük otomobil imalatçıları tarafından üretildi.
2003 yılında ABD’nin yalanlar üzerine kurduğu Irak Savaşı ve sonrasında 2010 yılında başlatılan Arap Baharı, ki Arap dünyasında yaşanan bir dizi hükûmet karşıtı protesto, ayaklanma, silahlı isyanlar, Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkmış bölgesel, toplumsal siyasi-silahlı bir hareketmiş gibi gösterilen petrol savaşları, aslında 1945'te ABD ile Suudi Arabistan arasında yapılan bir anlaşmayla teşvik edilen, küresel olarak petrol için ödemede kullanılan standart para birimi olmuştu. Bu anlaşma, diğer petrol ihraç eden ülkelerin doları petrol için ödeme olarak kabul etmesine yol açmış ve bu süregelmişti. 1945 senesinden beri petrol üzerine kurulu araç üretimi elbette elektrikli araçları geri plana itecekti. 1979'da Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri-Suudi Arabistan Ekonomik İşbirliği Ortak Komisyonu'nu kurdular. Petrol sözleşmeleri için ABD doları kullanmayı kabul ettiler. ABD doları, ABD şirketleriyle yapılan sözleşmeler yoluyla Amerika'ya geri dönecekti. Bu şirketler de teknoloji transferi yoluyla Suudi altyapısını geliştireceklerdi.!
Taa ki iklim değişikliği dünya çapında taraftar bulana kadar.
2006 yılına gelindiğinde elektrikli araç konusunda devrim sayılabilecek bir adım olarak, Tesla üretimi karşımıza çıktı. Tesla diğer elektrikli araçlardan farklı olarak, tek sefer şarj edilme ile 200 kilometre gidebilecek şekilde tasarlandı. 2011 yılında Tesla’nın Roadcaster adıyla piyasaya sürdüğü model ise 240 kilometre menzile sahipti.
2010 yılında hem fiyatı hem de performansı ile 6 yılda 250.000 adetten fazla satan Nissan Leaf ilk kez piyasaya çıktı.
Petrol ile Elektrik savaşadursun, Harvard araştırmacıları aydınlatma, çalışanların molalarının zamanlanması, süresi ve genel çalışma programları gibi işin organizasyonundaki belirli faktörleri değiştirmeye başladı. Taylor sisteminde yapılan her değişik ile görüldü ki üretkenlik artmakta. Bu nedenle “önce insan” sloganı ön plana çıktı. Sonuç:
Yöneticiler işçilerle ilgilendiklerinde (veya ilgileniyormuş gibi yaptıklarında),
kendilerini değerli hissettikleri için daha fazla üretirler.!
Yorumlar